Neval Kavcar - Türk Sözü
İki devlet Bankasından Çalık Holdinge verilen 750 milyon dolarlık kredi yüzünden, Başbakan Erdoğan zor günler geçiriyor.
Kapatılma davasında kenetlenmiş gibi olan parti çözülme sürecine girdi. Tabanda vatandaşa bu konuda dert anlatmak mümkün değil. Mazot fiyatı artmış, gerekli desteği görememiş çiftçi perişan vaziyette.
Memurun durumu ortada. İşin içine şimdi mezarda emeklilik girdi. Birçok hak kaybedilmiş durumda.
Halka “Pirinç bulamıyorsan bulgur ye” diyen Erdoğan ile Marie Antoinet arasında fark var mı?
O da Fransız halkına “Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler” demişti.
“Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar”, “Ananı da al git”, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.” Sadece bir kaçı.
Sosyal Güvenlik Yasasını sendikalar ve muhalefetin tüm karşı koymasına karşın çıkaran iktidar, Taksim Meydanını 1 Mayıs için açmamakta kararlı.
İstanbul Valisi, provokasyon olacak uyarısında bulunduğu konuşma ile “Öcü geliyor” rolüne soyunmuş gibiydi.
Eskiden 1 Mayıs tarihleri geldiğinde toplumsal bir tedirginlik duyulurdu. Bugün öyle bir durum yok.
İşçi Sendikaları 1 Mayısı kutlayacak. “Ayakların Baş olduğu” yer söylemi ve “Mezarda Emeklilik Yasası” ile sadece sendikalar değil milletçe bir gerginlik yaşıyoruz.
Vatandaş kundakta ki bebeğini nasıl olurda sigortalı yaparız diye bekliyor kuyruklarda. Durum bu kadar vahim olmasa, Abdullah Gül oğlunu sigortalı yaptırır mı?
Neye, kime hizmettir bu yapılan anlamak mümkün değil.
İktidar her konuda olduğu gibi Taksim Meydanını açma konusunda da “dediğim dedik” diyor.
Bu kadar ortamı germek yerine 2008 yılında açarsınız taksimi, gelecek yıllar için cidden bir problem oluşturuyorsa yasal olarak engel koyarsınız. Kişilerin keyfiyetine bağlı olarak devletin meydanına çıkma yasağı olur mu?
Yasalar var diyerek, normal vatandaşa “taksime çıkma yasağı” var gibi propaganda yapıyor valisi, iktidarı. Taksime çıkma yasağı ile ilgili yasa yok. İktidar bilerek ortamı geriyor ve bunu görüyoruz.
Başbakan Erdoğan’ın damadının şirketine 750 milyon doları devlet bankasından vermesine dönüyorum tekrar. Vermesine diyorum, bu olayın başka türlü olmadığını medyadan takip ederek öğrendik. Şimdi lütfen şu satırları ilginize sunuyorum:
“Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, ATV-Sabah'ın satışından elde edilen 1,1 milyar doların önemli kısmının kamuya gideceğini bildirdi.”
( 30 Nisan 2008- Medya)
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı demek gerek TMSF’ye.
İşe bakın hele. Başbakan’ın damadı ATV-Sabah’ı alsın diye, devlet bankasından trınk para veriliyor, sonra bilmem kaç yıl sonra geri dönmesi planlanan o para, kamuya gidecek müjdesi veriliyor.
Bahsi geçen para direk nereye verilmesi planlanıyorduysa oraya verilseydi de bir işe yarasa idi.
Devletin parası Çalık Holding aracılığı olmadan kamuya gidemiyor mu?
Nasrettin Hoca bir gün dara düşer, komşusundan borç alır. Ödemesini nasıl yapacağını da şöyle anlatır.
“-Bak komşum, şu yol kıyısındaki çalıları görüyorsun değil mi ? demiş.
-Görüyorum ne olacak.. ?
-Hah, işte o çalıları ben diktim...
-Eee eline sağlık..
-Biliyorsun buradan her gün koyun sürüleri geçer.. O koyunlar bu çalılara sürtünecekler, sürtününce yünleri çalılara takılıp kalacak...
-Eeee..
-İşte o yünleri toplayıp eğireceğim, iplik yapacağım. Götürüp iplikleri pazarda satacağım, satar satmaz da borcumu ödeyeceğim, Paranı cebinde bil..
-İlahi Hocam, olacak şey mi senin dediğin, güldürme beni.. Keh keh keh keh..
-Seni köftehor seni, hazır parayı görünce nasılda gülersin ...!”
TMSF’nin durumu aynı bu fıkrada ki borç veren komşu gibi.
1 Mayıs 2008 tarihinde Taksim’e gitmek isteyen sendikaların önü kesilir, arbede çıkarsa bunun birinci derece suçlusu iktidardır.
Gündem değiştirmek için binlerce kişi huzursuz edilmektedir.
İşlerine gelende halkın oyuna sunacağız deyip referandumu gündeme getiren iktidara sesleniyorum.
Bahçeli “301’i cesaretiniz varsa Referanduma” götürün dedi.
Bense “301, Vakıflar Yasası, Sosyal Güvenlik Yasası” başta olmak üzere tüm yasaları referanduma götürmeyi teklif ediyorum.
Türk halkına soralım, “Türklüğe küfretmek serbest olsun mu?”
“ Sosyal Güvenlik yasası” ile 65 yaşında emekli olmayı kabul ediyor musunuz?"
Diye.
Türk halkı karar versin.
İki devlet Bankasından Çalık Holdinge verilen 750 milyon dolarlık kredi yüzünden, Başbakan Erdoğan zor günler geçiriyor.
Kapatılma davasında kenetlenmiş gibi olan parti çözülme sürecine girdi. Tabanda vatandaşa bu konuda dert anlatmak mümkün değil. Mazot fiyatı artmış, gerekli desteği görememiş çiftçi perişan vaziyette.
Memurun durumu ortada. İşin içine şimdi mezarda emeklilik girdi. Birçok hak kaybedilmiş durumda.
Halka “Pirinç bulamıyorsan bulgur ye” diyen Erdoğan ile Marie Antoinet arasında fark var mı?
O da Fransız halkına “Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler” demişti.
“Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar”, “Ananı da al git”, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.” Sadece bir kaçı.
Sosyal Güvenlik Yasasını sendikalar ve muhalefetin tüm karşı koymasına karşın çıkaran iktidar, Taksim Meydanını 1 Mayıs için açmamakta kararlı.
İstanbul Valisi, provokasyon olacak uyarısında bulunduğu konuşma ile “Öcü geliyor” rolüne soyunmuş gibiydi.
Eskiden 1 Mayıs tarihleri geldiğinde toplumsal bir tedirginlik duyulurdu. Bugün öyle bir durum yok.
İşçi Sendikaları 1 Mayısı kutlayacak. “Ayakların Baş olduğu” yer söylemi ve “Mezarda Emeklilik Yasası” ile sadece sendikalar değil milletçe bir gerginlik yaşıyoruz.
Vatandaş kundakta ki bebeğini nasıl olurda sigortalı yaparız diye bekliyor kuyruklarda. Durum bu kadar vahim olmasa, Abdullah Gül oğlunu sigortalı yaptırır mı?
Neye, kime hizmettir bu yapılan anlamak mümkün değil.
İktidar her konuda olduğu gibi Taksim Meydanını açma konusunda da “dediğim dedik” diyor.
Bu kadar ortamı germek yerine 2008 yılında açarsınız taksimi, gelecek yıllar için cidden bir problem oluşturuyorsa yasal olarak engel koyarsınız. Kişilerin keyfiyetine bağlı olarak devletin meydanına çıkma yasağı olur mu?
Yasalar var diyerek, normal vatandaşa “taksime çıkma yasağı” var gibi propaganda yapıyor valisi, iktidarı. Taksime çıkma yasağı ile ilgili yasa yok. İktidar bilerek ortamı geriyor ve bunu görüyoruz.
Başbakan Erdoğan’ın damadının şirketine 750 milyon doları devlet bankasından vermesine dönüyorum tekrar. Vermesine diyorum, bu olayın başka türlü olmadığını medyadan takip ederek öğrendik. Şimdi lütfen şu satırları ilginize sunuyorum:
“Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, ATV-Sabah'ın satışından elde edilen 1,1 milyar doların önemli kısmının kamuya gideceğini bildirdi.”
( 30 Nisan 2008- Medya)
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı demek gerek TMSF’ye.
İşe bakın hele. Başbakan’ın damadı ATV-Sabah’ı alsın diye, devlet bankasından trınk para veriliyor, sonra bilmem kaç yıl sonra geri dönmesi planlanan o para, kamuya gidecek müjdesi veriliyor.
Bahsi geçen para direk nereye verilmesi planlanıyorduysa oraya verilseydi de bir işe yarasa idi.
Devletin parası Çalık Holding aracılığı olmadan kamuya gidemiyor mu?
Nasrettin Hoca bir gün dara düşer, komşusundan borç alır. Ödemesini nasıl yapacağını da şöyle anlatır.
“-Bak komşum, şu yol kıyısındaki çalıları görüyorsun değil mi ? demiş.
-Görüyorum ne olacak.. ?
-Hah, işte o çalıları ben diktim...
-Eee eline sağlık..
-Biliyorsun buradan her gün koyun sürüleri geçer.. O koyunlar bu çalılara sürtünecekler, sürtününce yünleri çalılara takılıp kalacak...
-Eeee..
-İşte o yünleri toplayıp eğireceğim, iplik yapacağım. Götürüp iplikleri pazarda satacağım, satar satmaz da borcumu ödeyeceğim, Paranı cebinde bil..
-İlahi Hocam, olacak şey mi senin dediğin, güldürme beni.. Keh keh keh keh..
-Seni köftehor seni, hazır parayı görünce nasılda gülersin ...!”
TMSF’nin durumu aynı bu fıkrada ki borç veren komşu gibi.
1 Mayıs 2008 tarihinde Taksim’e gitmek isteyen sendikaların önü kesilir, arbede çıkarsa bunun birinci derece suçlusu iktidardır.
Gündem değiştirmek için binlerce kişi huzursuz edilmektedir.
İşlerine gelende halkın oyuna sunacağız deyip referandumu gündeme getiren iktidara sesleniyorum.
Bahçeli “301’i cesaretiniz varsa Referanduma” götürün dedi.
Bense “301, Vakıflar Yasası, Sosyal Güvenlik Yasası” başta olmak üzere tüm yasaları referanduma götürmeyi teklif ediyorum.
Türk halkına soralım, “Türklüğe küfretmek serbest olsun mu?”
“ Sosyal Güvenlik yasası” ile 65 yaşında emekli olmayı kabul ediyor musunuz?"
Diye.
Türk halkı karar versin.