Türk Savaşlari 5

mObİdİk

New member
Katılım
13 Şub 2006
Mesajlar
1,126
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
tozlu raflardan
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri
Parçası olduğu Türk-Yunan Cephesi
Tarih: 10 - 24 Temmuz 1921
Yer: Kütahya-Eskişehir
Sonuç: Yunan kuvvetlerinin galibiyeti

Taraflar
Yunanistan TBMM Hükümeti Ordusu
Kumandanlar
General Papulas Tuğgeneral İsmet (İnönü)


Yunanlılar, Aslıhanlar ve Dumlupınar Muharebeleri ile Kütahya-Eskişehir Muharebeleri arasındaki üç aylık zaman içinde, Anadolu'daki kuvvetlerini 11 tümene çıkartarak daha da güçlenmiş bir durumda 10 Temmuz 1921'de Bursa-Eskişehir; Bursa-Tavşanlı-Kütahya; Uşak-Dumlupınar-Seyitgazi istikametlerinde üç ayrı koldan taarruza geçtiler. 1, 3, 4 ve 12 nci Gruplar ile bir Mürettep Kolordu olmak üzere; 20 tümen ve 4 sv. tümeninden oluşan Türk Kuvvetleri ise İnönü-Kütahya-Döğer mevzilerinde savunma için tertiplenmişlerdi. Türk Ordusu'nun imha edilmesini ve Afyon, Eskişehir, Kütahya gibi stratejik noktaların işgalini amaçlayan Yunanlılar; İnönü ve Kütahya tahkim edilmiş mevzilerine çatmak yerine, zayıf kuvvetlerle tutulmuş olan Türk Kuvvetlerini güney kanattan kuşatmak üzere harekata başladılar.

I ve II nci İnönü Muharebelerinin aksine, Bursa Bölgesin'de hareketsiz görünen Yunan Ordusu, Afyon Cephesin'de başlangıçta 12 nci, müteakiben de 2 nci Türk Kolorduları bölgesine taarruza geçti. Afyon'u işgal eden ve 12 nci Kolorduya büyük zayiat verdirerek Afyon doğusuna çekilmeye zorlayan Yunanlılar, müteakiben taarruzlarını Altıntaş-Seyitgazi istikametinde yoğunlaştırdılar. 17 Temmuz'da Kütahya da Yunanlıların eline geçince; aynı gün cepheye gelen Mustafa Kemal Paşa çekinmeden direktifini verdi: Batı Cephesi birlikleri önce Eskişehir-Seyitgazi hattına, daha sonra da Sakarya Nehri doğusuna çekilecekti. Askerliğin gereği bunu gerektiriyordu ve süratle yerine getirilmeliydi. 19 Temmuz günü Eskişehir de düşünce, 5'nci Süvari Grubu ve 1'nci Grubun himayesindeki Türk birlikleri Yunanlılara kuvvet kaptırmadan Sakarya Nehrinin doğusuna çekildi.

Hatırı sayılır büyüklükte ülke topraklarının Yunanlılara terk edilmesi anlamına gelen bu durum Yunanlıları ümitlendirirken, TBMM'de tedirginlik yaratmıştı. Bundan sonra Atatürk, Başkomutan olarak ordunun başına geçerken meclisin ordu ile ilgili yetkilerini meclis oylaması sonucu kendisinde toplayarak "Tekâlifi Milliye" emirlerini çıkarttı. Arkasından da tarihte o ana kadar benzeri görülmemiş bir savaş biçimi olan, Türk milletinin "Topyekün Savaş"ını başlattı.

Kütahya-Eskişehir muharebelerinde iki önemli durum dikkati çekmektedir. Birincisi; Yunan Bursa grubunun geç harekata başlaması sebebiyle Batı Cephesi Komutanlığının birliklerin kullanılmasında tereddüte düşmesidir. İkincisi ise; birliklerin yaya olmaları sebebiyle iç hat manevrasının sağladığı avantajlardan istifade edilememesidir.

Sakarya Meydan Muharebesi
Parçası olduğu Türk-Yunan Cephesi
Tarih: 23 Ağustos - 13 Eylül 1921
Yer: Sakarya nehrinin doğusu
Sonuç: Türk kuvvetlerinin galibiyeti

Taraflar
Yunanistan TBMM Hükümeti Ordusu
Kumandanlar
General Papulas Mustafa Kemal Atatürk



Türk ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra cephenin kritik bir durum alması üzerine, Batı Cephesi Birliklerinin düşmanla arada büyük bir mesafe bırakılarak (100 Km. ) Sakarya Nehri Doğusu'na çekilmesine ve bu hatta savunmasını devam ettirmesine karar verildi. 22 Temmuz 1921'de Sakarya Nehri Doğusu'na çekilmeye başlayan Türk Ordusu, güneyden kuzeye 5 nci Süvari Kolordusu (Çal Dağı güneyinde), 12 nci, l nci, 2 nci, 3 ncü, 4 ncü Gruplar ve Mürettep Kolordu l nci hatta olacak şekilde tertiplendi.

14 Ağustos'ta ileri harekata geçen Yunan Ordusu ise, 23 Ağustos'tan itibaren 3 ncü Kolordusu ile Sakarya Nehri doğusundaki Türk Kuvvetlerini tespit, l nci Kolordusu ile Haymana istikametinde, 2 nci Kolordusu ile Mangal Dağı güneydoğusunda kuşatıcı taarruza başladı. Fakat bu taarruzlarında basan sağlayamadı.

Kuşatma taarruzunda başarı sağlayamayan Yunan kuvvetleri, siklet merkezini ortaya kaydırarak Türk savunma mevzilerini Haymana istikametinde yarmak istedi. 6 Eylül'e kadar süren yarma teşebbüsünde de başarılı olamayınca, bulunduğu hatlarda kalarak savunmaya karar verdi. Ancak Türk Ordusu'nun 10 Eylül'de başlattığı genel karşı taarruzla buna da mani olundu. Bu durumda Yunan Ordusu için geri çekilmekten başka hal tarzı kalmıyordu. 13 Eylül'e kadar Sakarya Nehri'nin doğusunda tek Yunan askeri kalmadı. Sakarya'dan çekilen Yunan Ordusu, Eskişehir-Afyon doğusu hattına kadar çekilerek, bu bölge de savunma için tertiplenmeye başladı.

Türk Ordusu bu muharebeler sonunda 26. 000 zayiat verdi. Birlik mevcutlarına göre er zayiatı % 35-40, subay zayiatı oranı % 70-80 arasındaydı. Yunanlılar ise 16. 000'i ölü olmak üzere 46. 000 zayiat verdiler.





Sonuçları [değiştir]
Bu zaferin askeri sonuçları kadar siyasi sonuçları da büyük oldu. Zaferden sonra 20 Ekim 1921'de Türk-Fransız Ankara Antlaşması; 13 Ekim 1921'de Türk-Sovyet Kars Antlaşması imzalandı. Böylece bugüne kadar üç askeri cephede savaşmak zorunda kalan Türk Milleti ve Ordusu, sadece Yunan Cephesi ile savaşmak imkanını elde etti. Ayrıca ülkeyi işgal altında tutan galip İtilaf Devletleri ile antlaşmalar yapılarak Sevr Antlaşması fiilen hükümsüz duruma getirildi.Bu savaş sonunda M. Kemal Paşaya kanunla müşir(mareşal) ve gazilik ünvanı verildi

Sakarya Meydan Muharebesinin bir önemli özelliği de; Atatürk'ün, 5 Ağustos Başkumandanlık Kanunu ile Meclisin tüm yetkilerine sahip olarak 12 Ağustos 1922'den itibaren muharebeleri yerinde sevk ve idare etmesi ve Türk Ordusunu zafere ulaştırmasıdır. Keza Atatürk'ün, Meclis'ten aldığı yetkilerle ilk defa seferberlik ilan edilebilmiş ve Tekalif-i Milliye Emirleri ile ordunun ihtiyaçları karşılanabilmiştir.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi
Parçası olduğu Türk-Yunan Cephesi
Tarih: 26 Ağustos - 30 Ağustos 1922
Yer: Batı Anadolu (Afyonkarahisar ve batısı)
Sonuç: Türk kuvvetlerinin galibiyeti

Taraflar
Yunanistan TBMM Hükümeti Ordusu
Kumandanlar
Hatzianestis Mustafa Kemal Atatürk
Güçler
350,000 60,000


Başkomutanlık Meydan Muharebesi (diğer adıyla Büyük Taarruz) 26 Ağustos - 30 Ağustos 1922 arasında yapılan, Türk tarihinin en önemli zaferlerinden birisidir. Bu savaşı Başkomutan Mustafa Kemal doğrudan kendisi yönettiği için “Başkomutanlık Meydan Savaşı” denir.

Konu başlıkları [gizle]
1 Öncesi
2 Hazırlık
3 Büyük Taarruz
4 Sonuçları




Öncesi [değiştir]
Sevr Antlaşması'nı Türklere kabul ettirmeyi gaye edinen İngilizler, Sakarya'dan sonra başlattıkları diplomatik girişimleri bir süre daha devam ettirmişlerdir. Ancak TBMM Hükümeti Misak-ı Milli'den ödün vermek niyetinde değildirler. Sakarya yenilgisinden sonra müdafaa durumuna geçmek zorunda kalan Yunan ordusu, Eskişehir-Afyonkarahisar hattına geri çekilerek, gerekli korunma tedbirlerini alırken, Türk Genel Kurmayı Yunanlılar toparlanmadan taarruza geçilmesi düşüncesindedir.


Hazırlık [değiştir]
Başkomutan Mustafa Kemal, Anadolu'yu işgal eden ordulara kesin darbeyi indirmek istiyordu. Doğu ve Güney cepheleri tam anlamıyla güvenlik altına alındığından buralardaki birlikler gizlilik içinde Batı Cephesine kaydırıldı. Ordunun eksiklikleri giderildi. 29 Mart 1922'de Ilgın manevraları yapıldı. Rus heyeti Mustafa Kemal'in Yunanlıları yenebileceğini Rusya'ya rapor etti. Rusya'dan bir kısım malzeme yardımı geldi. Bu manevralara Mustafa Kemal, İnönü, Rus büyük elçisi, Azerbaycan büyük elçisi katıldılar. Suvari Kolordusunun komutanı Fahrettin Altay Paşa'ydı. Ilgın'da her yıl gençler gölle gecesi yaparak 29 Mart manevralarını kutlarlardı. Bu geceleri başlatan ve gelenek haline getiren Atilla İspir isminde bir hukuk öğrencisidir.

Mustafa Kemal, Haziran 1922'de taarruz kararı aldı. 6 Ağustos 1922'de orduya gizlice taarruz için hazırlanması emri verildi. Mustafa Kemal Akşehir'e gelerek komutanlarla toplantı yaptı. Toplantıda 26 Ağustos taarruz günü olarak belirlendi. Taarruz Afyon'un güneyinden Dumlupınar yönüne doğru baskın şeklinde başlayacak ve sonra da meydan savaşına dönüştürülerek düşman kuvvetleri tümüyle yok edilecekti.


Büyük Taarruz [değiştir]
14-15 Eylül 1921 tarihinden geçerli olmak üzere seferberlik ilan edilerek, 1899, 1900,1901 doğumlular silah altına alınmış, ordunun asker eksiği tamamlanmıştır. Türk kuvvetlerinin araç ve malzeme eksikleri de çeşitli kaynaklardan tamamlanmaya çalışılmıştır. Başta İstanbul'daki silah depolarından büyük fedakarlıklarla kaçırılan silahlar, İnebolu üzerinden Anadolu'ya nakledilmiştir.

İtilaf Devletleri'nden kamaları alınarak işe yaramaz hale getirilen Türk topları, ilkel aletlerle kullanılır hale getirilmiştir. Sıkıntısı çekilen bazı silahlar da Ruslardan, İtalyanlardan ve Fransızlardan satın alınarak karşılanmaya çalışılmıştır. 6 Mayıs 1922'de başkomutanlık süresi uzatılan M. Kemal Paşa, artık taaruza geçilmesi düşüncesindedir. M. Kemal bu düşüncesini Haziran ortalarında Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa, Savunma Bakanı Kazım Özalp ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşalara açmış ve 15 Ağustosa kadar hazırlıkların tamamlanması kararlaştırılmıştır.

TBMM bu hazırlıkları yürütürken, barışı engelleyen taraf durumuna düşmemek için, diplomatik çabaları sürdürmüş ve Fethi Okyar'ı Avrupa'ya göndermiştir. İngiltere'nin barış yolunu tamamen kapatması, şimdiye kadar ertelenen taarruz kararının uygulamaya konmasını kaçınılmaz kılmıştır.

Mustafa Kemal Paşa, ordunun taarruz hazırlıklarını büyük bir gizlilik içinde sürdürmüştür. Taarruzu gizlemek için Temmuz ayı sonunda ordu birlikleri arasında bir futbol turnuvası düzenleyerek komutanlarla topluca görüşme imkanı sağlamıştır.

26 Ağustos 1922 sabahı saat 04.30'da Türk topçusunun Kocatepe’den başlattığı taarruzda Türk ordusu, Yunan kuvvetlerinin büyük bölümünü yok etmiş, kaçabilenler de 1 eylül 1922 günü Atatürk'ün verdiği "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle, Türk kuvvetlerinin takibi altına alınmıştır.TBMM bile, taarruzdan savaş başladıktan sonra haberdar edilmiştir.Siklet merkezi 1. Orduda olmak üzere, 1. Ordu güneyden, 2. Ordu kuzeyden taarruzla, harekat kısa sürede başarılı bir şekilde gelişti. Yunan savunma hattı parçalandı. 26/27 Ağustos gecesi Yunan mevzileri ele geçirildi. 27 Ağustos’ta Türk Ordusu Afyon’u Yunan işgalinden kurtardı.

Büyük bir gizlilik içinde başlatılan taarruz Yunan ordusunun geri çekilmesine neden olmuştur. Yunan ordusu kısa bir süre içinde Afyon'u Türk ordusuna bırakmıştır.Yapılan muharebeler 30 Ağustos'ta büyük bir zaferle sonuçlanmıştır. Büyük Taarruz'un 30 Ağustos 1922'de gerçekleşen kısmını Mustafa Kemal Paşa, bizzat ateş hatları arasında "Başkomutan" sıfatıyla yönetmiştir. 9 Eylülde Yunanlılar tamamen İzmir'den çıkarılmış, 9 Eylülden 18 Eylüle kadar da Batı Anadolu'nun Yunan istilasından temizlenmesi işlemi gerçekleşmiştir. Böylece 26 Ağustosta başlayan Büyük Taarruz, 15-20 gün gibi kısa bir sürede, itilaf devletleri tarafından en son askeri teknolojiyle donatılmış 250.000 kişilik Yunan ordusunu ne olduğunu anlayamadan kuşatılarak imha edilmiş ya da esir alınmıştır.Böylece Yunan ordusunun yeni bir savunma oluşturması engellenmiştir. Bu muharebede Mustafa Kemal Paşa'nın orduyu bizzat yönetmesi nedeniyle 30 Ağustos Zafei'ne Başkomuatnlık Meydan Muharebesi adı verilmiştir.


Sonuçları [değiştir]
Bu zafer, İslam dünyasında Hıristiyanlığa karşı bir başarı olarak değerlendirilmiştir. Asırlardan beri Batılıların "Şark Meselesi" adı altında, Müslüman Türkleri Anadolu'dan atmaya yönelik hedefleri bu zaferle sonuçsuz bırakılmıştır.
Türk milletinin kendine güven duygusunu yükseltmiş, milli kudret ve yeteneğin yeniden canlanmasını sağlamıştır.
Yeni Türk Devleti’nin temeli olmuştur.
Öldüğü sanılan ve mirası paylaşılmaya yeltenilen Türk milletinin yaşama hakkı ve yeteneği olduğu dünyaya kabul ettirilmiştir.
Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleştirilmiş, bütün düşmanlar Anadolu'dan atılmıştır.
Mudanya Mütarekesi ile Lozan Konferansı’na dayanak olmuştur.
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağı bütün dünyaya kanıtlanmıştır.



Kıbrıs Barış Harekâtı
Tarih: 20 Temmuz 1974
Yer: Kıbrıs Adası
Sonuç:
Bölge Değişimi: Adanın 36% yeşil çizgiyle bölünmüş ve T.C. kontrolüne girmiştir.

Taraflar
Türkiye Yunanistan ve Kıbrıs



Kıbrıs Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askerî harekâtın adıdır.

1571’de Osmanlı yönetimi Kıbrıs’ta yer aldı. Daha önce Ada’da Venedikliler egemendiler. Osmanlı yönetimi, Venedikliler’in elindeki mülkü Rum Ortodoks Kilisesi’ne aktardı. Kiliseye geniş yetkiler verdi. Böylece Rum Kilisesi’ne ve toplumuna güç geldi. Giderek bu güç Türkiye’den gelip yerleşen Türkler’e karşı kullanılacaktı.

1878’de Rusya karşısında zor durumda kalan Osmanlı, Kıbrıs’ın yönetimini geçici olarak İngiltere’ye verdi. Birinci Dünya Savaşı’nda da İngiltere, Kıbrıs’a el koydu. 1950’lerin sonlarında bağımsızlık hareketi başladı ve uluslararası anlaşmalara dayanan bir Türk-Rum Ortak Devleti kuruldu. Fakat Rumlar böyle bir Ortak Devlet’e razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; anlaşmaları, uluslararası anlaşmaları çiğneyerek ve Anayasayı çiğneyerek ve soykırımla Türkler’e saldırılarda bulunarak, Rumlar, 1963 yılında Ortak Devlet’i yıktılar.

Konu başlıkları [gizle]
1 Zürih Antlaşması (11 Şubat 1959)
2 Harekat Kodu: Ayşe Tatile Çıksın
3 II. Barış Harekatı
4 Kaynakça




Zürih Antlaşması (11 Şubat 1959) [değiştir]

11 Şubat 1959Madde 3: Bu Antlaşma hükümlerinin herhangi birinin ihlali (çiğnenmesi) halinde Yunanistan, Türkiye ve İngiltere bu hükümlere saygıyı sağlamak için gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla aralarında danışmalarda bulunmayı üstlenirler. Üç garantör devletten biri, birlikte veya birbirlerine danışarak (işbirliği halinde) hareket etmek olanağı bulunmadığı taktirde, bu antlaşmanın oluşturduğu durumu (state of affairs) münhasıran yeniden oluşturmak gayesi ile hareket etmek hakkını korumaktadırlar.

Atina Yüksek Mahkemesi 21 Mart 1979 tarihinde aldığı kararla Türkiye'nin müdahalesinin, Garanti Anlaşması'nın IV. maddesine göre yasal olduğunu onaylamıştır. Avrupa Konseyi de 29 Temmuz 1974 tarihinde almış olduğu 873 sayılı karar ile Türk müdahalesinin yerinde olduğunu kabul etmiştir.


























Harekat Kodu: Ayşe Tatile Çıksın [değiştir]

20 Temmuz 19745 Temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanları I. Cenevre Konferansı çalışmalarına başladı. 30 Temmuz'da sona eren konferansta Türk tarafının istekleri doğrultusunda: 'Ada'da bir güvenlik bölgesinin kurulması, Rum ve Yunan işgalindeki Türk bölgelerin derhal boşaltılması, esir durumda olan asker ve sivillerin mübâdele edilmeleri veya serbest bırakılmaları, barışın sağlanması ile birlikte anayasaya uygun bir hükûmetin yeniden kurulmasının temini, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu olmak üzere iki otonom idarenin mevcûdiyeti' kabul ve ilan edildi.

Başkaban Bülent Ecevit, adada gelişmelerin kötüye gitmesi sebebi ile diplomatik görüşmeler yapmak üzere Londra'ya gitti. Ancak Ecevit'e rağmen Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Genel Kurmay Başkanı'na Kıbrıs Barış Harekatını başlatma emrini verdi. Erbakan'ın planı, adanın tamamını ele geçirdikten sonra, masada toprakların bir kısmından Kıbrıs Türk Devleti'nin tanınması karşılığı verilmesiydi.

Günün erken saatlerinde, Türk Ordusunun Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kıbrıs'a havadan indirdirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı.Acil olarak toplanan TBMM, Hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi.

Bu karar, İngiltere ve Yunanistan Büyükelçilerine bildirildiği gibi Ankara'da bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sisco'ya da iletildi.Pakistan, Afganistan ve İran Türkiye'ye yardım sözü verdi.Libya Devlet Başkanı Kaddafi ihtiyaç duyulan tüm askerî mühimmatların kullanılabileceğini bildirdi.

Türk kuvvetleri 22 Temmuz'da Girne'yi ele geçirdi. Türk paraşütçüleri Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa'nın Türk kesimine indi. Yunan birliklerinin Ada’da garantör olarak bulunan Türk birliğine saldırması ise, çarpışmaların Ada geneline yayılmasına neden oldu. 22 Temmuz akşamı Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını kabul etti. Türk müdâhalesi sonucu Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Nikos Sampson Hükûmeti de yıkılmıştır.


II. Barış Harekatı [değiştir]

14 Ağustos 1974Ancak 8 Ağustos'ta II. Cenevre Konferansı'nın yapılmakta olduğu zamanda Türklerin 'iyi niyet jesti' olarak Limasol ve Larnaka civarında bir miktar köyü boşaltmış olmalarına rağmen,Millî Muhâfız Alayı ve EOKA-B işgal ettikleri yerleri tahliye etmedikleri gibi ellerindeki esirleri de serbest bırakmamışlardır.

Türkiye, Rum-Yunan hükümetleriyle anlaşmanın mümkün olmadığı kararınr vararak 14 Ağustos'ta başlayıp 16 Ağustos'ta sona eren üç günlük II. Barış Harekatını gerçekleştirdi. Apar topar ülkeye dönem Başbakan Bülent Ecevit, Milli Selamet Partisi kanadına ateşkesi kabul etmemeleri halinde hükümetin bozulacağını ifade etti. Bu ateşkes ile Erbakan'ın planı hayata geçmemiş oldu. Harekât neticesinde bir taraftan Magosa'ya diğer taraftan Lefke'ye varılarak Türk tarafının sınırları çizildi.








NOT BAĞZI EKSİKLİKLER OLABİLİR İSTEKLERİNİZ DOGRULTUSUNDA ONLARDA YAYINLANABİLRİ UMARIM İŞİNİZİ GÖRÜR
 
fazlası ile işimize yarar sol dostum bu iyiliğini unutmucağım :p
 
Geri
Üst