- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Türk kahvesi
Gazeteci için...
Cezvedir aslında gazete.
Ateş vardır altında hep.
Suyu ısınır.
*
Patates mesela...
Koy cezveye.
Sıcağı görünce, gevşer.
Gelemez hiç zora.
Salar kendini.
O sert, dayanıklı zannettiğin karakter gider, ezilen büzülen,
vıcık vıcık bi şey haline gelir. Üzülürsün girdiği kılığa.
*
Veya, yumurta.
Kaynat cezveyi...
Patatesin zıddına tepki verir.
Şartlara direnir.
Ancak, o narin yapısıyla koruduğu içindeki canı öldürür,
yüreğini katılaştırır, çatlar çoğu zaman hatta, imha eder kendini;
yarı yolda çıkarıp alsan bile, hayata döndüremezsin artık onu.
*
Ya, kahve?
Bambaşkadır.
Şartlar değiştiğinde, şartların dayatmasına uyacağına,
şartları değiştirir.
Ortama lezzet katar.
*
Türk kahvesidir Bekir Coşkun.
*
Sabah güne başlarken, ya da,
akşam günün yorgunluğunu atarken
yudumlamanız ondan.
*
Hazmetmenizi sağlar memleketi.
Zihin açar.
*
Onsuz basın, püreleşmiş patatesler, kalbi taşlaşmış yumurtalar,
telvesi donmuş boş fincanlardan ibarettir.
*
Ve, siz hâlâ diyorsunuz ki:
“Köşesini almışlar elinden...”
Yanılıyorsunuz.
Keyfinizi elinizden aldılar aslında.
*
Hedef, o değildir çünkü.
O, aynı o.
Hedef sizsiniz.
Yılmaz Özdil
Cezvedir aslında gazete.
Ateş vardır altında hep.
Suyu ısınır.
*
Patates mesela...
Koy cezveye.
Sıcağı görünce, gevşer.
Gelemez hiç zora.
Salar kendini.
O sert, dayanıklı zannettiğin karakter gider, ezilen büzülen,
vıcık vıcık bi şey haline gelir. Üzülürsün girdiği kılığa.
*
Veya, yumurta.
Kaynat cezveyi...
Patatesin zıddına tepki verir.
Şartlara direnir.
Ancak, o narin yapısıyla koruduğu içindeki canı öldürür,
yüreğini katılaştırır, çatlar çoğu zaman hatta, imha eder kendini;
yarı yolda çıkarıp alsan bile, hayata döndüremezsin artık onu.
*
Ya, kahve?
Bambaşkadır.
Şartlar değiştiğinde, şartların dayatmasına uyacağına,
şartları değiştirir.
Ortama lezzet katar.
*
Türk kahvesidir Bekir Coşkun.
*
Sabah güne başlarken, ya da,
akşam günün yorgunluğunu atarken
yudumlamanız ondan.
*
Hazmetmenizi sağlar memleketi.
Zihin açar.
*
Onsuz basın, püreleşmiş patatesler, kalbi taşlaşmış yumurtalar,
telvesi donmuş boş fincanlardan ibarettir.
*
Ve, siz hâlâ diyorsunuz ki:
“Köşesini almışlar elinden...”
Yanılıyorsunuz.
Keyfinizi elinizden aldılar aslında.
*
Hedef, o değildir çünkü.
O, aynı o.
Hedef sizsiniz.
Yılmaz Özdil