Trabzon Mezarlığına Helikopter Düştü!

Vtnsvr

New member
Trabzon mezarlığına helikopter düşmüş. Halk koşmuş, yardım etmeye. Bir süre sonra yerel radyolar ilk haberi vermişler: “Çıkan ölü sayısı 200 ve sürekli artıyor!”

Ergenekon soruşturması, AKP’nin helikopteridir. Hazır bahaneyi bulmuşken, yalnızca zaten öteden beri karanlık işlerle uğraştığı bilinen ve aslında diğer NATO ülkelerinde çoktan sökülmüş olan Soğuk Savaştan kalma “kılıç artıklarını” değil, kendilerine karşı organize ve başarılı bir muhalefeti hayata geçirme potansiyeline sahip kim varsa sindirmek peşindeler. Tabii başlıca hedefleri Silahlı Kuvvetler ve onun etrafında toplanan, daha önceki bir yazımda (Kanaltürk’ün Satışı ve Kemalizmin Geleceği) “1. Dalga Kemalistler” olarak tanımladığım (ve bu nedenle de bayağı bir eleştiri aldığım) gruptur. Aynı yazıda, planın hazır yakalamışken sadece birinci dalga Kemalistleri değil, Kemalizmin esas geleceğini temsil eden ikinci dalga Kemalistleri de tasfiye etmek olacağını da belirtmiştim. Bugün gelinen nokta, operasyonun giderek genişleyerek AKP’nin tüm muhaliflerini içine alacağını gösteriyor. Açıkçası, bu soruşturma ile bu amaca ulaşılabileceğini sanmıyorum, çünkü fizik kuralı gereği, genişleyen şeyler yoğunluklarını yitirirler. Soruşturmanın kapsamının, Uğurcan Usgül’ün ifadesiyle “Dede Korkut’un da tutuklanması” yönünde genişliyor olması, daha şimdiden “Yakında Fatih Terim’le Sezen Aksu’yu da alırlar” esprilerinin yapılmaya başlanması, yukarıdaki öngörüyü doğrular niteliktedir. Evet, bundan beterini de yapacaklar: Ellerinden geleni ardlarına koymayacaklar. Ama bir süre sonra bütün bu çadır tiyatrosu aniden, başladığı gibi bitiverecek. Olan, boş yere içeri alınan, namı lekelenen, sabahın köründe yatağından kaldırılıp günlerce uykusuz bırakılarak sorguya çekilen ve aylarca neyle suçlandığını dahi bilmeden hapis yatan, bu arada sağlığını hatta hayatını kaybedenlere olacaktır. Peki, küreselleşmeci-gerici ittifakının Kemalistleri tasfiye çabası bununla sınırlı kalacak mı? Tabii ki hayır! Bu soruşturma ile hedeflerine ulaşamayınca başka yöntemler deneyecekler.

Bu rezalete verilmesi gereken tepki nedir? Gözaltıların gerçekleştiği sabah işe giderken önünden geçtiğim Cumhuriyet gazetesinin kaldırımına park etmiş bangır bangır “Ciao Bella” çalan CHP Şişli minibüsünü görünce bunu düşündüm: Sahi, çözüm gerçekten “alanlarda” mı? Kısa vadede bakacak olursak, evet: Tabii ki “alanlara” çıkıp “olanlara” tepki göstererek (ve o çok sevdiği kelime oyunlarından biriyle, sevgili Mustafa Balbay’a selam ederek), en azından bu soruşturmanın daha fazla insanın canı yanmadan bir iddianame ile sonuçlanmasını sağlayabiliriz. Peki, sonra ne olacak? Hatırlar mısınız, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeki soruşturma rezaleti kamuoyundan gelen tepkilerle sonlandıktan sonra ne oldu? Bu sefer de Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’ne sardırdılar. Altı ay ve bedeli vergi gelirlerinden çıkan 3 milyon sayfa fotokopi sonrasında, o soruşturma da netice vermeksizin sona erdi.

Alanlara çıkmak, o anda sahnelenen operasyonu durdurmak ya da kısıtlamak için başarılı bir yöntemdir, ancak nihai olarak tepkiseldir. İnisiyatifi karşı tarafa bırakır. Bütün bunların hesabını külliyen sormak için bizlerin yapması gereken şey ise, gericilerin on yıllardır başarıyla uyguladığı bir taktiği benimsemektir: Onlar ne yaparsa yapsın kendi işimize bakmak. Yani, onlar ne yaparlarsa yapsınlar, biz daha fazla insanla konuşmak, daha fazla insanı Kemalizm davasına kazandırmak, daha fazla çocuğu aydın insanlar olarak yetiştirmek ve geleceğin Kemalist iktidarı için daha çok plan ve program üretmek işine yoğunlaşmalıyız. Biliyorum, bu çok zor, sabır isteyen bir şey. Onurumuza sürülen lekeye, haksızlığa uğrayan insanlara sahip çıkmamızı emreden (Şerif Mardin’in Kemalizm’de eksik olduğunu iddia ettiği) “iyi, doğru ve güzel” anlayışımıza ters, ama bunu yapmak zorundayız. Buradaki temel prensip, bir Japon dövüş sanatı olan Aikido ile benzerlik taşımaktadır: Onları yenmek için onların bize yönelttikleri gücü kullanmak. Uzun vadede, gericilerin ve onların küreselleşmeci müttefiklerinin bize yönelteceği her baskı, kendi adaletsizliklerini ve zalimliklerini daha da meydana çıkaracaktır. Yıllardır siyasal destek toplamak için kullandıkları mazlum edebiyatının artık iler tutar tarafı kalmayacak, kendi maaşlı elemanları hariç demokrasiye bağlılıklarını iddia eden bir tek kalem, bir tek dil bulamayacaklar. Kendi yerleştirdikleri hariç tek bir hakim, tek bir savcı, tek bir bürokratın desteğini, himayesini göremeyecekler. Kapısına dağlar gibi kömür de yığsalar, bu mert halkın evlatları gerçek yüzlerini gördükçe onlara daha da çok sırtını dönecek. O güne dek, biz işimize bakacağız. Bakacağız ki daha fazla Kemalist yetişsin, daha fazla insan Cumhuriyet’in değerlerine bağlılık hissetsin, Kemalist bir siyasal programı iktidara taşıyacak teşkilatlar kurulsun, büyüsün, güçlensin ve milyonların umudunu, desteğini ardına alsın. İşte o gün geldiğinde, bugün olanların hesabını zaten sormuş, yani kazanmış olacağız.
Mehmet Ali Tuğtan
 

64general1

New member
"Trabzon mezarlığına helikopter düşmüş. Halk koşmuş, yardım etmeye. Bir süre sonra yerel radyolar ilk haberi vermişler: “Çıkan ölü sayısı 200 ve sürekli artıyor!”

Aynen böyle.
 

HTML

Üst