TSK'nın bir fetva vermediği kalmıştı!

TuğяuL

Banned
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,259
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Ne gülüyorsun bu anlattığım senin hikayen!
Genelkurmay Başkanlığı’nın, “Kamu Kurum ve Kuruluşları’ndaki Kıyafet Düzenlemesi” adlı kitapçıkta, başörtüsü takımı hakkında fetva verdi, Kuran ayetlerini yorumladı; 'Başörtüsü, bir Kur’an hükmü ve ifadesi değildir…

Genelkurmay Başkanlığı tarafından askerlere dağıtılan ve üzerinde “Hizmete Özel” yazan kitapçıkta, başörtüsünün bir Kur’an hükmü ve ifadesi olmadığı iddia ediliyor ve “Türk gelenek ve göreneklerinde türban, peçe ve çarşaf yoktur. Türban, belirli dini inanışın simgesi olarak, toplum yaşamımıza bilinçli olarak sokulmuştur. Peçe ve çarşaf ise, İran ve Bizans kaynaklıdır” deniliyor.

Kitapçıkta, Kur’an’ın örtünme ile ilgili ayetlerinin, doğruluğu ve gerçekliği tam olarak bilinmeyen hadislere dayanılarak açıklandığı, söz konusu hadislerin de Kur’an hükümleri gibi ortaya konulduğu öne sürülüyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın söz konusu kitapçığı, kendisi gibi resmi kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 29 yıl önce verdiği ve 'Başörtüsünün dinin emri olduğu'na yönelik kararını dikkate almadığını gösteriyor.

İŞTE O SKANDAL İFADELER

Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve örgütün yöneticisi olduğu gerekçesiyle yargılanan Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’da ele geçirilen 14 sayfalık kitapçıkta şu ifadeler yer alıyor:

“Bu kitap, irticai unsurların baş örtüsü veya türbanı simge yaparak, demokratik ve laik Cumhuriyet aleyhine karşı başlattıkları gerici girişimlerin nedenlerini, Devletin kamu kurum ve kuruluşlarında uyguladığı kılık-kıyafet düzenlemelerinin hukuki gerekçelerini ve Anayasa ve kanunlar çerçevesinde konuya yaklaşımın nasıl olması gerektiğini açıklamak maksadıyla hazırlanmıştır.”
(…)
“Türkiye’de başörtüsü veya türbanın kullanılması yasak değildir. Yasak, devletin temel düzeninin ve halka hizmette eşitliğin kısmen de olsa din kurallarına dayandırılmayacağı esasından hareketle, kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanmaktadır. Devletin; sokakta, evinde, tarlasında ve kendi işyerinde başörtüsü ve türban kullanan kadınlarımızın kılık-kıyafetine karışması ve bunlara karşı herhangi bir yasak uygulanması söz konusu değildir.”
(…)
“Türban, bir Kur’an hükmü ve ifadesi değildir. Bugün analarımız, ninelerimiz ve kadınlarımız başörtüsünü dini bir gerekçeden ziyade, bir giyim ve yaşam tarzı olarak kullanmakta ve takmaktadır.”
(…)
“Türk gelenek ve göreneklerinde türban, peçe ve çarşaf yoktur. Türban, belirli dini inanışın simgesi olarak, toplum yaşamımıza bilinçli olarak sokulmuştur. Peçe ve çarşaf ise, İran ve Bizans kaynaklıdır”
“(…) Devletin kamu kurum ve kuruluşlarında uyguladığı kıyafet düzenlemesinin bir amacı da, belirli bir dini düşünce ve inanışa göre; kılık-kıyafet, düşüncesi ve ibadeti aynı olan tek tip insan yetişmesine mani olmaktır.”
“(…) Kur’an’ın örtünme ile ilgili ayetleri, doğruluğu ve gerçekliği tam olarak bilinmeyen hadislere dayanılarak açıklanmakta, bu hadisler de Kur’an hükümleri gibi ortaya konulmaktadır.”
“Anayasa’ya ve bu yargı kararlarına rağmen, bugün gelinen noktada; ‘Başörtüsü ve türban’, din adına, demokratik ve laik Cumhuriyetimize karşı başlatılan karanlık amaçlı bir mücadelenin ‘simgesi’ haline getirilmiştir. ‘Başörtüsünü bir yaşam ve giyim tarzı olarak benimseyen’ insanlarımız, bu karanlık amaçlı mücadelenin esas oyuncuları tarafından, kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışılmaktadır...”

DİYANET: BAŞÖRTÜSÜ ALLAH’IN EMRİDİR


Başörtüsü konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı, 29 yıl önce çok önemli bir fetva verdi. Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 30 Aralık 1980 tarihli ve 77 nolu kararında da; "Cenab-ı Hak, Müslüman kadınların başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun ve gerdanlarını örtecek şekilde yakalarının üzerine salmasını emretmiştir" deniliyor.
Başörtüsünün İslâm dininin kesin emri olduğu, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 3 Şubat 1993 tarihli ve 6 nolu kararında şöyle yer almıştı:

"Başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin, Kitap, Sünnet ve İslâm âlimlerinin ittifakıyla sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları, dinî bir vecibedir."

Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 30 Aralık 1980 tarihli ve 77 nolu kararında da; "İmam-Hatip Liselerinin yönetmeliğinde, dinimizin Müslüman kadınların örtünmesi ile ilgili hükümlerine aykırı Anayasamızın tanıdığı kişinin temel hak ve hürriyetlerini zedeleyici ve sözü edilen okulların yönetim, eğitim ve öğretim faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyici nitelikte hükümlerin yer almasının uygun olmayacağı mütalâa olunmuştur" deniliyor.


 
herkes kendi işini yapsın... senin ne işin var dini yorumlamakla.. yorumla içinde kalsın.. senin görevin belli hiç değilse askerliği peygamber ocağı diye niteleyen halkı kendine karşı soğutma.. bırak dini bu alanda ihtisas yapanlar yorumlasın.. devletin kurumları karşı karşıya gelmesin. boş kısır döngüler içinde dönüp dolaşmayalım
 
bakalım laik geçinen kesim buna ne söyleyecek.hem dindar kesimi bünyende barındırmayacaksın hemde dini fetvalar vereceksin.hem islami düşünen kesimi ordudan ihraç edeceksin hemde bu yetmiyormuş gibi benim istediğim şekilde yaşayacaksın.yok böyle bir zorba anlayış.
 
Genelkurmay Başkanlığı’nın, “Kamu Kurum ve Kuruluşları’ndaki Kıyafet Düzenlemesi” adlı kitapçıkta, başörtüsü takımı hakkında fetva verdi, Kuran ayetlerini yorumladı; 'Başörtüsü, bir Kur’an hükmü ve ifadesi değildir…


diyorya türban denilince neden rengi değişiyor

evet kuran-ı kerimde yazmadığı dogrudur ama peygamberide dini tamamlaması için göndermiştir ve peygamberimiz (s.a.v) de türban demiyor örtünün diyor

askerin söylediğide bu ne lahana bu ne turşu
 
Uyarı






ErtuğruL

BasıcLife

İkinizde seviyenize ve kullandığınız kelimelere lütfen

dikkat ediniz tekrar uyarılmayacaksınız aklınızda bulunsun !
 





ErtuğruL

BasıcLife

İkinizde seviyenize ve kullandığınız kelimelere lütfen

dikkat ediniz tekrar uyarılmayacaksınız aklınızda bulunsun !

Ben Ne Yaptığımı Biliyorum Newwave

Ama Ertuğrul Denen Şahıs Böyle Konuşmaya Devam Ederse Uyarıya Gerek Kalmadan Beni Banlamak Zorunda Kalırsınız :goz:
 
Ordu başörtüsüne neden sadece şehit cenazelerinde saygı duyar!!!

Neden annesinin yada eşinini başı örtülü olan bir insan orduda barınamaz!!!

Neden ordu kenid üzerie vazife olmayan siyaset, ekonomi, din gibi konularda durmadan açıklama yapar!!!

Ordumuzun görevi bu ülkeyi korumaksa sadece görevini yapsın.
 
Ordu başörtüsüne neden sadece şehit cenazelerinde saygı duyar!!!

Neden annesinin yada eşinini başı örtülü olan bir insan orduda barınamaz!!!

Neden ordu kenid üzerie vazife olmayan siyaset, ekonomi, din gibi konularda durmadan açıklama yapar!!!

Ordumuzun görevi bu ülkeyi korumaksa sadece görevini yapsın.




Dostum ordu görevini yapıyor zaten. Hem dışardaki hemde içerdeki düşmanlara karşı...


"Ordu başörtüsüne neden sadece şehit cenazelerinde saygı duyar!!!

Neden annesinin yada eşinini başı örtülü olan bir insan orduda barınamaz!!!

Neden ordu kenid üzerie vazife olmayan siyaset, ekonomi, din gibi konularda durmadan açıklama yapar!!!"

Türbanlılar orduya saygı duydukları zaman belki saygıyı hakedebilir.

İnsanlar devlet işleriyle dini inançlarını ayırma olgunluğuna erdikleri zaman ve bazı partiler türbanı bayrağı gibi kullanmayı bırakırsa belki gözardı edilebilir.

Ve hükümetler yanlış yollara sapmaktan vazgeçip doğru düzgün çalışmaya başlarsa belki ordu ayar çekmek zorunda kalmayabilir.

Şahsi görüşüm...
 
herkes üzerine düşen görevi yapsın...
ne hikmetse herkes ehli olmadığı konularda daha fazla konuşur olmuş...
biz tskyı tatbikatları ,,tankları tüfekleri ve ordumuzla anmak isteriz...
başörtüsü ,,siyasi ve diğer kendi alanları dışında olan konuların içinde değil..
bu sitede de nice beynamaz ,,ve dinle uzaktan yakından alakası olmayan kişilerde maalesef sanki kendilerini alakadar ediyormuş veya ilgileniyorlarmış gibi kendilerine göre fetva veriyorlar...
bildiğimizi anlatmaya çalışıncada kuduz gibi saldırıyorlar...

tak sepeti koluna ,,herkes kendi yoluna...

postal yalamaya meraklı olanların bu fetva hoşuna gitmiştir muhtemelen..:D
 
herkes kendi asli işini yapsa hiç fena olmaz... meşhur klişedir; kışlaya, camiye,okula siyaseti sokmayacaksın derler her defasında çok bilmiş zevatımız. ama her nedense kışla; her aklına geldiğinde camiyede okulada postalıyla girmeyi mümkün ve mazur görür.. asker kışlasında, eğitimci okulunda kışlasa , müslümanın zaten camiden çıkıp yürüyeceği yok..onlar işi Allaha havele etmiş tevekküle sığınmış sessiz ama mazlum yığın halinde. herkes işine baksın, ayet tefsirine en son girecek kesim ordumuzdur. girmemeside gerekir zaten.
 
Geri
Üst