SpooKs `
єภ๔๏קlคz๓
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün akşam ABD basınına sızan BM'nin Mavi Marmara raporuyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu, "İsrail ile ilişkiler ikinci katip düzeyine indirilmiştir, bunun dışındaki tüm görevliler ülkelerine gönderilecek" dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, iki ülke arasındaki askeri anlaşmaların tümünün askıya alındığını da kaydetti.
Rapora tepki gösteren Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
- İsrail bundan 15 ay önce Gazze'ye yardım gönderen 32 ülkeden katılımcının yer aldığı yardım konvoyuna bir saldırı düzenlemiştir.
- 8'i türk biri ABD vatandaşı 9 sivili öldürmüş, bir çok kişiyi yaralamış ve tutsak almıştır.
- Somut gerçekler değişmedi. İsrail'in bu saldırısı uluslararası sularda gerçekleşti.
- Bütün medeniyetler savaş için bile adil savaş kuralını getirmiştir.
- Savaşın meşru olduğu hallerde dahi masum sivillerin ödürülmesi insanlık suçu olarak görülmüştür. İsrail ise savaş değil barış zamanında sivilleri katletmiştir. Üstelik bunu uluslararası sularda gerçekleştirmiştir. İsrail'in işlediği suç basit bir suç değildir.
- Hiçbir kimse bu suçu örtemez, mazur gösteremez. Hiçbir ülke hukukun üstünde değildir.
- İnsanlığı katledenler er ya da geç hukuk önüne çıkar. Ne İsrail hükümeti ne de saldırıyı gerçekleştirenler hukukun üstündedir.
- Adaletin yerini bulması amacıyla süratle harekete geçtik. BM'yi ve GK’yi acil toplantıya çağırdık. Oradaki konuşmada insanlığın Akdeniz’in sularında boğulduğunu belirtmiştim. Nitekim 1 Haziran günü GK bir başkanlık açıklaması kabul etti ve şeffaf soruşturma çağrısında bulundu.
- BM İnsan Hakları konseyi de soruşturma sürecine girdi. BM Genel Sekreteri de panel oluşturdu. Biz de tam işbirliği içinde olduk raporumuzu sunduk. İsrail ise sürekli çalışmalarını geciktirdi.
- Tazminat talep ettik, Gazze ablukasının kaldırılması gerektiğini vurguladık.
- Şartlar yerine gelmezse ilişkilerin normalleşmeyeceğini vurguladık. Farklı zamanlarda toplam 4 tur görüşme gerçekleştirdik.
- İlk kez 2010 Aralık’ta gerçekleştirilen görüşmeler çerçevesinde 2 ayrı anlaşma üzerinde mutabakata varıldı, ancak İsrail kabinesindeki anlaşmazlıklar nedeniyle bunları imzalamadı.
- Palmer Komisyonu’nun gecikmelerinin hepsi İsrail hükümetinin talebi sonucu gerçekleşmiştir. Ancak son olarak gündeme gelen 6 aylık uzatma kabul edilmemiştir.
- TR ve IL’nin taraf olmadığı, Sadece Palmer ve Uribe’nin imzaları taşıyan raporun 1 Eylül’de basına sızmış olması da düşündürücüdür. Maalesef bu süreçte İsrail tarafı devlet ciddiyeti ve mahremiyeti içinde davranmamıştır.
- Rapor sadece imzasını taşıyanların görüşünü yansıtır.
- Yolcuların ciddi anlamda kötü muameleye maruz kaldıkları, kişisel eşyalara hukuk dışı el konuşmasıyla konsolosluk yardımına erişime engel olunduğu belirtilmektedir.
- İnsan Hakları Konseyi’nin veri toplama misyonu ablukanın hukuka aykırı olduğunu ortay akoymuştur. Bu hem İHK’de onaylanmış hem de uluslararası hukukun kabulünü görmüştür.
- Hukuki olmaktan ziyade siyasi Saiklere dayandığı ortadadır. Türkiye bunu kesinlikle kabul etmeyecektir. Konuyu uluslararası hukuki mercilere götürmeye kararlıyız.
- Taleplerimiz bellidir, yerine getirilmedikçe İsraille ilişkiler normalleşmeyecektir. İsrail’İn eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bedel ödemesinin zamanı gelmiştir.
ASKERİ ANLAŞMALAR ASKIYA ALINACAK
1.Türk İsrail diplomatik ilişkileri ikinci kâtip düzeyine indirilecektir. 2.kâtip düzeyinde tüm görevler başta büyükelçi olmak üzere Çarşamba günü ülkelerine geri döneceklerdir.
2. Türkiye ile İsrail arasında askeri anlaşmaların tümü askıya alınmıştır.
3. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı bulunana sahildar devlet olarak Türkiye Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır.
4. Türkiye İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu tanımamaktadır. İsrail’in 31 Mayıs 2010 tarihi itibari ile Gazze’ye yönelik olarak uyguladığı ablukanın uluslararası adalet divanında incelenmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda BM genel kurulunu harekete geçirmek için girişimlere başlıyoruz.
5.İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine tarafımızdan gereken her türlü destek verilecektir.
Haberin Devamı
"İSRAİL'İN BEDEL ÖDEMESİNİN ZAMANI GELDİ"
Mavi Marmara baskının üzerinden geçen 15 ayda somut gerçeklerin değişmediğini belirten Davutoğlu, raporun bulgularına karşın Türkiye'nin taleplerinin geçerliliğini koruduğunun altını çizdi.
Davutoğlu, "Taleplerimiz bellidir, yerine getirilmedikçe İsraille ilişkiler normalleşmeyecektir. İsrail’in eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bedel ödemesinin zamanı gelmiştir" dedi.
"HİÇBİR ÜLKE HUKUKUN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR"
Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin hukukun üzerinde olmadığını ifade eden Davutoğlu, baskından bu yana geçen 15 ayda, ilk günden itibaren BM Güvenlik Konseyi ve BM İnsan Hakları Konseyi gibi uluslararası mercilere başvurarak adalet aradıklarını söyledi.
Bu dönemde Türk tarafı olarak ilgili kurumlara her türlü desteği verdiklerini, İsrail tarafının ise sürekli olarak süreci geciktirmeye çalıştığını belirten Dışişleri Bakanı, gerçekleşen görüşmelerde kabul edilen mutabakat metninin de İsrail kabinesindeki uyuşmazlıklar dolayısıyla imzalanamadığını sözlerine ekledi.
"İSRAİL DEVLET CİDDİYETİ İÇİNDE DAVRANMAMIŞTIR"
"Palmer Komisyonu'nun ertelemelerinin tamamı İsrail hükümetinin talebi sonucu gerçekleşmiştir. Ancak son olarak gündeme gelen 6 aylık uzatma tarafımızca kabul edilmemiştir" diyen Davutoğlu, Türkiye ve İsrail'in taraf olmadığı, sadece Komisyon Başkanı Geoffrey Palmer ve Yardımcısı Alvaro Uribe'nin imzalarını taşıyan raporun 1 Eylül'de basına sızmış olmasının da düşündürücü olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, "Maalesef bu süreçte İsrail tarafı devlet ciddiyeti ve mahremiyeti içinde davranmamıştır" dedi.
Davutoğlu, "İsrail ile ilişkiler ikinci katip düzeyine indirilmiştir, bunun dışındaki tüm görevliler ülkelerine gönderilecek" dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, iki ülke arasındaki askeri anlaşmaların tümünün askıya alındığını da kaydetti.
Rapora tepki gösteren Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
- İsrail bundan 15 ay önce Gazze'ye yardım gönderen 32 ülkeden katılımcının yer aldığı yardım konvoyuna bir saldırı düzenlemiştir.
- 8'i türk biri ABD vatandaşı 9 sivili öldürmüş, bir çok kişiyi yaralamış ve tutsak almıştır.
- Somut gerçekler değişmedi. İsrail'in bu saldırısı uluslararası sularda gerçekleşti.
- Bütün medeniyetler savaş için bile adil savaş kuralını getirmiştir.
- Savaşın meşru olduğu hallerde dahi masum sivillerin ödürülmesi insanlık suçu olarak görülmüştür. İsrail ise savaş değil barış zamanında sivilleri katletmiştir. Üstelik bunu uluslararası sularda gerçekleştirmiştir. İsrail'in işlediği suç basit bir suç değildir.
- Hiçbir kimse bu suçu örtemez, mazur gösteremez. Hiçbir ülke hukukun üstünde değildir.
- İnsanlığı katledenler er ya da geç hukuk önüne çıkar. Ne İsrail hükümeti ne de saldırıyı gerçekleştirenler hukukun üstündedir.
- Adaletin yerini bulması amacıyla süratle harekete geçtik. BM'yi ve GK’yi acil toplantıya çağırdık. Oradaki konuşmada insanlığın Akdeniz’in sularında boğulduğunu belirtmiştim. Nitekim 1 Haziran günü GK bir başkanlık açıklaması kabul etti ve şeffaf soruşturma çağrısında bulundu.
- BM İnsan Hakları konseyi de soruşturma sürecine girdi. BM Genel Sekreteri de panel oluşturdu. Biz de tam işbirliği içinde olduk raporumuzu sunduk. İsrail ise sürekli çalışmalarını geciktirdi.
- Tazminat talep ettik, Gazze ablukasının kaldırılması gerektiğini vurguladık.
- Şartlar yerine gelmezse ilişkilerin normalleşmeyeceğini vurguladık. Farklı zamanlarda toplam 4 tur görüşme gerçekleştirdik.
- İlk kez 2010 Aralık’ta gerçekleştirilen görüşmeler çerçevesinde 2 ayrı anlaşma üzerinde mutabakata varıldı, ancak İsrail kabinesindeki anlaşmazlıklar nedeniyle bunları imzalamadı.
- Palmer Komisyonu’nun gecikmelerinin hepsi İsrail hükümetinin talebi sonucu gerçekleşmiştir. Ancak son olarak gündeme gelen 6 aylık uzatma kabul edilmemiştir.
- TR ve IL’nin taraf olmadığı, Sadece Palmer ve Uribe’nin imzaları taşıyan raporun 1 Eylül’de basına sızmış olması da düşündürücüdür. Maalesef bu süreçte İsrail tarafı devlet ciddiyeti ve mahremiyeti içinde davranmamıştır.
- Rapor sadece imzasını taşıyanların görüşünü yansıtır.
- Yolcuların ciddi anlamda kötü muameleye maruz kaldıkları, kişisel eşyalara hukuk dışı el konuşmasıyla konsolosluk yardımına erişime engel olunduğu belirtilmektedir.
- İnsan Hakları Konseyi’nin veri toplama misyonu ablukanın hukuka aykırı olduğunu ortay akoymuştur. Bu hem İHK’de onaylanmış hem de uluslararası hukukun kabulünü görmüştür.
- Hukuki olmaktan ziyade siyasi Saiklere dayandığı ortadadır. Türkiye bunu kesinlikle kabul etmeyecektir. Konuyu uluslararası hukuki mercilere götürmeye kararlıyız.
- Taleplerimiz bellidir, yerine getirilmedikçe İsraille ilişkiler normalleşmeyecektir. İsrail’İn eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bedel ödemesinin zamanı gelmiştir.
ASKERİ ANLAŞMALAR ASKIYA ALINACAK
1.Türk İsrail diplomatik ilişkileri ikinci kâtip düzeyine indirilecektir. 2.kâtip düzeyinde tüm görevler başta büyükelçi olmak üzere Çarşamba günü ülkelerine geri döneceklerdir.
2. Türkiye ile İsrail arasında askeri anlaşmaların tümü askıya alınmıştır.
3. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı bulunana sahildar devlet olarak Türkiye Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır.
4. Türkiye İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu tanımamaktadır. İsrail’in 31 Mayıs 2010 tarihi itibari ile Gazze’ye yönelik olarak uyguladığı ablukanın uluslararası adalet divanında incelenmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda BM genel kurulunu harekete geçirmek için girişimlere başlıyoruz.
5.İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine tarafımızdan gereken her türlü destek verilecektir.
Haberin Devamı
"İSRAİL'İN BEDEL ÖDEMESİNİN ZAMANI GELDİ"
Mavi Marmara baskının üzerinden geçen 15 ayda somut gerçeklerin değişmediğini belirten Davutoğlu, raporun bulgularına karşın Türkiye'nin taleplerinin geçerliliğini koruduğunun altını çizdi.
Davutoğlu, "Taleplerimiz bellidir, yerine getirilmedikçe İsraille ilişkiler normalleşmeyecektir. İsrail’in eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bedel ödemesinin zamanı gelmiştir" dedi.
"HİÇBİR ÜLKE HUKUKUN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR"
Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin hukukun üzerinde olmadığını ifade eden Davutoğlu, baskından bu yana geçen 15 ayda, ilk günden itibaren BM Güvenlik Konseyi ve BM İnsan Hakları Konseyi gibi uluslararası mercilere başvurarak adalet aradıklarını söyledi.
Bu dönemde Türk tarafı olarak ilgili kurumlara her türlü desteği verdiklerini, İsrail tarafının ise sürekli olarak süreci geciktirmeye çalıştığını belirten Dışişleri Bakanı, gerçekleşen görüşmelerde kabul edilen mutabakat metninin de İsrail kabinesindeki uyuşmazlıklar dolayısıyla imzalanamadığını sözlerine ekledi.
"İSRAİL DEVLET CİDDİYETİ İÇİNDE DAVRANMAMIŞTIR"
"Palmer Komisyonu'nun ertelemelerinin tamamı İsrail hükümetinin talebi sonucu gerçekleşmiştir. Ancak son olarak gündeme gelen 6 aylık uzatma tarafımızca kabul edilmemiştir" diyen Davutoğlu, Türkiye ve İsrail'in taraf olmadığı, sadece Komisyon Başkanı Geoffrey Palmer ve Yardımcısı Alvaro Uribe'nin imzalarını taşıyan raporun 1 Eylül'de basına sızmış olmasının da düşündürücü olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, "Maalesef bu süreçte İsrail tarafı devlet ciddiyeti ve mahremiyeti içinde davranmamıştır" dedi.