aytoldi
New member
- Katılım
- 14 Ara 2006
- Mesajlar
- 1,156
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Elazığ depremi
sonrası İstanbul senaryosunu açıkladı ve şunların altını çizdi: 50.000 bina yıkılacak, 30.000 kişi ölecek!
Sevgili dostlarım, yanlış okumadınız; Topbaş bu tahmini İstanbul için yaptı ve İstanbul depreminde İzmit depreminden daha az can kaybı olacağını iddia etti!
Açık söyleyeyim, bana çok anlamlı gelmedi... Varsayalım bina sayısını doğru
tahmin etti. O zaman soralım; bu kadar bina yıkılırsa ve 50.000 kişi ölürse her
bina altında ikiden az kişinin hayatını kaybetmesi gerekir, bu mantıklı bir çıkarım olabilir mi? Bence olamaz. Özellikle çok katlı binaların en çürük zeminlere yapıldığı İstanbul ve çevresinde bu varsayım imkânsız. İşin doğrusu ve maalesef söylenmeyen kısmı; en az 50.000 bina ve en az 200.000 ölü! Topbaş hepsini iyi niyetle belki söylemedi ama ciddi bilim insanlarının ortaya
koyduğu tablo maalesef böyle. Bu gerçeği bilelim ve ne yapacaksak, hemen ama hemen başlayalım!
IMF ile anlaşma ve erken seçim kesin yok!
SEVGİLİ dostlar, haftalar önce bazı basın organlarında, IMF ile anlaşmaya
ramak kaldı haberleri çıkarken, içeriden edindiğim bir bilgiye göre sizlere IMF ile anlaşma yapılmayacak tezimi aktarmış ve ısrar etmiştim. Aynı tezi takip eden günlerde bir tespitim daha vardı: Erken seçim de yok! Eldeki verilerle bugün daha kesin bir şekilde üzerinden geçebilirim; seçim normal tarihinden en fazla 3 ay önceye alınabilir, olabilir ama bunun haricinde normal akışı değiştirecek bir seçim veya IMF anlaşması beklemeyin.
Senaryolarınızı böyle kurarsanız yanılmazsınız. Benden söylemesi!
Elazığ depremi İstanbula ne öğretti?
SAATLERDİR depremi konuşuyoruz ve Türkiyenin aslında bir taraftan nerelere varabileceğini sorgularken diğer taraftan ne kadar geride kaldığını görüyoruz. Tek katlı evler yıkılıyor ve 8.8lik depremde ölenleri neredeyse aşan sayıda vatandaşımızı alıp götürüyor. Bu işin sorgulanması gereken önemli bir kısmı. Sorgulanması gereken bir boyut daha var: Türkiyenin ekonomisinin % 60ını barındıran en büyük şehri geliyorum diyen bir deprem riski altında ve kimse 10 yıldan fazla bir süredir elle tutulur bir şey yapmıyor!
Deprem oluyor, ah-vah sesleri eşliğinde yaralar sarılıyor, yaklaşan tehlike yine unutuluyor. Olanlar toplumsal bilinç ve bilinçaltımızda her zaman yaptığımız gibi süratle aklileştiriliyor!
Sevgili dostlarım, buradan herkesi, özellikle bir şeyler yapması gerekenleri
bir daha uyarmak istiyorum: On yıldan fazla bir süredir ne yaptınız? Neden bazı bölgelerde imar planlarını değiştirip, vatandaşın evlerini tarafları kurtaracak şekilde müteahhit firmalara para vermeden yeniden yaptırmasını sağlamadınız? Önlemi de geçtim, deprem sonrası için neler yaptınız?
Soruyorum, altını çizerek tekrar soruyor ve uyararak bitiriyorum: İstanbul depremi hiçbir depreme benzemeyecek! Ekonomimizin işleyen bütün çarkları bu bölgede ve acilen en kötü senaryo eşliğinde halka açık planlar yapmalı ve herkese anlatılmalı. Lütfen çabuk ve açık olun!
- - HABERTÜRK - Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi
sonrası İstanbul senaryosunu açıkladı ve şunların altını çizdi: 50.000 bina yıkılacak, 30.000 kişi ölecek!
Sevgili dostlarım, yanlış okumadınız; Topbaş bu tahmini İstanbul için yaptı ve İstanbul depreminde İzmit depreminden daha az can kaybı olacağını iddia etti!
Açık söyleyeyim, bana çok anlamlı gelmedi... Varsayalım bina sayısını doğru
tahmin etti. O zaman soralım; bu kadar bina yıkılırsa ve 50.000 kişi ölürse her
bina altında ikiden az kişinin hayatını kaybetmesi gerekir, bu mantıklı bir çıkarım olabilir mi? Bence olamaz. Özellikle çok katlı binaların en çürük zeminlere yapıldığı İstanbul ve çevresinde bu varsayım imkânsız. İşin doğrusu ve maalesef söylenmeyen kısmı; en az 50.000 bina ve en az 200.000 ölü! Topbaş hepsini iyi niyetle belki söylemedi ama ciddi bilim insanlarının ortaya
koyduğu tablo maalesef böyle. Bu gerçeği bilelim ve ne yapacaksak, hemen ama hemen başlayalım!
IMF ile anlaşma ve erken seçim kesin yok!
SEVGİLİ dostlar, haftalar önce bazı basın organlarında, IMF ile anlaşmaya
ramak kaldı haberleri çıkarken, içeriden edindiğim bir bilgiye göre sizlere IMF ile anlaşma yapılmayacak tezimi aktarmış ve ısrar etmiştim. Aynı tezi takip eden günlerde bir tespitim daha vardı: Erken seçim de yok! Eldeki verilerle bugün daha kesin bir şekilde üzerinden geçebilirim; seçim normal tarihinden en fazla 3 ay önceye alınabilir, olabilir ama bunun haricinde normal akışı değiştirecek bir seçim veya IMF anlaşması beklemeyin.
Senaryolarınızı böyle kurarsanız yanılmazsınız. Benden söylemesi!
Elazığ depremi İstanbula ne öğretti?
SAATLERDİR depremi konuşuyoruz ve Türkiyenin aslında bir taraftan nerelere varabileceğini sorgularken diğer taraftan ne kadar geride kaldığını görüyoruz. Tek katlı evler yıkılıyor ve 8.8lik depremde ölenleri neredeyse aşan sayıda vatandaşımızı alıp götürüyor. Bu işin sorgulanması gereken önemli bir kısmı. Sorgulanması gereken bir boyut daha var: Türkiyenin ekonomisinin % 60ını barındıran en büyük şehri geliyorum diyen bir deprem riski altında ve kimse 10 yıldan fazla bir süredir elle tutulur bir şey yapmıyor!
Deprem oluyor, ah-vah sesleri eşliğinde yaralar sarılıyor, yaklaşan tehlike yine unutuluyor. Olanlar toplumsal bilinç ve bilinçaltımızda her zaman yaptığımız gibi süratle aklileştiriliyor!
Sevgili dostlarım, buradan herkesi, özellikle bir şeyler yapması gerekenleri
bir daha uyarmak istiyorum: On yıldan fazla bir süredir ne yaptınız? Neden bazı bölgelerde imar planlarını değiştirip, vatandaşın evlerini tarafları kurtaracak şekilde müteahhit firmalara para vermeden yeniden yaptırmasını sağlamadınız? Önlemi de geçtim, deprem sonrası için neler yaptınız?
Soruyorum, altını çizerek tekrar soruyor ve uyararak bitiriyorum: İstanbul depremi hiçbir depreme benzemeyecek! Ekonomimizin işleyen bütün çarkları bu bölgede ve acilen en kötü senaryo eşliğinde halka açık planlar yapmalı ve herkese anlatılmalı. Lütfen çabuk ve açık olun!
- - HABERTÜRK - Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi