Dünya 3’üncüsü olmak, Avrupa Şampiyonası’nda yarı final oynamak yetmez. Ay-Yıldızı her büyük turnuvada görmek herkesin hakkıdır.
İlk yarıda nefis bir golle öne geçmek, ikinci devrede farkı açmak, penaltıda gole izin vermeyen kaleciyle coşmak bu taraftarın hakkıdır.
Hem iyi oynayıp, hem de nefis bir gol atmasına rağmen basın tribününe hareket çekeni eleştirmek gazetecilerin hakkıdır.
‘Defansta geçilmiyorum. Bir de hücumda adam geçip, gol atıyorum. Benim Barcelona’lı Alves’ten neyim eksik’ demek Gökhan’ın hakkıdır.
‘Oyuna giriyorum, takımın kaderini değiştiriyorum ama hep yedek kalıyorum’ diyerek isyan etmek Semih’in hakkıdır.
‘Kritik pozisyonlarda kurtarışlar yapıyorum. Penaltıda bile gole izin vermiyorum. Ben daha ne yapayım’ demek
Volkan’ın hakkıdır.
‘Bizi yerden yere vurdunuz ama hâlâ çok iddialıyız. Bu takım EURO 2012’ye gidecek... Bize güvenmeyenler utanacak’ demek Hiddink’in hakkıdır.
Takım 2-0 önde iken sahaya yabancı madde atıp, muhtemel bir cezaya davetiye çıkaranlara, ‘Bunlar nasıl insan’ demek ise biraz hafif kalmaktadır.
kaynak
