Aydınımızın kafası çok karıştı. Komplo teorilerinin en revaç gördüğü haftayı yaşıyoruz.
Libya’da Haçlılar yeni bir devlet kurmanın peşindeler.
Suriye’de yeni bir yönetim kurma planları ortada cirit atıyor.
Ve tam bu sırada, Amerika Füze Kalkanını Türkiye’ye konuşlandırmaya karar veriyor. Teçhizatların nakliye işi başlatılıyor.
Biz bunları yaşarken, İsrail ile Türkiye arasında bir anlaşmazlık ve ilişkilerin alt düzeye indirilmesine Türkiye tarafından karar veriliyor.
Bunların hepsini alt alta topladığınızda, birbirlerini bütünleyen bir planın içinde olduğumuzu görürsünüz.
Ortadoğu’da Amerika’nın planlarının dışında bir plan, şimdilik görünmüyor.
Bilinen plan Büyük Ortadoğu Projesidir.
Burada bir parantez açmaya ve İsrail ile ilgili ilişkilerin açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç vardır.
Bir ülkenin dış siyaseti iç siyasetinin devamıdır.
Bu siyasetler birbirine ters olamazlar.
Öncelikle Türkiye’nin iç siyasetini hatırlatalım.
Kökten piyasa ekonomisi ve Amerika’nın dayattığı küreselleşme müesseselerinin varlığına dayalı Batı kurumları aracılığı ile Amerika’ya tam bağımlılık.
NATO, OECD, DB, GATT, Gümrük Birliği gibi kurumlar vasıtası ile emperyalist kampa sıkı sıkıya bağımlılık.
Bunların üstüne bir de BOP’u ilave ederseniz, Türkiye’nin İsrail üzerinde bağımsız bir politika yürütmesi hemen hemen imkânsızdır.
O zaman İsrail ile aramızda olan nedir? Neyi yaşıyoruz?
Yaşadığız iç siyasettir.
RTE’nin, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olarak iç politikada kaybettiği saygınlığını, “one münite” polemiği ile geri kazama çabasıdır.
Yani bir iç siyaset uygulamasıdır.
Tıpkı boardlara asılan RTE fotoğraflar gibi…
Türkiye’ye konuşlandırılacak olan Füze Kalkanının İsrail’i İran’a karşı koruyacağı Amerikan Dışişleri Sözcüsü, Bayan Noland tarafından söylendiği bir günde, ilişkileri azalttım demek, bilmem ne kadar inandırıcıdır.
Bir taraftan İsrail’e posta atar görüntü vermek, öte yandan İsrail’i koruyacak Füzeyi Türkiye’ye konuşlandırmak.
Tam bir şark siyaseti, tam bir köylü kurnazlığıdır.
Başka ne amaçlar var?
Arap ülkelerinin halkalarının, hatta Suriye halkının İsrail’e olan düşmanlığını Türk iç siyasetinde taşımak.
Suriye’ye müdahale kukuları alıyorum desem, fazlaca abartı yapmış sayılmam.
Not, AKP iktidarında İsrail ile ticaretimiz sürekli artış gösterdi. TÜSİAD’ın üyelerinin çoğunun Yahudi olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı.
Libya’da Haçlılar yeni bir devlet kurmanın peşindeler.
Suriye’de yeni bir yönetim kurma planları ortada cirit atıyor.
Ve tam bu sırada, Amerika Füze Kalkanını Türkiye’ye konuşlandırmaya karar veriyor. Teçhizatların nakliye işi başlatılıyor.
Biz bunları yaşarken, İsrail ile Türkiye arasında bir anlaşmazlık ve ilişkilerin alt düzeye indirilmesine Türkiye tarafından karar veriliyor.
Bunların hepsini alt alta topladığınızda, birbirlerini bütünleyen bir planın içinde olduğumuzu görürsünüz.
Ortadoğu’da Amerika’nın planlarının dışında bir plan, şimdilik görünmüyor.
Bilinen plan Büyük Ortadoğu Projesidir.
Burada bir parantez açmaya ve İsrail ile ilgili ilişkilerin açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç vardır.
Bir ülkenin dış siyaseti iç siyasetinin devamıdır.
Bu siyasetler birbirine ters olamazlar.
Öncelikle Türkiye’nin iç siyasetini hatırlatalım.
Kökten piyasa ekonomisi ve Amerika’nın dayattığı küreselleşme müesseselerinin varlığına dayalı Batı kurumları aracılığı ile Amerika’ya tam bağımlılık.
NATO, OECD, DB, GATT, Gümrük Birliği gibi kurumlar vasıtası ile emperyalist kampa sıkı sıkıya bağımlılık.
Bunların üstüne bir de BOP’u ilave ederseniz, Türkiye’nin İsrail üzerinde bağımsız bir politika yürütmesi hemen hemen imkânsızdır.
O zaman İsrail ile aramızda olan nedir? Neyi yaşıyoruz?
Yaşadığız iç siyasettir.
RTE’nin, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olarak iç politikada kaybettiği saygınlığını, “one münite” polemiği ile geri kazama çabasıdır.
Yani bir iç siyaset uygulamasıdır.
Tıpkı boardlara asılan RTE fotoğraflar gibi…
Türkiye’ye konuşlandırılacak olan Füze Kalkanının İsrail’i İran’a karşı koruyacağı Amerikan Dışişleri Sözcüsü, Bayan Noland tarafından söylendiği bir günde, ilişkileri azalttım demek, bilmem ne kadar inandırıcıdır.
Bir taraftan İsrail’e posta atar görüntü vermek, öte yandan İsrail’i koruyacak Füzeyi Türkiye’ye konuşlandırmak.
Tam bir şark siyaseti, tam bir köylü kurnazlığıdır.
Başka ne amaçlar var?
Arap ülkelerinin halkalarının, hatta Suriye halkının İsrail’e olan düşmanlığını Türk iç siyasetinde taşımak.
Suriye’ye müdahale kukuları alıyorum desem, fazlaca abartı yapmış sayılmam.
Not, AKP iktidarında İsrail ile ticaretimiz sürekli artış gösterdi. TÜSİAD’ın üyelerinin çoğunun Yahudi olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı.