TeRKeDiLiŞ !!!...((ArMaĞaN ÇaĞLaYaN))

ErGeNeKoN_GFB

New member
Her seferinde canımın acımasının biraz daha azalacağını düşünürdüm hep. Ama azalmıyor; yıllar geçtikçe daha da çoğalıyor can acısı. Gençlik yıllarında böyle durumlarda başka şeyler düşünmeye çalışırdım. Hatta hatırlıyorum, ilk sevdiğimden ayrıldığımda daha doğrusu terk edildiğimde çok canım yanıyordu. Kendimi avutmak için bir yol bulmuştum; takvim yapraklarıyla oynuyordum.

Her gün büyük bir özenle koparıyordum sayfaları, " ooh bir gün daha eksildi " diye. Her gün " bugün bir dakika daha uzadı, daha geç karanlık olacak " diye. Ve her geçen gün canımın acısı daha çok azalacak diye! Ama bugün fark ettim ki herkesin çok şaşırdığı bir sürü gereksiz bilgiyi o zamanlar öğrenmişim. Takvim yaprakları ne kadar çok şey öğretirmiş meğerse bana! İsterseniz size Kırlangıç Fırtınası’nın ne zaman olduğunu söyleyebilirim ya da cemrelerin ne zaman düştüğünü... Hatta zeytinyağlı biber dolması tarif edebilirim. Öyle hafifletmiştim canımın acısı o zamanlar. Ne iyi etmişim de âşık olmuştum.

Sonra ikinci sevgilimden ayrılmıştım. Daha doğrusu yine terk edilmiştim... Başka vücutlar istemişti canI. Çok canım YANIYORDU. Kendimi avutmak için yine bir oyun bulmuştum, yazarların kronolojik sırayla kitaplarını okuyordum. Artık onu telefonla aramamam için kendimle mücadele etmem gerekmiyordu. O zamanlar anlamıştım insanın kendisiyle mücadelesinin ne kadar yorucu olduğunu! Mesela onunla nasıl bir yerde karşılaşırım diye planlar yapmam gerekmiyordu. O zamanlar anlamıştım insanın kendisiyle oynadığı oyunların ne kadar yorucu olduğunu. Ya da telefon 10 dakika içinde çalarsa beni arayan O ´dur diye bitmek tükenmek bilmeyen on dakikalar beklemem gerekmiyordu. Aslında o zamanlar anlamıştım on dakikanın bazen bir asır olduğunu. Yoldan geçen 3. araba kırmızı olursa tekrar BARIŞACAĞIZ diye dilekler tutmam gerekmiyordu... O zamanlar fark etmiştim trafikte ne kadar az kırmızı araba olduğunu!

Ama bugün fark ettim ki, bugün çok az kişinin bildiği ve okuduğu yerli roman ve hikâye yazarlarıyla o zamanlarda Tanışmıştım. Nihat Sırrı Örek, Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand, Ethem İzzet Benice, Kemal Tahir, Vedat Türkali, Orhan Pamuk ve diğerleriyle... Ve Simdi fark ediyorum ki, ne kadar çok Şey öğrenmişim o romanlardan, hikâyelerden, yazarlardan... Ne iyi etmişim de âşık olmuşum...

Sonra üçüncü sevgilimden ayrılmıştım, doğrusu bu kez de terk edilmiştim.
Başkasına âşık olmuştu. Yine canım çok yanıyordu. Kendimi avutmak için bir oyun bulmuştum, Aşk şiirleri okuyordum, terk edilmek üzerine. Başkalarının da terk edildiğini çok canlarının yandığını görmek ve anlamak acımı hafifletiyordu sanki. İlk ben değilim terk edilen diye düşünüyordum. O zaman ezberlemiştim Atilla ilhan´dan " ben sana mecburum bilemezsin, adını mıh gibi aklımda tutuyorum " dizelerini, o zaman ezberlemiştim Murathan Mungan’ın " ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda, kirli ve umutsuz geçmişim " mısralarını ve Ahmed Arif ´ten ve Kavafis ´ten aşk dizelerini. Şimdi fark ediyorum ki ne çok şey öğrenmişim o şiirlerden.
Ve ne iyi etmişim de ÂŞIK olmuşum... Sonra uzunca bir dönem yeni bir aŞK yeni bir sevgiliyi beklemeye başladım. Çok bekledim. Sabırla. Biliyordum gelecekti bir gün. Bu bekleme döneminde de bir oyun bulmuştum kendime. Ne kadar tiyatro oyunu varsa gidiyordum kudurmuş gibi! Ne kadar film varsa onları seyrediyordum hiç kaçırmadan. İşte o zamanlar öğrendim benden başka bir sürü aşk bekleyen insan olduğunu. Ve o zaman öğrendim beklemenin de bazen bir keyif olduğunu ve insana çok şey öğrettiğini...

Ne iyi etmişim de beklemişim aşkı. Hep bana soruyorlar nereden biliyorsun bu kadar çok şeyi diye, dilimin ucuna kadar geliyor, söylemek istiyorum "AŞK YÜZÜNDEN" diye ama gülerler anlamazlar diye söylemiyorum, vazgeçiyorum. Yıllar geçtikçe azalacak sanırdım canımın acısı ama azalmıyor. Ne kadar çok şey öğretmiş aşk bana. Hayat okulu dedikleri bu olsa gerek. Ya da hani derler ya; okumuş ama adam olamamış diye, sanırım okuyup da adam olamayanlar; aşktan canları yanmamış olanlar, aşk tanımayanlar, bilmeyenler...


SİMDİ…
Yine canım yanıyor. Ama biliyorum bu duyguyu.
Geçecek!
Fakat şimdi, hemen yeni bir oyun bulmalıyım kendime.
Ey aşk hadi öğret bana bilmediklerimi, eksik kalanları...


...ArMaĞaN ÇaĞLaYaN....
 

HTML

Üst