Taksim tezgâhı

Vtnsvr

New member
Mehmet Bedri Gültekin

.

1 Mayıs geride kaldı. Türkiye’nin dört bir yanında, şimdiye kadar olan en geniş katılımla, işçi sınıfının “Birlik ve Mücadele Günü” kutlandı.

Ama 1 Mayıs günü sabahtan itibaren bütün televizyonlar, bu en geniş katılımlı ve coşkulu Bayram’ı vermek yerine, İstanbul Taksim meydanına doğru yürüyen DİSK ve KESK korteji ile bu Korteje katılmak için gelen ama polis tarafından engellenen gruplar ile olan çatışmayı vermeye başladılar.

Her şey son derece açık cereyan etti. DİSK ve KESK yöneticileri 1500 kişilik “makul” bir kalabalığın Taksim’e girmesi konusunda Polisle daha önceden anlaşmış idiler.

Avrupa parasıyla sendikacılık yapan DİSK ile kendi kitlesinden her geçen gün daha fazla kopan KESK; önlerinde Avrupa’dan gelen gözlemciler, Polisle yapılan anlaşma uyarınca dura yürüye yavaş yavaş Taksime doğru ilerlerken, Şişli’nin arka sokaklarındaki çatışma görüntüleri ekranlara yansıtılmaya devam etti.

Ve böylece sanki DİSK ve KESK’in Taksime yürüyüşlerinin büyük bir mücadele ile gerçekleştiği mesajı ustaca bir kurguyla Türkiye’ye verildi.

Öte yanda, ne Kadıköy’de toplanan onbinlerce işçinin coşkulu bayramı, ne de Türkiye’nin dört bir yanındaki diğer kutlamalardan en ufak bir haber verilmedi.

Ertesi gün bütün gazetelerde de esas olarak Taksim vardı. “Şanlı Direniş” başarıya ulaşmıştı! “Tabu yıkılmıştı!” 32 yıl aradan sonra nihayet emekçiler yeniden Taksim’e ulaşmıştı!



OLGULAR

Taksim’de sahnelenen Tezgâh’ın gerçek mimarının kim olduğu ve neye hizmet ettiği, gerek 1 Mayıs günü yaşanan bazı çarpıcı gelişmeler, gerekse ertesi gün çeşitli gazetelerin olayı veriş biçimi ile çıplak bir şekilde ortaya çıktı.

Olgular düzleminde Taksim Olayı’na biraz daha yakından bakalım:

1. KESK ve DİSK Taksim alanına doğru yürürken, The Marmara otelinin üst katlarından birinden, üstünde “1 Mayıs 1977’de buradan ateş edildi. Sorumlular bulunsun!” yazılı bir Pankart sarkıtıldı. Pankartı oraya asanlar “Genç Siviller” grubu.

Genç siviller grubu eylem ve pratiğiyle AKP’nin gençlik kolu gibi çalışan bir yapılanma. Finansmanı çeşitli Batılı merkezler tarafından sağlanıyor. Uzun lafın kısası, finansmanı CIA tarafından sağlanıyor da diyebiliriz.

İşte bu grup 1 Mayıs günü ortaya çıkıyor ve bütün televizyonlar ve gazeteler tarafından yapılan büyük bir reklâm kampanyası eşliğinde Gladyo’nun, dolaysıyla CIA’nın eseri olduğunu artık herkesin kabul ettiği 1977 katliamının sorumlularının bulunmasını istiyor!



2. Önlerine Avrupa Birliği’nden gelen temsilcileri alarak yürüyenler, elinde Mustafa Balbay ve Erol Manisalı ile dayanışma içinde olduğunu belirten bir döviz taşıyan Server Tanilli’ye tahammül edemediler.

Uyardılar ve dövizi kapattırdılar. Böylece Taksim diye tutturanların gerçekte Ergenekon Tertibinin yanında yer aldıkları bir kez daha ortaya çıktı.

Yani Türkiye’nin kaderini belirleyecek tertipte, Hükümet ile Taksimciler omuz omuza.



3. Ertesi gün DİSK ile KESK’in “Taksim zaferini” allaya pullaya veren bütün Fethulahçı ve AKP yanlısı gazetelerin hepsinden bu yazıda bahsetmeye olanak yok. Gerek de yok. Ama iki gazetenin atmış olduğu manşet ve bu gazetelerin kimliği, tezgâhın anlaşılmasını sağlayacak nitelikte.

Malum “Taraf” gazetesi, “Taksim bize yetmez. Katiller bulunsun.” Katillerin patronları tarafından finanse edilenler, “katiller bulunsun” diye bağırıyor. “Genç siviller” de aynı şeyi yapmıştı.

“Merkez”in emrini her birim kendi alanında uyguluyor.

Tayyip Erdoğan’ın sevdalısı Ethem Sancak’ın Star gazetesi ise “Tabu yıkıldı” diye manşet atmış.

Ortaya çıkan tablo şudur: AKP, F tipi Örgüt, AB temsilcileri, finansmanı Batılılar tarafından sağlanan kuruluşlar ve bütün bunların basındaki sözcüleri el birliği ile bir Taksim senaryosu yazmış ve başarıyla sahnelemişlerdir.

Provokasyon grupları da bu tür oyunlarda her zaman olduğu gibi figüranlık görevlerini yerine getirmişlerdir.



EMEKÇİLERİN GÜNDEMİ

Peki, amaç neydi?

Amaç, bu önemli mücadele gününde İşçi Sınıfının ve tüm emekçilerin Türkiye’nin temel sorunları konusunda mücadeleyi yükseltmeleri önlenmiş ve tüm ülke anlamsız bir Taksim tartışması içine hapsedilmiştir.

Oysa İşçi sınıfı ve tüm emekçilerin gündemindeki konular şunlardır:

1. Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi, en başta emekçileri vurmaktadır.

İhtiyaç; “Çözüm” üretmektir.

2. Ulasal güvenliğimiz ve toprak bütünlüğümüzü hedef alan tehditler içerde ve

dışarıda giderek yoğunlaşmaktadır. Türkiye’nin NATO üyeliğinin bu tehditleri büyüten esas neden olduğu ortaya çıkmaktadır.

3. Cumhuriyeti ve bütün yurtseverleri hedef alan Ergenekon tertibi sahnelenmektedir.

4. Bütün bu sorunlar ve emekçilerin tüm diğer sorunlarının çözümü bir Milli

Hükümet’in Ankara’da işbaşına gelmesine bağlıdır.

İşte Taksim gürültüsü, bütün bu temel sorunların üzerine gidilmesini engellemek içindi.

Türkiye emekçi sınıflarının hareketi, bu ayak bağlarından kurtulduğu ölçüde gerçek amacına ulaşma doğrultusunda mücadeleyi ilerletebilecektir.

http://www.gaziantephaberler.com/koseyazari.php?id=337
 

doktor_13

New member
genc sivillerden pek hoslanmasamda disk ve keskte boyle sloganlar attı objektif bakmak lazım ancak bu hassaslıgı madımakda gostermediler onu bilemem cakma demokratlar
 

HTML

Üst