snrylmz03
New member
- Katılım
- 21 Şub 2007
- Mesajlar
- 2,182
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Tarafsız amigolar!
Alex sahaya konfeti atılsa yere yattı yazdım ya, tepkinin bini bir para. Ne centilmenlik masalları, ne fair-play hikayeleri bir bilseniz. Okurken gözlerim yaşardı! 'Yuh diyorum', başka da bir şey demiyorum. Adam korner bayrakları dibinde yere yatarak maçın 8 dakikasını yemiş, dediğim bu. Geçen sezon Galatasaray derbisinde birkaç bin pet şişe sahaya atılmış ama yere yatan bir tek Fenerli futbolcu olmamış. Tuncay, pet şişe yağmuru altında güle oynaya maça devam etmiş. Bunu sokuyorum birilerinin gözüne. Eğer Tigana'nın yardımcıları ve Gerets, Alex gibi tiyatro oynamış olsalardı; alınları, kulakları yarıldığında geçen sezon iki derbi de yarıda kalabilirdi. Bunu anlatmak istiyorum. Gerçek centilmenlerin ışığıyla, kör karanlıkta saklanan sahte centilmenleri ortaya çıkarıyorum. İşin özeti budur. Alex profesyonelce davranmış masalı anlatanlara da soruyorum; o zaman siz Arif Erdem'in sahte penaltılarını yıllarca neden eleştirdiniz arkadaş? Ha sahte penaltı, ha sahte sakatlık ne farkı var söyler misiniz? Ne hakem kalırdı ne de!
Her neyse... Adam gibi bakan herkes, her şeyi görüyor, biliyor. Dolayısıyla yukarıda yazdıklarımızın yanı sıra Colin Kazım'ın "smacının" net penaltı olduğunu da kabul ediyor. Gözleri kör, vicdanları sağır bazıları da en çok böyle maçlarda iyot gibi açığa çıkıyor... Vicdan sahibi olanlar, bu maçta yaşananların tam tersinin olması halinde, kimin ne yazacağını da Fenerbahçe yönetiminin ne açıklama yapacağını da çok iyi biliyorlar. Misal, Beşiktaş aynı şeyleri Saracoğlu'nda yapmış olsaydı ne mi olurdu? Ohooooooo. Neler olmazdı ki? Her şeyden önce "yorumcu maskesi takan" amigoların yüzde sekseni bugün yazdıklarının, tam tersini yazarlardı. Fenerbahçe yönetimi de net penaltılarının verilmediğini, yedikleri golde topun taçtan çevrildiğini anlatan çok ağır bir deklerasyonu çoktan yayınlamış olurdu. Selçuk Dereli, Cüneyt Çakır, Bülent Demirlek derken Yunus Yıldırım'ın da hakemliğinin bitirilmesini isterlerdi. Kupa kaybetmenin hırsıyla hakeret ettikleri hakemlere bu kez hangi sıfatları takarlardı onu Allah bilir. Anlamak isteyen için acı gerçek de budur sevgili dostlar (Bkz. 'Fenerbahçe'nin kaybettiği derbilerde neler olmuş' kitabı!).
Ya hain ya provokatör!
O yüzden kimse bana hikâye anlatmasın. Sahte fair-play masallarına da karnım tok. Ben yarış adaletli olsun isteyenlerdenim. Bir teneke kupa için tüm değerleri heba etmem. Kipling'in deyimiyle; kalemimden çıkan gerçeklerin saptırılmasını ve bazı ahmakların kandırılmasını da göze alarak bildiğim doğruları cesaretle yazarım. Bir maçın akışına hileyle müdahale eden kim olursa olsun onunla savaşırım. Tribünden sahaya yabancı madde atan şerefsizleri ise her zaman, en sert şekilde eleştiririm. Bu vesile ile bir kez daha belirteyim. Alex'e o pet şişeyi atan, onursuz, haysiyetsiz ve şerefsizdir. O vatandaş eğer Beşiktaşlı ise, kendi takımına ihanet eden bir haindir. Başka bir takımı tutuyorsa, beş kuruşluk oyunlardan medet uman üç kuruşa satılmış bir provokatördür. Onlarla bir şekilde baş edilir, ama ellerinde kalem ya da mikrofon olan, otuz kez tekrarını izledikten sonra aynı pozisyonda birbirine zıt yorum yapan gizli provokatörlerle baş etmek o kadar kolay değildir. Benim bütün mücadelem de, açık verdikleri böyle maçlarda gizli amigoları sobelemek içindir. Yoksa kim kazanmış, kim kaybetmiş, hiç umursamam. Futbolun sadece bir oyun olduğunu iyi bilirim. Adı "ayak oyunu" bile olsa futbol sadece bir oyundur ve bu kadar haksızlığı kesinlikle hak etmiyor. Bu kadar kepazeliği de...
turgay demir
kimin uşağı olduğu belli olmayan bazı sözde Beşiktaş yazarları trabzonlu barış memişin hakkını korumak için pek bir hırslıydılar ama bu hafta aynı hırsı maalesef göremedik