MARCUSX
New member
TSK’nın kıymetini bilin
BİNLERCE yıldır bu toprakların semalarında ay-yıldızlı bayrak dalgalanır. Onun gölgesinde aileler kurulur, yaşamlar sürdürülür, insanlar Allah’a olan ibadetlerini yerine getirirler...
O ay-yıldızın hür, bağımsız ve korkusuz nazlı nazlı vatanın ve milletin üzerinde dalgalanmasını ise, yine o milletin bağrından çıkmış olan ordu sağlar.
O ordu, bu aziz topraklarda yaşayan insanların oruçlarını tutmalarını, namazlarını kılmalarını, dualarını ve tüm ibadetlerini boyunduruk altında kalmadan eda etmeleri için; Çanakkale’de 250 bin can verdi. Sarıkamış dağlarında 90 bin kişi olup dondular.
Kollarının birini Yemen’de, bacaklarının birini Hicaz’da bırakarak, Kurtuluş Savaşı’na katıldılar... Sakarya’da, Dumlupınar’da göğüs göğse savaştılar... Son parçalarını da o meydanlarda bıraktılar.
Allah’a şükür o gün bugündür, ne bayrak indi, ne de ezan sesi sustu bu toprakların semalarında...
Yıllardır da dağlardan, ovalardan; tuzaklardan, pusulardan öbek öbek cenazeleri inmekte baba ocaklarına...
Kıbrıs’ta banyoda katledilen Türk bebeklerin, kadınların, kızların, er kişilerin de imdadına onlar koşmuştu...
Selde, depremde, kışta, kıyamette, ayazda, tipide ülkenin dört bir köşesinde yurdu bekleyen yine onlar...
Alçak terör yüzünden kopmuş kolları, bacakları; körelen gözleriyle hiçbir şey olmamışçasına aramıza katılıp tebessüm etmeye çalışanlar da onlar...
Şimdi bunlar kalkacak babalarının, amcalarının, dayılarının, komşularının, hacı emmilerinin gittiği camileri bombalayacaklar ha?
Yapsa yapsa Bosna Hersek’teki Sırp askerlerinin Müslümanlara yaptıklarını yapacaklar ha?
Paramparça olmuş Afganistan bir ordu kurabilmek için önüne gelene muhtaç olmuş, kuramıyor...
Irak’ın ordusu yok, boşluğu Amerikan erleri dolduruyor. Filistin’de de ordu yok... Donanımlı, güçlü İsrail ordusuna karşı, sapanla taşla karşı durmaya çalışan çoluk-çocuk var yıkık binaların köşe başlarında.
Azerbaycan, Ermenistan karşısında onca büyük ekonomik gücüne rağmen henüz gücünü gösterebilecek, caydırıcı olabilecek bir ordu kuramadı... Tüm devletler 21 yüzyıla askerini, ordusunu güpgüçlü yaparak giriyor... Demek ki devletler güvenlikleri açısından pek bir rahat değiller bu vahşi ortamda... İşte bu ahval ve şerait altında, Türk milletini en kutsal varlığı ile yani ordusuyla karşı karşıya getirmenin hain planları uygulamaya sokulmak isteniyor. Dikkat! Düşman Türk Ordusu topraklarımıza giriyor!
Hadi rastgele!
C.Y.
Selamet-felaket
GENELKURMAY Başkanı’nın önceki günkü açıklaması malumunuz. Dedi ki, “Sabrımızın da bir sonu var.”
Peki, sizce nedir o sabrın sonu? Selamet mi, felaket mi?
Yani, TSK’nın sabrı taşarsa n’olur? Tarihe mi bakalım, yoksa hukuka mı?
Göksel AKINCI
Hilmi Özkök hep seyretmiş
KEVGİRE dönen karargâhtan yine bir darbe planı sızdırılmış... Ne Genelkurmay Başkanı’ymış... Sarıkız, Eldiven, Balyoz vs...
Hepsi, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök zamanında tasarlanmış, bir kısmı eski Deniz Kuvvetleri’nin bilgisayarından çıktı, ‘Balyoz’ isimli olanı da askeri deyim ile plan, prensip çalışmalarının konusu yapılmış. ]İstihbarat dünyasını en iyi bilenlerden biri olan Mahir Kaynak, bir gazeteye servis edilen son planda (Balyoz), eklemeler ve değişikliklerin sırıttığını yazdı.
Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı’nda, bu sözde darbe planlarının hazırlıklarının yapıldığı zamanda, 4.7.2003 tarihinde, Süleymaniye’de, en seçkin askerlerimizin başına, ABD’nin 1000 dolar aylıklı çapulcu (askerlik tarihinin değerlendirilmesi ile, tecavüzcü ve katil olarak tarihe geçecekler) askerleri tarafından çuval geçirildi; yaklaşık 48 saatten fazla, seçkin askerlerimiz, bu eşkıyaların insafına terk edildi. Hükümet ve Özkök bu zilleti seyretti.
Şimdilerde, liberal toramanlar, bu Genelkurmay Başkanı’nı, ‘demokrat’ olarak yutturmaya çalışıyorlar, neymiş darbe yapılmasını engellemiş... A be susaklar, kendi askerini başlarında çuvalla, ABD’li askerlerin kucağında bırakan bir komutan, hangi gücü ile hangi darbeyi engellemiş olabilir.
Yağmasa da gürler...
ARINÇ, gazetecilerin Danıştay’ın katsayı kararı ile ilgili sorusu üzerine, “Bayramdan sonra ne Danıştay kalacak, ne Bülent Arınç” dedi. Arınç, bir gazetecinin “Sert olacak o zaman” sözleri üzerine ise “Sert, yumuşak Bülent Arınç bir şey söyleyecek” karşılığını verdi.
Bayram geçti, ses yok.
Tekel işçileri için, devreye girecek gibi oluyor ama Erdoğan’ın tütün işçilerini sert eleştirmesiyle, maç bitecek hâlâ devrede değil. Herhalde gündemde kalmak için magazin siyasetçiliği yapıyor.
Zafer YÖNTEM
Düşman hücum ettiğinde...
EKRANLARDA üzgün bir Genelkurmay Başkanı görmenin duygusallığı içinde doğrusu ona bu hak etmediği sorumlulukları yüklemenin asla faydası olmayacağını düşündüm. Doğuda hizmet gördüğüm yılları anımsadım ve İstanbul’a yağan 5 santimlik karı... Doğuda karakollarda ve nöbet başında - 40’larda görev yapan Mehmetçik’i düşünerek kararı siz verin. Bir gün termometreyi gazinonun duvarına yapıştırdım, - 38 dereceydi. Komutanıma ‘Bu gece eğitime çıkmayalım, çok tipi ve kar var’ dedim. Yasalar - 15 dereceden sonra eğitimlerin kışlada yapılmasını emretmişti. Rahmetli komutanım bana aynen şu cevabı verdi: “Bölüğü hazırla, düşman hücum ettiğinde derece eksi 38, bu gece savaşmayalım mı diyeceğiz.” ‘Emredersiniz komutanım’ dedim. Tipi ve karda yürüyüş kolunda gecenin karanlığında - 38 derecede Dumlu’ya doğru yol almaya başladık.
İşte bu asker ve bu Mehmetçik bizim askerimizdir, saygı duyarız.
Onun için demokrasi güzeldir, geliniz bu demokrasiyi halkın oy sandığına giderken daha anlı şanlı kullanarak ifadeleştirelim. İşte parolası ‘Vatan’ ve işareti ‘Bayrak’ olan bir ülkenin fertleriyiz. Ne olur germeyelim bu güzel ülkeyi ve üzmeyelim o sevgili candan Genelkurmay Başkanımızı... O ordularımızın bugün Atatürk’ten sonra sırasıyla gelen komutanlarımızdan biridir. Birkaç ay sonra emekli olduğunda ona huzur ve mutluluk ifade eden güzellikler armağan etme mecburiyetindeyiz!
Nejat TAŞKIN
GÜNÜN SÖZÜ
“Ortada bir darbe siyaseti yok ama darbe ticareti var.”
(Deniz Baykal)
KAYNAK
BİNLERCE yıldır bu toprakların semalarında ay-yıldızlı bayrak dalgalanır. Onun gölgesinde aileler kurulur, yaşamlar sürdürülür, insanlar Allah’a olan ibadetlerini yerine getirirler...
O ay-yıldızın hür, bağımsız ve korkusuz nazlı nazlı vatanın ve milletin üzerinde dalgalanmasını ise, yine o milletin bağrından çıkmış olan ordu sağlar.
O ordu, bu aziz topraklarda yaşayan insanların oruçlarını tutmalarını, namazlarını kılmalarını, dualarını ve tüm ibadetlerini boyunduruk altında kalmadan eda etmeleri için; Çanakkale’de 250 bin can verdi. Sarıkamış dağlarında 90 bin kişi olup dondular.
Kollarının birini Yemen’de, bacaklarının birini Hicaz’da bırakarak, Kurtuluş Savaşı’na katıldılar... Sakarya’da, Dumlupınar’da göğüs göğse savaştılar... Son parçalarını da o meydanlarda bıraktılar.
Allah’a şükür o gün bugündür, ne bayrak indi, ne de ezan sesi sustu bu toprakların semalarında...
Yıllardır da dağlardan, ovalardan; tuzaklardan, pusulardan öbek öbek cenazeleri inmekte baba ocaklarına...
Kıbrıs’ta banyoda katledilen Türk bebeklerin, kadınların, kızların, er kişilerin de imdadına onlar koşmuştu...
Selde, depremde, kışta, kıyamette, ayazda, tipide ülkenin dört bir köşesinde yurdu bekleyen yine onlar...
Alçak terör yüzünden kopmuş kolları, bacakları; körelen gözleriyle hiçbir şey olmamışçasına aramıza katılıp tebessüm etmeye çalışanlar da onlar...
Şimdi bunlar kalkacak babalarının, amcalarının, dayılarının, komşularının, hacı emmilerinin gittiği camileri bombalayacaklar ha?
Yapsa yapsa Bosna Hersek’teki Sırp askerlerinin Müslümanlara yaptıklarını yapacaklar ha?
Paramparça olmuş Afganistan bir ordu kurabilmek için önüne gelene muhtaç olmuş, kuramıyor...
Irak’ın ordusu yok, boşluğu Amerikan erleri dolduruyor. Filistin’de de ordu yok... Donanımlı, güçlü İsrail ordusuna karşı, sapanla taşla karşı durmaya çalışan çoluk-çocuk var yıkık binaların köşe başlarında.
Azerbaycan, Ermenistan karşısında onca büyük ekonomik gücüne rağmen henüz gücünü gösterebilecek, caydırıcı olabilecek bir ordu kuramadı... Tüm devletler 21 yüzyıla askerini, ordusunu güpgüçlü yaparak giriyor... Demek ki devletler güvenlikleri açısından pek bir rahat değiller bu vahşi ortamda... İşte bu ahval ve şerait altında, Türk milletini en kutsal varlığı ile yani ordusuyla karşı karşıya getirmenin hain planları uygulamaya sokulmak isteniyor. Dikkat! Düşman Türk Ordusu topraklarımıza giriyor!
Hadi rastgele!
C.Y.
Selamet-felaket
GENELKURMAY Başkanı’nın önceki günkü açıklaması malumunuz. Dedi ki, “Sabrımızın da bir sonu var.”
Peki, sizce nedir o sabrın sonu? Selamet mi, felaket mi?
Yani, TSK’nın sabrı taşarsa n’olur? Tarihe mi bakalım, yoksa hukuka mı?
Göksel AKINCI
Hilmi Özkök hep seyretmiş
KEVGİRE dönen karargâhtan yine bir darbe planı sızdırılmış... Ne Genelkurmay Başkanı’ymış... Sarıkız, Eldiven, Balyoz vs...
Hepsi, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök zamanında tasarlanmış, bir kısmı eski Deniz Kuvvetleri’nin bilgisayarından çıktı, ‘Balyoz’ isimli olanı da askeri deyim ile plan, prensip çalışmalarının konusu yapılmış. ]İstihbarat dünyasını en iyi bilenlerden biri olan Mahir Kaynak, bir gazeteye servis edilen son planda (Balyoz), eklemeler ve değişikliklerin sırıttığını yazdı.
Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı’nda, bu sözde darbe planlarının hazırlıklarının yapıldığı zamanda, 4.7.2003 tarihinde, Süleymaniye’de, en seçkin askerlerimizin başına, ABD’nin 1000 dolar aylıklı çapulcu (askerlik tarihinin değerlendirilmesi ile, tecavüzcü ve katil olarak tarihe geçecekler) askerleri tarafından çuval geçirildi; yaklaşık 48 saatten fazla, seçkin askerlerimiz, bu eşkıyaların insafına terk edildi. Hükümet ve Özkök bu zilleti seyretti.
Şimdilerde, liberal toramanlar, bu Genelkurmay Başkanı’nı, ‘demokrat’ olarak yutturmaya çalışıyorlar, neymiş darbe yapılmasını engellemiş... A be susaklar, kendi askerini başlarında çuvalla, ABD’li askerlerin kucağında bırakan bir komutan, hangi gücü ile hangi darbeyi engellemiş olabilir.
Yağmasa da gürler...
ARINÇ, gazetecilerin Danıştay’ın katsayı kararı ile ilgili sorusu üzerine, “Bayramdan sonra ne Danıştay kalacak, ne Bülent Arınç” dedi. Arınç, bir gazetecinin “Sert olacak o zaman” sözleri üzerine ise “Sert, yumuşak Bülent Arınç bir şey söyleyecek” karşılığını verdi.
Bayram geçti, ses yok.
Tekel işçileri için, devreye girecek gibi oluyor ama Erdoğan’ın tütün işçilerini sert eleştirmesiyle, maç bitecek hâlâ devrede değil. Herhalde gündemde kalmak için magazin siyasetçiliği yapıyor.
Zafer YÖNTEM
Düşman hücum ettiğinde...
EKRANLARDA üzgün bir Genelkurmay Başkanı görmenin duygusallığı içinde doğrusu ona bu hak etmediği sorumlulukları yüklemenin asla faydası olmayacağını düşündüm. Doğuda hizmet gördüğüm yılları anımsadım ve İstanbul’a yağan 5 santimlik karı... Doğuda karakollarda ve nöbet başında - 40’larda görev yapan Mehmetçik’i düşünerek kararı siz verin. Bir gün termometreyi gazinonun duvarına yapıştırdım, - 38 dereceydi. Komutanıma ‘Bu gece eğitime çıkmayalım, çok tipi ve kar var’ dedim. Yasalar - 15 dereceden sonra eğitimlerin kışlada yapılmasını emretmişti. Rahmetli komutanım bana aynen şu cevabı verdi: “Bölüğü hazırla, düşman hücum ettiğinde derece eksi 38, bu gece savaşmayalım mı diyeceğiz.” ‘Emredersiniz komutanım’ dedim. Tipi ve karda yürüyüş kolunda gecenin karanlığında - 38 derecede Dumlu’ya doğru yol almaya başladık.
İşte bu asker ve bu Mehmetçik bizim askerimizdir, saygı duyarız.
Onun için demokrasi güzeldir, geliniz bu demokrasiyi halkın oy sandığına giderken daha anlı şanlı kullanarak ifadeleştirelim. İşte parolası ‘Vatan’ ve işareti ‘Bayrak’ olan bir ülkenin fertleriyiz. Ne olur germeyelim bu güzel ülkeyi ve üzmeyelim o sevgili candan Genelkurmay Başkanımızı... O ordularımızın bugün Atatürk’ten sonra sırasıyla gelen komutanlarımızdan biridir. Birkaç ay sonra emekli olduğunda ona huzur ve mutluluk ifade eden güzellikler armağan etme mecburiyetindeyiz!
Nejat TAŞKIN
GÜNÜN SÖZÜ
“Ortada bir darbe siyaseti yok ama darbe ticareti var.”
(Deniz Baykal)
KAYNAK