ElekTrik.
New member
Türban için ağlayanlar diri diri gömülen kızı yok sayıyor
Peygamberimiz, ‘İnsaf, imanın yarısıdır.’ demiş.
Yani; insafsız iseniz, imanınızın yarısı yoktur. Namaz kılmak, oruç tutmak; insafsız olanı mümin yapmaz.
Hele bir de devlet malını yemiş; yani ‘Beytülmal’den çalmış iseniz; derdinize derman yoktur.
Bugünkü bazı Müslümanlar, çalar çırpar; sonra Hacc’a gidip aklandığını zanneder; etsinler bakalım…
İnsafa dönelim…
Gerçekten; insanı insan yapan o duygudur.
İnsaflı olmak nedir?
Olayları; insanlara uygulanan muameleleri eşit biçimde değerlendirmektir. Örnek verelim:
Emine Hanımefendi; türban taktığı için kamusal alana sokulmuyor; mağdur ediliyor.
O sıra kımsenin sesi soluğu çıkmıyor. Aradan 3 yıla yakın zaman geçiyor. Başbakan Erdoğan seçimlere yelken açılınca bunu gündeme getiriyor; feryat ediyor. Türkiye de bu 3 yıl önceki sıradan işi konuşmaya başlıyor.
Yoksulluk unutuluyor.
Her dört gençten birisinin işsiz kalması unutuluyor.
En pahalı benzin kullandığımız unutuluyor.
Başbakan bir kızıyor; bunların üstünü örtüyor.
Tepkisinde haklı diyelim…
Gelelim Kahtalı Medine Memi’ye…
16 yaşında, daha hayatın baharında…
Sanırım ki Kahtalı Mıçı kardeşim kadar temiz bir insan…
Erkeklerle konuştu diye…
Erkeklerle Kahta’da konuşmak nedir ki… Ya bir uzaktan gülümseme; ya da ‘Nasılsın abi?’ demekten ibarettir.
İşte bu kadarı karşılığında onun ailesi, Medine Memi’yi diri diri kuyuya gömüyor.
Şu vahşete ve bunun basına yansımasına bakın: 21. Yüzyıl’da güya AKP ile tam demokratikleştirilen Türkiye’de genç kızlar diri diri gömülüyor da meşhur demokratlar iktidarı övmekten bu konuyu tartışmaya zaman bulamıyor.
İşte Güneydoğu Gerçeği, işte Kürt Sorunu, işte Demokratik Açılım, İşte … Hepsi bu…
DEREBEYLERİ RAHATSIZ OLMASIN
Buna sonra bakalım.
Peki; üç yıl önceki bir türban olayı için TBMM’yi ayağa kaldıran Başbakan Erdoğan; genç yaşında diri diri gömülen; hayatına vahşi biçimde son verilen Medine Memi için ne yaptı?
Hiçbir şey…
Bir şey yapacak mı?
Kesinlikle hayır.
Neden?
Çünkü o zaman Güneydoğu’da Kürt bölgesinde hakim olan derebeylik/şeyhlik sistemine laf etmiş olur; oyları azalır.
Yani?
Medine Memi’nin hayatının bir türban kadar değeri yoktur.
Demekki neymiş?
İnsan hayatının politikacılar için hiç önemi yokmuş…
Türban neymiş?
Bir insanın hayatından bile önemliymiş.
Nedendir?
İşin ucunda oy vardır.
Öyleyse?
Eğer oy alacaksa politikacı; insan hayatının bile üstünü çizebilir.
Örnek var mı?
İşte Medine Memi…
Açılımcılar; Medine Memi’nin adını anmıyorlar. Çünkü; Doğu’nun ilkel sistemini, vahşi sistemini, hayvani sistemini sorgulamak istemiyorlar.
Ağalar, reisler, şeyhler, mollalar rahatsız olmasınlar da…
Zavallı Kürt kökenli kızlar, gençler, marabalar, göçebeler ölürlerse ölsünler…
Yeter ki bölgeyi 500 senedir sömüren Yavuz Sultan Selim’in icadı o derebeylerinin huzuru kaçmasın.
Bölgedeki insanlar, onların istediği biçimde oy kullansın.
Sonrasında toprağa mı gömülüyorlar, açlarından mı ölüyorlar, PKK’ya kaçmak zorunda mı kalıyorlar… Ne yaparlarsa yapsınlar.
Peygamberimiz olsa ne yapardı?
1400 sene öncesinde bile böyle rezillik olmazdı.
Kızlarını kumlara gömen Araplara tokatı çakan o değil miydi?
Yıkmamış mıydı kız çocukları gömen düzeni?
O zaman Peygamberimiz olsa şu anki düzeni de yıkardı.
Kadını erkekle eşit hale getiren Kemal Atatürk ile…
Kızlara hayat hakkı tanıyan Büyük Muhammet…
Nasıl da benziyorlar birbirlerine…
‘TÜRBAN TEFERRUATTIR’
Türkiye’deki sorun bazı kadınların türban takması değil; bazı siyasetçilerin inatla bu konuyu siyasetin gündemine taşımaları ve inatla kullanmalarıdır. Bunlara göre türban, kelime-i şahadet gibi temel bir din şartıdır. Bu anlayışın yanlış olduğunu Fethullah Gülen bile söylemiş ve 1995′te ‘Türban teferruattır!’ demişti.
Yine, Vuslat Muştusu isimli kitabında, Hoca Efendi; ‘Hiçbir Müslüman, başörtüsünü, kelime-i şahadetle bir saymamalıdır’diye yazmış; türbanın ikincil bir iş olduğunu tekrarlamıştır.
Hal bu iken; Başbakan Erdoğan’ın ve AKP’lilerin dönüp dolaşıp bu konuyu gündeme getirmeleri din özgürlüğünü savunmak değil; oy toplamaktan kaynaklanmaktadır. Onların bu tavrı yüzünden toplum ikiye ayrılmış; türban takan kadınlar da dolaylı olarak mağdur hale gelmiştir.
Ayıptır, yazıktır…
Rıza Zelyut Yazdı:Türban için ağlayanlar diri diri gömülen kızı yok sayıyor - İlk Kurşun Gazetesi
Peygamberimiz, ‘İnsaf, imanın yarısıdır.’ demiş.
Yani; insafsız iseniz, imanınızın yarısı yoktur. Namaz kılmak, oruç tutmak; insafsız olanı mümin yapmaz.
Hele bir de devlet malını yemiş; yani ‘Beytülmal’den çalmış iseniz; derdinize derman yoktur.
Bugünkü bazı Müslümanlar, çalar çırpar; sonra Hacc’a gidip aklandığını zanneder; etsinler bakalım…
İnsafa dönelim…
Gerçekten; insanı insan yapan o duygudur.
İnsaflı olmak nedir?
Olayları; insanlara uygulanan muameleleri eşit biçimde değerlendirmektir. Örnek verelim:
Emine Hanımefendi; türban taktığı için kamusal alana sokulmuyor; mağdur ediliyor.
O sıra kımsenin sesi soluğu çıkmıyor. Aradan 3 yıla yakın zaman geçiyor. Başbakan Erdoğan seçimlere yelken açılınca bunu gündeme getiriyor; feryat ediyor. Türkiye de bu 3 yıl önceki sıradan işi konuşmaya başlıyor.
Yoksulluk unutuluyor.
Her dört gençten birisinin işsiz kalması unutuluyor.
En pahalı benzin kullandığımız unutuluyor.
Başbakan bir kızıyor; bunların üstünü örtüyor.
Tepkisinde haklı diyelim…
Gelelim Kahtalı Medine Memi’ye…
16 yaşında, daha hayatın baharında…
Sanırım ki Kahtalı Mıçı kardeşim kadar temiz bir insan…
Erkeklerle konuştu diye…
Erkeklerle Kahta’da konuşmak nedir ki… Ya bir uzaktan gülümseme; ya da ‘Nasılsın abi?’ demekten ibarettir.
İşte bu kadarı karşılığında onun ailesi, Medine Memi’yi diri diri kuyuya gömüyor.
Şu vahşete ve bunun basına yansımasına bakın: 21. Yüzyıl’da güya AKP ile tam demokratikleştirilen Türkiye’de genç kızlar diri diri gömülüyor da meşhur demokratlar iktidarı övmekten bu konuyu tartışmaya zaman bulamıyor.
İşte Güneydoğu Gerçeği, işte Kürt Sorunu, işte Demokratik Açılım, İşte … Hepsi bu…
DEREBEYLERİ RAHATSIZ OLMASIN
Buna sonra bakalım.
Peki; üç yıl önceki bir türban olayı için TBMM’yi ayağa kaldıran Başbakan Erdoğan; genç yaşında diri diri gömülen; hayatına vahşi biçimde son verilen Medine Memi için ne yaptı?
Hiçbir şey…
Bir şey yapacak mı?
Kesinlikle hayır.
Neden?
Çünkü o zaman Güneydoğu’da Kürt bölgesinde hakim olan derebeylik/şeyhlik sistemine laf etmiş olur; oyları azalır.
Yani?
Medine Memi’nin hayatının bir türban kadar değeri yoktur.
Demekki neymiş?
İnsan hayatının politikacılar için hiç önemi yokmuş…
Türban neymiş?
Bir insanın hayatından bile önemliymiş.
Nedendir?
İşin ucunda oy vardır.
Öyleyse?
Eğer oy alacaksa politikacı; insan hayatının bile üstünü çizebilir.
Örnek var mı?
İşte Medine Memi…
Açılımcılar; Medine Memi’nin adını anmıyorlar. Çünkü; Doğu’nun ilkel sistemini, vahşi sistemini, hayvani sistemini sorgulamak istemiyorlar.
Ağalar, reisler, şeyhler, mollalar rahatsız olmasınlar da…
Zavallı Kürt kökenli kızlar, gençler, marabalar, göçebeler ölürlerse ölsünler…
Yeter ki bölgeyi 500 senedir sömüren Yavuz Sultan Selim’in icadı o derebeylerinin huzuru kaçmasın.
Bölgedeki insanlar, onların istediği biçimde oy kullansın.
Sonrasında toprağa mı gömülüyorlar, açlarından mı ölüyorlar, PKK’ya kaçmak zorunda mı kalıyorlar… Ne yaparlarsa yapsınlar.
Peygamberimiz olsa ne yapardı?
1400 sene öncesinde bile böyle rezillik olmazdı.
Kızlarını kumlara gömen Araplara tokatı çakan o değil miydi?
Yıkmamış mıydı kız çocukları gömen düzeni?
O zaman Peygamberimiz olsa şu anki düzeni de yıkardı.
Kadını erkekle eşit hale getiren Kemal Atatürk ile…
Kızlara hayat hakkı tanıyan Büyük Muhammet…
Nasıl da benziyorlar birbirlerine…
‘TÜRBAN TEFERRUATTIR’
Türkiye’deki sorun bazı kadınların türban takması değil; bazı siyasetçilerin inatla bu konuyu siyasetin gündemine taşımaları ve inatla kullanmalarıdır. Bunlara göre türban, kelime-i şahadet gibi temel bir din şartıdır. Bu anlayışın yanlış olduğunu Fethullah Gülen bile söylemiş ve 1995′te ‘Türban teferruattır!’ demişti.
Yine, Vuslat Muştusu isimli kitabında, Hoca Efendi; ‘Hiçbir Müslüman, başörtüsünü, kelime-i şahadetle bir saymamalıdır’diye yazmış; türbanın ikincil bir iş olduğunu tekrarlamıştır.
Hal bu iken; Başbakan Erdoğan’ın ve AKP’lilerin dönüp dolaşıp bu konuyu gündeme getirmeleri din özgürlüğünü savunmak değil; oy toplamaktan kaynaklanmaktadır. Onların bu tavrı yüzünden toplum ikiye ayrılmış; türban takan kadınlar da dolaylı olarak mağdur hale gelmiştir.
Ayıptır, yazıktır…
Rıza Zelyut Yazdı:Türban için ağlayanlar diri diri gömülen kızı yok sayıyor - İlk Kurşun Gazetesi