emrah538
New member
- Katılım
- 11 Ara 2005
- Mesajlar
- 744
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
Dün sabah televizyondan Rektörler Komitesi’nin olağanüstü toplanacağını öğrenince, birkaç zamandır yeryüzü bilim dünyasında Türkiye’nin rezil olmasına neden olan ‘bilimsel hırsızlık’ olayını görüşeceklerini sandım. Yanılmışım.
Sivil anayasa çalışmalarını değerlendirnek için toplanıyorlarmış. Gündemin ilk maddesi de, üniversitelerde ‘kılık-kıyafetin serbest bırakılmasına’ ilişkin tartışmaymış.
Halbuki, ‘intihal’ bilim dünyasının en büyük suçudur.
Dünyanın en saygın üniversiteleri öğrencilerine önce bunu öğretir... Örneğin Harvard dua gibi ezberletir... Duymayanı da anında tasfiye eder.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ise bir ‘bilim yamyamlığından’ farkı yok.
***
Bu durumu en iyi, bu skandalın sessizce geçiştirilmesini önlemek için çırpınan Metin Münir peşpeşe yazdığı yazılarda anlattı:
‘Geçen hafta yayımlanan Nature’de birkaç Türk üniversitesi ve birkaç Türk adı vardı. Fakat bunların dergide yer almasının nedeni herhangi bir buluş değildi. Bilim dünyasında bu güne kadar meydana gelmiş en büyük intihal skandalıyla ilgiliydi.
İntihal ‘bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine ait imiş gibi kullanmasıdır.’ Yani, çalmasıdır.
New York’taki Cornell Üniversitesi fizikçileri tarafından kurulmuş, bilimsel makale yayımlayan ArXiv adlı bir site var. ArXiv önce 14 Türk doktora öğrencisi, doçent ve profesöre ait orijinal araştırmadır diye yayımladığı 65 makalenin başka yazarlara ait makalelerden aşırı kopya olduklarını açıkladı.’
***
On dört Türk akademisyenin makale hırsızı olarak dünyanın en prestijli bilim dergisi Nature’de teşhir edilmesinin üniversiteler tarafından ölüm sessizliğiyle karşılanması bilim dünyamız adına utanç verici, küçültücü bir olay değil mi ?
İçimi rahatlatan tek şey, olayı ortaya çıkaranın ODTÜ Fizik Bölümü Prof. Ayşe Karasu’nun olması.
Olay geçen kasım ayında intihalci iki doktora öğrencisinin ODTÜ’deki sözlü sınavında ortaya çıktı.
Nature’ün haberine göre, Saltı ve Aydoğdu’nun yerçekimsel fizikle ilgili yayımlanmış birçok İngilizce makalesi vardı. Ancak, sınavda lise düzeyinde fizik bilgisine sahip olmadıkları anlaşıldı. İngilizceleri de tatminkár değildi. Şüphelenen profesörler, öğrencilerin arXiv’de ve diğer birçok uluslararası bilimsel dergide yayımlanmış olan makalelerini incelediler ve bunların büyük bir bölümünün başka makalelerden aşırılmış olduğunu gördüler.
Olayı arXiv’e bildirdiler. ArXiv kendi yaptığı araştırmasında, 14 akademisyene ait 64 makaleyi birçok bölümünün çalıntı olduğu iddiasıyla yayından kaldırdı.
***
Laiklikle yatıp kalkan ve siyaset dışında hiç bir şey konuşmayan rektörler komitesi, bilimin önemini ve gereklerini unutmuş gözüküyorlar.
Üniversiteler, insanların giyim kuşamlarıyla uğraşan terzihaneler değil...
Gençlere, düşünmeyi, beyinsel özgürlüğü ve bilim saygısını öğreten yerlerdir.
Ama bu gerçeği rektörlere kim öğretecek?
Onları eğitecek bir üniversite yok ki..
Mehmet Altan
Sivil anayasa çalışmalarını değerlendirnek için toplanıyorlarmış. Gündemin ilk maddesi de, üniversitelerde ‘kılık-kıyafetin serbest bırakılmasına’ ilişkin tartışmaymış.
Halbuki, ‘intihal’ bilim dünyasının en büyük suçudur.
Dünyanın en saygın üniversiteleri öğrencilerine önce bunu öğretir... Örneğin Harvard dua gibi ezberletir... Duymayanı da anında tasfiye eder.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ise bir ‘bilim yamyamlığından’ farkı yok.
***
Bu durumu en iyi, bu skandalın sessizce geçiştirilmesini önlemek için çırpınan Metin Münir peşpeşe yazdığı yazılarda anlattı:
‘Geçen hafta yayımlanan Nature’de birkaç Türk üniversitesi ve birkaç Türk adı vardı. Fakat bunların dergide yer almasının nedeni herhangi bir buluş değildi. Bilim dünyasında bu güne kadar meydana gelmiş en büyük intihal skandalıyla ilgiliydi.
İntihal ‘bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine ait imiş gibi kullanmasıdır.’ Yani, çalmasıdır.
New York’taki Cornell Üniversitesi fizikçileri tarafından kurulmuş, bilimsel makale yayımlayan ArXiv adlı bir site var. ArXiv önce 14 Türk doktora öğrencisi, doçent ve profesöre ait orijinal araştırmadır diye yayımladığı 65 makalenin başka yazarlara ait makalelerden aşırı kopya olduklarını açıkladı.’
***
On dört Türk akademisyenin makale hırsızı olarak dünyanın en prestijli bilim dergisi Nature’de teşhir edilmesinin üniversiteler tarafından ölüm sessizliğiyle karşılanması bilim dünyamız adına utanç verici, küçültücü bir olay değil mi ?
İçimi rahatlatan tek şey, olayı ortaya çıkaranın ODTÜ Fizik Bölümü Prof. Ayşe Karasu’nun olması.
Olay geçen kasım ayında intihalci iki doktora öğrencisinin ODTÜ’deki sözlü sınavında ortaya çıktı.
Nature’ün haberine göre, Saltı ve Aydoğdu’nun yerçekimsel fizikle ilgili yayımlanmış birçok İngilizce makalesi vardı. Ancak, sınavda lise düzeyinde fizik bilgisine sahip olmadıkları anlaşıldı. İngilizceleri de tatminkár değildi. Şüphelenen profesörler, öğrencilerin arXiv’de ve diğer birçok uluslararası bilimsel dergide yayımlanmış olan makalelerini incelediler ve bunların büyük bir bölümünün başka makalelerden aşırılmış olduğunu gördüler.
Olayı arXiv’e bildirdiler. ArXiv kendi yaptığı araştırmasında, 14 akademisyene ait 64 makaleyi birçok bölümünün çalıntı olduğu iddiasıyla yayından kaldırdı.
***
Laiklikle yatıp kalkan ve siyaset dışında hiç bir şey konuşmayan rektörler komitesi, bilimin önemini ve gereklerini unutmuş gözüküyorlar.
Üniversiteler, insanların giyim kuşamlarıyla uğraşan terzihaneler değil...
Gençlere, düşünmeyi, beyinsel özgürlüğü ve bilim saygısını öğreten yerlerdir.
Ama bu gerçeği rektörlere kim öğretecek?
Onları eğitecek bir üniversite yok ki..
Mehmet Altan