"Teravih diye bir namaz yok"

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

jason_

New member
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
1,964
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Bulunmak istemediğim yer
İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk, verdiği bir röportajda "Ramazanı falan yok, hiçbir zaman içki içilmez. Cinsellik haram değildir. Oruçlu olmadığın zaman atış serbest. Teravih diye bir namaz yoktur. Evinde sevap için namaz kılmanın önü açıktır, istediğin kadar kıl fakat teravihi asla camiye sokamazsın, peygamberimiz yasaklamıştır" dedi.

Hürriyet yazarı Mehmet Yaşin, İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk ile yaptığı röportajı kaleme aldı. Öztük röportajında; 50'sini geçenler Allah'la yarışmasın, oruç değilsen cinsellikte ateş serbest ve teravih namazı diye bir namaz yoktur şeklinde çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İşte Yaşin'in o röportajdan kaleme aldığı yazısı...

Hafız Yaşar Nuri çocukluğunda nasıl beslenirdi?

- Temel gıda süt, yumurta, sebzeler, fındık, ceviz, tereyağı, zeytinyağıydı. Kış aylarında çok yoğun kuru incir tüketilirdi evde. Çünkü rahmetli babam, Trabzon'da senelerce gıda malları sattı. Beslenmemizde her şey yüzde 100doğaldı. Sakatat eve girmezdi, Karadeniz'de çok sevilen içyağı da girmezdi. Babam kırmızı ete de iyi bakmazdı. Tam bir bal hastasıydı, bu hastalık bana da geçti.

Annenizin mutfağından neler hatırlıyorsunuz?


- Babam Trabzonlu, annem Bayburtlu. Onun için annem et ve hamur işlerinde hakikaten harikaydı. Saniye Hanım'ın kesme makarnası, böreği, hıngeli, herkesin rüyasıydı. Annem daha sonra Karadeniz yemeklerini ve balık pişirmeyi öğrendi. Daha çok istavrit yerdik. O zamanlar istavritler palamut büyüklüğündeydi. Yanına salata ve çorba yaptığınız zaman, bir istavrit üç kişiyi doyururdu.

O dönemde mutfağa merakınız var mıydı?

- Hiç mutfak merakım olmadı. O kadar öğrencilik yılları geçirdim, yalnız yaşadım, tek bildiğim bir yumurta kırmak olmuştur ki onu da ne kadar becerebiliyorum bilmiyorum. Son iki yıldır bekâr yaşıyorum. Evdeki aşçı kadın yoksa, bilin ki ki aç kalmışımdır. Artık yumurtayı da kırmaya gönlüm varmıyor, hiç girmiyorum mutfağa. Kuru meyvelerle idare ediyorum. Eğer üşenmezsem yemeğe gidiyorum, başka çarem yok.

Hiç rejim yaptığınız oluyor mu?


- Hayatım rejim. Hayatımda hiç rejim falan yapmadım. Çeşitli kürler uygularım. Mesela eğer evden 10 gün çıkmama şansı bulursam, sarımsak kürü yapıyorum. 10 günde ikibuçuk, üç kilo sarımsak yerim. Sabahtan yatana kadar durmadan diş diş sarımsak yutarım.

Spor yapıyor musunuz?

- Spor hayatımın bir numarası. Apartman benim için bir yarı hapishane, hep nefret etmişimdir. Çoğunlukla müstakil evlerde oturdum. Evimde barfiks, koşu bandı var. Ormanlık alanlarda hızlı yürüyüşler yaparım. 27 sene judo yaptım, siyah kemerliyim. 10 yıl kadar antrenörlük yaptım. Seyahatte bir şey bulamazsam otel odasında şınav çekerim. Şınav bütün vücudu çalıştırır. Bir de yogayla judo hareketlerini birleştirerek birtakım yeni hareketler oluşturdum. Bunları yapmak için hiçbir şeye ihtiyaç yok, zemin düz olsun yeter.

Bir günlük yemek programınızı anlatır mısınız?


- Yanlış olduğunu bildiğim halde geç kahvaltı ederim. Günde iki kere yemek yerim: Resmi bir mecburiyetim yoksa geç bir kahvaltı ve hafif bir akşam yemeği. Kahvaltı masam oldukça zengindir; çörekotu, öğütülmüş üzüm çekirdeği, bal, doğalını bulursam nane, maydanoz, ot turşuları, hayatımın olmazsa olması ceviz masadan eksik olmaz. Kırılmış ceviz almam, mutlaka kabuklu alırım. Sonra fındık yerim, yeşil çay içerim, bir de doğal yumurta temin etmişsem sarısını içerim. Beyaz ekmek hayatımda yok, saf buğday ekmeği, kibrit kutusu kadar üç dilim o kadar. Onun dışında ekmek yemem, bazen pideye dayanamıyorum. Acılı kebaplarla lavaş pideye dayanamıyorum. Kış aylarında her sabah koca bir bardak havuç suyu içerim, onun içine de bir fincan zeytinyağı dökerim. Çuvallarla nar tüketirim.

Etlerle aranız nasıl?


- Akşam yemeğinde, mevsim müsaitse kesin balık yerim, her gün yesem bıkmam. O yoksa mutlaka ızgara et yaptırırım. Tencereye girmiş et yemiyorum, sebzeye katılmış eti de yemem. Kuru fasulye en çok sevdiğim yemeklerden biri, sabah kahvaltısı dahil yerim ama içinde et olmayacak. Bamyayı çok severim. Gaziantep mutfağını, dünyada bir numara ilan ettim. Yalnız ayağın daima frende olacak, Gaziantep'te ayağını frenden kaldırdın mı, iki ayda dubaya dönersin.

Yemeğe konuk davet eder misiniz?


- Bekârlıktan önce bu evin bahçe katında, yaz geldiği zaman büyük masalar kurulur, mangal yakılırdı. Haftada üç-dört akşam eş-dost gelir, yemekler yenir, nargileler içilirdi. Boşandıktan sonra buna imkan kalmadı. Şimdi misafir davet edersem dışarıdan yemek getirtiyorum. Eğer bu evi çekip çevirecek birini Allah nasip ederse, eski düzeni yeniden kuracağız.

İstanbul'da en sevdiğiniz ve sıklıkla gidip yemek yediğiniz mekanlar hangileri?


- Balık lokantalarına giderim. Bir tanesi Baltalimanı'ndaki Angel'dır. Yine Beşiktaş'taki Hanedan'ı severim. Yeşilköy'de Yüksel var, eski Hasan... Güzel kebapçılar var, Günaydın'ından tut, Tike'sine kadar ama benim şaşmaz yerim Etiler Yüzevler'dir, haftada iki üç kez oraya giderim.

ORUÇLU DEĞİLSEN CİNSELLİKTE ATIŞ SERBEST


İdeal bir iftar sofrasında neler olmalı, sizinki nasıldır?


- Benim ideal iftar soframda kaşık kullanılmaz. Eğer kaşık kullanacaksam bu sadece çorba için olur. Asla ekmekle birleştirilmeyen bir çorba, onun dışında zengin kahvaltılık ve çay. Her ramazan dört beş kilo veririm.

Oruç tutmaya kaç yaşında başladınız?

- Yaş hatırlamıyorum çünkü babam çok küçük yaşta oruç tutulmasına engel olurdu. Ama sanıyorum ki 15-16'dabaşlamışızdır. Baştan bir gün, ortadan bir gün, sondan bir gün şeklinde. Reşit olduktan sonra da gerçek oruç tutmaya başladım, o gün bugün tuttum orucu.

Hiç bozmak zorunda kaldınız mı?

- Oldu tabii. Seferi durumlarda. Düşünün, bazı ramazan günlerinde dört konferans veriyorum ki, bazısı iki şehre bölünmüş oluyor. Bir defasında aynı gün iki konferans vardı, birinden çıkıp ötekine giderken baktım sallanıyorum. Kimseye çaktırmadan duvara yaslandım işi idare ettim. Ama Allah'a şükür böyle sıkıntılı durumlarda tutmadığınız günler için fidye verme yolu var.

Ramazan uzun ve sıcak yaz günlerine rastladı, oruca dayanabilmek için neler önerirsiniz?
- Bunun en doğru cevabını doktorlar verir, ancak çok yememelerini öneririm. Bir de, 50 yaşın üstündeki insanlar, Allah'la yarışa girmesin, fidye versin. Tuttukları o oruçla başlarına bir sağlık sorunu gelir, sonra bunun günahını ödeyemezler. Allah imkan vermiş. Bu sıcakta kişinin oruç tutup tutamayacağına doktor karar verecek, gerisi yok.

Yaşam boyunca ilaç almak zorunda olanlar, ramazanın sevabından nasıl faydalanacak?
- Ramazanın sevabından, niyetleriyle faydalanacaklar. Onlar içlerinden, "Ahhhhh sağlığım yerimde olsa da, ben de oruç tutsam" dediği anda olay biter. Peygamberimiz, "Kişi niyetiyle kazandığını ameliyle kazanamaz" diyor çünkü amele riya karışır.

Fidye nasıl hesaplanıyor?


- Herkes kendi standartlarının ortalamasından bir kişinin bir günlük yiyecek parasını verecek. Bu miktarı kaç gün oruç tutmadıysanız o kadarla çarpacaksınız.

Tam tatil zamanı, tekne yolculuğuna çıkanlar seferi sayılır mı?


- Şimdi bir defa şunu bilelim, sefer bir ruhsattır. Seferde oruç tutmayacaksınız diye bir mecburiyet yok. Bir imkan verilmiştir isteyen tutar, isteyen tutmaz, buna ruhsat deriz. Dolayısıyla adam, çıktığı yolculuğun oruç tutmaya ne kadar zorlayacağına kendi vicdanıyla karar verecek. Adam istiyorsa uçak yolculuğunda da, gemi yolculuğunda da seferi sayar kendini, biz ona karışamayız. Ama derse ki, "Benim bir sıkıntım yok" o zaman tutar. Peygamber efendimiz, hayatında hiçbir gün sefer halinde oruç tutmamıştır ve tutanlara da iyi bakmamıştır, çünkü der ki ,"Allah'ın size verdiği ruhsatları da kullanın, dininizi daha çok seversiniz."

Sahurda ne yiyip içiyorsunuz?

- Pilav veya peynirli makarna yerim. Kompostodan asla vazgeçemem. Başka bir şey de yemem.

İftarla sahur arasında içki ve cinsel ilişki serbest midir?

- Ramazanı falan yok, hiçbir zaman içki içilmez. Cinsellik haram değildir, hiçbir engel yoktur. Oruçlu olmadığın zaman atış serbest.

TERAVİH DİYE BİR NAMAZ YOK


İslam'da teravih diye bir namaz yok. Peygamberimizin bizzat yasakladığı bir şeydir, peygamberimizden sonra bu namazı koydular. Geçen sene bunu Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır söyledi, ben söylememiştim. Ben, "Evinizde kılın" diyordum, Bayındır çıktı, "İslamiyet'te böyle bir namaz yok" dedi. Ben o kadar radikal konuşamamıştım, o yüzden şimdi de söylememizde bir sakınca yok: Teravih diye bir namaz yoktur. Evinde sevap için namaz kılmanın önü açıktır, istediğin kadar kıl fakat teravihi asla camiye sokamazsın, peygamberimiz yasaklamıştır. Çünkü orası riyakârlık yarışına kapalı bir mekan olmalıdır. 20 rekat namaz ne demek, günün bütün namazları 20 rekatı bulmuyor. Siz ikinci bir yükümlülük getirip Müslüman'ın sırtına bindiriyorsunuz, yoktur böyle bir şey. Peygamberimiz dört rekat, bazen sekiz rekat ama hep evde kılmıştır.

haber​
 
Hz. Peygamber ramazan geceleri de dahil hiçbir gece on bir rekattan fazla nafile namaz kılmamtştır. Öyle bir dört rekat namaz kılardı ki, o dört rekatın ne kadar uzun ve ne denli güzel olduğunu hiç sorma! Ardından aynı şekilde bir dört rekat daha kılardı. Daha sonra üç rekat daha kılardı. Ben bir keresinde 'Ey Allah'ın resulü! Vitir kılmadan mı uyuyacaksın?' diyecek oldum, bana dedi ki: Ey Âişe, benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz" (Buhârî, "Salâtü't-terâvîh", 1).

Nafile namazı alışkanlık haline gelmiş.Peygamberimiz teravih namazı kıldırmamıştır.Klasik nafile namazını kılarken cemaat arkasında saf tutmuştur.Evde kılın demiştir,ayrıca.Ama şu anki düzeni nasıl değiştireksiniz?
 
Teravih namazı yoktur diyenlere reddiye:

"Resulullah (s.a.s) Ramazanda mescitte gece bir namaz kıldı. Sahabenin çoğu da onunla birlikte o namazı kıldı. İkinci gece yine aynı namazı kıldı. Bu kez O'na tabi olarak aynı namazı kılan cemaat daha fazla oldu. Üçüncü gece Hz. Muhammed (s.a.s) mescit'e gitmedi. Orayı dolduran cemaat onu bekledi. Resulullah (s.a.s) ancak sabah olunca mescide çıktı ve cemaata şöyle buyurdu:

"Sizin cemaatla teravih namazını kılmaya ne kadar arzulu olduğunuzu görüyorum. Benim çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir husus da yoktu. Ancak ben size, teravih namazının farz olmasından korktuğum için çıkmadım" (Buharî, Teheccud, 57).

Ebû Zer (r.a)'dan nakledildiğine göre, Resulullah (s.a.s) Ramazan ayının sonuna doğru bazı gecelerde ahsabına, gecenin üçte birini geçinceye kadar teravih namazını kıldırmıştır (İbn Mâce, İkametu's-Salâ, 173).

Ebû Hureyre (r.a)'nın naklettiği bir başka hadiste de Rasûlüllah (s.a.s)'in Ramazan ayında, ashabtan bir grubu, Ubey b. Kab (r.a)'ın arkasında cemaatle namaz kılarken gördü ve "Doğru yapıyorlar, yaptıkları şey ne güzeldir” diyerek tasvip ettikleri haber verilmiştir (Ebû Dâvud, İkâmetu's-Salâ, 190).

Bilindiği gibi hadislerde bellidir ki yıl boyunca sünnet namazlar ve diğer nafile ibadetler ferdidir... Hadiste sadece ramazana özel olmak üzere cemaatle namazdan bahsediliyor... Cemaatle sadece farz namazlar kılınır ve vitir namazı da sadece ramazan ayında cemaatle kılınır... Kıldırılan namaz ikisinden de farklı bir namaz yani teravih namazı.. Çünkü bu 3 ünden başka cemaatle kılınan namaz yok. Farz namaz olmadığı belli olduğuna göre bu namaz teravih namazıdır.... kaç rekat olduğu bu noktaya kadarki hadislere göre belirli değil... Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) kıldırdığına göre teravihin sünnet bir ibadet olduğu sonucu kolayca ortaya çıkar...

Yine Hz. Âişe validemiz (r.a) Hz. Peygamber (s.a.s)'in kıldığı teravih namazı hakkında şu bilgileri vermiştir:

"Allah'ın elçisi ne Ramazanda, ne de diğer zamanlarda on bir rekattan fazla namaz kılmazdı. Dört rekat namaz kılardı ki, güzelliği ve uzunluğunu anlatamam! Nihayet üç rekat daha kılardı. Bir defasında, Ey Allah'ın Resulu! Vitir namazını kılmadan uyuyor musun? diye sorduğumda "Ey Âişe! Benim gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz" buyurdu" (Buharî, Teheccüd, 1 25).

Şimdi bu hadis biraz daha somut.. Buradan da anlaşılıyor ki teravih namazı yalnız başına da kılınabilir... Ama cemaatle kılmak sünneti kifayedir.. Bu ne demek açıklayayım... Mahallede bir kısım müslüman mutlaka cemaatle kılmalıdır... Bu koşulla sen yalnız başına kılarsan sünnet olur... Ama mahallede kimse cemaatle kılmazsa o zaman sünnet olmaz... Bu da bize gösteriyor ki Kasıtlı olarak asrın şarlatanları bizi kasıtlı olarak ilk önce sünnetten hadisten en son da allahın kitabından soğutmak istiyor.. Uyanık olmalıyız!

Hanefilere göre, teravih namazının rekât sayısı Hz. Ömer (r.a)'ın uygulamasına dayanır. Hz. Ömer Mescid-i Nebevî'de halifeliğinin son zamanlarında teravih namazını yirmi rekât olarak kıldırdı. Dört halife devrinden sonra da kimse teravihin yirmi rekat olarak cemaatla kılınmasına karşı çıkmadı. Alimler bu hususta Hz. Muhammed (s.a.v)'in şu hadisine göre hareket etmişlerdir: "Benden sonra benim sünnetimden ve raşit halifelerin sünnetinden ayrılmayın" (Tirmizî, İlim, 16; İbn Hanbel, IV, 126). Diğer yandan Abdullah b. Abbas (r.a)'ın Ramazan ayında teravih namazını yirmi rekat olarak kıldığı ve arkasından da üç rekat vitir namazını kıldığı rivâyet edilmiştir. İmam Ebû Hanife'ye Hz. Ömer (r.a)'ın bu hususta yaptığı uygulama sorulunca, şöyle demiştir: Teravih namazı hiç şüphesiz müekked bir sünnettir. Hz. Ömer, bu namazın cemaatle ve yirmi rekat kılınmasını şahsi bir ictihadı ile yapmadığı gibi, bir bid'at olarak da emretmemiştir. O, kendisinin bildiği şer'î bir esasa ve Hz. Muhammed (s.a.v)'in bir vasiyetine dayanarak böyle yapmıştır (et-Tahtavî, Haşiye, 334).

Bu hadisler silsilesi ile de açıkça anlaşılıyor ki Hanefi Mezhebine bağlı gerçek bir sünni kimsenin teravih yok demesi küfürdür..

Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadiste: "Allah size Ramazan orucunu farz kılmıştır, ben de size gece namazını (teravihi) sünnet kıldım" (İbn Mâce, İkametü's, Salâ, 173; İbn Hanbel, I,191 vd.) diyerek buna işaret buyurmuştur .

Zaten üstte ispatlamıştık...

Nakledilen bütün bu rivâyetlere göre teravih namazının sekiz rekatının müekked sünnet olduğunda şüphe yoktur. İbnu'l-Humam gibi bazı alimler, sekiz rekattan fazlasının müstahap olduğunu söylemişlerdir. Bu durum, yatsı namazından sonra dört rekat nafile namaz kılmanın müstahap oluşuna benzer ki, bunun ilk iki rekatı müekked sünnet olur (İbnu'l-Humâm, Fethü'l-Kadîr, Mısır, 1315, I, 333 vd.).

Yani peygamberimiz Hz muhammed mustafa (sav) ramazan ayında kesin olarak ya cemaatle ya da cemaatsiz 8 rekat teravih kılıyordu... Teravih yoktur sadece evde kılmak vardır demek hz peygamber(sav)i yalanlamaktır... Burada amaç cemaati birbirinden ayırmak hadisleri yok saymak dolayısıyla insanların kuranı çözümlemesini imkansızlaştırmaktır... Bu kadar 1500 yıllık ehli sünnet alimleri bilmiyor da bir tane misyoner biliyor hemi? YOH YA :biggrin:
 
Bana inanmayanlar için İslam ilmihalinden alıntı...

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali


Teravih Namazı
229- Teravih namazı, Ramazan ayına mahsus yirmi rekattan ibaret bir müekked sünnettir. Bu namaza Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile dört halife (Hulefa-i Raşidîn) devam etmişlerdir. Bu namazın cemaatla kılınması da, bir kifaye sünnettir. Bunun için bütün bir mahalle insanları, teravih namazını cemaatla kılmayıp evlerinde yalnız başlarına kılacak olsalar, sünneti terk edip hata işlemiş olurlar.
230- Teravih namazının her dört rekatı sonunda bir mikdar oturup istirahat edildiği için bu dört rekata bir "Terviha" denilmiştir. Bu teravih namazında beş "Terviha" vardır. Bu söz, Tervîh kelimesinden bir masdardır. Tervih ise, nefsi rahatlandırmak anlamındadır. Çoğulu Teravih" dir.
231- Mescidlerde teravih namazı cemaatle kılındığı halde, bir özrü olmaksızın cemaatı terk edip bu namazı evinde kılan kimse, günah işlemiş olmazsa da fazileti terk etmiş olur. Bu kimse evinde cemaatla kılsa, cemaat sevabını alırsa da, mesciddeki cemaatın faziletine eremez. Çünkü mescidlerin fazileti fazladır.
232- Teravih namazını kılacak kimsenin, teravih namazına veya vaktin sünnetine veya gece ibadetine niyet etmesi ihtiyat bakımından daha uygundur. Kayıtsız olarak "namaza" veya "nafile namazına" niyet edilmesi de birçok fıkıh alimlerine göre caizdir.
233- Teravih namazını, her iki rekatta bir selam vererek on selam ile bitirmek daha faziletlidir. Dört rekatta bir selam da verilebilir. Sekizde, onda veya yirmi rekatta bir selam vererek bitirmek de caizdir. Fakat böyle kılmak mekruh sayılmaktadır.
234- Teravih namazı, iki rekatta bir selam verilince, tam akşam namazının iki rekat sünneti gibi kılınır. Dört rekatta bir selam verilince, tam yatsı namazının dört rekat sünneti gibi kılınır. Cemaatla kılındığı zaman, cemaat hem teravihe, hem de imama uymaya niyet eder. İmam da tekbirleri, tesmi'leri ve kıraati aşikare yapar.
235- İmam için teravih namazının her iki rekatinde eşit derece Kur'an okumak ve böylece iki veya dört rekatta bir selam vermek faziletlidir. Çünkü böyle yapılması, ruhu düşünceden kurtarır.
236- Teravihin her rekatında on ayet okunması müstahabdır. Çünkü bu şekilde devam edilirse, bir Ramazanda bir hatim yapılmış olur. Böyle bir defa hatim ile Teravih namazı kılınması sünnettir. Bazı alimlere göre, bu hatimin yirmi yedinci geceye (Kadir Gecesine) raslatılması müstahabdır.
237- Teravih namazı kıldıracak zatın güzel sesli olmasından ziyade, okuyuşunun düzgün olmasına özen gösterilmelidir. Güzel ses, kalbi meşgul ederek düşünce ve huzura engel olabilir. Okuyuşunda noksanlık ve hata olan bir imamın mescidini bırakarak düzgün okuyan bir imamın bulunduğu mescide gidilmesinde bir sakınca yoktur.
238- İmamın teravihde cemaatı usandıracak mikdar Kur'an okuması uygun değildir. Bununla beraber Fatiha suresinden sonra okunacak ayetler, bir sureden veya ayetten noksan olmamalıdır. Teravihin ka'delerinde Teşehhüdden sonra Salavatlar terk edilmemelidir.
239- Teravih namazını özürsüz olarak otururken kılmak veya uykunun bastırdığı bir halde iken kılmak mekruhtur, imamın rüküa varmasına kadar bekleyip de ondan sonra imama uymak mekruhtur.
240- Teravih namazının bir kısmı kılındıktan sonra imama uyan kimse, Teravih son bulunca noksan kalan rekatları tamamlar. Sonra da vitir namazını kendi başına kılar, iyi olan budur. Bununla beraber imamla vitri kılıp sonra teravih namazını tamamlaması da caiz görülmüştür.
241- Yatsı namazında cemaatı terk etmiş olan kimse, Teravih ve vitir namazlarında imama uyabilir. Bunun için bir kimse, imam yatsı namazını kıldırıp Teravihe başlamış olduğu sırada mescide gelse, önce yatsı namazını kendi başına kılar sonra Teravih için imama uyar. Noksan kalan rekatları da sonra kendi başına tamamlar. Yine Teravih namazını imam ile kılmayan kimse, Vitir namazını imam ile kılabilir. Sahih olan görüş budur. Fakat hem imam, hem de cemaat, yatsı namazını cemaatla kılmamış olursa, yalnız Teravih namazını cemaatla kılamazlar. Çünkü teravihin cemaatı, farzın cemaatına bağlıdır. Teravihin müstakil olarak cemaatla kılınması nafileler hakkındaki din esaslarına uygun düşmez.
242- İmam, Teravih namazının ilk birinci rekatından sonra yanılarak otursa ve selam verdikten sonra yeniden iki rekat kılmadan geri kalan rekatları usulüne göre kıldıracak olsa, bir görüşe göre namazı caiz olur; ancak ilk iki rekatı kaza etmesi gerekir. Diğer bir görüşe göre, geri kalan namazlar caiz olmaz. Hepsini kaza etmesi gerekir. Çünkü Teravih, bir namazdır. Yapılan teşehhüdler ve selamlar yerinde yapılmamış olur.
243- Teravih vaktin sünnetidir; yoksa orucun sünneti değildir. Onun için hasta ve yolcu gibi oruç tutmak zorunda olmayanlar için de Teravih namazını kılmak sünnettir.
Akşam üzeri hayızdan veya nifastan temizlenen bir müslüman kadın veya İslam dinini kabul eden bir kimse hakkında da o gece teravih namazını kılmak sünnettir.
 
Modern çağın meddahları

Sevgili okurlarımız, gazetemizin artık geleneksel hale getirdiği Ramazan eğlencesi başlıyor.

Size bu hafta yüksek ilahiyat profesörü, din alimi, ulular ulusu, yüksekten uçan, alçaktan kovalayan, virajlara 100 ile dalan, süpersonik allame, aynı zamanda hukukçu, iktisatçı, antropolog, vantrolog, overlog, monolog Sıddık Zeki Monark ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz.

-Sevgili hocam hoş geldiniz, epeydir kayıplardaydınız, ne iş?

-Biraz kendimize zaman ayırdık, biraz ilim çalışmaları yaptık, biraz da yeni eserlerimizle ilgili hazırlık.

-Bakıyorum rengimiz kızarmış tavuk kıvamında. Bronzluk yakıyor, solaryum mu?

-Eh biraz.

-Dinde solaryum var mı hocam, diyerek başlayalım geleneksel Ramazan muhabbetimize.

-Bunu geçen yıl sorsaydınız, durum şüpheli, derdim ama bu sene artık rahatlıkla söylüyorum, evet vardır. Cehennem, teknik açıdan bakıldığında bir çeşit solaryum-u ekberdir!

-Anladım hocam. Geçen yıl okuldaki öğrencilerin, fabrikadaki işçilerin, dairedeki memurların, evdeki annelerin, işçilerin, emeklilerin oruç tutmasının caiz olmadığını söylemiştiniz. Bu sene durum nedir?

-Evet, bu sene biraz daha ilerletiyoruz halkamızı. 20 yaşından küçüklerin, 50 yaşından büyüklerin de oruç tutmasının caiz olmadığını ekliyoruz halkamıza.

-Halkımız bilsin tabii bu halkayı. Peki orucun süresiyle ilgili yeni bir çalışmanız var mı?

-Olmaz mı? Şimdi tabii ayet eski tarihte geldiği için o dönem öyle floresan lamba filan yok, siyah ip, beyaz ip filan deniyor, biz buna yeni bir bakış açısı getirdik.

-Nasıl bir açı bu?

-Şöyle, kısa çöp, uzun çöp uygulamasına geçiyoruz bu sene. Kısa çöpü çeken oruca başlıyor, diğerleri sabahlara kadar yiyip içebiliyor.

-İyiymiş. Peki namaz konusunda ne gibi gelişmeler yaşandı son bir yılda?

-Bunu geçen yıl sorsaydınız, 'gak guk' eder tam bir şey söyleyemezdim ama bu yıl artık rahatım. Evet, İslam'da teravih yoktur...

-Nasıl yani, az votka mı vardır?

-O konuyu ayrıca ele alabiliriz. Yoktur teravih namazı, sonradan uydurulmuştur. Evde kılmak iyidir, kılmamak daha iyidir hatta.

-Niye cami de mi yok İslam'da?

-Yok değil de, varlığı şüphelidir. Tıpkı oruç şablonunu buna uygulayabiliyoruz. Evdeki hanımın, beyin, okuldaki talebenin, işçinin, emekçinin camiye gitmesi dinen sakıncalıdır. Hatta tahrimen mekruhtur.

-Anladık, teravih yok. Peki oruç var mı?

-Onun üzerinde de ekibimle çalıştım ve buldum tabii. Tatil amaçlı tekneyle tatile çıkıp, seferi olursan oruç tutmayabilirsin. Arkadaşlar, hazır tatile çıkmışken haccı da aradan çıkarmak için çalışmaları yoğunlaştırdılar. Teknenin etrafında 7 tur yüzülürse hacı saymak gibi bir formül üzerinde uzlaşacağız gibi.

-Yine geçen sene, bu sıcakta oruç tutulmaz, hafazanallah insan çok susar, canı su çeker, demiştiniz.

-Evet bu konu önemli. Yaptığımız bilimsel ve akademik çalışmaların en manyağı da bu alanda oluyor. Bütün teknik analizler, saha etütleri, zemin araştırmaları tamamdır. Ramazan'ı sabitleme kararı alıyoruz.

-Sabitleme derken?

-Henüz erken ama seneye yetiştirebiliriz sanırım, çünkü halkımızın tam olarak hazır olduğundan emin değiliz. Ramazan'ı serin bir aya almayı planlıyoruz. Mart ya da Eylül gibi. Müminler serin havada, 8-10 saat rahat rahat oruç tutsunlar diye. Hemen akabinde cuma namazlarını da cumartesi ikindi serinliğine alacağız.

- Geçen yıl öpüşerek iftar açılmasından bahsetmiştiniz, bir de birkaç yudum şarap ile sahur yapmak vs. Bu konuda bir gelişme var mı?

-Aslında meseleye çok daha geniş açıyla bakmak, resmin büyüğünü görmek lazım. Misal iftarı şarapla açsak, şort ile namaz kılıp mini etekle... Yok bunun için biraz erken sanırım...

-Anladığımız şu hocam: İslam'da oruç yok, teravih zaten yok, namaz üç vakit o da şüpheli, bunun yerine şarap var, mini etek var, şort var, lingo lingo şişeler var...

-Yok halkımız daha o kadarına hazır değil...

-Bu seneki Ramazan eğlencemizin konuğu olduğunuz için teşekkürler. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

-Var, acayip diriyim, süper yemek yaparım, sağlıklı beslenirim, günde yarım saat koşarım, şınav çekerim, tek tek basıp bade süzerim...

-Tamam hoca kestik, kestik...

(Karakterler ve konuşma tamamen hayalîdir.)

:durdurun:durdurun:durdurun
 
Ben başka bir sitede böyle bir konunun altına "Teravih namazı sadece Türkiyede kılınıyor hiç bir müslüman ülkesinde yok böyle bir namaz sonrada hocaya laf atıyosunuz teravih namazı ile ilgili hadis , ayet filan var mı varsa konuşun hadi " diye bir yorum okudum. Hepsi saçma bilip bilmeden sallıyorlar zaten önemsemeye gerek yok.
 
Bin yıldır tartışılan bir konu bu.İsimler üzerinden yola çıkmayın.
Benim bildiğim şu;Hz Muhammed teheccüd namazı kılıyor,ama ramazana özgü bir şey değil.Yani her gün kılıyor.Caminin içinde hasırla çevrili bir yer var,Peygamberimiz yine teheccüd namazını kılarken cemaatte onu görüp namaza duruyor.Daha sonraki günlerde kalabalık artınca Peygamberimiz de namazı camide kılmıyor.Gerekçesi de bu namazın farz olarak algılanmaması gerektiği göstermek.Sözlü olarak da ifade ediyor zaten.Hz Ömer zamanında ilk olarak teravih namazı ortaya çıkıyor.Cemaat yine ayrı ayrı camide namaz kılarken Hz. Ömer cemaati topluyor ve Kuranı ezbere bilen hocaları başlarına getiriyor.Olayı düzenleyince,Hz Ömer “bu ne güzel bir bidattir” diyor.
Yanlış biliyor olabilirim ama bunları bir tek ben söylemiyorum.
İşi çocukça şeylere getirmekte ne kadar etik o da ayrı bir şey tabi,innuendo kardeş.
 
Bin yıldır tartışılan bir konu bu.İsimler üzerinden yola çıkmayın.
Benim bildiğim şu;Hz Muhammed teheccüd namazı kılıyor,ama ramazana özgü bir şey değil.Yani her gün kılıyor.Caminin içinde hasırla çevrili bir yer var,Peygamberimiz yine teheccüd namazını kılarken cemaatte onu görüp namaza duruyor.Daha sonraki günlerde kalabalık artınca Peygamberimiz de namazı camide kılmıyor.Gerekçesi de bu namazın farz olarak algılanmaması gerektiği göstermek.Sözlü olarak da ifade ediyor zaten.Hz Ömer zamanında ilk olarak teravih namazı ortaya çıkıyor.Cemaat yine ayrı ayrı camide namaz kılarken Hz. Ömer cemaati topluyor ve Kuranı ezbere bilen hocaları başlarına getiriyor.Olayı düzenleyince,Hz Ömer “bu ne güzel bir bidattir” diyor.
Yanlış biliyor olabilirim ama bunları bir tek ben söylemiyorum.
İşi çocukça şeylere getirmekte ne kadar etik o da ayrı bir şey tabi,innuendo kardeş.

Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadiste: "Allah size Ramazan orucunu farz kılmıştır, ben de size gece namazını (teravihi) sünnet kıldım"

(İbn Mâce, İkametü's, Salâ, 173; İbn Hanbel, I,191 vd.)

Kardeş iki ehli sünnet aliminin islam ilmihalini al oku. Hiçbirisi bu konu ihtilaflıdır demez. İhtilaflı olsaydı zaten sünnet-i müekkede olmazdı. Gerçek ehli sünnet alimleri bir konuda görüş birliği içindeyseler kesin deliller var demektir... 1000 yıldır filan tartışılan birşey yok 1000 yıllık kesin hükümler niteliğindeki birikimlerin kasıtlı olarak 85 yıldır tartışılmasıdır olay... Hiçbirimiz ne muhaddisiz, ne bu konularda çok büyük ilim sahibiyiz, ne arapçamız var, ne kuranı tam olarak anlayabiliriz, ne de hadislerin senedi, ravisini çözümleyebiliriz. Mütevatir hadis mi, sahih hadis mi, hasen hadis mi, zayıf hadis mi, mevzu hadis mi bilemeyiz... Allah korusun gerçekten işinin erbabı doktora gittiğimizde bu doktor bir böbreğini almamız lazım dediğinde bu 1000 yıldır tartışmaya açık bir konu demiyip bilene güveniyorsak, ilim konusunda da gerçek ehli sünnet alimlerine azıcık da olsa itimadımız olursa her kafadan ses çıkmaz... Çünkü biliyor adamlar... Delilsiz senetsiz sepetsiz konuşmazlar...
 
Bin yıldır tartışılan bir konu bu.İsimler üzerinden yola çıkmayın.
Benim bildiğim şu;Hz Muhammed teheccüd namazı kılıyor,ama ramazana özgü bir şey değil.Yani her gün kılıyor.Caminin içinde hasırla çevrili bir yer var,Peygamberimiz yine teheccüd namazını kılarken cemaatte onu görüp namaza duruyor.Daha sonraki günlerde kalabalık artınca Peygamberimiz de namazı camide kılmıyor.Gerekçesi de bu namazın farz olarak algılanmaması gerektiği göstermek.Sözlü olarak da ifade ediyor zaten.Hz Ömer zamanında ilk olarak teravih namazı ortaya çıkıyor.Cemaat yine ayrı ayrı camide namaz kılarken Hz. Ömer cemaati topluyor ve Kuranı ezbere bilen hocaları başlarına getiriyor.Olayı düzenleyince,Hz Ömer “bu ne güzel bir bidattir” diyor.
Yanlış biliyor olabilirim ama bunları bir tek ben söylemiyorum.
İşi çocukça şeylere getirmekte ne kadar etik o da ayrı bir şey tabi,innuendo kardeş.

Teravih yoktur tartışmasına ancak bu kadar "ciddi" bir yazı yazılabilirdi. Yazandan Allah razı olsun. Bende paylaşmak istedim humy61 abimiz;)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst