TSK-ABD ilişkisinde yeni dönem mi?

T.Bag

Banned
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
210
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Türkoğlusun gör hayini Giymiş din elbisesini Beş v
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un hafta başında Harp Akademileri’nde yaptığı o konuşma; Fethullahçıları çok rahatsız etti.
Fethullahçı kesimin; kendilerini meşru göstermek için sığındıkları Batı demokrasisinde iddia ettikleri gibi bir cemaat yoktur.
Batılı demokrasinin oluşum süreci özetle şöyledir: Batıda, tüccar ve halk kesiminin mücadeleleri sonucunda feodal devletlerin yerine ulus devletler kuruldu.
Demokrasi denilen kurum da işte feodellere (derebeylerine) karşı yürütülen bu mücadelenin eseri oldu.
Eski sistemin üstyapısında din ve mezhep ilkeleri egemendi.
Batıya egemen olan yeni güç (burjuvazi) eski sistemin üstyapı kurumu olan dini geri plana itti. Toplumsal yapı sivil hukuk dediğimiz yeni hayatın ürünleri ile şekillendirildi. Böylece din ve mezhep önderleri; devlet yönetiminden uzaklaştırıldı. Bu kesimin siyasete, devlet yönetemine el atması yasaklandı. Batı demokrasisi dediğimiz sistem böylece netleşti. Batı demokrasisi, aynı zamanda dinsel dogmalara karşı yürütülen bir mücadelenin adı oldu.
Türkiye’de ise bugün, hayatı din veya mezhebe göre şekillendirmeye ve böylece de geriye götürmeye çabalayan cemaatler; demokrasinin doğal bir ürünü gibi pazarlanıyor. Biraz mürekkep yalamış herkesin bildiği üzere; cemaat; bireyi veya yurttaşı yok sayar, onu ümmetin bir parçası haline getirerek kullaştırır.
Cemaat; demokrasiye karşı yürütülen savaşın karargahıdır. Demokrat olmak için cemaate yer vermek gerekir diyenler; demokrasi düşmanlarıdır.

TSK’NIN YENİ ROTASI
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başkomutanı ve birinci temsilcisi olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un; son konuşmasında; PKK’ya karşı daha seçenekli davranırken cemaate (Fethullahçılara) kesin tavır alması; çok yerinde ve doğru bir tutumdur. Çünkü; PKK bellidir; kuşatılmıştır; ona karşı alınacak tedbirler de vardır.
Cemaat ise 40 yıldan beri örgütlenmekte; en başta eğitimi ele geçirerek yeni nesilleri demokrat birey yerine cemaat kulu olarak şekillendirmektedir. Milli Eğitim’i bu ekibin kontrol ettiğini görmemek, gaflettir. Ne yazık ki bunlar polisin tepe noktalarına tırmanmışlardır. Emrullah Uslu isimli bir polis; Taraf isimli Fethullah beslemesi gazetede; açık açık Türk ordusuna saldırmakta ama ceza görmemektedir. Fethullahçılar; adalet sisteminin içine de sızmış bulunuyorlar. Şu an ülkenin kilit noktalarında onlar bulunuyor.
Ve bu ekibi yakın zamana kadar ABD destekliyordu…
1991′den itibaren Türk Ordusu ile Amerika arasında bir soğukluğun oluştuğunu biliyoruz. Bu süreçte ABD tarafı, TSK’yı geriletmek için cemaati ve ona bağlı siyasi organizasyonu kullandı. Fakat; bu sürecin ABD’ye bölgede kazanım sağlamadığı da ortaya çıktı.
TSK ise; ABD’den uzaklaşmanın Türkiye içinde gerici odaklaşmayı çok kuvvetlendirdiğini gördü.
Sanıyorum ki Orgeneral Başbuğ ve kurmayları; Türkiye için PKK’dan bile tehlikeli hale gelen Fethullahçı örgütle mücadele için ABD ile ortak hareket etmek gereğini anladılar. Bu durum; ABD’nin de işine gelir. Çünkü; Fethullahçılarla birlikte olmak; Türkiye kamuoyunda Amerika’nın itibarını artırmadı, azalttı.
Yeni ABD başkanı Obama da Ilımlı İslam yerine ‘Demokrat Türkiye’ terimini kullandı. Böylece; Türkiye’nin geleneksel rotasına sokulmasında Amerika olumlu bir adım attı. TSK Başkomutanı Başbuğ da Cumhuriyet değerlerini ve demokrasiyi korumak için ABD ile uyumlu yürümenin zorunluluğunu gördü.
Obama’nın mesajları ile Sayın Başbuğ’un onun konuşmasına bağlantı yapmasını yan yana getirdiğimizde; Türkiye için yeni bir sürecin başladığını düşünebiliriz. Bundan sonra; TSK ile ABD daha sıkı işbirliği halinde olacaklardır.
Ve bu gerçeği hisseden Fethullahçılar feryat etmeye başlamışlardır…

BAŞBAKAN TSK TARAFINDA OLUR
Burada; Başbakan Erdoğan’ın tavrı önemli hale geliyor.
Sanıyorum ki o da AKP’yi kuşatan Fethullahçı örgütten kurtulmanın yollarını arıyordur. Abdullah Gül’ün; Başbakan Erdoğan’ın önüne geçmeye çalışan tavrı boşuna değil. Fethullahçıların gizli lideri olan Gül’ün ABD’ye şirin ve yumuşak görünmek için dış politikada yaptığı ataklar bu yüzdendir.
Gül’ün Ermenisever siyasetçi olması boşuna mı sanıyorsunuz…
Başbakan Erdoğan da iç çatışmalardan arınmış bir ülkeyi yönetmek ister. Sanıyorum ki bundan sonra Başbakan Erdoğan ile Orgeneral Başbuğ arasında daha yakın bir ilişki göreceğiz. Bu durum; Türkiye’nin normalleşmesi açısından da kaçınılmazdır. İşte o zaman hem demokrasi tartışmaları sona erecek hem de PKK terörü sönecektir…
http://www.ilk-kursun.com/2009/04/tsk-abd-iliskisinde-yeni-donem-mi/
 
Geri
Üst