- Katılım
- 25 Haz 2005
- Mesajlar
- 9,652
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
Düşünsenize sabah kalkıyoruz televizyonlarda bir son dakika haberi: “Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün talimatıyla harekete geçen Ankara polisi sabaha karşı Başbakan’ın evine ve Erdoğan’ın Başbakanlık’taki çalışma ofisine baskınlar düzenledi. Tüm bilgisayarlar ve evraklar çuvallarla emniyete götürüldü. Bağımsız gözlemciler bu operasyonu Başbakan’ın son zamanlardaki ulusalcı söylemine bağlıyorlar...”
Bu şaka haberin doğru tarafı ne?
Erdoğan, kimilerine göre, “ulusalcı” bir çizgiye kayıyor.
Güneydoğu meselesinde art arda yaptığı çıkışlar, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yerine Aksu’nun gelmesi, askerle sözde değil özde bir politik duruş bunun sağlam delilleri.
Peki bu değişikliğin sebebi ne?
Öncelikle Erdoğan’daki bu değişimin “yeni” olmadığı kanaatindeyim.
Erdoğan’a dair düşüncelerimde, hareket içindeki birçok gayri milli unsura karşın, son kertede, daima milli bir duruşa sahip olduğunu savundum.
Pragmatik olması milli olmasına engel değildir. Erdoğan için oy önemlidir ama Kıbrıs daha önemlidir.
Başından beri onu ülkeyi şeriata taşıyacak bir takiyyeci olarak görenlere inat onun tipik bir sağ siyasetçi olduğunu söyledim.
Abdullah Gül’le Recep Tayyip Erdoğan’ı ayıran temel olgunun da bu olduğunu düşünüyorum.
Erdoğan şimdi sadece söylemini netleştiriyor... Tüm mesele, “neden şimdi?”
Küresel kriz Türkiye’nin kapısını çaldı. Reel sektörü çok ciddi ezecek.
Doğalgaza yapılan zam, tek başına, AKP oyları üzerinde erozyon yaratacak.
Başbakan tüm bunları görmüyor mu? Görüyor... Ciddi bir tepki dalgası yükseliyor.
Sadece AKP değil temsil ettiği değerler de bu tepki dalgasının hedefi olacak.
AB ve ABD ile ilişkiler, Güneydoğu politikası Başbakan’ın söylemini çok somut bir şekilde değiştireceği alanlar olacak.
Mart ayına kadar giderek milliyetçi söyleminin dozunu artıran ve merkez sağda ister istemez ton farkı yaratan bir Erdoğan göreceğiz.
Bunun bir iyi bir de kötü tarafı var...
İyi tarafı AKP, demokrasinin kendi akışı içinde, şartlardan ötürü ve doğal olarak siyasette oturması gereken sahici yere oturacak.
Yerel seçimlerdeki tablo belki de kendisine çeki düzen vermesine yol açacak...
Kötü tarafı bu söylem ve pratik çıkmaz sokak...
Zira, duruşu “milli” olan Erdoğan kör bir ulusalcı söyleme kendini kaptırırsa Güneydoğu’yu önce yerel seçimlerde sonrasında tamamen kaybederiz.
Peki çıkış nerede?
Erdoğan, küreselleşmenin dönüştüğü, tek kutbun çok kutba evrildiği bu süreçte “milli”yi yeniden tanımlamak zorunda.
Erdoğan ona oy veren milyonlar için iktidardaki mazlum değil mi?
“Rağmen” iktidar olmadı mı?
Ve şu anda devlet o değil mi?
Kürt meselesinde devlet adına özeleştiri vermeli... Tabuları yıkacak dev siyasi adımlar atmalı...
Öcalan’ın şu anda ısrarla kullandığı “milli” kartı o eline almalı...
Hedefine Barzani’yi alarak tüm Kürtlere sahip çıkmalı...
Diyarbakır kalesini alacağım derken Konya ovasını kaybetmemenin sırrı Öcalan’ın cümlelerinde saklı...
Zira Öcalan’ın hedefinde onu kullanıp atan ABD ve şimdi Kürt halkına göz diken Barzani var...
Başbakan Erdoğan’ın ve Türkiye’nin geleceği, bence önümüzdeki 5 ayda saklı...
O nedenle birileri Erdoğan’ı yakında “Ergenekoncu” ilan ederse şaşırmayın...
SerDar AkiNan
Bu şaka haberin doğru tarafı ne?
Erdoğan, kimilerine göre, “ulusalcı” bir çizgiye kayıyor.
Güneydoğu meselesinde art arda yaptığı çıkışlar, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yerine Aksu’nun gelmesi, askerle sözde değil özde bir politik duruş bunun sağlam delilleri.
Peki bu değişikliğin sebebi ne?
Öncelikle Erdoğan’daki bu değişimin “yeni” olmadığı kanaatindeyim.
Erdoğan’a dair düşüncelerimde, hareket içindeki birçok gayri milli unsura karşın, son kertede, daima milli bir duruşa sahip olduğunu savundum.
Pragmatik olması milli olmasına engel değildir. Erdoğan için oy önemlidir ama Kıbrıs daha önemlidir.
Başından beri onu ülkeyi şeriata taşıyacak bir takiyyeci olarak görenlere inat onun tipik bir sağ siyasetçi olduğunu söyledim.
Abdullah Gül’le Recep Tayyip Erdoğan’ı ayıran temel olgunun da bu olduğunu düşünüyorum.
Erdoğan şimdi sadece söylemini netleştiriyor... Tüm mesele, “neden şimdi?”
Küresel kriz Türkiye’nin kapısını çaldı. Reel sektörü çok ciddi ezecek.
Doğalgaza yapılan zam, tek başına, AKP oyları üzerinde erozyon yaratacak.
Başbakan tüm bunları görmüyor mu? Görüyor... Ciddi bir tepki dalgası yükseliyor.
Sadece AKP değil temsil ettiği değerler de bu tepki dalgasının hedefi olacak.
AB ve ABD ile ilişkiler, Güneydoğu politikası Başbakan’ın söylemini çok somut bir şekilde değiştireceği alanlar olacak.
Mart ayına kadar giderek milliyetçi söyleminin dozunu artıran ve merkez sağda ister istemez ton farkı yaratan bir Erdoğan göreceğiz.
Bunun bir iyi bir de kötü tarafı var...
İyi tarafı AKP, demokrasinin kendi akışı içinde, şartlardan ötürü ve doğal olarak siyasette oturması gereken sahici yere oturacak.
Yerel seçimlerdeki tablo belki de kendisine çeki düzen vermesine yol açacak...
Kötü tarafı bu söylem ve pratik çıkmaz sokak...
Zira, duruşu “milli” olan Erdoğan kör bir ulusalcı söyleme kendini kaptırırsa Güneydoğu’yu önce yerel seçimlerde sonrasında tamamen kaybederiz.
Peki çıkış nerede?
Erdoğan, küreselleşmenin dönüştüğü, tek kutbun çok kutba evrildiği bu süreçte “milli”yi yeniden tanımlamak zorunda.
Erdoğan ona oy veren milyonlar için iktidardaki mazlum değil mi?
“Rağmen” iktidar olmadı mı?
Ve şu anda devlet o değil mi?
Kürt meselesinde devlet adına özeleştiri vermeli... Tabuları yıkacak dev siyasi adımlar atmalı...
Öcalan’ın şu anda ısrarla kullandığı “milli” kartı o eline almalı...
Hedefine Barzani’yi alarak tüm Kürtlere sahip çıkmalı...
Diyarbakır kalesini alacağım derken Konya ovasını kaybetmemenin sırrı Öcalan’ın cümlelerinde saklı...
Zira Öcalan’ın hedefinde onu kullanıp atan ABD ve şimdi Kürt halkına göz diken Barzani var...
Başbakan Erdoğan’ın ve Türkiye’nin geleceği, bence önümüzdeki 5 ayda saklı...
O nedenle birileri Erdoğan’ı yakında “Ergenekoncu” ilan ederse şaşırmayın...
SerDar AkiNan