maybe_
New member
İnsanı sarsan, hayatını değiştiren duygular sıralamasında aşk en ön sıralarda yer alır. Aşkın kesin bir tarifi olmamakla birlikte bazı tanımlamaları okuduğumuzda işte aşk bu olmalı deriz. Ahmet Altan Aşk, kılıç yarası gibidir der, yara kapanır ama izi kalır. Fransız yazar-felsefeci Sartre ise aşkı savaşa benzetir: Aşk, başkası tarafından bana yapılan tehdide karşı, saldırgan yanıt biçimlerinden biridir. Aşk bir savaştır; savaş için geçerli olan kuşatma, manevra, tuzak va saldırı, aşk için de geçerlidir. Aşkı karın ağrısı, boş bir duygu vs. olarak görenler de vardır. Ama öyle aşlar var ki hem aşkı yaşayanları hem de onların yönettikleri toplumları etkilemiştir.
Aşkın dünya tarihini değiştirdiğini söylemek komik gelebilir ama bu duygunun varlığıyla birçok şeyin değişmesi mümkün. Örneğin İngiltere Prensi 8. Edward, sevdiği kadınla evlenmek uğruna tahtından vazgeçmeseydi, herhalde yönetimde alacağı kararlar daha değişik olacaktı. İncil bile Ademin Havvaya aşık olmasının dünya tarihini değiştirdiğini söyler.
İşte tarihi değiştiren aşlardan birkaç örnek:
Kleopatra ve aşkları
Tarihi ilk etkileyen ve belgelerle kanıtlanan ilk büyük aşk olayları Kleopatranın aşklarıydı. Kleopatra akıllı bir yöneticiydi. Erkekleri büyülediğini bildiği için zekasını da bu yönde kullandı. Tahta çıktığı ilk yıllarda yetkisini bütün Mısıra kabul ettirmek istiyordu.
Bunun için de Sezardan yardım istedi. Sezarı kendisine aşık etmesi çok kolay oldu. Böylece Sezarın ölümüne kadar saltanatını sürdürdü. Sezarın ölümünden sonra önemi yok olmuştu. Etkisini yeniden elde etmesi için Sezarın yerine geçen Antoniusu kendisine aşık etmesi gerektiğini biliyordu. Antonius Sezarın ölümünde Kleopatranın da parmağı olduğunu zannettiği için, Kleopatrayla tanışmak istemişti. Kleopatra da varlığının Romalılara bağlı olduğunu bildiğinden Antoniusu etkilemek istiyordu. Söylentilere göre Antoniusu parfüm kokularıyla dolup taşan özel sandalının içinde karşıladı. Kleopatraya aşık olan Antonius Mısıra ne için geldiğini unuttu ve bütün kışı Mısırda geçirdi. Bir yıl sonra görevini hatırladı. Kleopatrayı ve doğan ikiz çocuklarını bırakarak siyasi bir evlilik yapmak üzere Romaya döndü. Fakat uzun süre kalamadı. Kleopatra ve Antonius tekrar Mısırda bir araya geldiler. Antonius aşkı yüzünden Romayı ihmal ediyordu. Antoniusun kendi birlikleri bile ona çok kızıyor ve Kleopatrayı bırakması gerektiğine inanıyorlardı. Böylece Sezarın yeğeni ve varisi olan Octavianus Antoniusu büyük bir yenilgiye uğrattı. Antonius bu yenilgiden sonra intihar ederek Kleopatranın kolları arasında öldü. Kleopara da birkaç gün sonra kendini zehirli bir yılana sokturarak ihtihar ette.
Kleopatra ve Antoniusun aşkı tarihin akışını değiştiren bir aşktı. Çünkü o tarihlerde Romada demokratik düzen gerginlik dönemindeydi. Sezar devleti ele geçirmek istediği için öldürüldü. Octavianus da aynı şeyi yapmak istiyordu. Bunlara karşı çıkabilecek tek insan ünlü komutan Antoniustu. Oysa o Romadan ayrılmakla herşeyi Octavianusun ellerine terketmiş oldu. Demokrasi yıkıldı ve Octavianus ilk Roma İmparotoru oldu. Antonius Kleopatraya rastlamasa ve ona aşık olmasaydı Roma Devletinin ve belki de dünyanın tarihi çok daha değişik yazılacaktı.
Napolyon
Napolyonun da aşkları meşhurdu. Henüz 27 yaşındayken kendinden beş yaş büyük olan dul Josephine'i görür görmez aşık oldu. Josephine ise eğlenceyi seven bir kadın olduğu için ülkeleri dize getiren Napolyon'u hep küçümsedi. Napolyon'un Josephine karşı duyduğu sevgi, karısının kusurlarını görmesini de engelledi. 'Kalbim hiçbir zaman sıradan bir şey hissetmedi benim... Aşktan korumuştu kendini. Sınırsız bir tutku, onu alçaltan bir sarhoşluk uyandırdın sen onda' der Napolyan Josephine'e yazdığı Mektuplar'da. Bir de şöyle yazmıştır
Napolyon Josehinee
O sevimli süslenmen sırasında ah! Bir hazır bulunabilsem...
Küçücük omuzlar, beyaz dipdiri ufak göğüsler,
bunun üstünde de kreol tipi örtüsüyle çıtır çıtır yenecek kadar güzel minik bir yüz.
Küçük ziyaretleri unutmadığımı çok iyi bilirsin.
Onu binlerce kez öpüyorum ve orada olacağım anı sabırsızlıkla bekliyorum.
Herşey senin için, yaşam, mutluluk, zevk senin yarattıklarından başka bir şey değil.
Ondan boşandıktan sonra bu sevgiyi söküp atmak pek kolay olmadı ama karşısına Emilie çıkınca kalbi yine çarpmaya basladı. Üstelik bu aşk Josephine ile olduğu gibi tek değil, çift taraflıydı.
Charles ve Catherine
Tarihi değiştiren aşklardan biri İngiliz Parlamentosunun İrlandalı bir milletvekili olan Charles Parnellin aşkı. 1857de İngiltere Parlamentosuna katılan Charles Parnell İrlandanın özerkliğini savunuyordu. Beş yıl içinde parlamentoda en çok sözü edilen kişi haline geldi. Mesleğinin zirvesinde ve tam Liberal Partiyi özerlik konusunda razı etmek üzereyken başka bir milletvekilinin karısı olan Catherine OSheaya aşık oldu. Parnell ve Catherine birbirlerini çılgınca sevdiler. Captain OShea karısını mahkemeye verdi. Dönemin İngilteresinde boşanma hele de kocayı aldatma bağışlanacak davranışlar olarak görülmüyordu. Bütün İrlandanın Parnelli desteklemesine karşın Liberal Parti hemen ona karşı cephe aldı. Böylece özerklik konusu da rezalete karıştı. Parnell, Catherinee aşık olmamış ve adı bu olaya karışmamış olsaydı, İrlandanın özerkliğini tanıyan yasayı meclisten çıkarır mıydı bilinmez ama şurası kesin ki bu konuda önemli adımlar atılmış olurdu.
Edward ve Wallis
İngilterede yaşanan bir başka aşk da İngiltere prenslerinde 8. Edwardın aşkıydı. Edward, kral ailesinden olmayan bir kadınla evlenerek tahtında vazgeçti. Çok sevilen bir insan. Olan Edward, Kral ailesinde olmanın verdiği resmiyetten nefret eder, evinde özel dostlarıyla bir arada olmayı tercih ederdi. Ama bir kez evlenip boşanmış Amerikalı Wallis Simpsonla flört etmeye başlaması tüm tepkileri Edwardın üzerine çekmişti. Önceleri Edward, Simpsonla evlenmesinin taht üzerindeki haklarından vazgeçmesini gerektireceğini düşünmemişti. Fakat herkes bu evliliğe karşı çıktı. Bunun üzerine Edward 1936 yılında tahta getirilmesinden birkaç ay önce sevdiği kadın için that üzerindeki haklarından vazgeçtiğini açıkladı. Kendi isteğiyle İngiltereden ayrıldı. Yerine kardeşi 6. George kral oldu.
Aşkın tek başına tarihi değiştirdiğini söylemek yanlış olur ama tarih insanların yaşamlarından oluşur. Ve insan yaşamının en ağır basan öğelerinden biri de aşktır.
(alıntı