Beğenelim beğenmeyelim, ülkemizde bir tarikat gerçeği var. Bunlar siyasi ve sosyal hayatta belirleyici konumda.
Bir kısmının siyasetle ciddi ilişkileri var. Bazı siyasiler birebir bu tarikatlarla içli dışlı, onların birer üyesi.
Bir kısmı, sonsuz denecek miktarda parasal güce sahip. Ve deyim yerindeyse bu güçle istediği gibi at oynatıyor.
Siyaset üzerinde baskı ortamı kurup, istedikleri şeyleri hayata geçirtebilecek güce sahipler.
Bunlar azımsanacak ve küçümsenecek şeyler değil.
Ticarete atılıp yatırım yapıyorlar. Özellikle "inanan" kesimden ciddi bir yardım akışı sözkonusu bunlara.
Liderleri son model arabalarda yolculuk edip, lüks denecek tüketim malları kullanıyor. Mesela plazma tv ve yüzme havuzları var.
Ama müritlerine bakıldığında, bu zenginliğin onlara pek yansımadığı görülüyor.
Bunların esas amacı insanların ahlaklı ve mutlu bir hayat sürmesini sağlamak. Organize olma amaçları bu.
Bu amaçla, belli bir bölgeyi kendi kurallarına göre idare edenleri de var. Camileri ve vakıfları var.
Yabancıya temkinli yaklaşma durumu bunlarda en had seviyede.
Mesela bunların yerleştiği bölgede bulunan bir camide imamlık yapacak kişi, bunların arasından seçiliyor.
Aynı yerde eğer ev tutmak veya dükkan açmak isterseniz, bunların soruşturmasından geçmeniz lazım.
İslamı yaşadıklarını söylüyorlar. Güzel, ""islamı yaşamasınlar" demiyor zaten kimse de, ama belli bir bölgeyi kale gibi kuşatıp orayı kendi kurallarına göre yönetme durumuna ise mantıklı bir cevap bulunamıyor.
Son çevrilen Takva filminde tarikatların iç yaşamları insanlara aktarılmaya çalışıldı. Kendi halinde bir mümin olan bir tarikat üyesi, liderin güvenini kazandığı için para idaresinin başına getiriliyor. Hayatında maddi güçten kendini uzak tutmaya çalışmış kendi halinde bir mümin, bir anda yabancı olduğu bir yaşam biçimiyle karşı karşıya geliyor.
Benim merak ettiğim şeyse, bu tarikatlarla mutluluğa erişilip erişilemeyeceği...
Gerçekten de bunlarla, vaadettikleri mutluluğa ulaşmak mümkün? Var mı böyle bir şey?
Şu sayfayı da incelemenizi tavsiye ederim.
http://www.ruki.org/TARIKATNEDIR.htm
Bir kısmının siyasetle ciddi ilişkileri var. Bazı siyasiler birebir bu tarikatlarla içli dışlı, onların birer üyesi.
Bir kısmı, sonsuz denecek miktarda parasal güce sahip. Ve deyim yerindeyse bu güçle istediği gibi at oynatıyor.
Siyaset üzerinde baskı ortamı kurup, istedikleri şeyleri hayata geçirtebilecek güce sahipler.
Bunlar azımsanacak ve küçümsenecek şeyler değil.
Ticarete atılıp yatırım yapıyorlar. Özellikle "inanan" kesimden ciddi bir yardım akışı sözkonusu bunlara.
Liderleri son model arabalarda yolculuk edip, lüks denecek tüketim malları kullanıyor. Mesela plazma tv ve yüzme havuzları var.
Ama müritlerine bakıldığında, bu zenginliğin onlara pek yansımadığı görülüyor.
Bunların esas amacı insanların ahlaklı ve mutlu bir hayat sürmesini sağlamak. Organize olma amaçları bu.
Bu amaçla, belli bir bölgeyi kendi kurallarına göre idare edenleri de var. Camileri ve vakıfları var.
Yabancıya temkinli yaklaşma durumu bunlarda en had seviyede.
Mesela bunların yerleştiği bölgede bulunan bir camide imamlık yapacak kişi, bunların arasından seçiliyor.
Aynı yerde eğer ev tutmak veya dükkan açmak isterseniz, bunların soruşturmasından geçmeniz lazım.
İslamı yaşadıklarını söylüyorlar. Güzel, ""islamı yaşamasınlar" demiyor zaten kimse de, ama belli bir bölgeyi kale gibi kuşatıp orayı kendi kurallarına göre yönetme durumuna ise mantıklı bir cevap bulunamıyor.
Son çevrilen Takva filminde tarikatların iç yaşamları insanlara aktarılmaya çalışıldı. Kendi halinde bir mümin olan bir tarikat üyesi, liderin güvenini kazandığı için para idaresinin başına getiriliyor. Hayatında maddi güçten kendini uzak tutmaya çalışmış kendi halinde bir mümin, bir anda yabancı olduğu bir yaşam biçimiyle karşı karşıya geliyor.
Benim merak ettiğim şeyse, bu tarikatlarla mutluluğa erişilip erişilemeyeceği...
Gerçekten de bunlarla, vaadettikleri mutluluğa ulaşmak mümkün? Var mı böyle bir şey?
Şu sayfayı da incelemenizi tavsiye ederim.
http://www.ruki.org/TARIKATNEDIR.htm