AntidepresaN
New member
Türk Ordusu, İspanyol Ordusu`na benzemez!
Ne diyordu Türkiye`deki Avrupa Birliği lobisi?
"AB`ye girip de bölünmüş bir ülke var mı?" diyorlardı hani?
Özellikle İspanya`yı örnek gösteriyorlar ve ülkenin AB sayesinde bölücülük sorununu çözdüğünü belirtiyorlardı!
İspanya dün resmen bölündü!
Referandum ile Katalonya bölgesinin özerkliği kabul edildi. Katalonlar da "millet içinde millet" olarak ilan edildi. Daha önce Katalon Parlamentosu, bu ifadeyi "Katalonlar bir millettir" diye onaylamıştı.
İspanya ana muhalefeti "İspanya bölünüyor" diye açıklama yaptı. Bölünmeye doğru gidişi gördüğü için darbe imasında bulunan general Jose Mena Aguado görevden alındıktan sonra İspanyol Hükümeti, üst düzey komutanlar arasında bazı değişiklikler yapmıştı.
Buna rağmen İspanya Silahlı Kuvvetleri`ndeki rahatsızlık devam ediyor.
Katalonya örneğinin Bask bölgesine bağımsızlık için cesaret vereceği ve ardından diğer 15 özerk bölgenin de merkezden ayrılmak için mücadele başlatacağından endişe ediliyor.
Peki Türkiye`de durum nedir? Türkiye`nin de aynı yöntemle bölünmeye zorlandığını artık dünyada bilmeyen kalmadı.
Fakat İspanya`dan farklı olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri`nin en temel vazifesi, Türkiye Cumhuriyeti`ni korumak ve kollamaktır. Dolayısıyla hiçbir hükümet, Türkiye`nin birliğini koruyor diye Türk Silahlı Kuvvetleri`ne baskı yapamaz. Yaparsa, ortada kalır!
Fakat, bu durum, dış merkezli güçlere dayananların, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde psikolojik operasyonlar yapmadığı anlamına gelmez.
Nitekim Şemdinli olayından beri Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde müthiş bir yıpratma kampanyası sürdürülüyor. Üzücü olan, bu operasyonlarda artık önemli noktalarda görev yapan bazı siyasilerin ve bazı önemli görevlilerin de rol almasıdır!
Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürk`ün temelini attığı Türkiye Cumhuriyeti`nin yıkılmasına seyirci kalır mı?
2003 yılında KKTC`nin 20. kuruluş yıldönümü toplantısında eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral Hüseyin
Kıvrıkoğlu`na Türkiye`nin birliğine bütünlüğüne yönelik saldırıların her alanda yoğunlaştığını belirterek Silahlı Kuvvetlerin tavrının ne olacağını sordum.
Kıvrıkoğlu, tespitlerime hak vererek "Bugünkü farklılık, bu saldırıların aynı anda hep birlikte yönelmiş olmasıdır" diye cevap verdi.
Yine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök`e de bu endişelerimi soru olarak yönelttiğimde, "Türk Silahlı Kuvvetleri çok güçlüdür, zannettiğinizden daha da güçlüdür" diye cevap verdiğini hatırlattım; Kıvrıkoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti`ni kuran güç olan Silahlı Kuvvetler, yıkılmasına da izin vermez. Bunu herkes böyle bilsin. İç Hizmet Kanunu da, `koruma ve kollama` sözleriyle bunu emreder ve bu kuralı hiçbir güç değiştiremez" dedi.
Kıvrıkoğlu ekledi: "Cumhuriyet Silahlı Kuvvetler tarafından kurulmuş olduğu için bunu tek ayaklı bir masaya benzetebiliriz. Tek ayak ama, masayı taşıyacak kadar güçlü bir ayak. Bu ayağı zaman içinde güçlendirmek gerekirdi. Ekonomi ile medya ile bu masayı, yani cumhuriyeti güçlendirmek gerekirdi. Ama maalesef medya bu konuda çok yetersiz kaldı. Bazı arkadaşlar müstemleke basını diyorlar ya, bu tabir doğrudur!"
Arslan Bulut
Ne diyordu Türkiye`deki Avrupa Birliği lobisi?
"AB`ye girip de bölünmüş bir ülke var mı?" diyorlardı hani?
Özellikle İspanya`yı örnek gösteriyorlar ve ülkenin AB sayesinde bölücülük sorununu çözdüğünü belirtiyorlardı!
İspanya dün resmen bölündü!
Referandum ile Katalonya bölgesinin özerkliği kabul edildi. Katalonlar da "millet içinde millet" olarak ilan edildi. Daha önce Katalon Parlamentosu, bu ifadeyi "Katalonlar bir millettir" diye onaylamıştı.
İspanya ana muhalefeti "İspanya bölünüyor" diye açıklama yaptı. Bölünmeye doğru gidişi gördüğü için darbe imasında bulunan general Jose Mena Aguado görevden alındıktan sonra İspanyol Hükümeti, üst düzey komutanlar arasında bazı değişiklikler yapmıştı.
Buna rağmen İspanya Silahlı Kuvvetleri`ndeki rahatsızlık devam ediyor.
Katalonya örneğinin Bask bölgesine bağımsızlık için cesaret vereceği ve ardından diğer 15 özerk bölgenin de merkezden ayrılmak için mücadele başlatacağından endişe ediliyor.
Peki Türkiye`de durum nedir? Türkiye`nin de aynı yöntemle bölünmeye zorlandığını artık dünyada bilmeyen kalmadı.
Fakat İspanya`dan farklı olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri`nin en temel vazifesi, Türkiye Cumhuriyeti`ni korumak ve kollamaktır. Dolayısıyla hiçbir hükümet, Türkiye`nin birliğini koruyor diye Türk Silahlı Kuvvetleri`ne baskı yapamaz. Yaparsa, ortada kalır!
Fakat, bu durum, dış merkezli güçlere dayananların, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde psikolojik operasyonlar yapmadığı anlamına gelmez.
Nitekim Şemdinli olayından beri Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde müthiş bir yıpratma kampanyası sürdürülüyor. Üzücü olan, bu operasyonlarda artık önemli noktalarda görev yapan bazı siyasilerin ve bazı önemli görevlilerin de rol almasıdır!
Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürk`ün temelini attığı Türkiye Cumhuriyeti`nin yıkılmasına seyirci kalır mı?
2003 yılında KKTC`nin 20. kuruluş yıldönümü toplantısında eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral Hüseyin
Kıvrıkoğlu`na Türkiye`nin birliğine bütünlüğüne yönelik saldırıların her alanda yoğunlaştığını belirterek Silahlı Kuvvetlerin tavrının ne olacağını sordum.
Kıvrıkoğlu, tespitlerime hak vererek "Bugünkü farklılık, bu saldırıların aynı anda hep birlikte yönelmiş olmasıdır" diye cevap verdi.
Yine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök`e de bu endişelerimi soru olarak yönelttiğimde, "Türk Silahlı Kuvvetleri çok güçlüdür, zannettiğinizden daha da güçlüdür" diye cevap verdiğini hatırlattım; Kıvrıkoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti`ni kuran güç olan Silahlı Kuvvetler, yıkılmasına da izin vermez. Bunu herkes böyle bilsin. İç Hizmet Kanunu da, `koruma ve kollama` sözleriyle bunu emreder ve bu kuralı hiçbir güç değiştiremez" dedi.
Kıvrıkoğlu ekledi: "Cumhuriyet Silahlı Kuvvetler tarafından kurulmuş olduğu için bunu tek ayaklı bir masaya benzetebiliriz. Tek ayak ama, masayı taşıyacak kadar güçlü bir ayak. Bu ayağı zaman içinde güçlendirmek gerekirdi. Ekonomi ile medya ile bu masayı, yani cumhuriyeti güçlendirmek gerekirdi. Ama maalesef medya bu konuda çok yetersiz kaldı. Bazı arkadaşlar müstemleke basını diyorlar ya, bu tabir doğrudur!"
Arslan Bulut