Türkiyedeki Komplo Teorileri

hemenyardim

New member
Katılım
7 Ara 2005
Mesajlar
503
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
37
Türkiye bulunduğu jeopolitik konum ve bölge gereğince yüzyıllardır üzerine oyunlar oynanan bir ülkedir. Bu oyunlar ve planlar son zamanlarda bence artmış ve sona yaklaşmıştır. Dünyanın yöneldiği rotada Türkiye'nin yeri ne acaba? Bu soru sürekli beynimi kurcalamakta. Her alanda bazen insan aklını bile zorlayacak planlar yapılıyor ve uygulamaya konuluyor. Her birimizin farkına vardığı veya hiç değilse düşündüğü Komplo Teorileri vardır. Bu teorilerinizi burada paylaşırsanız herkes olaylara farklı bir açıdan bakmış olur.

Güncel bir teoriyle ben başlatayım. Türkiye'nin en başarılı nükleer fizikçileri arasında gösterilen Yrd.Doç.Dr Bilge DEMİRKÖZ, yılbaşı tatilini geçirmek için gittiği Kartalkaya Kayak tesislerinde kimliği belirsiz bir kişinin çarpması sonucu ağır olarak yaralandı. Hayati tehlikesi devam ediyor. Talihsiz bir kaza gibi görünen bu olay incelendiğinde pek çok ilginç raslantı ile karşılaşılıyor.
Demirköz, Robert Koleji bitirmiş, Amerika'da ve MİT te eğitim görmüş. Son olarak askeriyeden sanayiye yaklaşık 250 alanda bir devrim niteliğinde olacak "parçacıkları hızlandırarak yüksek enerjili ışın oluşturulması" projesinde görevliydi. Bu projede Demirköz ile çalışan 8 nükleeer fizikçi daha vardı. Çok ilginçtir ki, bu 8 fizikçiden 6 sı bir ay önce Isparta'da düşen Atlasjet uçağındaydılar ve hayatlarını kaybettiler.
Dünkü kazada Demirköz e çarpan kişinin olay yerinden kaçması, görgü şahitlerine göre kasklı kafasını çarpma sırasında ileriye uzatıp özellikle göğüs bölgesini hedef aldığı saptlanmış. Araştırılması lazım gelen bir olay olarak görüyorum.
 
Daha önceki aselsan mühendislerinin ölümleri gibi bu olaylar da bana
tesadüf gibi gelmiyor. Bu kadar tesadüf ancak Türk flimlerinde olur.

Bu olay derinlemesine araştırılması gereken bir olay. Isparta'da
Düşen Atlas Jet uçağının ikinci kara kutusunun arızalı çıkması
ve çözümlenememesi de bu düşünceleri destekliyor.

"Parçacıkları hızlandırarak yüksek enerjili ışın oluşturulması"
projesinde görevli olan bilimcilerin kısa aralıklarla ve farklı
olaylarla ortadan kaldırılması gibi bir düşünce insanın kafasına
kocaman bir soru işareti takıyor.

Bu projede görevli olan veya bir sebeple projeyle ilgisi olan
kişilerin ve ailelerinin devletçe ve üst düzeyde korunması
gerekmektedir. Bu projedeki kişilerin işyerinde, laboratuarda
ve kullandıklar bilgisayarları, tuttukları notları ve her türlü
kayıtların da korunması gerekmektedir.

Bu hem bilime, hem bilimle uğraşanlara ve hem de Türkiye
Cumhuriyetinin geleceği için,güveni için gereklidir, diye düşünüyorum.
 
aselsan mühendisleri olayındaki intihar nedenleri çok komikti.
bence bunlar komplo teorisi değil gerçeğin ta kendisi...
 
Kimse farketmiyor ama son yıllarda bir çok silah ve Aselsan gibi teknoloji araştırması yapan kurumlar büüyk bir yükselişe geçti.Bu firmaların TSK bünyesinde korunmasl lazım.
 
ESKİ MALİYE BAKANI Adnan Kahveci "Bizim bağımsız olmamız için Amerika ve IMF'den kurtulmamız lazım." dedi ve 2 gün sonra trafik kazasında öldü.

GAZİANTEP MİLLETVEKİLİ Bedri İnce Tahtacı "Amerika en büyük engeldir bu ülkeye. İstediğini başbakan yapar, istediğini cumhurbaşkanı.“ dedi ve 5 gün sonra Antep'e giderken trafik kazasında öldü.

CUMHURBAŞKANI Turgut Özal "Musul ve Kerkük bizimdir. Alacağız" dedi ve 10 gün sonra öldü.

JANDARMA KOMUTANI Eşref Bitlis "Amerika'nın İncirlik'ten kalkan uçakları PKK'ya yardımda bulunuyor". dedi ve 4 gün sonra (-eksi 60 dereceye kadar dayanıklı olan uçak ile Siirt'e giderken ) uçağı düştü ve öldü..!
Kaza nedeni ise;
UÇAK MOTORLARININ BUZLANMASI!
Oysa o sırada Siirt'te hava -11oC idi.

DENİZLİ VALİSİ Recep Yazıcıoğlu “Bundan sonra Denizli ilinde; CAFE ve benzeri İngilizce isim kullanılmayacak. Yani CAFE değil KAHVE yazılacak." Dedi. Vee.. 1 hafta sonra Ankara'ya giderken trafik kazasında öldü.

TBMM
1 Mart tezkeresine red oyu verdi. “3 gün sonra İstanbul'un göbeğinde bombalar patladı.”
Yaklaşık 50 kişi öldü,
400’ den fazla kişi de yaralandı..!

Medyaya yansıyan ATO ( Ankara Ticaret Odası ) raporu, çarpıcı bir verinin altını bir kez daha çiziyordu. VERİ ŞU :
“TBMM Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu'nun çalışmasına göre, yalnızca son iki yılda Türkiye'ye sokulan kaçak akaryakıtın miktarı 7 milyon 814 bin ton. 7 milyon 814 bin ton !.. Dile kolay... 780 bin küsur karayolu tankeri yükü!..”

Yani, yaklaşık 10 milyon m3... Yani, 10 milyar litre.
Yani, 1 500 000
(bir buçuk milyon) arabanın deposunu İKİ YIL süresince haftada bir doldurmaya yetecek kadar akaryakıt. Muazzam bir rakam değil mi?

İki yılda 780 bin (ya da günde ortalama iki bin küsur) tanker yükü yakıtı, Doğu'daki kaçakçıların katır sırtında;
ya da Irak'a gidip gelenlerin kamyonların gizli bölmelerinde sokmuş olmaları mümkün mü? Peki, ülkeye bir şekilde girdikten sonra, nasıl pazarlanabilir ki?

Gizli gizli, yol boyu mendil satan çocuklar eliyle pet şişelerde ya da kentin  arka sokaklarında tenekelerle satılacak bir miktar değil ki... Miktarın büyüklüğüne bakınca, insanın aklına bu yakıtın ancak benzin istasyonları aracılığı ile pazarlanmış olacağı geliyor. İnsanın aklına gelen, neyse ki, Devlet'in de aklına geldi.

Bu kaçakçılıktan iki yılda 10,7 milyar YTL (bir-iki rafineri ve demir- çelik tesisi özelleştirme bedeli kadar) vergi kaybı olduğunu saptayınca, ülke çapındaki benzin istasyonlarında büyük çaplı bir operasyon yapıldı.

Toplanan yakıt örneklerinin tahlil sonucu henüz belli değil. Ama... "LİSANSSIZ" istasyonlara, daha önce uyarılmış olmalarına rağmen, halâ yakıt vermeye devam eden dağıtım şirketlerine bu kanundışı davranışları nedeniyle ceza kesildi.

Kesilen cezanın toplamı; 1 milyar 666 milyon 935 YTL.  Rekor ve bu özelliğiyle tarihî bir ceza...1 milyar 666 milyon 935 YTL ...

Dağıtım şirketlerinin "YÜRÜTMENİN DURDURULMASI"
istemiyle Danıştay'a yaptıkları başvuru reddedildi...Ve ödeme için kendilerine verilen 30 günlük sürenin dolmasıyla birlikte, EPDK şirketlere haciz uygulanması için Maliye Bakanlığı'na başvurdu.

Şimdi gelelim konunun
“ BAM TELİ "ne... Bu ülkede birilerine (gecikme faizleri hariç), 1.000.000.000 (bir milyar) ABD dolarını aşkın ceza tahakkuk ettirilecek ve bu cezanın tahsili için harekete geçilecek, ama
GÜNDEM BUNUNLA ÇALKALANMAYACAK.

Aklınızın bu durumu hazmetmesi için, ceza yiyen akaryakıt dağıtım şirketlerinin belli başlılarını sıralayalım :
46 milyon YTL : Shell
60 milyon YTL : Termopet
62 milyon YTL : Total
65 milyon YTL : BP
88 milyon YTL : Aytemiz
100 milyon YTL : Erk
113 milyon YTL: Turcas ve ... ve...
499 MİLYON YTL
PETROL OFİSİ

Petrol Ofisi gibi üçüncü sıradaki Erk'in de AYDIN DOĞAN 'ın olduğunu dikkate alırsanız, bu olayın çapına kıyasla MEDYAMIZ TARAFINDAN neden bu kadar sessiz geçiştirilmeye çalışıldığını anlayabilirsiniz.
 
paylasım için saols ama emin ol kimse inanmaz çükü işlerine gelmez bazı mevkideki insanların
 
Tarihimiz hala çözülemeyen komplolarla dolu zaten.....
 
emperyalist lerin önüne taş koyan herkes ölüyor ama bilmiyorlarki biz ölüm den korkmayız
 
Geri
Üst