Türkiye'nin Bitki Örtüsü

tdalkaya

New member
1. TÜRKİYENİN BİTKİ ÖRTÜSÜ
Türkiye, barındırdığı bitki türleri bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Yaklaşık 9.000 den fazla bitki türünün mevcut olduğu ülkemizde, yüksek dağ çayırlarından, bazı tropik bitkilere; bozkırlardan, iğne yapraklı ve geniş yapraklı ormanlar kadar çok çeşitli bitki toplulukları bulunmaktadır.
Dünyanın başka yerlerinde hiç bulunmayan ülkemize has (endemik) bitki türleri de bitki varlığımızın önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Ülkemizin bu kadar çeşitli bitki türlerine sahip olmasında bazı faktörlerin etkisi büyüktür.
BU faktörlerin başında, kuşkusuz iklim gelmektedir. Bulunduğu konum itibariyle çeşitli iklim özelliklerine sahip olan ülkemizde, bu iklim özellikleri, farklı bitki türlerinin yetişmesine imkân vermiştir, iklim elemanlarından sıcaklık ve yağış ile güneşlenme süresi, bitkilerin yetişmesinde çok etkilidir. Örneğin, özellikle yaz mevsiminde güneşli gün sayısının çok olduğu Akdeniz Bölgesi'nde, güneş ışığını seven, kuraklığa dayanıklı makiler geniş yer kaplar. Buna karşılık, Doğu Karadeniz'de sisli – bulutlu ortamları seven ladin, şimşir, fındık gibi bitkiler yetişebilmektedir.
İklim elemanlarından yağış da bitki topluluklarının yetişmesi ve dağılışında önemli rol oyar. Bitkiler, su isteklerine bağlı olarak yağış rejimlerinin değiştiği alanlarda, farklı türler hâlinde dağılış gösterirler. Örneğin, maki topluluğu içinde yer alan defne» kocayemiş, zakkum gibi bitkiler, kuraklığa dayanıklı olduklarından Akdeniz Bölgesi'nde yetişebilmektedir. Buna karşılık, su ihtiyacı yüksek bir bitki olan çınar ise genellikle suyun bol olduğu alanlarda ve 1000 m'den daha aşağıda yetişebilmektedir.
Ülkemizde bitki örtüsünün farklılığı ve dağılışı üzerinde etkili olan diğer faktörler ise yükselti. Jeolojik yapı ile yüzey şekilleridir. Yükselti, bitkilerin hayat alanını sınırlayan bir etkendir. Çünkü yükselti arttıkça, havadaki su buharı ve sıcaklık azalmakta, belli bir yükseltiden sonra yağış miktarı da düşmektedir. Buna bağlı olarak da farklı yükseltilerde farklı bitkiler yetişebilmektedir.
Bitkiler için bir durak yeri ve besin kaynağı olan toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri de bitkilerin dağılışı üzerinde etkilidir. Örneğin, bazı bitkiler, özel toprak şartlarında yetişebilmektedir. Fıstık çamı, dana çok volkanik taşların ayrışması sonucu oluşan kumlu topraklarda yetişir. Bu sebeple fıstık çamı uygun toprakların yer aldığı Aydın ve Manisa çevresi ile Nur dağlarında doğal olarak yetişmektedir.
Akdeniz kökenli bir bitki olan kızılcam. Karadeniz Bölgesi'nde Kızılırmak ve Yeşilırmak vadisindeki bazı kuytu alanlarda yerel olarak yetişir. Yine bir Akdeniz bitkisi olan zeytin de Artvin'de Çoruh ırmağı vadisindeki kuytu alanlarda yetiştirilebilmektedir.
1.1 ORMANLARI
Ülkemizdeki ormanlar iklim, yüzey şekilleri, bakı durumu ve toprak cinsine bağlı olarak çeşitlilik-gösterir. Ormanlarımızı genel olarak ağaçların yaprak cinslerine göre, geniş yapraklı ormanlar ve iğne yapraklı ormanlar olmak üzere iki gruba ayırmak mümkündür. Bazı alanlarda iğne yapraklı ormanlar ile geniş yapraklı ormanların bir arada bulunduğu karışık ormanlar da görülür.
Ülkemizdeki ormanların bölgelere göre dağılımı şöyledir.
1.1.1 Karadeniz Ormanları
Karadeniz ormanları, Karadeniz Bölgesi ile Marmara Bölgesi'ndeki Yıldız dağlarının kuzeye bakan yamaçlarındaki ormanlardan oluşmaktadır. Karadeniz Bölgesi'nde genellikle nemli-ılıman ve nemli - soğuk iklim şartlarında yetişen geniş ve iğne yapraklı ormanlar bulunmaktadır. Ülkemizdeki bitki türlerinin yansından fazlası, Karadeniz ormanlarında yer almaktadır. Bunun eh önemli sebebi, bölgenin iklim şartlarının birçok bitki türünün yetişebilmesine imkân vermesidir.
Karadeniz ormanlarını özelliklerine göre üç gruba ayırmak mümkündür.
1.1.1.1 Geniş Yapraklı Ormanlar
Gürcistan sınırından Yıldız dağlarına kadar uzanan Karadeniz kıyıları boyunca, dağların kuzeye bakan yamaçlarında 1000 m yüksekliklere kadar geniş yapraklı ormanlar hâkimdir. Kışın yaprağını döken ağaçlardan oluşan bu ormanlarda kayın, gürgen, kestane, ıhlamur, meşe, akçaağaç, karaağaç, kızılağaç ve dişbudak gibi ağaç türleri bulunur.
1.1.1.2 Karışık Ormanlar
Karadeniz Bölgesi'nde özellikle 1000 - 1500 m yükseklikler arasında, iğne yapraklı ve geniş yapraklı ormanlardan oluşan karışık ormanlar bulunur. Bu ormanlar, Orta ve Batı Karadeniz bölümlerinde daha çok kayın, göknar ve sarıçam ağaçlarından oluşur. Doğu Karadeniz bölümünde ise Kayın ve ladin ağaçlarından oluşan karışık ormanlar vardır.
1.1.1.3 İğne Yapraklı Ormanlar
Karadeniz Bölgesinde, 1200 - 1500 m den itibaren 2000 m ye kadar her zaman yeşil olan iğne yapraklı ormanlar yer alır. Bu kuşaktaki en önemli ağaç türleri Batı Kafideniz bölümünde, göknar, sarıçam ve kayın. Doğu Karadeniz bölümünde ise ladin ve sarıçamlardır.
1.1.2 Batı Anadolu Ormanları
Batı Anadolu'da yer alan ormanlarımız, yükseklik şartlarına bağlı olarak değişiklik gösterir.
(Marmara Bölgesi'nin Yıldız dağları dışında kalan kesimlerinde kayın, meşe ve kızılcam ormanları görülür.
Güney Marmara bölümünde yer alan Uludağ, Marmara Bölgesi'nin bir çok ağaç türünü barındıran nadir yerlerindendir. Burada, dağın eteklerinde kısmen çalılıklar ve kestane ağaçları, daha yukarılarda meşe, kayın, göknar, karaçam ve kızılçamlar karışık halde bulunur.
Ege Bölgesinde kıyıdan itibaren 600 - 800 m yüksekliklere kadar maki toplulukları ile karışık olarak kızılcam ormanları görülür. Daha yüksek alanlarda ise karaçam ormanları geniş alanlara yayılır. Çünkü kızılcam ağacı, soğuğa fazla dayanıklı değildir.
1.1.3 Akdeniz Ormanları
Bölgede, kıyı boyunca en yaygın ağaç türü kızılçamdır. Alçak kesimlerde makilerle karışık bir hâlde bulunan kızılçamlar, yükseldikçe saf ormanlar meydana getirirler.
Kıyı kesimlerinde sığla (günnük) ağaçlarına da rastlanır. Özellikle köyceğiz civarında yaygın olarak yetişen sığla ağacından çıkarılan yağ, kozmetik sanayiinde ham madde olarak kullanılır.
Akdeniz Bölgesindeki dağların yüksek kesimlerinde (1000 – 2000 m) sedir, göknak ve karaçamlardan oluşan iğne yapraklı ormanlar yer alır.
Akdeniz Bölgesindeki ağaç türlerinden biri olan servi, ender bulunan türlerdendir. Kerestesi çok dayanıklı olan ve direk yapımında kullanılan servi, kızılçamlar ile karışık hâlde bulunur.
Bölgede, Isparta civarında bulunan kasnak meşesi endemik bitkilerden birisidir. Ayrıca, Nur dağları üzerinde Karadeniz ormanlarına özgü bir ağaç olan kayın ormanları bulunmaktadır.
1.1.4 Doğu ve İç Anadolu Ormanları
Kıyı Bölgelerimize göre daha az yağış alan ve ortalama sıcaklıkların düşük olduğu iç ve Doğu Anadolu bölgelerinde ormanlar, 1000 - 2000 m’ler arasında görülür. Daha aşağılardaki ormanlar tahrip edilmiş ve bozkır haline dönüşmüştür.
İç Anadolu Bölgesi'nde ormanlar, bölgenin güneyindeki Torosların kuzeye bakan yamaçları ile, kuzeyde Kuzey Anadolu dağlarının güneye bakan yamaçlarında yoğunlaşmıştır. Buralarda dağların alçak kesimlerinde karaçam ve meşe ormanları ile, yüksek kesimlerde karaçam ormanları yaygındır.
Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan ormanların çoğu, insanlar tarafından yakacak temini maksadıyla tahrip edilmiştir. Bugün bölgedeki mevcut ormanlar, çoğunlukla meşe türlerinden oluşur. Fakat bu ormanların çoğu verimli olmayan bozuk ormanlardır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki orman alanları, Güneydoğu Toroslar ile Gaziantep Platosu, Mardin Eşiği ve Karacadağ civarındadır. Buralarda 700 m'den itibaren meşe ormanları görülmektedir.
2. ORMANLARIN KORUNMASI VE FAYDALARI
Ülkemiz, orman varlığı bakımından fazla zengin değildir. Toplam yüzölçümünün % 26'sını oluşturan ormanlarımız, gün geçtikçe azalmaktadır. Bu sebeple, ormanlarımızın çok iyi korunması gerekmektedir.
Ülkemizin iklimi, tahrip edilen orman alanlarını yeniden eski hâline getirecek kadar elverişli değildir. Bu yüzden, tahrip edilen veya yanan ormanların yerine yenileri dikilse bile, bunların gelişmesi 30 - 40 yıldan fazla bir zaman gerektirir.
Ormanlarımız; yangınlar, tarla açma faaliyetleri, kaçak kesim ve hayvan otlatılması yoluyla yok edilmektedir. Ormanlarımızın en büyük düşmanı yangınlardır. Özellikle yaz mevsimlerinde, kuraklığın da etkisiyle Olman yangınları çoğalmaktadır. Yangınların en büyük sebebi, insanların unutarak bıraktıkları piknik ateşi veya sigara izmaritleridir. Ayrıca tarla açmak, tarlalarda anız yakmak, sabotaj ve yıldırım düşmesi gibi olaylar sonucunda da yangınlar çıkmaktadır. Orman yangınlarını azaltmak ve yangınları önlemek amacıyla bazı tedbirler alınması gerekmektedir. Bu tedbirlerin başlıcaları.
Orman alanlarında yangınların yayılmasını önleyecek şeritler açmak, Ormanlarda iyi bir erken uyarı ve gözetleme ağı kurmak,
Yangınlara anında müdahale edebilecek ekipler ve teçhizatı hazır bulundurmak,
Ormanların içinde piknik ve diğer maksatlarla ateş yakılmasını engellemek,
İnsanlarımızı orman ve ağaç sevgisi ile ormanların korunması konusunda eğitmektir,
Ülkemizde, bu güne kadar birçok orman yangını meydana gelmiştir. Ancak, 1994 yılında Gelibolu Yarımadasında çıkan orman yangını, bunların en korkuncu olmuştur. Yaklaşık 4420 hektar orman alanı çok kısa bir sürede kül olmuştur.
Gelibolu Tarihi Millî Parkı sınırları içinde meydana gelen orman yangını, tarladaki anızın yakılması sonucunda başlamış ve rüzgârın da etkisiyle geniş bir alana yayılmıştır. Yangın sonunda yaklaşık 4 milyon kızılcam ağacı kül olmuştur. Yanan ağaçların, 200.000 insanın bir yılda tükettiği oksijeni ürettikleri düşünülürse, ne derece büyük bir kayıpla karşı karşıya kalındığı daha iyi anlaşılabilir.
Ormanların birçok faydası bulunmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır;
• Ormanlardan kereste ve yakacak odun ihtiyacı karşılanmaktadır.
• Ormanlar toprağın tabii örtüşüdür. Çıplak kalan topraklar yağışlar ve akarsularla aşınıp taşınır. Bu sebeple ormanlar erozyonu önlemede çok etkilidir.
Ormanlar fotosentez yoluyla havaya bol miktarda'^oksijen vermekte ve havadaki karbondioksiti almaktadır. Yani, ormanlar dünyanın akciğerleridir.
• Çeşitli "hayvanların barınağıdır.
• Yeşil görünümleri ile insanların dinlenme ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
Ormanlarımızdaki biyolojik zenginlikleri korumak ve gelecek nesillere aktarabilmek amacıyla, bazı orman alanlarımız millî park haline getirilmiştir.

No Milli parkın adı İli Kaynak değerleri
1 Yozgat çamlığı Yozgat Doğal güz. Dinl ve eğl.
2 Karatepe - aslantaş Adana Tarihi ve arkeolojik doğal güz. Dini ve eğl.
3 Soğuksu Ankara Doğal güz. Dinl ve eğl.
4 Kuş cenneti Balıkesir Ornitolojik (kuş bilimsel)
5 Uludağ Bursa Doğal güz. Jeoloji, dini ve eğl.
6 Yedigöller Zonguldak Doğal güz. Dinl ve eğl.
7 Dilek yarımadası Aydın Doğal güz. Dinl ve eğl.
8 Spil dağı Manisa Doğal güz. Dinl ve eğl.
9 Kızıldağ Isparta Doğal güz. Dinl ve eğl.
10 Termessos Antalya Tarihi, arkeolojik, doğal güz. Dinl. Ve eğl.
11 Kovada Isparta Doğal güz. Dinl ve eğl.
12 Munzur vadisi Tunceli Doğal güz.
13 Bey dağları sahil Antalya Arkeolojik, tarihi, doğal güz. Dinl. Ve egl.
14 Gelibolu yarımadası Çanakkale Harp tarihi, doğal güz.
15 Köprülü kanyon Antalya Tarihi ve doğal güz
16 Ilgaz dağı Kastamonu Doğal güz. Dinl ve eğl.
17 Başkomutan tarih Afyon - kütahya Tarihi ve kültürel değerler
18 Göreme tarih Nevşehir Tarihi ve doğal güz.
19 Altındere vadisi Trabzon Tarihi, doğal güz. Dinl. Ve egl.
20 Boğazköy - a.höyük tarih Çorum Tarihi ve arkeolojik değerler
21 Nemrut dağı Adıyaman Tarihi açık hava müzesi
22 Beyşehir dağı Konya Tarihi, arkeolojik doğal güz.
23 Kaz dağı Balıkesir Çok çeşitli bitki toplulukları

3. MAKİ
Maki, Akdeniz ikliminin hâkim olduğu yerlerde görülen sert yapraklı, kuraklığa dayanıklı, her mevsim yeşil, bodur ağaçlardan ve çalılardan oluşan bir bitki topluluğudur.
Akdeniz Bölgesi'nin kıyı kesimlerinde 800 - 1000 m’lere kadar
çıkabilen makiler, Ege ve Marmara bölgelerinin kıyı kesimlerinde de
görülmektedir.
Makileri oluşturan başlıca bitki toplulukları; sandal, kocayemiş defne, mersin, zeytin, keçiboynuzu, sakız, menengiç, zakkum, erguvan ve tespih ağacıdır. Genellikle 1-2 m boyunda olan bu ağaççıkların dağılışı iklim özelliklerine göre çeşitlilik gösterir.. Örneğin sandal ve tespih ağaçları özellikle yağışın fazla olduğu alanlarda yaygındır.
Akdeniz ve Ege bölgelerinde makilerin cılızlaşıp toprak örtüsünün inceldiği alanlarda, çoğunlukla dikenli çalılardan oluşan ve Garig adı verilen bir bitki topluluğu görülür. Garigler, daha çok doğal bitki örtüsünün tahip edildiği alanlarda görülür.
4. BOZKIR
Yarı kurak ve kurak bölgelerde, ilkbahar yağmurlarıyla yeşerip, yazın sararan sert çayırlar, otlar ve çalılardan oluşan bir bitki örtüsü bulunur. Bu bitki örtüsü ve kapladığı alanlara bozkır adı verilir. Dilimizde bozkır ile eş anlamlı olarak kullanılan step, Rusya'da kurak düzlükler için kullanılan bir terimdir.
Bozkırlar, genel olarak kışların soğuk yazların kurak geçtiği, ılıman kuşağın kurak kesimlerinde (Orta Asya, Doğu Avrupa gibi) ve subtropikal kuşakta yaygındır. Ülkemizdeki bozkırlar, iç. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olmakla birlikte, Karadeniz ve Torosların iç kesimlerinde de görülür.
Bozkırlar, ilkbahardaki yağmurlarla birden yeşerir. Bu dönemde yemyeşil bir görünüme sahip olan bozkırlar, ilkbahar sonunda sararmaya başlar ve yaz ortalarında boz bir renk alır. Yılın büyük bir bölümünde bu rengi taşıdığı için bozkır adı verilmiştir.
Ülkemizdeki bozkırlar, yayıldıkları alanların özelliklerine göre farklı bitki topluluklarından oluşur ve üç ana gruba ayrılırlar. Bunlar; iç ovalardaki bozkırlar, dağ bozkırları ve antropojen bozkırlardır.
4.1 İç Ovalardaki Bozkırlar
İç ve Doğu Anadolu bölgelerinde daha çok 1000 - 1200 m yükseltiye sahip ovalar ve platolarda yaygın olan bozkırlar, genellikle yavşan ve kekik cinsi bitkilerden oluşur.
İç Anadolu Bölgesi'nde çukur alanlarda ve taban suyu seviyesinin yüksek olduğu yerlerde, topraktaki tuzun büyük bir bölümü yüzeyde birikir. Buralarda daha çok tuzcul bitkilerden oluşan bir bitki örtüsü gelişmiştir.
4.2 Dağ Bozkırları
Bunlar, iç Anadolu, Doğu Anadolu bölgeleri ile Kuzey Anadolu dağları ve Toroslarda 1300 m’den daha yüksek yerlerde yaygındır. Dağ bozkırlarında hâkim bitki türü geven, çoban yastığı vb.dir.
4.3 Antropojen Bozkırlar
Ülkemizin yüzölçümünün önemli bir kısmında bozkırlar hâkimdir. Ancak, bu alanların tamamı "tabiî bozkır" değildir. Özellikle iç Anadolu Bölgesi'nin kenar kısımları ile Doğu Anadolu Bölgesi'nde, ormanların insanlar tarafından tahrip edilmesi sonucunda oluşan bozkır alanları vardır, insan eliyle meydana getirilmiş bu bozkırlara "antropojen bozkır" adı verilir.
5. YÜKSEK DAĞ ÇAYIRLARI
Yüksek dağlarda ormanların üst sınırından daha yukarıdaki kesimlerde, dağ çayırları (Alpin çayırlar) yer alır. Kuzey Anadolu dağları ve Toroslarda 2000 m den daha yüksek alanlarda yer alan dağ çayırları. Doğu Anadolu'nun yüksek dağları ile Erzurum - Kars ve Ardahan platolarında yaygındır. Yılın büyük bir bölümünde yeşil olan dağ çayırları, ilkbahardan itibaren karların erimesiyle ortaya çıkar. Sonbahara kadar yeşilliğini muhafaza eden çayırlar sararma imkânı bulamadan yeniden yağan karlarla kaplanır.
Ülkemizde yüksek dağ çayırları, yaylacılık ve hayvancılık faaliyetleri açısından önem taşır. Uzun ve gür otlarla kaplı bu alanlarda özellikle büyük baş hayvancılık yaygın olarak yapılmaktadır.
6. TÜRKİYE TOPRAKLARININ OLUŞUMU VE BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ
6.1 Toprakların Oluşumu
Toprak, çeşitli özellikteki ana kayanın, fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerle ayrışmasıyla oluşmuş, içinde zengin canlı toplulukları barınan, bitkilere durak ve besin kaynağı durumundaki örtüdür.toprak, yer kabuğunun üstünü örten gevşek bir tabakadır. Kalınlığı, birkaç cm den 3 m ye kadar değişebilir. Toprağın yapısında, mineral ve organik maddeler ile hava ve su bulunur.
Oluşumunu tamamlamış bir toprak kesitinde; ana kaya, ayrışmış kaya, ham toprak ve olgun toprak katları (horizonlar) bulunur. A,B,C ve D harfleriyle sınıflandırılan bu katların özellikleri kısaca şöyledir.
A. KATI : Toprağın en üst katıdır. Organik madde bakımından zengin olan bu kat, aynı zamanda yıkanma katıdır. Bitkilerin tutunduğu ve yetişip geliştiği tabaka burasıdır.
B. KATI : A Katı ile birlikte asıl toprak katını oluşturur. Toprağın en üst katının yıkanmasıyla sızan mineralllerin biriktiği ham toprak tabakasıdır.
C. KATI : Büyük ölçüde ana kayanın özelliğini taşıyan, ayrışma katıdır. Taban suyunun etkisinde olup, daha çok kaba materyallerden oluşur.
D. KATI : Toprağın ana özelliğini belirleyen kattır. Tortul veya volkanik kökenli olabildiği gibi, çok sert veya kolay ayrışabilen bir özelliğe de sahip olabilir.
RESİM EKLENEKECEK
Ülkemizde toprak tipleri bakımından çok zengindir. Nemli tropikal bölge topraklarından, kurak bölge topraklarına kadar, çeşitli özellikte topraklara sahiptir. Bu çeşitlilik, ülkemizin fiziki yapısının çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Ülkemizdeki farklı iklim ve yeryüzü şekilleri, çeşitli toprak tiplerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Ana kayaların fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerde parçalanıp ayrışarak toprağa dönüşmesi olayına, toprak oluşumu denir. Toprak oluşumundan önce ana kayalar toprak ana materyaline dönüşür. Daha sonrada ana materyalden (C Katı) bir dizi fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar sonucu toprak oluşur. Parçalanma ve ayrışma sonunda, toprak ana materyalini oluşturan kaya ve mineraller daha küçük parçalara ayrılır. Bir kısım maddeler suda çözünür ve asıl yerinden uzaklaşır.
Bu arada bazı yeni maddeler de oluşur. Toprak oluşumu,sadece fiziksel ve kimyasal yollarla ortaya çıkan parçalanma ve ayrışma olayları ile açıklanamaz. Bu süreç içerisinde kilin ve canlı artıklarından oluşan organik maddelerin birikmesi de söz konusu olaylar kadar önemlidir.
Toprak Oluşumu şu aşamalardan geçerek gerçekleşir.
1. Ana kayanın parçalanmasıyla oluşan ana materyale ait parçacıklar küçülür.
2. Kolayca ayrışan mineraller çözünerek kaybolur. Dayanaklı mineraller ve ayrışma sonucunda oluşan bazı mineraller toprakta kalır.
3. Ayrışma, daha çok ana materyalin parçacıkları üzerinde kendini gösterir. Burada minerallerin ayrışması ile peltemsi bir birikim ortaya çıkar.
4. Tuz mineralleri, parçacıkların yüzeyinden yavaş yavaş uzaklaşır. Çok yağışlı bölgelerde yıkanarak tamamen topraktan ayrılır. Az yağışlı bölgelerde ise toprak yüzeyinde yada yüzeye yakın derinliklerde birikir.
5. Değişik yapıda kil mineralleri oluşur. Bunlar toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini büyük ölçüde etkiler.
6. Çeşitli olaylar sonucu kil tabakası meydana gelir.
7. Ayrışmanın çeşitli aşamalarında, değişik miktarda organik madde, toprak yüzeyinde ve arasında birikir ve tipik bir toprak yapısı oluşur.
Toprakların oluşumunda etkili faktör iklim şartlarıdır. Bunun yanında, bitki örtüsü, yer şekilleri, ana materyal ve zaman, oluşumu etkileyen diğer faktörlerdir.
İklimin Etkisi
Toprak oluşumunda en etkili iklim elemanları yağış ve sıcaklıktır. Bunlar, fiziksel ve kimyasal ayrışma olaylarını ortaya çıkardığı gibi, bitki örtüsünün yerleşmesini ve yetişmesini de sağlar. Ayrıca, organik maddelerin parçalanması ve topraktaki canlı hayatın devamı da sıcaklık ve yağışın eseridir.
Ülkemizdeki toprakların oluşumunda ve yayılışında en önemli rolü iklim oynamıştır. Gerçekten de topraklarımızın 2/3’ü iklime bağlı bir dağılış gösterir.
Bitki Örtüsünün Etkisi
Bitki örtüsü de iklim ile bağıntılı olarak toprak oluşumunda etkilidir. Bu etki, bitkilerin topraklara organik madde verme, bitki kökleri ve organik asitlerle ayrışmayı hızlandırma ve eğimli yamaçlarda oluşan toprakları tutma şeklinde görülür.
Yer Şekillerinin Etkisi
Yer şekillerine bağlı olarak ortaya çıkan, yükselti, eğim ve bakı faktörleri, toprak oluşumunda oldukça etkilidir.
Ülkemiz, yüksek ve engebeli bir araziye sahiptir. Bu sebeple yükseltiye bağlı olarak iklim, dolayısıyla bitki örtüsü ve organik faaliyetlerde değişmeler olur. Bu değişmeler, topraktaki organik maddeleri ve özelliklerini etkiler. Yükseklere çıkıldıkça sıcaklığın düşmesi, yağışın artmasına bağlı olarak ayrışma olayını etkiler.
Çok yüksek kısımlarda, kısa bir oluşum dönemi ile toprakta donma ve çözülme olayları ön plana çıkar. Buna bağlı olarak da derin topraklar oluşamaz ve yamaçlar boyunca kaya döküntüleri artar.
Ülkemizde, yükselti ve engebeye bağlı olarak eğim de fazladır. Normal toprak oluşumu, az eğimli ve akaçlama şartlarının uygun olduğu sahalarda görülür. Eğim arttıkça topraklar aşınmaya uğrar. Bu nedenle, toprak normal profil yapısını kazanamaz. Bitki örtüsü yeterince bulunsa bile sadece A,B,C katları oluşabilir.
Ana Materyalin Etkisi
Toprağın ana özelliğini veren ve toprağı oluşturan temel yapı, ana kaya, ve ana materyaldir. Ana materyalin özelliği toprağı etkiler. Ülkemiz tortul, volkanik ve metamorfik (başkalaşmış) arazilere sahip olduğu için bu değişik jeolojik yapıdaki arazilerde, farklı özellikte topraklar oluşmuştur.
Kireç taşları üzerinde, Akdeniz iklimi etkisindeki alanlarda kırmızı renkli topraklar oluşur. Diğer iklim sahalarında ise esmer ve koyu renkli topraklar görülür. Killi tabakalar üzerinde sert ve işlenmesi zor topraklar, kireç taşı ve marn üzerinde ise killi – kireçli balçık özellikli topraklar yaygındır.
Volkanik kayalar üzerinde, taşlı, kumlu, boz – esmer ve esmer topraklar oluşur. Zor ayrışan volkanik kayalar üzerinde ise bitki besin maddeleri yönünden fakir ve sığ topraklar görülür.
Başkalaşmış kayalar üzerinde ise genellikle kum oranı fazla, kolay işlenir topraklar meydana gelir. Ülkemizdeki eski arazilerde (masif alanlarında) bu tür topraklar yaygındır.
Zamanın Etkisi
Toprak oluşumu için uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Bütün katlara sahip olgun bir toprağın meydana gelmesi için binlerce yıl gereklidir. Bu yüzden, toprağın oluştuğu alanın yaşı ile toprak arasında sıkı bir ilişki vardır örneğin, ülkemizde eski araziler üzerindeki toprak kalınlığı fazla iken, yeni oluşumlu arazilerde toprak kalınlığı daha azdır. Bu durumu delta ve taşkın ovalarımızda açıkça görmek mümkündür. Akarsu biriktirmesi sona ermiş ovalarda alüvyal malzeme üzerinde toprak oluşurken, biriktirmenin devam ettiği alanlarda henüz toprak oluşmamıştır.
BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ
1. Yerli Topraklar (Ana Kaya Üzerine Oluşmuş Topraklar)
Bu topraklar, ülkemizdeki iklim şartları ve bitki örtüsüne bağlı olarak meydana gelmiş ve normal profil özelliğine sahip topraklardır. Bunların oluşumunda iklim birinci derecede rol oynadığından, klimatik topraklar da denir.
Düz veya az eğimli sahalarda yaygın olan bu topraklar, taşınmamıştır.
Kırmızı Renkli Akdeniz Toprakları
Akdeniz ikliminin etkili olduğu sahalarda, genellikle kireç taşı üzerinde gelişen, dolin, uvala ve polyelerin tabanlarında oluşan kızıl renkli topraklardır. Oluşumlarında, iklimin yanı sıra Akdeniz bitki topluluklarından kızılçam ve makilerin varlığı da etkili olmuştur. Bünyesindeki demirin oksitlenmesi sonucu kırmızı bir renk alan bu topraklara, Terra Rossa (terra – rosa) da denir.
İklimin etkisiyle organik faaliyetler hızlı olduğundan, bu topraklar organik madde yönünden fakirdir. Eğimli yamaçlarda yüzey oluşumu gösteremeyen bu topraklar, ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nin hemen tamamı ile Ege Bölgesi’nin batısında ve Marmara Bölgesinin güneyinde yaygın olarak görülür. Tarım için oldukça elverişli karstik çukurluklarda bulunan bu topraklara, organik gübre takviyesi yapıldığı taktirde verimleri çok artar.
Kahverengi Orman Toprakları
Orman bakımından zengin olan alanlarda, organik maddelerin birikmesiyle kahverengi topraklar oluşur. Bu toprakların oluşumunda iklimin yanında eğim ve ana kaya da önemli rol oynar. Kahverengi veya esmer orman toprakları, genellikle kireç taşı dışındaki ana kayalar üzerinde görülür. Kahverengi orman toprakları, Karadeniz Bölgesi ile İç Anadolu’nun 1200 m den yüksek alanlarında yaygındır.
Orman toprakları, genellikle tarıma elverişli değildir. Aşırı yıkanmadan dolayı topraktaki besin maddeleri uzaklaşmıştır. Bu sebeple orman alanlarında açıktan tarlalar, verimin düşük olmasından dolayı kısa sürede terk edilir. Ormanlar, tahrip edildiğiyle kalır ve çıplaklaşan arazi erozyona uğrar.
Kahverengi Bozkır Toprakları
Karasal iklime bağlı olarak ortaya çıkan bozkır bitki örtüsüne sahip alanlarda kahverengi topraklar oluşur organik madde bakımından zengin sayılabilecek olan bozkır topraklarında, tahıl tarımı ön plana çıkar. İç Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu’nun çöküntü ovalarında kahverengi bozkır toprakları görülür.
Kestane Renkli Bozkır Toprakları
Bu topraklar, yılık ortalama yağışın 400 mm. nin üstünde olduğu ve yıllık ortalama sıcaklıkların 6 – 10 0C arasında değiştiği sahalarda oluşur. Yükselti ile birlikte yağış miktarındaki artışa bağlı olarak gelişen uzun boylu bozkır ve çayırlar, toprak oluşumunda etkilidir.
Organik madde bakımından zengin olan bu topraklar, Doğu Anadolu ve İç Anadolu platoları ile İç Batı Anadolu bölümünde yaygın olarak görülür. Kestane renkli bozkır toprakları, tahıl tarımı ve hayvancılık için önemli kaynaklardır.
Çernezyomlar (Kara Toprakları)
Çernezyomlar, Erzurum - Kars arasında yükseltinin 1600 – 2000m olduğu alanlardaki yüksek çayırlara bağlı olarak oluşmuştur. Sıcaklığın düşük,yağışın fazla olduğu bu alanlarda, boyu bir metreyi bulan çayırlar gelişir. Organik ayrışma fazla olmadığı için bu topraklarda bolca organik madde birikir. İşte toprağa kara rengi veren bu organik maddelerdir. Bitki örtüsünün yanında volkanik ana kayalar da kara rengin oluşumunda etkilidir.
Bu topraklar, hayvancılık için oldukça elverişlidir. Çernezyomların bulunduğu sahaların yüksek olması tarımı zorlaştırır. Çünkü bu alanlarda yaş mevsimi bitkilerin yetişme süresine göre oldukça kısadır.
Taşınmış Topraklar (Alüvyal Topraklar)
Bitki örtüsünden mahrum yamaçlarda ayrışan materyaller, akarsularla taşınır. Taşınan bu materyaller ya dağların eteklerinde yada ova tabanlarında veya akarsuyun denize döküldüğü alanlarda birikir. İşte bu birikme alanlarında oluşan topraklara, taşınmış veya alüvyal topraklar denir. Bunlar azonal topraklar olarak da adlandırılır.
Taşınmış topraklarda genel olarak tabakalaşma yoktur. Yani olgun bir topraktaki katlar görülmez. Eğimli alanlarda taşıma ve biriktirme olayları devam ettiği için, bu katlar oluşmamıştır. Başlıca taşınmış topraklar ve bunların ülkemizdeki dağılışı şöyledir.
Alüvyal Topraklar
Bu topraklar, akarsuların taşkın ve biriktirme faaliyetlerini sürdürdükleri alanlarda görülür. Özellikle birikinti koni ve yelpazeleri, akarsuların yatak eğimlerinin azaldığı yerler, dağların etekleri ve aralarındaki ovalar ile delta alanlarında hakim olan toprak tipidir. Rengini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini ana materyallar belirler.
Yurdumuzun, kıyı ve iç ovalarındaki topraklar, alüvyal topraklardır. Yerli topraklardan sonra, ülkemizde en geniş alanı , bu topraklar kaplar.
Alüvyal topraklar, bitki besin maddesi yönünden zengindir. Tarıma elverişli olan bu topraklar, genellikle kolay işlenir. Ancak, alüvyal toprakların bulunduğu alanlarda, taşkın ve taban suyunun yüksekliği gibi sorunlar vardır. Buraların, taşkınlardan kurtarılması halinde, verimli tarım alanları kazanılabilir.
Yamaç Toprakları
Dağlık alanlarda, eğimli yamaçlarda ayrışan çeşitli boyutlardaki materyaller, dağların eteklerinde birikir. Bu birikme alanlarında oluşan topraklara, yamaç toprakları veya kolüvyal topraklar denir. Eteklerde oluşan topraklar, derin ve genellikle köşeli çakıllardan oluşur. Su tutma kapasiteleri düşük olan bu topraklara, Kuzey Anadolu dağlarının güney yamaçları ile Toroslarda yer yer rastlanır.
Engebeli alanlarda, eğimli yamaçlardaki ayrışma sürekli ise geriye sadece iri malzeme kalır ve ayrışma olayı devam eder. Bu durumda, taşlı topraklar (litosoller) egemen olur. Ülkemizde, Taşeli platosu, Bozdağlar ve Aydın Dağları ile İç ve Doğu Anadolu’daki volkanik dağlarda bu tür topraklar görülür.
Yamaç eteklerinde, kum boyutundaki çeşitli malzemelerin birikmesiyle, kumlu topraklar da oluşabilir. Birikinti alanlarında, yağış suları kısa zamanda sızdığı için ayrışma gecikir. Bu yüzden buralarda, toprak oluşumu oldukça yavaştır. Bu tür topraklara regosol denir. Ülkemizde İç ve Doğu Anadolu bölgelerindeki volkanik alanlarda, bu tür topraklara rastlanır.
Yamaç toprakları, genellikle eğimli alanlarda oluşan topraklardır. Gelişmelerini tamamlayamadıkları ve yüzey eğimleri fazla olduğu için tarımsal değerleri yoktur. Ancak çoğu zaman, bu alanlarda yerleşen insanlar, tarla açmak amacıyla, zayıf olan bitki örtüsünü ortadan kaldırmaktadır. Bu da, çıplak kalan toprakların erozyonla taşınmasına yol açmaktadır.
Karadeniz bölgesindeki asit karakterli (podzolik) topraklar, çay, fındık, mısır ve soya tarımına oldukça uygundur. Kırmızı Akdeniz toprakları ise, pamuk, zeytin, turunçgil ve bağcılık için elverişlidir. İç bölgelerdeki kahverengi bozkır toprakları, tahıl tarımına çok uygundur. Ayrıca alüvyal topraklar, çok çeşitli tarım ürünlerinin yetişmesine imkan tanır. Yüksek alanlardaki çernezyomlar ise hayvancılığın temeli olan, doğal otlakların yetişmesini sağlar. Görüldüğü gibi topraklarımızın çeşitliliği sayesinde, iklim şartlarına bağlı olarak çok çeşitli tarım ürünleri yetişir.
 

cetincetinkaya

New member
teşekkürler işime yarar ama dönem ödevi için biraz kısa yine de çok saaol bşka da warsa göndereblirsiniz arkadaşlar ... :D
 

tdalkaya

New member
arkadaşım senin konun hakkında direk ödev bulamadım onun için böyle bişey yolladım bulursam yine yollarım kolay gelsin...
 

cetincetinkaya

New member
ilgin için çok teşekkür ederim keşke senden bikaç tane olsa bu forumda seni gibilerine ihtiyaç var herşey için tekrar teşekkür ederim....
 

HTML

Üst