Türbanda Artış Dindarlık Değildir

nedensiz35

New member
RÖPORTAJ: VAKİT GAZETESİ "ILIMLI İSLAM İRTİDATTIR" 03/01/2008
(Muharrem Coşkun)

Vakit- Sayın Öztürk, siyasete CHP ile başladınız sonra kendi partiniz Halkın Yükselişi Partisi (HYP)’ni kurdunuz. Hiç kendinize “keşke siyasete girmeseydim” dediğiniz oldu mu?

Öztürk- Bu soruyu kendime sorduğum zamanlar oldu. Ancak buna “evet” dediğim hiçbir gün olmadı. Tam tersi, her geçen gün isabetli bir karar verdiğimi ve geç kaldığımı düşünüyorum.

Aydın olarak bizim halka kazandırdıklarımız siyasette çektiğimiz bütün çilelere değer. Bütün aydınları siyasete girmeye çağırıyorum.

Particilik anlamında siyasete çok geç girdim. Fikir alanında yaptığım işin daha önemli olduğunu düşünüyordum. 11 Eylül gösterdi ki Ortadoğu’da siyasetler haçlı kurmaylar tarafından yönetilecek. Bu siyasetin ekseninde de İslam olacak. Nitekim Irak işgal edildi ve Ilımlı İslam dayatıldı. Eğer benim imanımın üzerinde yer aldığım coğrafyada, siyaset benim dinim üzerinden yapılacaksa ve ben dini en iyi bilenlerden biri olarak tanıtılıyorsam benim, ülkeme siyasette hizmet vermem gerekiyor. Ben ilahiyatçı arkadaşlarımı da teşvik ettim siyasete girsinler diye.

Vakit- Ama Türkiye’de yıllarca “Müslümanın siyasetle işi olmaz” anlayışı dayatıldı. Siyasetin şeytan işi olduğu, din ayrı dünya ayrı söylentisi vardı. Buna katılıyor musunuz?

Öztürk- Bu dediğiniz toplumumuzun son yıllarda ürettiği en büyük yanlıştır. Korkunç bir aldanıştır ve birilerinin kullandığı bir aldatmadır.

Siyaseti insana ve topluma hizmet mesleği olarak algılayacaksınız ve dindar insanları bunun dışında tutacaksınız. Bu bir çelişkidir. İnsana hizmetin en alasını insanı Allah’ın emaneti bilen adamlar yapar. Siz dindara bu kapıları kapatırsanız bir belaya kapı açarsınız.

Dindar ahlaklı olmayı insana hizmeti, ölümünden sonrasına eser bırakmayı iman bilmiş adam demektir. Ama daha baştan sen dindarsın siyaset yapamazsın deyip dindarları dışladınız mı bu hakikaten kötülüktür. Bunun ağır bir faturası vardır.


EN BÜYÜK TEHDİT RİYADIR

Vakit- Ancak Türkiye’de dininin gereklerini yaşayan bir insanın siyasettede buna devam etmesi “istismar” olarak görülüyor. Dindar insan siyasete girince dini gereklerine göre yaşayış tarzını bir kenara mı itecek?

Öztürk- Hayır, ne münasebet. Zaten öyle diyorlar ki Müslüman girmesin siyasete.

Vakit- Bazı anketler yayınlandı. Dindarlaşmada bir artış var dendi. Namaz kılan ve örtünenlerde artış olduğu söylendi ve bu bir tehdit gibi aksettirildi. Buna katılıyor musunuz?

Öztürk- Namaz kılanlarda artış olduğunu zannetmiyorum. Türbanda artış da bir dindarlık göstergesi değildir.

Kur’an diyor ki, bana inananlar için en büyük felaket riyanın ortalığı istila etmesidir.

Türban kullananların artması bana göre dinde çürümenin göstergesidir. Çünkü, İslamcı bir iktidar var bundan istifade edelim diye bunu yapıyorlarsa bu bana göre dinsizliktir. Ancak samimi olarak başını örtene saygım sonsuzdur.

Oysa Kur’anî İslam’da gelişmenin göstergesi zulme ve emperyalizme dirençtir. Kur’anın temel ruhu antiemperyalist olmayı gerektirir. Bir tek düşman vardır diyor Kur’an: Zulüm. Ana başlık zulümdür.

Bakın Kurtuluş Savaşı Haçlı emperyalizme karşı verilmiş bir cihattır.

İngiliz belgelerinde Mustafa Kemal dahil tüm direnişçilerin adı “mücahit”tir. İslam dünyasında ise Mustafa Kemal’in adı “Müslümanların militan lideri”ydi.

Vakit- Ancak bugün Kemalistlere, Mustafa Kemal için “Mücahit” deseniz sizi taşa tutarlar..?

Zaten o yüzden Atatürkçü geçinenlerin hataları sebebiyle Kurtuluş savaşında kovulan haçlı zihniyetin eline verildi bu memleket yine.

Yıllardır, muazzez dinimizi de, antiemperyalist savaşı verip, bu devleti kuran kadroları ve onların başındaki lideri bu topluma dayattık, anlatmadık. Senelerce Atatürk deyip ekmek yemiş adamlar, din ve İslam dendiği zaman benim midem bulanır diyen adamlar, bugün menfaatleri söz konusu olunca dinci dedikleri kimselerle kol kola girmiş durumdalar.

BAYKAL BENİ KANDIRDI

Vakit- Ama hocam siz de bu eleştirdiğiniz siyasi kadronun içinde yer aldınız ve milletvekili oldunuz…?

Öztürk- Doğru. Ama benden talepleri vardı. CHP’ye girmenin riskli olduğunu biliyordum. Bana, “20 senedir söylediklerini kabul ediyoruz. Bunları aşmak için sana ihtiyacımız var” dediler ve “her türlü imkÂnı sağlayacağız” dediler. Ben de güvendim. Ancak tamamen beni aldattılar ve kendileri de itiraf ettiler. Seçim taktiğiydi ve seçim bitince her şeyi bitti.

Resmen bana yalan söylediler.

Vakit- CHP’den ayrılmanızda esas ipi koparan ne oldu?

Öztürk- Ne ipi koparması, ip hiçbir zaman bağlı olmadı ki. Seçimden sonra “hadi, yapacaklarımızı yapalım” dedik. Verilen cevap, “dinlenin” oldu. Ben ilkokul diplomasını dışardan almış bir adamım. 40 yıldır depardayım, dinlenme ihtiyacım olduğunu söyledim mi? Poker oynayıp oturacak mıyım dedim. “Konjonktür böyle” dediler.

Vakit- Kemal Derviş de sizin gibi ayrıldı. Oysa o da vitrindi…?

Öztürk-Kemal Derviş’in partiye alınmasına da karşıydım. Sıkıntı oradan başlıyordu. Onunla aynı kulvarda siyaset yapmamız mümkün değildi. Ben tezek kokusunu senelerce koklayarak büyümüş bir Anadolu çocuğuyum ve hala o kokuyu arar, özlerim. Kemal Derviş bunları bilmez.

Vakit- Kemal Derviş ile ilgili bilmediğimiz bir şeyler mi var?

Öztürk- Gayet tabii. Aynı kulvarda olamayız. Entelektüel olarak saygı duyarım. Ortak siyaset üretmemiz mümkün değil.

28 ŞUBAT’TA SUSTUM, ÇÜNKÜ…

Vakit- İlahiyatçılık ve siyaset döneminizde “keşke olmasaydı” dediğiniz bir şey oldu mu?

Öztürk- Oldu tabi, olmaz mı, ben insanım. Bana sövenlerin hiçbirisi benim esas eleştirilecek noktalarımı görmüyor. İnsan olarak benim de yanlışlarım var.


Vakit- CHP’nin size teklif getirmesinde, 28 Şubat sürecindeki farklı açıklamalarınız sebep olabilir mi? Türkçe Kur’an ve Türkçe ezan gibi…?

Ben hayatımın hiçbir döneminde ezanın Türkçe okunmasını desteklemedim. Tam tersine, söylenenlere karşı çıktım. Bu bana atılmış büyük bir iftiradır. Ezan paroladır, parolanın Türkçesi falan olmaz. Ama Kur’an-ı Kerim’in milletin eline Türkçe verilmesini savundum. Hatta ihtiyaç duyuyorsa Türkçe ibadet etmesini savundum. Bir tek cümle bulamazsınız ezanın Türkçe olmasını desteklediğimi gösteren. Bunu benim hakkımda kim söylemişse şerefsizdir. Ben buna ezelinden karşıyım.

Vakit- Yaşar Nuri Öztürk, yine 28 Şubat sürecinde statükonun yanında olarak görüldü, bunu kabul ediyor musunuz?

Ben hayatımda en büyük kazığı statükodan, yani devletten yedim. İslamî konferanslar verirken dünyanın her yerinde, beni engellediler. “Bu adama konferans verdirmeyin” diyerek.

Diyanet İşleri teşkilatının kara talihi Mehmet Nuri Yılmaz talebi getiriyor, Hikmet Çetin Dışişleri Bakanı olarak onaylıyor ve devlet bakanı Ekrem Ceyhun’la Erdal İnönü de imzalıyor.

“Bu adama konferans verdirmeyin, gerekirse Diyanet’ten birini çağırın” diye. Oysa bu adamların hiçbirisi dinci falan değil.

Vakit- Bunlar hassas davranarak dini mi korumuşlar o zaman?

Öztürk- Her halde. Bakın, kimlere kalmış din. Onların koruduğu din ve Türkiye’nin geldiği yer BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) İslam’ı.

Vakit- Muhafazakâr iktidarlardan böyle baskılar gördünüz mü?

Öztürk- Hayır. Bunların yaptığını hiçbir muhafazakâr veya İslamcı iktidardan görmedim. Tam tersi. Onların hiçbirinden kötülük görmedim. İtiraf etmem lazım ki, bugünkü iktidardan da görmedim böyle şeyler.

Vakit- Erbakan döneminde karşılaştınız mı?..

Öztürk- Asla. Onlara yakıştırmak bile yanlış. Açık eleştirilerim olmasına rağmen asla en ufak bir engelleme görmedim.

Vakit- 28 şubat dönemindeki uygulamalara sessiz kalmadınız mı?

Doğru, sessiz kaldım. 28 Şubat’ta altına imza atacağım şeyler var, atmayacağım şeyler var. Kimin adına avukatlık yapacaktım. Kurumsal olarak kimsenin adına avukatlık yapmam. Mesela, ordu komuta kademesine 14 konferans verdim. İslam’ı anlattım. Aynı şekilde imam hatip okullarının, dini cemaat ve vakıfların talepleriyle de onlarca konferans verdim.

27 NİSAN BİLDİRİSİNİ ELEŞTİRİNCE ADD BAŞKANI GENERAL KALKIP GİTTİ

Vakit- Askerin bir görevi var. O zaman askerin konuşması ne kadar doğruydu.

Bunu teorik olarak aldığınız zaman aynen katılırım. Ama Türkiye gerçeğini düşündüğümüz zaman; kelime-i şehadete ve İslam imanına bin yıldır karşı savaşanlar Türk ordusunu yıpratmaya çalışmıştır. Haçlı kodamanlar bu meselelere ellerini sokmasalar bu işin çehresi değişir. Bu meselede hatalar yapmış olabilirim. Ama ben bunları da onur kabul ederim.

Benim ülkemin meselelerini haçlılar kotarmamalıdır. Türk ordusuna yüklenme, sadece son 50 yıldır siyasete müdahale etmesiyse, kabulümdür. Ama asıl mesele, bin yıldır kelime-i şahadetin namusunu koruyan bir orduya düşmanlıktır.

Vakit- Ama 28 Şubat’ta aynı asker emperyalistlere bir şey demedi ki, dindarlar üzerinde baskı kurmaya çalıştı, dolayısıyla emperyalistlerle hareket etmiş olmadı mı?

Öztürk- Bakın, bütünü bırakıp bazı şeyleri cımbızla alıyorsunuz. Sadece 28 Şubat bir gösterge değildir. Olabilir ki bu arada yanlışlar olmuştur. Kabul ediyorum.

İslam düşmanlarının keyfine, hesabına zevklerini okşayıcılık yapmış olma konumuna düşmüş olmak istemiyorum. Bunu yapmamak için aldığım sert karar ve tedbirler beni içeride hatalara sürüklemiş olabilir.

Vakit- Peki asker bunları yaparken, yıpranacağını düşünmüyor mu? İrtica’yı birinci tehlike olarak gösteriyor.

Öztürk- İrticanın altını nasıl doldurduğunuza bağlıdır. İrtica insanlık tarihinin her döneminde birinci tehdittir.

ŞEYTANIN DEĞİRMENİNE SU TAŞIMIŞIZ

Vakit- Askerle aynı mı düşünüyorsunuz irtica konusunda?

Öztürk- Bilemem asker ne kastediyor. Mesela 27 Nisan muhtırasını eleştirdim. Hem de Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)’nin verdiği bir konferansta eleştirdim. Derneğin başkanı olan emekli asker de benim eleştirim üzerine kalkıp gitti.

Vakit- Daha önce bir TV konuşmanızda, “bilmeyerek şeytanın değirmenine su taşıdım” dediniz. Neyi kastettiniz?

Taşımışım değil, taşımışız. Moon tarikati meselesi.

Ben o zamanlar asistandım. Hocam diye, abi diye hitap ettiğim insanlar beni çağırdılar. Hiçbirinin imanından iyi niyetinden şüphem yoktur. Bu insanlar beni çağırdı bu Moon tarikatının konferanslarına. Bir baktık ki, İslam’ın meselelerini anlatacağımız bir yer değil burası. Diyalog lafıyla nasıl bir oyun oynandığını orada fark ettim. O tecrübeyi yaşamasaydım diyalog ve ihanet tuzağını bilemezdik.

Vakit- Neymiş peki amaçları?

Öztürk- Müslümanları oyuna getirmek için kurulan şeytanî bir oluşumdu. Yaklaştığınız zaman, kağıt üzerindeki şeylerin yüreklerinde olmadığını görüyorsunuz. 1987’den itibaren ilişkimi kestim. Benden sonra bu dediğim zatlar devam etti bir süre.


BENİ GÜZİN ABİ YAPMAK İSTEDİLER


Vakit- Ama bir tek siz çıktınız itiraf ettiniz...

Öztürk- Kur’an der ki; “Onlar sizi sevmezler. Hz. Muhammed’e kadar inanır gerisini kabul etmezler” der. Bu psikolojiyi gördük. Nasıl bir İslam nefretiyle meşbu olduklarını, Müslümanları sadece ketenpereye getirmek için çalıştıklarını gördüm.

Vakit- Davet onlardan geldi değil mi?

Öztürk- Davet. Hem nasıl davet, yerlere yatarcasına.

Vakit- Bu oluşumun amacı ne?

Öztürk- Bugün BOP projesinin derdi neyse odur. BOP projesinin ilk temelidir.

Vakit- O zaman bu projenin temelinde sizin de harcınız var denebilir mi?

Öztürk- Denemez. Benden hiç yararlanamadılar. Az bir ümitleri olsaydı. Ve ben bu karşı çıkışı sergilemeseydim oraya yüzlerce giden olurdu.

Vakit- CHP’ye çağrılmanızda da Deniz Baykal’la 'aynı tarikattan' olmanızın etkisi olabilir mi?

Öztürk- Baykal yıllar sonra gitmiş. Baykal’ın benim o toplantılara gittiğimden haberi olduğunu sanmıyorum.

Vakit- Hocam bir zamanlar sizleri ekranlardan ve manşetlerden indirmeyenler sanki sizi unuttular. Bu doğru mu?

Öztürk- Ne demek sanki Muharrem. Ne demek sanki. Beni linç etmek istiyorlar yaa..

Vakit- Aranıza kara kedi mi girdi?

Öztürk- Aramıza kara kedi falan girmedi. Onlar kendilerince beni âhiret Güzin ağabeyleri olarak kullanmak istediler. Güzin abla diyemiyorum erkeğiz tabi. Bunlar bir süre sonra anladılar ki bu adam bizim hoşumuza gitsin diye bir şeyler söylemiyor. Beni göklere çıkaran basın ABD’nin dostuydu. ABD öbür tarafı tercih edince beni terk ettiler.

Vakit- Geçtiğimiz günlerde, bir camii önüne yazılan “Hıristiyan ve Yahudileri dost edinmeyin” ayetine tepki gösterenler oldu? Sizce neden rahatsız oldular?

Öztürk- Rahatsız oldular çünkü BOP’a, dinlerarası diyaloga çomak sokuyor. Bu nasıl bir diyalog ki; Hıristiyanlığın en tepesindeki adam Papa 16. Benediktus, İslam’ın muazzez peygamberine Neron’a bile yapılmamış hakareti yapıyor. Ve Bu adama diyalogculardan ses çıkmıyor.

Yine Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da, bir tarafta güzel şeyler yaptı ama öbür tarafta da Washigton’da “Ilımlı İslam projesini destekliyoruz” diye beyanatı oldu. Bitti. Ilımlı İslam diye bir din olacağını kabul eden bir anlayışla benim ünsiyetim olmaz. “Ilımlı İslamcı ol” dediğin zaman, ben bunu irtidada davet görürüm. Bir tane din vardır. Onun adını Kur’an koymuştur. Ve değiştirilmememsini emreder. “Ilımlı İslam olabilir” diyen adam Kur’an dininden irtidat etmiştir. Çıkmıştır. Bu kadar nettir. Sen benim peygamberimi dünyaya kan ve şiddetten başka bir şey getirmemiş diyeceksin. Bunu ılımlılaştıralım diyeceksin. Ben de bunu kabul edeceğim öyle mi? Bu irtidada davettir.


ERBAKAN’I HERKES ARIYOR

Vakit- Türkiye “Mahalle baskısı”nı da tartıştı. Var mı sizce mahalle baskısı?

Öztürk- Daha önce de söyledim. Bütün pislikler aydın geçinenlerin başının altından çıkıyor. Ne hahalle baskısı! Mahalleyi kullanarak baskı oluşturan aydın zümresi var, başka bir şey yok.

Vakit- Millî Görüşçülerle aranız nasıl?

Öztürk- Adı üstünde Millî Görüş. Millî Görüş’ü ve Erbakan’ı arıyor herkes. Erbakan, Türkiye’nin en küçük menfaati için titredi. Ülkeyi asla Batı’ya teslim etmedi. Erbakan, iliklerine kadar millî bir insan. Türkiye’yi dış odaklara bir milim teslim etmedi.

Vakit; 03.01.2008
HYP
 

darkblue85

New member
Yaşar nuri Öztürk e tavsiyemiz siyasette kepaze olmayı bırakıp bir kanalda "çarkıfelek" programını sunmasıdır.Hem programın adıda manidar...
 

64general1

New member
"Kur’an diyor ki, bana inananlar için en büyük felaket riyanın ortalığı istila etmesidir.

Türban kullananların artması bana göre dinde çürümenin göstergesidir. Çünkü, İslamcı bir iktidar var bundan istifade edelim diye bunu yapıyorlarsa bu bana göre dinsizliktir. Ancak samimi olarak başını örtene saygım sonsuzdur."

Çok güzel demiş ve gerçegi de zaten bu!



Vakit- Daha önce bir TV konuşmanızda, “bilmeyerek şeytanın değirmenine su taşıdım” dediniz. Neyi kastettiniz?

Taşımışım değil, taşımışız. Moon tarikati meselesi.

Ben o zamanlar asistandım. Hocam diye, abi diye hitap ettiğim insanlar beni çağırdılar. Hiçbirinin imanından iyi niyetinden şüphem yoktur. Bu insanlar beni çağırdı bu Moon tarikatının konferanslarına. Bir baktık ki, İslam’ın meselelerini anlatacağımız bir yer değil burası. Diyalog lafıyla nasıl bir oyun oynandığını orada fark ettim. O tecrübeyi yaşamasaydım diyalog ve ihanet tuzağını bilemezdik.

Vakit- Neymiş peki amaçları?

Öztürk- Müslümanları oyuna getirmek için kurulan şeytanî bir oluşumdu. Yaklaştığınız zaman, kağıt üzerindeki şeylerin yüreklerinde olmadığını görüyorsunuz. 1987’den itibaren ilişkimi kestim. Benden sonra bu dediğim zatlar devam etti bir süre.

Burası da güzelmiş!


Vakit- Geçtiğimiz günlerde, bir camii önüne yazılan “Hıristiyan ve Yahudileri dost edinmeyin” ayetine tepki gösterenler oldu? Sizce neden rahatsız oldular?

Öztürk- Rahatsız oldular çünkü BOP’a, dinlerarası diyaloga çomak sokuyor. Bu nasıl bir diyalog ki; Hıristiyanlığın en tepesindeki adam Papa 16. Benediktus, İslam’ın muazzez peygamberine Neron’a bile yapılmamış hakareti yapıyor. Ve Bu adama diyalogculardan ses çıkmıyor.

Yine Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da, bir tarafta güzel şeyler yaptı ama öbür tarafta da Washigton’da “Ilımlı İslam projesini destekliyoruz” diye beyanatı oldu. Bitti. Ilımlı İslam diye bir din olacağını kabul eden bir anlayışla benim ünsiyetim olmaz. “Ilımlı İslamcı ol” dediğin zaman, ben bunu irtidada davet görürüm. Bir tane din vardır. Onun adını Kur’an koymuştur. Ve değiştirilmememsini emreder. “Ilımlı İslam olabilir” diyen adam Kur’an dininden irtidat etmiştir. Çıkmıştır. Bu kadar nettir. Sen benim peygamberimi dünyaya kan ve şiddetten başka bir şey getirmemiş diyeceksin. Bunu ılımlılaştıralım diyeceksin. Ben de bunu kabul edeceğim öyle mi? Bu irtidada davettir.


Burasıda bir başka harika be ya! Cevap verecekler çıkar sanırım.
 

kaptan61ts

New member
Kadınların Türban sorununa Erkekler cözüm arıyor yakında Erkeklerin şalvar ve Takke lerine kadınlar Cözüm arar.Oh be AB Yolunda Modern T.C....
 

crnky

New member
Güzel çalışma. Yani tamamen katılmayabilirim ama Öztürk hakkında çok yazılıp çizilir, bu röportaj güzel olmuş.
 

HTML

Üst