TArih Boyunca En Korkunç İDam Teknikleri

HAKAN

YalnıZ Kurt
Katılım
12 Şub 2009
Mesajlar
1,922
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kürşat'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndanruhumuzu
TArih Boyunca En Korkunç İDam Teknikleri,
idam.jpg
giyotin_200.jpg

--------------------------------------------------------------------------------

iskence88.jpg

Tarih Boyunca Denenmiş İdam TeknikLeri.
İspanyol eşeği: Mahkum eşek biçiminde yapılmış bir kütük düzeneğe oturtulur ayaklarına giderek artan ağırlıklar bağlanırdı. Sonunda mahkum ikiye bölünerek ölürdü.

Deri yüzme: Keskin bir bıçakla canlı canlı suçlunun tüm derisi yüzülüyordu. Deri solunumu duran mahkumu acılı ve uzun bir ölüm bekliyordu.

Boğma: Çok değişik biçimlerde kullanılmıştır. En yaygın olanı denizdir. Belki de en iyi bilinen varyasyonu cadı testidir. Su eğer kadını reddederse kadın yüzer. Bu da kadının suçlu olduğunu gösterir ve infaz edilirdi. Eğer su kadını kabul ederse kadın boğulur ve bu da kadının suçsuz olduğunu gösterir.

Zehir: İlginçtir ki zehir, infazın yaygın bir biçimi olmamıştır. Zehirin en çok tanınan kurbanı, baldıran zehirini içmeye zorlanan Sokrates'tir.

Ezme: Mahkum zemine yatırılır ve üzerine aşama aşama ağır taşlar yerleştirilirdi. Mahkumun nefessiz kalarak öldüğü bu yöntemde, cellat, ölüm zamanını istediği gibi uzatabilirdi

Testereyle kesme: Suçlu testere ile ikiye bölünür.

Yüksekten atma: Mahkum yüksek bir uçurum ya da kale burcundan aşağı atılır.

Çuvala koyma: Suçlu yılan, akrep, kedi, köpek gibi hayvanlarla büyük bir çuvalın içine konurdu.

Toptan atılma: Bazen mahkum bir topun ağzına bağlanır ve top ateşlendiğinde mermi kişinin bedeninin içinden geçerdi. Bazen de mahkum büyük bir topun içine mermi niyetine yerleştirilir sıkıştırılmış barut ateşlendiğinde paramparça olurdu.

Tekerlek: Tekerlekler çok değişik biçimlerde kullanıldı. Örneğin kişi özel yapılmış dev bir tekerliğin dış kenarına bağlanıyor ve sivri kazıkların ya da bir tepenin üzerinden aşağı yuvarlanıyordu.

Demir kadın: Kadın biçiminde bir insanın ancak sığacağı büyüklükte yapılan tabutların içi sivri demirlerle donatılıyor. Mahkum bu tabutun içine konularak kapağı kapatılıyor.

Sarkaç: Kişi bir masaya sırtüstü yatırılıp bağlanıyor. Çok büyük ağır ve keskin bir baltanın bağlandığı sarkaç mahkumun üzerinde sallanmaya başlıyor. Sarkacın ipi yavaş yavaş bırakılarak her salınımda mahkumun bedeninin doğranması sağlanıyor.

Demir kap: İçine fareler doldurulan büyükçe demir bir kap açık ağzı karın bölgesine gelecek şekilde mahkumun vücuduna yerleştiriliyor. Ardından bu kap ısıtılıyor. Fareler can havliyle mahkumun karnını kemirip kaçacak yer arıyor. Böylece mahkum iç organları fareler tarafından kemirilerek ölüyor.

Germe: Tarih boyunca mahkumların el ve ayakları bağlanarak gerdirmek yöntemiyle ölmesini sağlayan değişik mekanik yöntemler geliştirildi.

Böceklerle öldürme: Kişinin zemine sabitlenmesi üzerine bal gibi tatlıların sürülmesi ve böcekler tarafından yenilmeye bırakılması gibi pek çok türü var.

Atlarla parçalama: Mahkum kol ve bacaklarından 4 ayrı yöne koşturulacak olan atlara bağlanırdı. Ardından atlar koşturulurdu.

Kafa kesme: Bu infaz yöntemi 16 ve 17'nci yüzyılda Avrupa'da ölüm cezasının en insancıl yolu olarak kullanılmıştır. 1789 Fransız devriminde ise kafa kesmek için Giyotin adlı özel alet geliştirildi. Giyotin Fransa'da uzun yıllar kullanıldı.

Öldüresiye dövme: Bu yöntemin son örneği sahipleri tarafından ölünceye kadar dövülen Amerikalı kölelerdir.

Kaynatma: Ortaçağ'da popüler olan yöntem. İnsanlar bağlanarak ağır ağır ısıtılan dev kazanlarda haşlandı.

Gömme: Çağlar boyunca tüm dünyada yaygın olarak kullanıldı. Örneğin Hindistan'da kadınlar boyunlarına kadar kuma gömüldü ve kafası güneşte pişmek üzere terk edildi. Arap ülkelerinde de yaygın biçimde kullanıldı.

Yakma: Avrupa'da inançsızlar cadılar ve iffetsiz kadınlara engizisyon döneminde sıklıkla uygulanırdı. Mahkum bir kazığa bağlanır ve çevresinde ateş yakılırdı.

Vahşi hayvanlara atılma: İlk Hristiyanlar aslanlara atılıyordu.

Deri yüzme: Keskin bir bıçakla canlı canlı suçlunun tüm derisi yüzülüyordu. Deri solunumu duran mahkumu acılı ve uzun bir ölüm bekliyordu.

Parçalanma: Mahkum henüz canlıyken balta satır ya da testerelerle parçalara ayrılıyordu. Arap ülkelerinde 20'nci yüzyılda bile biçimde uygulandı. En son Suudi Arabistan yetkilileri 1987 yılında Kabe'yi basan bir grubu bu şekilde öldürdü.

Kazığa oturma: Bilek kalınlığında bir kazık mahkumun kuyruk sokumundan başlayarak ensesine kadar sokulurdu. Kazığın omurilik ve iç organlara zarar vermemesine özen gösterilirdi. Ardından kazık mahkumla birlikte dikilir ve mahkumun ölmesi günler sürerdi.

Demir sandalye/Demir yatak: Bu demir eşyalar iyice beslenmiş bir ateşle çevreleniyor ve bunların üzerindeki kişiler ölünceye kadar kızartılıyordu.

Boğma: Çok değişik biçimlerde kullanılmıştır. En yaygın olanı denizdir. Belki de en iyi bilinen varyasyonu cadı testidir. Su eğer kadını reddederse kadın yüzer. Bu da kadının suçlu olduğunu gösterir ve infaz edilirdi. Eğer su kadını kabul ederse kadın boğulur ve bu da kadının suçsuz olduğunu gösterir.

Zehir: İlginçtir ki zehir infazın yaygın bir biçimi olmamıştır. Zehirin en çok tanınan kurbanı baldıran zehirini içmeye zorlanan Sokrates'tir.

Ezme: Mahkum zemine yatırılır ve üzerine aşama aşama ağır taşlar yerleştirilirdi. Mahkumun nefessiz kalarak öldüğü bu yöntemde cellat ölüm zamanını istediği gibi uzatabilirdi.

Testereyle kesme: Suçlu testere ile ikiye bölünür.

Yüksekten atma: Mahkum yüksek bir uçurum ya da kale burcundan aşağı atılır.

Çuvala koyma: Suçlu yılan akrep kedi köpek gibi hayvanlarla büyük bir çuvalın içine konurdu.

Aç bırakma: Kişi bir hücre ya da kafese konur ve yiyecek verilmez.

İki ağaçla ikiye ayırma: İki ağaç birbirlerine doğru çekilir mahkum bir kol ve bacağı bir ağaca diğer kol ve bacağı da diğer ağaca bağlanırdı. Ağaçlar bırakılınca mahkum gerdirilmiş olur ve acı içinde ölürdü.

Garotte: Askı ve idamın karışımı bir yöntem. Bir ucu duvara tutturalan ipin diğer ucuda mahkumun boynuna dolanır. Mahkum itilerek çekilerek ya da ayakları kaldırılarak boğulur.

Sürükleme: Kişi bir ata bağlanır ve ölene kadar sürüklenir.

Su veya civa ölümü: Mahkum ölünceye kadar su veya civa içmeye zorlanır.

Okla vurma: Vikingler tarafından uygulanmıştır. Acıyı uzatmak için ölümcül olmayan bölgeleri hedef almışlardır.

Taşlama: Kişi ölene kadar taşlanır. Taşlamada kişinin üyesi olduğu topluluk da bu taşlamaya yardımcı olurdu. Arap ülkelerinde yakın zamana kadar kullanıldı.

Yarma: Suçlu kendindeyken gövdesi açılır ve iç organlar tek tek çıkartılıp kendisine gösterilirdi..
 
...Demir kap: İçine fareler doldurulan büyükçe demir bir kap açık ağzı karın bölgesine gelecek şekilde mahkumun vücuduna yerleştiriliyor. Ardından bu kap ısıtılıyor. Fareler can havliyle mahkumun karnını kemirip kaçacak yer arıyor. Böylece mahkum iç organları fareler tarafından kemirilerek ölüyor...

hızlı ve öfkeli II =)
 
En temizi Giyotin kim ne derse desin Öcalan(domuz diyorum ama domuzlar ağlıyodur bu lafa) için en uygunuda o arkadaşın dediği fareli katliam
 
kazığa oturtma çok pis bişey ya hindistanda uygulanıyo galiba geçenlerde videosunu göstermişti arkadaş görmek istemezsiniz
 
apoyu türk gençliğinin tükürüğünde boğarak öldürteceksin
 
Kazığa oturma: Bilek kalınlığında bir kazık mahkumun kuyruk sokumundan başlayarak ensesine kadar sokulurdu. Kazığın omurilik ve iç organlara zarar vermemesine özen gösterilirdi. Ardından kazık mahkumla birlikte dikilir ve mahkumun ölmesi günler sürerdi.


bu yöntemle dedelerimizi viyanada öldürmüsler :(
 
Kazığa oturma: Bilek kalınlığında bir kazık mahkumun kuyruk sokumundan başlayarak ensesine kadar sokulurdu. Kazığın omurilik ve iç organlara zarar vermemesine özen gösterilirdi. Ardından kazık mahkumla birlikte dikilir ve mahkumun ölmesi günler sürerdi.


bu yöntemle dedelerimizi viyanada öldürmüsler :(

Kazıklı Voyvoda olarak tanınan Eflak Prensi Dördüncü Vlad, Voyvoda Dracul'un oğludur. 1456- 62 yılları arasında Eflak Beyliği yaptı. Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlılara karşı savaştı.



Kont Dracula özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiştir. Vampir olduğuna inanılır. Çok kan dökmesi buna sebep olmuştur.



Esirlerin derilerini yüzdürerek üzerine tuz sürdürüp keçilere yalatmak, kendisine gönderilen Osmanlı elçilerinin çıkartmak istemedikleri sarıklarını kafalarına çaktırmak, annelerin memelerini kestirip yerlerine çocukların başlarını sokturmak gibi akıl almaz işkence usullerini icat etmiş vahşi bir liderdir.



Fatih Sultan Mehmed tarafından yakalanmaya çalıştıysa da kaçmayı başarmış, nihayet kendi adamlarından biri tarafından 1462 yılında öldürülmüştür.



Dracul'un şatosu olarak bilinen Karpat dağlarındaki Bran Şatosu bugün hala ziyarete açıktır. Biz de bir yandan Dracul’un şatosunu gezerken, bir yandan da onun kanlı tarihine, vahşi işkencelerini göz atalım…



Osmanlılar’a yenilen babası rehin olarak Kont Dracula’yı Osmanlılar’a vermişti.



O yüzden yaşamının bir kısmını Osmanlılar'ın elinde tutsak olarak yaşadı. Osmanlılar'ın egemenliğini kabul ederek Eflak'ın başına geçti.



Sonra yeniden Fatih Sultan Mehmed’e başkaldırır. Ve üzerine yürüyen 20 bin Türk’ü kazıklara çakarak öldürür.



Buna kızan Fatih bizzat ordunun başına geçerek Vlad’a karşı sefere çıkar.



Türk askeri Targoviste'ye ulaştığında Sultan Mehmed ve askerleri yaklaşık 5 kilometre boyunca kazıklarla dizili kadın erkek ve çocuk cesedinin yanından geçerler.



Ancak Dracul çoktan kaçmıştı. Üstelik kaçarken de tüm kuyuları zehirledi, ekinleri yaktı.



Hayvanları bile öldürttü. Hapishanelerdeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salıverdi ve Türklerin arasına karışmaya teşvik etti



Mahmut Paşa'nın hatıratına göre çok uzun mesafeler boyunca asker içilecek bir damla bile su bulamadı. Sıcak dayanılır gibi değildi



1474 yılında komutasına geçtiği bir askeri birlikle eflak beyliğini tekrar ele geçirmek üzere harekete geçer. Ancak bu olay Vlad'ın şimdi bile tam açıklığa kavuşmamış gizemli bir şekilde ölümüyle sonuçlanır.



Ölümü şöyle hikaye edilmektedir: "Dracul'un ordusu Türkleri amansız bir şekilde keyifle öldürmeye başlamıştı. Dracul Türkleri öldürmekte olan askerlerini daha iyi görebilmek için bir tepeden aşağı doğru (askerleri ve arkadaşlarından ayrı bir şekilde) inmekte iken bazı askerleri onu Türk sanmıştır.



Biri mızrağını saplar. Kendi askerlerinin kendisine saldırdığını gören Dracula kılıcıyla suikastçılarından beşini öldürür. Ancak aldığı çok sayıda mızrak darbesiyle sonunda öldürülür.


 
Bu bilgi için sağol önemli bilgiler,şu kazıklıyı da tanımış oldum:mad:
 
arkadaşlar türke yakışmaz işkenceyle öldürme.. tama ölmesi gereken birisini örnek gösteriyosunuz orda haklısınız ama bize yakışmaz.en iyisi bizim için sık kafasına bitsiniçünkü bitek onu yapabiliriz biz kıyamayız insanoğluna kolay kolay
 
hangısınde daha cabuk oluosan can cekısmeden o en ıyısıı tesekkurler
 
Hepsi çok ürkütücü Yaa..
 
Geri
Üst