icemen
New member
- Katılım
- 7 Şub 2007
- Mesajlar
- 20,136
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Çok doğru şeyler yazıyo bu F.D
Şampiyonlar Ligi’nde sekiz vakte kadar bir Debreceni bir Yang Boys filan denk getirip, en az 8-0 ve hatta mümkünse 9-0 yenmeli, namusu temizlemeliyiz; ya da elin anahtarıyla Erdek’e girip bir başka takımın bu skorları alacak olmasını mı beklemeliyiz, Tivitır Kazım’a kızmamak lazım; şaka yapmış işte, hem ligde iki maç üst üste kazanırsak haklı çıkacak çocuk, gerçekten 8JK olacaz. Basket takımımızın adını ‘satınca’ yönetime kızmış ve ‘Yazar mısın?’ teklifine “Hem de Gönül’den Yazarım’ diyerek ‘Üç hece sekiz harf: Sadece Beşiktaş’ı yazmıştım. Karasevdalı Beşiktaşlı kardeşlerim, Fe ağbilerinin bu vecizini sahiplendiklerinde nasıl da kabarmış ve haykırmıştım “Tanrım beni ‘başkan’ yarat” diye. Kara mizahçı ve kibirli Fenerli kardeşler de sahip çıkıp Livırpul maçı sonrası Saracoğlu’na “Üç hece sekiz harf sadece 8taş” astıklarında da benzer duyguları başka bir gülüşle anmıştım. Yeri geldi kibirsiz bir gururla yinelerim inancımı; sponsorlar sevdalarımızın adlarından çıksınlar; çok meraklılarsa futbolcu isimlerine girsinler; Pirelli Balotelli, Fortiz Moritz, Tivitır Kazım gibi. Olur mu yahu, aşk reklam alır mı? Haksız mıyım Asuman. “Ben Asuman değilim artık Ferit, Asuman Elidor’um, sen de Kuiksilvır Ferit’sin gayrı, Cemal de Tufan’mış bak! Kuvak vak vak kuyruğum nerede peki, ne yaptın Asuman yerime oynayamaz yerime sevemezsin ki. Benimle ‘Nalga’ mı geçiyorsun?:durdurun
***
Aleks’in “Maçın sonucunu ayrıntılar belirler” açıklaması yenilgide ortaya çıkan insani bir güdü. İki sezon önce İnönü’de Fener’in 2-1 kazandığı maçta Tivitır Kazım’ın -Lik Tivi’nin Del piyerosuna göre topun çizgiyi 8 santim geçtiği bir pozisyonda- ortaladığı topu kafayla kalemize gönderen de Aleks idi. Bu,o maçın hakemine ve Aleks’e göre önemsiz bir ayrıntıydı; taç gol olduydu. ‘Ov may Gat’ denecek kadar kopya bir pozisyonda ve kaderin duvar pasına bak ki neredeyse aynı yerde, bu kez gören ve gördüğünü çalan bir yardımcı hakem dirayeti ile Kazım’ın lazım geleni aldığı bir maç olmasını futbolda adını sıkça andığımız ilahi adalete bağlıyorum. İlahi adalet, sen nelere kadirsin. ‘Futbolda şiddete karşı önlemler paketi’ne profesyonel futbolcuları, rakip takımları incitecek ve küçümseyecek tivitır ve tavırlardan men edecek bir düzenleme öneriyorum. Futbolcuların taraftar gibi davranma lüksü olmaması gerektiğine inanıyorum. Kazım’daki sorunu çözmek elbette Fenerbahçe camiasının bir sorunu ve sorumluluğudur. Bana soran olursa kendisini, Fenerbahçe formasına yakıştıramadığımı söylerim. ‘Aren bi’ yerine ‘arabesk’ dinleyerek Türkleşmesi O’na iyi gelebilir; küçük değişiklikler hayata büyük anlamlar katar. Maçtan sonra bedenimden ayrılmayan kibirden kurtulmak için başucu filmimi sekizinci kez izledim; ‘Paramparça aşklar ve köpekler’, hepinize öneririm; kibir kötüdür dostlar ve büyüklüğünü tartıştığınız Beşiktaş içinizdeki kibiri yok etmek için var. Ah güzel Beşiktaş’ım, seni kara saplı bıçak gibi sineme sapladılar.
***
Bay Denizli’nin her oyuncuyu gerçek mevkilerinde sahaya sürdüğü ilk derbisi oldu, meşhur şapka içindeki hain tavşanlarla beraber Ümraniye’de kalmıştı çok şükür; Aleks forması giymiş Maldonado ve İbrahim Üzülmez formasıyla oynayan Dani Alvez sonucun baş aktörleri. Büyük bir gazetemizin spor servisinin cep telefonlarına düşen ya da düşürülen ihbar ‘Ergenekon’ çıktı, sekiz sütuna manşet edildiği gibi kapalı alt kapalı üste saldırmadı; Beşiktaş tribünlerinin alt-üst olmasını bekleyen reytink safları keyif sigaralarını saklamak zorunda kaldı, hem ‘Kapalı’ yerde sigara içilmez. İki takım taraftarı da alkışı fazlasıyla hak ettiler. Deplasman derbisinde kaybeden takımlarını çağırıp alkışlamak ‘hep destek tam destek’çi Fener ruhuna derin pastı... Beşiktaş tribünleri o akşam bana Livırpul maçını anımsattı, ‘İnceadam’ Uğur, bir adım geride olmayı başarsa Beşiktaş tarihinin 56 saniye süren en uzun ‘nizami’ golü olacaktı, onsekiz ‘oley’e gölge düştü. Bak ya, yine sekiz... Tövbe esteban kambiyasso.
***
“Kahraman ‘Bakkal’ süper markete karşı” maçıyla, Cim Bom fırsat tepti; Galatasaray ‘Kafe Kıravn’ kıvrandırdı aklımızı, bu utanca neden bulamadık. Fakat Cemal bizimle hala ‘Nalga’ geçiyor, tufan koptuktan sonra bile Tufan’ın formasını giymiş mağdur mağdur poz vermiş Abertürk Spor’a be ya. O ek ki yer yer attığı manşetlerle ‘tahrikçi’ bulduğum bir ektir. Nihat’ın pırıltılı kariyerini hiçe sayan ‘Kuru kahveci Nihat’ gibi, olaylı basketderbi sonrası atılan ‘Vezirler ve reziller’ gibi; kazanan GS’li basketçilerin fotografı üzerine ‘vezirler’ ve atılan maddelerden kaçışan FB’li oyuncuların fotosu üzerine de ‘reziller’. İnce ayar benden kaçmaz; ekinizi önemseyen bir centilmen kek olarak “Puyol’unuz yol değildur” der susarım. Sonuçta derbi dışında Cemal Nalga ve Tiyeri Anri üzerinden ‘hak ederek kazanmak’ı sorguladığımız önemli bir haftayı yaşadık. Tiyeri’nin yüreği yetse ve golü gidip bizzat iptal ettirse idi hakeme, çok şey değişir ‘Tiyeri Anri Dünya Kupası’ olurdu belki de turnuvanın adı, bu büyük fırsatı tepti. Öyle kızdırdı ve soğuttu ki kendisinden, vatandaşı Erik Kantona’nın bile tepkisini çekti; “İrlandalı olsam yanımda üç saniye bile duramazdı” demiş; ozan kılıklı topçu, Fransa’da doğdu, Mençıstır’lı oldu helal olsun O’na; Erik Kantona.
***
Kazım’dan aldığım ilhamla hayali ‘pi si’me düşen tivitır mesajlarını paylaşır, çekilirim aranızdan. - Cemal Nalga: “Çok utanıyorum”, - Yıldırım Demirören: “Kimse beni sevmiyor”, - Roberto Karlos: “Ocakta gidip gitmeyeceğime şubatta karar verecem”, Fe ağbiniz: “Kazım’a ‘Beşiktaş Tarihi’ almaya gidiyorum, dönücem”, Asuman: “Ferit seni seviyorum, Tufan ile evleniyorum”, Ferit: “Benden sonrası ‘Tufan’mış demek”...
Ahh Asuman, değişemem senin uğruna, değmezsin buna. Hem değişirsem seni benim gibi sevemem. Seni başkasının yerine değil kendim için sevmiştim; aşkını kalbimin derinliklerine kilitliyor ve anahtarı denize atıyorum, Mençıstır Yunaytıd’a gidiyorum; nikâhına beni çağırsan da gelemem. Yenilir ve fark yersek Kazım’dan ve aramızdaki İngilizlerden utanır, dönemem; Yenersek... Ahh bir yenersek hayali ömre bedel, seni ne Cemal ne Tufan... Kimselere yar etmem. Bakma öyle bön bön, sevdamın ön liberosu, hem gidersen git; yerine bir kedi alır adını da Kopat koyarım; pisipisikopatım billah yaparım, beni yaktın sen de yanasın, BeşiktAşk’ımıza bişey olmasın.
Feridun DÜZAĞAÇ
Şampiyonlar Ligi’nde sekiz vakte kadar bir Debreceni bir Yang Boys filan denk getirip, en az 8-0 ve hatta mümkünse 9-0 yenmeli, namusu temizlemeliyiz; ya da elin anahtarıyla Erdek’e girip bir başka takımın bu skorları alacak olmasını mı beklemeliyiz, Tivitır Kazım’a kızmamak lazım; şaka yapmış işte, hem ligde iki maç üst üste kazanırsak haklı çıkacak çocuk, gerçekten 8JK olacaz. Basket takımımızın adını ‘satınca’ yönetime kızmış ve ‘Yazar mısın?’ teklifine “Hem de Gönül’den Yazarım’ diyerek ‘Üç hece sekiz harf: Sadece Beşiktaş’ı yazmıştım. Karasevdalı Beşiktaşlı kardeşlerim, Fe ağbilerinin bu vecizini sahiplendiklerinde nasıl da kabarmış ve haykırmıştım “Tanrım beni ‘başkan’ yarat” diye. Kara mizahçı ve kibirli Fenerli kardeşler de sahip çıkıp Livırpul maçı sonrası Saracoğlu’na “Üç hece sekiz harf sadece 8taş” astıklarında da benzer duyguları başka bir gülüşle anmıştım. Yeri geldi kibirsiz bir gururla yinelerim inancımı; sponsorlar sevdalarımızın adlarından çıksınlar; çok meraklılarsa futbolcu isimlerine girsinler; Pirelli Balotelli, Fortiz Moritz, Tivitır Kazım gibi. Olur mu yahu, aşk reklam alır mı? Haksız mıyım Asuman. “Ben Asuman değilim artık Ferit, Asuman Elidor’um, sen de Kuiksilvır Ferit’sin gayrı, Cemal de Tufan’mış bak! Kuvak vak vak kuyruğum nerede peki, ne yaptın Asuman yerime oynayamaz yerime sevemezsin ki. Benimle ‘Nalga’ mı geçiyorsun?:durdurun
***
Aleks’in “Maçın sonucunu ayrıntılar belirler” açıklaması yenilgide ortaya çıkan insani bir güdü. İki sezon önce İnönü’de Fener’in 2-1 kazandığı maçta Tivitır Kazım’ın -Lik Tivi’nin Del piyerosuna göre topun çizgiyi 8 santim geçtiği bir pozisyonda- ortaladığı topu kafayla kalemize gönderen de Aleks idi. Bu,o maçın hakemine ve Aleks’e göre önemsiz bir ayrıntıydı; taç gol olduydu. ‘Ov may Gat’ denecek kadar kopya bir pozisyonda ve kaderin duvar pasına bak ki neredeyse aynı yerde, bu kez gören ve gördüğünü çalan bir yardımcı hakem dirayeti ile Kazım’ın lazım geleni aldığı bir maç olmasını futbolda adını sıkça andığımız ilahi adalete bağlıyorum. İlahi adalet, sen nelere kadirsin. ‘Futbolda şiddete karşı önlemler paketi’ne profesyonel futbolcuları, rakip takımları incitecek ve küçümseyecek tivitır ve tavırlardan men edecek bir düzenleme öneriyorum. Futbolcuların taraftar gibi davranma lüksü olmaması gerektiğine inanıyorum. Kazım’daki sorunu çözmek elbette Fenerbahçe camiasının bir sorunu ve sorumluluğudur. Bana soran olursa kendisini, Fenerbahçe formasına yakıştıramadığımı söylerim. ‘Aren bi’ yerine ‘arabesk’ dinleyerek Türkleşmesi O’na iyi gelebilir; küçük değişiklikler hayata büyük anlamlar katar. Maçtan sonra bedenimden ayrılmayan kibirden kurtulmak için başucu filmimi sekizinci kez izledim; ‘Paramparça aşklar ve köpekler’, hepinize öneririm; kibir kötüdür dostlar ve büyüklüğünü tartıştığınız Beşiktaş içinizdeki kibiri yok etmek için var. Ah güzel Beşiktaş’ım, seni kara saplı bıçak gibi sineme sapladılar.
***
Bay Denizli’nin her oyuncuyu gerçek mevkilerinde sahaya sürdüğü ilk derbisi oldu, meşhur şapka içindeki hain tavşanlarla beraber Ümraniye’de kalmıştı çok şükür; Aleks forması giymiş Maldonado ve İbrahim Üzülmez formasıyla oynayan Dani Alvez sonucun baş aktörleri. Büyük bir gazetemizin spor servisinin cep telefonlarına düşen ya da düşürülen ihbar ‘Ergenekon’ çıktı, sekiz sütuna manşet edildiği gibi kapalı alt kapalı üste saldırmadı; Beşiktaş tribünlerinin alt-üst olmasını bekleyen reytink safları keyif sigaralarını saklamak zorunda kaldı, hem ‘Kapalı’ yerde sigara içilmez. İki takım taraftarı da alkışı fazlasıyla hak ettiler. Deplasman derbisinde kaybeden takımlarını çağırıp alkışlamak ‘hep destek tam destek’çi Fener ruhuna derin pastı... Beşiktaş tribünleri o akşam bana Livırpul maçını anımsattı, ‘İnceadam’ Uğur, bir adım geride olmayı başarsa Beşiktaş tarihinin 56 saniye süren en uzun ‘nizami’ golü olacaktı, onsekiz ‘oley’e gölge düştü. Bak ya, yine sekiz... Tövbe esteban kambiyasso.
***
“Kahraman ‘Bakkal’ süper markete karşı” maçıyla, Cim Bom fırsat tepti; Galatasaray ‘Kafe Kıravn’ kıvrandırdı aklımızı, bu utanca neden bulamadık. Fakat Cemal bizimle hala ‘Nalga’ geçiyor, tufan koptuktan sonra bile Tufan’ın formasını giymiş mağdur mağdur poz vermiş Abertürk Spor’a be ya. O ek ki yer yer attığı manşetlerle ‘tahrikçi’ bulduğum bir ektir. Nihat’ın pırıltılı kariyerini hiçe sayan ‘Kuru kahveci Nihat’ gibi, olaylı basketderbi sonrası atılan ‘Vezirler ve reziller’ gibi; kazanan GS’li basketçilerin fotografı üzerine ‘vezirler’ ve atılan maddelerden kaçışan FB’li oyuncuların fotosu üzerine de ‘reziller’. İnce ayar benden kaçmaz; ekinizi önemseyen bir centilmen kek olarak “Puyol’unuz yol değildur” der susarım. Sonuçta derbi dışında Cemal Nalga ve Tiyeri Anri üzerinden ‘hak ederek kazanmak’ı sorguladığımız önemli bir haftayı yaşadık. Tiyeri’nin yüreği yetse ve golü gidip bizzat iptal ettirse idi hakeme, çok şey değişir ‘Tiyeri Anri Dünya Kupası’ olurdu belki de turnuvanın adı, bu büyük fırsatı tepti. Öyle kızdırdı ve soğuttu ki kendisinden, vatandaşı Erik Kantona’nın bile tepkisini çekti; “İrlandalı olsam yanımda üç saniye bile duramazdı” demiş; ozan kılıklı topçu, Fransa’da doğdu, Mençıstır’lı oldu helal olsun O’na; Erik Kantona.
***
Kazım’dan aldığım ilhamla hayali ‘pi si’me düşen tivitır mesajlarını paylaşır, çekilirim aranızdan. - Cemal Nalga: “Çok utanıyorum”, - Yıldırım Demirören: “Kimse beni sevmiyor”, - Roberto Karlos: “Ocakta gidip gitmeyeceğime şubatta karar verecem”, Fe ağbiniz: “Kazım’a ‘Beşiktaş Tarihi’ almaya gidiyorum, dönücem”, Asuman: “Ferit seni seviyorum, Tufan ile evleniyorum”, Ferit: “Benden sonrası ‘Tufan’mış demek”...
Ahh Asuman, değişemem senin uğruna, değmezsin buna. Hem değişirsem seni benim gibi sevemem. Seni başkasının yerine değil kendim için sevmiştim; aşkını kalbimin derinliklerine kilitliyor ve anahtarı denize atıyorum, Mençıstır Yunaytıd’a gidiyorum; nikâhına beni çağırsan da gelemem. Yenilir ve fark yersek Kazım’dan ve aramızdaki İngilizlerden utanır, dönemem; Yenersek... Ahh bir yenersek hayali ömre bedel, seni ne Cemal ne Tufan... Kimselere yar etmem. Bakma öyle bön bön, sevdamın ön liberosu, hem gidersen git; yerine bir kedi alır adını da Kopat koyarım; pisipisikopatım billah yaparım, beni yaktın sen de yanasın, BeşiktAşk’ımıza bişey olmasın.
Feridun DÜZAĞAÇ