Türkiye yükseliyor, Araplar batıyor

¢кfєиa

kнизяиapαe
Katılım
16 Ocak 2009
Mesajlar
1,498
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
║██▓▒İzmiR▒▓██║
Pek çok Arap devleti acziyetlerine gömülmüş kendi aralarında didişip dururken, Türkiye yavaşça ama emin adımlarla İsrail ve İran'ın yanıbaşında Ortadoğu'nun lider ülkesi olarak kendisini ileri sürüyor. Türkiye özellikle de AK Parti iktidarı döneminde nüfuzunu doğuya doğru genişletmek için kararlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor, kendisini lider Sünni devlet ünvanına hazırlıyor.

Türkler Ortadoğu'da bilhassa da Arap bölgesinde psikolojik-stratejik bir boşluğu dolduruyorlar şüphesiz. Bu boşluk, Amerika'ya körkütük itaat yüzünden durağan, şevksiz bir hal alan Mısır gibi geleneksel Arap devletlerinin nüfuzlarını kaybetmelerinin bir sonucu olarak ortaya çıktı.

Türkiye'nin bölgesel konumundaki yükseliş tam bir başarı hikayesidir, ki diğer ülkeler için rol model olarak görülebilir.

Türkiye'nin yıldızı yükseliyor

AK Parti 2002 yılında - çoğu Arap devletlerinde olduğu üzere politik haydutlukla değil - seçim yoluyla iktidara geldiğinde Türkiye'nin yakasını bırakmayan bir dizi müzmin sorunu sessizce ve zekice hal yoluna koymak için çalıştı. En nihayet, çoğu iktisadi kökenli bu hastalıkları şaşırtıcı etkileri ve artetkileri olacak şekilde başarıyla tedavi etti ve Türkiye ekonomisi bir zamanların müzmin durgunluğundan çıktı ve aynı zamanda bilhassa da üretim ve ihracat sektörlerinde olağanüstü büyüme kaydedildi. Türkiye bugün dünyanın 17'nci ekonomik gücü. İsrail ve Amerika'ya karşı gururla kalkıp "Hayır" diyebilecek bir ülke aynı zamanda.

İç siyasette, Türk hükümeti sürüncemede kalmış Kürt problemini Kürtlerin dertlerine kulak kabartarak, Kürtlerin dil ve kültürel haklarının meşruiyetini tanıyarak sessizce çözmeye yahut en azından etkisiz hale getirmeye baktı. İç siyasetin istikrar kazanmasına, iç güvenliğin artmasına - iktisadi refahın temel şartlarıdır - bir hayli yardım etti bu.

Türkiye, Erdoğan liderliğinde Ermenistanla eski problemlerini çözme yolunda mesafe kaydetti ve böylelikle İsrail ve Amerikan Yahudi lobisini, Türkiye'yi İsrail-Amerikan yörüngesinde tutmak için yine Türkiye'ye karşı tekrar tekrar kullandığı hassas bir baskı kartından mahrum etti.
Ancak gene de AK Parti hakkında en bahse değer olanı, ABD ve İsrail'e karşı hür iradesini koruma azmidir. Yedi yıl önce Amerika Irak'ı işgal etmek üzereyken, Türk hükümeti Irak'a saldıracak uçakların İncirlik üssünden kalkmasını reddetti. Başbakan Erdoğan, Türk halkının toplu iradesini yansıttığını söylediği bu kararı savundu. Çoğu Arap devleti, on binlerce Iraklıyı katleden George W. Bush yönetimini hoşnut etmek ve yatıştırmak için birbirleriyle rekabet ederken oldu tüm bunlar.

Erdoğan, Amerikalılara hiçbir izahta bulunmak zorunda kalmadı. Sadece "Hayır" dedi. Hepsi bu.

Vahşi hayata daha çok, medeni beşeri bir topluma daha az benzeyen bir dünyada ülkesinin haysiyetini koruyan Erdoğan, biçâre Filistinli halka karşı câni ve Nazilerinkine benzer saldırılar düzenleyen dünyanın dokunulmaz devleti İsrailin üzerine gitmekten çekinmedi. Bazı pratik nedenlerden dolayı İsraille ilişkileri muhafaza eden Erdoğan, Türkiye'nin İsraille ilişkilerinin geleceğinin İsrail'in davranışlarına, özellikle de Filistinlilere karşı davranışlarına bağlı olacağını İsrail rejimi liderlerine bâriz şekilde gösterdi.

Bir zamanlar İsrail'in Ortadoğu'daki stratejik müttefikinin liderinden gelen ciddi sözlerdir bunlar. İsrail mesajı aldı ama içselleştirme ve kabullenme sıkıntısı içinde ne yapacağını bilemiyor.

Arap olmayan Türkiye'nin öngörülür gelecekte Filistinlilerin proaktif bir müttefiki olmayacağı doğrudur. Bununla birlikte, İsrail Gazze halkına ve diğer Filistinlilere Naziler gibi soykırım serüveni yaşatmaya kalktığında, bugünden sonra Türkiye sağır ve dilsizleri oynamayacak, başka tarafa bakmayacaktır. En azından Türkiye AK Parti öncesinde olduğu gibi İsrail için stratejik bir varlık olmayacak artık.

Durağan Arap dünyası

Arap dünyası, Türk başarı hikayesinin aksine, kendi içinde bölünmüşlük yaşamayı sürdürüyor, pek çok Arap devleti ekonomik bakımdan ayakta kalma mücadelesi veriyor ve bu esnada egemenliklerini ve ulusal haysiyetlerini İsrail'in muhafızı Amerikaya bâriz bir şekilde teslim ediyorlar. Toplu olarak Arapların durumu, I. Dünya Savaşını müteakip Osmanlı halifeliğinin çökmesinden bu yana belki de en kötü durumdur. Arapların Gazze Şeridi'ndeki ablukayı yarmak gibi nispeten kolay bir görevde toplu halde kaydettikleri başarısızlık, derin bir acziyeti ve tüm bünyenin felç geçirdiğini gösteriyor.

Benzer şekilde, her bir Arap devletinin yahut Şeyhliğinin kendi iç meseleleriyle meşgul olması, Arapların iktisâdi ve siyasi bütünleşme çabalarına geçit vermiyor. Siyasi felcin - boğucu musibetin – ana nedeni, Arap dünyasına hâkim olan kabile zihniyeti ve hanedan despotizmidir. Bu kabile zihniyetinin en somut ifadelerinden biri de ister kraliyet isterse cumhuriyet siyaseti izliyor olsun, otokratik Arap yöneticilerinin kendi halklarını denetim altında tutmak, kendilerinin ve oğullarının iktidarını kalıcı kılmak için var olmalarıdır yoksa uluslarına liderlik etmek ve onların çıkarlarını yürütmek için değil. Örneğin Mısır 80 milyonluk nüfusuyla muazzam bir beşeri kaynağa sahip; tasarrufunda başka kaynakları da var. Bir zamanlar Afrika kaplanı olacağı düşünülen bu çok önemli ülke, rejimin despotik politikaları ve iç karartıcı siyasi idâre yüzünden hayatın tüm alanlarında gerisin geriye gidiyor. Bu vaziyetin Mısırlılarda toplu depresyonu, hissizliği ve çaresizliği beslediği ve derinleştirdiği kolayca tahmin edilebilir, ki binlerce profesyoneli haysiyet, saygı ve iş fırsatları için yurtdışına itelemiştir.


Körfez Ülkeleri

Zengin Arap ülkeleri cahil, dekadan ve hanedan despotlarca yönetildiği için hüsran verici döngüye onlar da kapıldılar çünkü egemen şeyhlerin nihâi stratejisi, bedeli ne olursa olsun iktidarda kalmaktır ve yabancı güçlerin iradesine boyun eğmek buna dâhildir. Söylemeye gerek yok, bu despotlar pek çok örnekte apaçık cehalet sergilediler; tasarruflarındaki devasa mâli kaynakları somut ve uzun ömürlü iktisâdi gerçeklere tahvil etmede skandal denilecek şekilde başarısız oldular. Bazı Arap şeyhlikleri gerçekte o kadar aptallar ki milyarlarca doları şatafatlı ama iktisâdi bakımdan faydasız projelere, servetlerini gösterdikleri yüksek kulelere döktüler.

Ancak bu kabile şefleri, Dubai örneğinde gördüğümüz üzere ekonomilerini gerçek mâli krizlerden koruyacak başlıca araçlardan mahrumlar. Yıkıcı kabile zihniyeti, Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri gibi kültürel olarak homojen ülkelerin ortak pazar kurmalarına veya para birliğine geçmelerine izin vermedi. Muhtemel bir dış saldırıya karşı muteber bir askeri kuvvet inşa etmiş de değiller.

Şüphe yok ki Arapların hâli gitgide daha da kötüleşecek ta ki Arap evi büsbütün çökene dek. Arap kitleleri uyuşukluğa, yeise ve hissizliğe son verip kendilerini güçlendirmeye ve gaspedilen haysiyet ve hürriyetlerini yeniden kazanana dek bu böyle. Araplar aptal değil, Türklerden, din kardeşlerimizden birşeyler öğrenmek istiyorlarsa, öğrenebilirler. Ama ne ki atı suya götürebilir ama içmeye zorlayamazsınız.

Kur'an'ın Hz. Muhammed'e (s.a.v) vahyedildiği ülkedeki bilyonerler hayvani arzuların peşinden koşarken Şer-i hükümleri hâkim kıldıklarını iddia etmekteler. Madem öyle, milyonlarca müslüman çocuklarına yiyecek bulamazken, mesela dekandan bir prense ümmetin kaynaklarını kendi şehevi arzularına harcamasına hangi şer-i hüküm izin veriyor? Allah, böyle bir dekadan prensi Kur'an'da uyarmakta, cezasının an meselesi olduğunu bildirmektedir. “Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” (Muhammed, 38. Ayet, Diyanet Meali)

Bu arada Türk kardeşlerimize tekrar hoşgeldiniz diyoruz. Osmanlıları uzun zamandır özlüyorduk.

Palestine Think Thank
çeviren:M. Alpaslan Balcı
kaynak:Dünya Bülteni [ Yazar : Halid Amayreh ]
 
Bunu dünyada görmeyen kalmadı ama içimizdeki üç maymuncular hala görmemekte ısrar ediyor. İçimizdeki düşmanlara rağmen dışarıda yükselişimiz devam ediyor. Ya şu içerideki düşmanlar da olmasa , Demek ki; bırak bölgemizi Dünyanın lider ülkeliğine soyunmamız işten değil.
 
Türkiye batıyor Araplar daha çok batıyor
Ölçü araplar olunca Türkiyemizin yükseliyomuş gibi
görünmesi normaal.
 
Türkiyeyi Araplarla mı kıyaslıyorsunuz! sizin beyinleriniz bu kadar alıyor.Sizi gidi Arapçılar sizi! yakında Türk benliğinizide kaybedeceksiniz.
 
üfff...inanın okumadım bile...kardeşim ben, sen, o, hepimiz bunları yazıp...çizip...okuyup...buralara taşımadan önce; cebimize giren çıkan paraya bi bakalım da ondan sonra birilerini övelim ya da yerelim ne dersin?

ben söyliim; hiç bişey değişmedi....aksine uçuruma doğru yuvarlanıyoruz....o kadar...
 
Kimileri gerçekleri yazmış kimileri gerçek olmasını istediklerini , Birçok yabancı yazar Türkiye nin 20 yıl içerisinde büyük ekonomik güç olacağına dair kitaplar yazıyor , Hatırladığım bu ülkelerden biri de Meksika idi
Ben şahsen Osmanlının dirileceği düşüncesine sahibim araplar kabileci insanlar güçlü bir devlet kurmak için gereken sisteme tarih boyunca sahip olamadılar ama biz de bu var , İran da tüm müslümanları sahiplenemeyecek bir zihniyete sahip ama biz öyle değil ki biz gayrimüslimleri bile sahipleniriz örnekleri osmanlı da mevcut...
Avrupa ülkelerinde üniversite okuma oranı düşüşte , işsizlikse artıyor ekonomileri kötü yönde bizse insallah daha da iyi olacağız bu yazdıklarıma da karsı çıkanlar olacaktır elbet 5-10 yıl içinde ilk meyveleri topluyacaz meraklanmayın
 
Kimileri gerçekleri yazmış kimileri gerçek olmasını istediklerini , Birçok yabancı yazar Türkiye nin 20 yıl içerisinde büyük ekonomik güç olacağına dair kitaplar yazıyor , Hatırladığım bu ülkelerden biri de Meksika idi
Ben şahsen Osmanlının dirileceği düşüncesine sahibim araplar kabileci insanlar güçlü bir devlet kurmak için gereken sisteme tarih boyunca sahip olamadılar ama biz de bu var , İran da tüm müslümanları sahiplenemeyecek bir zihniyete sahip ama biz öyle değil ki biz gayrimüslimleri bile sahipleniriz örnekleri osmanlı da mevcut...
Avrupa ülkelerinde üniversite okuma oranı düşüşte , işsizlikse artıyor ekonomileri kötü yönde bizse insallah daha da iyi olacağız bu yazdıklarıma da karsı çıkanlar olacaktır elbet 5-10 yıl içinde ilk meyveleri topluyacaz meraklanmayın

Gaza gelmeyin.

Dahada şişecez diye patlamak var işin ucunda.
Eğer bir şeyler yapacaksak büyüyeceksek önce ekonominin
düzelmesi lazım,dışa bağımlılıktan kurtulmamız yada asgari
naktaya çekmemiz lazım.

Meyve toplamak için ,önce toprak,sonra fidan lazım özetle
çalışmak lazım.
 
görünen köy kılavuz istemez.

Borsa tavan yapıyor.

İki öksürükte faizler tavan yapmıyor.

nemalar odendi key odendi

her taraf ev dolu(üç beş muteaahhitin agız kokusunu cekmek yok

bi elimiz yagda bi elimiz balda

bütün dünya el üzerinde tutuyor

Hala at gözlüğü takmış bedbahtlar GÖREMİYOR / GÖRMEK İSTEMİYOR
 
elbet herkes görecek inat boşuna :sigara: şimdilik müzmin muhalefetlik yapa dursunlar :p
 
Geri
Üst