Tehlike yakın ve ağırdır, sesimizi işitin!

1001Design

330i ///M3 Design
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
25,561
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Shut up and train!
Tehlike ağır ve yakındır…

Türk gençliği cemaat eliyle AKP’leştirilecektir.


Müslüman Türk halkı, cemaat yoluyla AKP’leştirilecektir.

Türk kimliği süreç içinde yok edilecektir. Erdoğan siyasetinin ya da İmralı’nın ortaya attığı Türkiyelilik kavramı tarihsel dayanaktan yoksundur, çünkü tarihte Türkiyeli diye bir millet yoktur.

Ekonomi ve kaynak yönetimi, tam anlamıyla yabancıların eline verilecektir, adına özelleştirme denilecektir…

(YAKINDA FACE BOOK’A DA SANSÜR GELEBİLİR)… Sesimiz size ulaşmaz duruma gelirse eğer, kitaplarımızı okuyunuz…,

Erdoğan siyaseti yine bu süreçte, Irak kuzeyindeki Kürt devletinin başı olan Barzani’yi güçlendirecektir. Kürt devleti kelimenin tam anlamıyla devlet haline getirilecektir. Bu devletle anlaşmalar imzalanacaktır.

Öte yandan Dinler arası diyalog hızlanacak, önce Van’daki Ermeni Kilisesi ayine açılacak, ardından diğerleri izleyecektir. Heybeliada Ruhban Okulu açılıp papaz yetiştirilecektir. Fener Rum Patriği fiilen ekümenik olacak ve Doğu Bizans Ortodoks Kiliseleri Başı olarak yükselecektir.


Plan ve projeler bunlardır.

Bunların hayata geçip geçmemesi ise bizim kararımıza bağlıdır, hepimizin; ya bu süreci seyredeceğiz ya da bu sürece izin vermeyeceğiz.

Süreci uzaktan seyretmemiz halinde, 2011’e gelindiğinde, genel seçimler yapılırken Türkiye’nin görünen yüzü ise şu olacaktır;

Cemaat okulları, gençliğin yüzde elliden fazlasını kontrol eder durumdadır. Gençlik, Atatürk’ün gençliği olmaktan çıkmıştır. Bu durumda, cemaat gençliğinin oyları Erdoğan siyasetine gidecektir.

Ülkede ticari faaliyetlerin yüzde elliden fazlasını Erdoğan siyaseti kontrol eder durumdadır. Mali güç siyasi güce dönüştürülmüştür. Dolayısıyla ticari hayatın oyları Erdoğan siyasetine gidecektir.

Sivil toplum kalmamıştır. Batı’da halk AKP’leştirilmiştir, elbette biz hariç, “Biz Türk’üz, Biz Atatürk’üz, Biz Cumhuriyet’iz, Bu vatan bizimdir, bu bayrak bizim, bu insan bizim” diyenler hariç. Bu durumda, Batı’da halk ikiye bölünmüştür, oyların yarısı AKP’ye kalan yarısı da Atatürk’e gidecektir.

Doğu’da da halk ikiye bölünmüştür; AKP’leşmiş halk ile PKK’laşmış halk. Bu durumda oyların yarısı AKP’ye, kalan yarısı PKK’ya gidecektir.

Bu gidişata “dur” demez isek, 2011’de AKP yani Erdoğan siyaseti yeniden iktidara gelecektir. Erdoğan Cumhurbaşkanı olacak ve Türkiye artık başkanlık idaresini konuşacaktır. Bu başkanlıkta her şey çok olacak ama “Türk” olmayacaktır. Türkiye “Türklerin yurdu” olmayacaktır. Adı “Türk” olan her şey kaldırılacaktır.

Çok bayrak, çok dil, çok din, çok ticaret ile Türkiye serbest bölge haline getirilecektir.

Kürdistan kurulacak, onu Büyük Ermenistan, onu Pontus Rum, onu da Büyük İsrail izleyecektir.

Türk ordusu üzerinde oynanan oyun da budur. Milletin ordusu, sömürge ordusuna dönüştürülmek ve yabancı menfaatlerini koruyan bir güç haline getirilmek istenmektedir.


İstanbul Doğu Bizans olacak ve Fener Rum Patriği Doğu Bizans’ın Vatikan’ı olacaktır. Tüm kiliseler ibadete açılacak, halkımız yavaş yavaş Hıristiyanlaştırılacaktır.

Türkiye’nin kaynakları ve ekonomisi yabancıların denetim ve kontrolüne geçecektir, kısmi olarak değil bütünüyle. Özel okullar Türk genci değil Bizans’ın çocuğu yetiştirecektir. Fakir halk köle durumuna getirilecektir.

Anadolu’da Müslüman Türk tarihi, Türk kimliği ve varlığı tarihten yavaş yavaş silinecektir. Üstelik tüm bunlar “ben Müslümanım diyen Erdoğan siyaseti” eliyle yapılacaktır.

Bu bir senaryo değildir. Bu bir komplo teorisi değildir, gidişat budur. Bu gidişatı önleyecek gücümüz var mıdır? Elbette vardır…

Bakın Kurtuluş savaşına, bu sömürgeci zihniyetlere ders vermedik mi biz!

Bakın Cumhuriyet’in ilk yıllarına, yerli malı üretmedik mi biz, üretip de Osmanlı’nın borçlarını da ödemedik mi biz!

Türk malı uçak, Türk malı otomobil yapmadık mı biz! Bakın Cumhuriyet’in ilk yıllarına, Cumhuriyet fazilettir deyip insanımızı insanca yaşatmaya karar vermedik mi biz!

Nedir şimdi bu halimiz; bir yanda ayrışıyoruz, parça parça olup gücümüzü yitiriyoruz. Kardeşler neydeyse düşman haline getiriliyor birbirlerine. Türk toplumu Türk-Kürt diye ayrıştırılıyor, Alevi-Sünni diye ayrıştırılıyor, Yahudi stratejisi bu, elimizde belgesi var, yazıyor açık açık.

Öte yanda, kaynaklarımızın yönetimi yabancıların eline geçiyor, ekonomik bağımsızlığımız elimizden alınıyor, yavaş yavaş gücümüzü yitirip tam bağımlı hale geliyoruz.

Bu yetmiyormuş gibi, Türk milli eğitimi cemaatin eline geçiyor, özel okullar Milli olan ne varsa yok ediyor, kendine özel çocuklar yetiştiriyor. Fakir çocuklarımız, zeki çocuklarımız elimizden alınıp bir cemaate teslim ediliyor. Hanefi Avcı’yı okuduk, Cumhuriyet polisi bir cemaat polisine, devlet cemaat devletine dönüştürülüyor. Nereye kadar gider bu iş?

Bu siyaseti, küresel güçlerin bir oyunu olan terörün bu son tuzağını, bu Kurt kapanı’nı görmeli ve bu siyaseti durdurmalıyız. Bu siyaseti tez elden değiştirmeliyiz.

Ayrışmak bizim işimiz değil, birlik olmalıyız, güç olmalıyız yoksa yok olup gideceğiz Türk olarak, Müslüman Türk olarak, Anadolu’daki binlerce yıllık varlığımız ve kimliğimiz tarihten silinip gidecek, yazık bize, yazık verdiğimiz milyonlarca şehide…

Şunu baştan kabul etmeliyiz, yazık da olsa, acı da olsa, bir kere bu hale düştük biz. Kurt kapanı kuruldu artık, bu tuzağa düşüp düşmemek bize bağlı. “O suçlu bu suçlu” demenin bir yararı yok artık bu aşamada.

Biz bu hale düştük ve bu halden nasıl kurtulacağız, onu konuşmamız gerekiyor.

Mademki söz konusu olan vatanımız, küs isek barışmamız gerekiyor, birbirimizle konuşmamız gerekiyor.

Artık mesele, türban takıp takmamak meselesi değildir.


Bu mesele, bir tarikat ya da cemaat meselesi değildir.

Bu mesele, o parti ya da bu parti meselenin çok ötesine geçmiştir artık.

Bu mesele, AKP’li olmak ya da olmamak meselesi de değildir. Mesele; AKP siyasetidir ve bu siyaset bizi ayrıştırmakta ve parçalamaktadır. Dolayısıyla bugün mesele, vatan meselesidir.

Vatanımız fiilen tehlikededir. Ülkemiz her an için, yabancı istihbarat örgütlerince düzenlenebilecek bir provokasyonla bir kaosa sürüklenebilir, kardeş kavgasının tam içine düşebilir, ülkemizde her an kardeşkanı akabilir.

Bu duruma düştükten sonra söylenecek “ahların” bir faydası yoktur, olamaz ve kardeşkanı yerden kolayca kalkmaz. Bu gidişatı durdurmalıyız. Ne yapacak isek şimdi yapmalı, inandığımız demokrasi içinde bu tehlikeyi derhal savuşturmalıyız.

Bunu yapabilmek için de Erdoğan siyasetini değiştirmeliyiz.

Nasıl yapacağız bunu?

İster erken seçim olsun ister genel seçim, birleşeceğiz, sağduyumuzun sesini dinleyip birleşeceğiz ve sandığa birleşip gideceğiz.

Önce vatan deyip, birleşeceğiz.

Bu gidişata “dur” diyeceğine inandığımız siyasi partide, partilerde birleşeceğiz.

Seçim tuzağı olan %10 barajını aşacağına ve bizi bu karanlıktan kurtaracağına inandığımız yerde birleşeceğiz.

Birleşip güç olacağız ve bu siyaseti değiştireceğiz.

Demokrasi içinde tek çıkış yolumuz budur.

Bize bu toprakları vatan yapan şehitlerimizin ve Atalarımızın da bizden beklediği budur;

Tehlikeye düştüyseniz birleşin!

ERDAL SARIZEYBEK
İLK KURŞUN


ERDAL SARIZEYBEK YAZDI: TEHLİKE YAKIN VE AĞIRDIR, SESİMİZİ İŞİTİN! - İlk Kurşun Gazetesi
 
Güzel yazmış ..Şimdi birlik olma zamanı.
 
uaynınnnn artık yeteeer ya bu uluısun üzüerine bu kadar yorgan örtüldü uyanın artık kendinizi bi cuval kömüre satmayın yeter artık
 
Bunlar artık malesef gerçekler yazı 2-3 yıl geç yazılmış.
 
Ben de oyumu satacağım

günlük 1 tl karşılığı

5 yıl x 365 gün x 1 tl = 1825 tl ( makarna 1 tl)

siz neden ucuza satıyorsunuz??????
 
Geri
Üst