Başbakan Erdoğan, Türk-Arap İşbirliği Forumu’nda Türkler ile Araplar’ın sadece aynı coğrafya ve iklimi paylaşmadığını, ortak kültür ve medeniyetin hissiyatını da taşıdıklarını söyledi.
Erdoğan Türk-Arap kardeşliğini anlatmak için de Mehmet Akif’in dizelerini kullandı: “Türk Arapsız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir/Arabın Türk, hem sağ gözüdür, hem sağ elidir.”
Peki gerçekten Türkler’le Araplar bu kadar yakın mı? Türkler Araplar olmadan, Araplar Türkler olmadan yapamaz mı? Türkiye'nin Araplar'la yakınlaşması bir eksen kaymasını mı işaret ediyor?
Bu soruları uzmanlara sorduk…
BAHADIR DİNÇER (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Ortadoğu Uzmanı)
"Türksüz Arap, Arapsız Türk olur"
I. Dünya Savaşı’nda haritalar çizilirken sadece ülkeler arasına değil zihniyetler arasına da çizgiler kondu. Araplar’ı Türkler’e Türkler’i Araplar’a düşman ettiler. Yıllarca biz Araplar’ı batılı kaynaklardan okuduk. Şu anda bu bakış açısı kırılmaya çalışılıyor. Okullarda müfredatlar değişiyor. Yeni yeni biz Araplar’ı onlar da bizi tanımaya çalışıyor. Hükümet de bu anlamda diyalog kanalları açmaya çalışıyor. Başbakan’ın okuduğu şiirdeki gibi ‘Arapsız Türk Türksüz Arap olmaz’ diye bir şey yok ama bu bölgede Araplar’la mutlaka ilişki kurmalısınız.
İlişki kurunca da eksen kaymasından söz ediliyor. Eksen kayması diye bir şey yok. Bunlar genelde Washington veya Brüksel kaynaklı spekülatif değerlendirmeler yapan analistlerin vardığı sonuçlar. TRT Arapça’yı da eksen kayması olarak algılayanlar oldu. Tüm ülkelerin bu tür yayınları var. Onlar yapınca eksen kayması olmuyor da biz yapınca mı oluyor? Bizi eleştiren batılıların birçoğunun Araplar’la bizden fazla ilişkisi var. Ortadoğu’daki komşularımızla ilişki kurmaktan doğal ne olabilir? Eğer bu eksen kayması ise evet eksen kayması. Türkiye’nin ekseninin kaydığını söyleyenler İsrail ve İran’la ilişkilerimizi baz alıyordu. Son gelişmeler onların eline koz olarak geçti. O yüzden Türkiye bu noktadan sonra çok daha dikkatli olmalıdır. İran’ın yanında, İsrail’in karşısında gibi görünüyoruz. Bu dengeyi Türkiye’nin hem uluslararası kamuoyuna hem de kendi kamuoyuna iyice anlatması gerekiyor.
ÖZCAN TİKİT (Habertürk yazarı)
“Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur diyorduk…”
“Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” zihniyetinden geldiğimiz nokta “Türk Arapsız olmaz” sözüyle ete kemiğe bürünüyor aslında. Keşke “Türkiye Avrupasız, Kafkasyasız hatta Afrikasız da yaşayamaz” deseydi, sanırım şiirin ruhuna zarar vermemeye özen göstermiş.
Bu sözün izdüşümlerini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “sıfır sorun” politikasının temelinde de açık bir şekilde görüyor, Suriye ile aramızda tesis edilen barışçıl ilişkilerle somut şekilde yaşıyoruz.
Başbakan Erdoğan’ın, Mehmet Akif’in şiirinden yaptığı alıntıyla halkların, ulusal ekonomilerin hiçbir zaman olmadığı kadar iç içe girdiği yeni sistemin getirdiği zorunluluğu kast ettiğini düşünüyorum. Bu süreçte ülkelerin önce ekonomik daha sonra da sosyal düzeyde entegre olmaları hedefleniyor.
Yoksa tabii ki Türkiye, 1990 yılından önce nasıl yaşadıysa yine Arap dünyası ile ilişkileri minimum düzeyde tutarak, bir yandan da bu politikadan nemalanacak kesimlerden de destek alarak yaşayabilir. Ancak bu çağdışı bir tavır olur, zaten Mehmet Akif de sonraki mısrada bunun “delilik” olduğunu söylüyor.
NÜZHET KANDEMİR (Emekli Büyükelçi)
"Araplarla ilişki tabii ki önemli ama söylemlere de dikkat edilmeli"
Türkiye'de tartışma yaratan BM Güvenlik Konseyi’ndeki son oylama ve ardından gelen eksen kayması dahil çeşitli yorum ve spekülasyonların bazı görüntülerin etkisi altında kalarak ve Türkiye’nin bugüne kadar genelinde ortaya koymadığı alışılmadık tepkilerden hareketle yapıldığı söylenebilir. Pek çok çevre bu alandaki davranışların ülkeye zarar getireceğini ifade ediyor. Bu değerlendirmeler sadece İran bağlamında değil aynı zamanda Gazze ve geçen yıl Davos’tan bu yana İsrail ile girilen kriz ortamıyla da ilgili. Türkiye 21. asırda kuşkusuz çeşitli cephelerde varlığını ortaya koyacaktır. Bütün mesele dengeli ve kabul edilebilir ölçüde olmasıdır. Türkiye'nin bölgesel güç olduğu gerçeği kabul edilmelidir. Şayet fazla abartmaz ve aşırı iddialı davranışlardan kaçınırsa atacağı adımlar olumlu sonuçlar doğurur. Türkiye’nin Suriye, Lübnan ve İran ile AB benzeri bir ekonomik-ticari yapılanma oluşturmak isteği de gayet makul ve meşrudur. Teşvik edilmelidir. Bu tür girişimlerde bulundukça Türkiye birtakım tenkitleri üzerine çekecektir. Eksen kaymasından bahsetmeden önce sırf görüntüyle birtakım değerlendirmeler yapmak yerine bunları göz önünde bulundurmalıyız. Başbakan’ın sözlerine gelince… Batıyla olduğu gibi doğuyla da Araplarla da Türkiye’nin iyi ilişkiler içinde olması gerekir. Arap düşmanlığını ben tasvip etmiyorum. Türkiye eğer büyük ve önemli bir bölge ülkesiyse Araplar da çok önemlidir. Araplarla bir araya gelmekten kaçınmak Türkiye'ye zarar verir. Ama söylemlerde dikkatli davranmak gerekiyor. Çünkü farklı algılar yaratabilir.
kaynak