alpgg
New member
Arkadaşlar bilmeyen insanlar için anlatıyorum hala ikisini birbirine karıştıran insanlar var birazı alıntı birazı kendimindir okumanızı rica ederim.
ilkönce başörtüsüyle başlayalım;
şekilde gördüğümüz gibi kesinlikle sıkı olmayan vucudunun belli bir kısmını göstermemk için değil,saçları ve başı çeşitli etkenlerden koruma amaçlı kullanılmamaktadır.
yüzyıllardır Türk kültüründe vardır,
başörtüsü ;
şekilde gördüğümüz gibi ;
başı ölümüne sıkan cildin nefes almasını engelleyen katlı kumaşlarla sarılan bi örtünme çeşidi;
Türkiyede 1960 larda türemeye başlamıştır ,
bakalım önderimiz Atatürk başörtüsünün dedesi çarşaf ne demiş;
"bazı yerlerde bazı kadınlar görüyorum ki, başınabir bez veya peştemal veya buna mümasil bir şeyler atarak yüzünü gözünügizler ve yanında geçen erkeklere geçen erkeklere karşı ya arkasınıçevirir veya yere oturarak yumulur. bu tavrın mana ve medlulu nedir?
efendiler!medeni bir millet anası, millet kızı bu garip şekle, bu vahşi vaziyetegirer mi? bu hal milleti çok gülünç gösteren bir manzaradır. derhaltashihi lazımdır."
mustafa kemal ataturk, 30 ağustos 1925, kastamonu
farklı bir yorum;
TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ ARASINDAKİ FARK...
BAŞÖRTÜSÜ; yüz yıllardır Anadolu kadınının, annelerimizin, başlarına koyup fazla sıkmadan çene altında bağlayıp uçlarını sarkıttığı bir alışkanlıktır. Başı güneşten, rüzgârdan korur. Saçları tümü ile kapatmaz, saçların bir kısmı açıkta kalır.
Başörtüsünün sıradan ve sevimli bir örtü olmaktan öteye, siyasal hiçbir amacı, hiçbir yanı yoktur. Bugüne değin bu konuda hiçbir sorun olmamış, başörtüsünden ötürü hiçbir sıkıntı yaşanmamıştır. Başörtüsünün dinsel bir yanı da yoktur.
TÜRBAN veya SIKMABAŞ; Filistin 'de, özellikle İran 'da çıkmış ve son otuz yıldır bizim ülkemize de girmiş siyasal içerikli, İslamcı bir simgedir. Saçların tümü görülmeyecek biçimde iyice kapatılır. Arap diline ilişkin ''tesettür'' sözcüğünün karşılığı Türk dilinde ''örtünmek'' sözcüğüdür. Başörtüsü olan ''türban'' , ''tesettür-örtünmek'' olgusu içinde algılanır. İngiliz ve Fransız dillerinde; bir tür deniz yaratığının helozonlu-burmalı sarmal kabuğu da ''turban'' sözcüğü ile adlandırılır.
Türban genel anlamıyla başörtüsü değildir; tartışma konusu olmasının nedeni de, başörtüsü olma özelliğinden kaynaklanmamaktadır. Tarikattan olanları ve tarikatları ayırt etmek anlamında ''ruhani kıyafet'' sayılmak gerekir. Ruhani kıyafet sayılmaması durumunda, her tarikat ve her cemaat tarafından ayrı ayrı belirlenmiş, tarikat ve cemaatlerin simgesel kıyafetidir. Bu anlamda da, yasadaki söylemiyle ''Türk inkılabına, rejimine ve vahdetine (birliğine) '' aykırı kıyafetlerdir.
Böylece, saçların ve başın hava alması bile önlenir. Üzerinde de ayrıca bir örtü çekilir. Boğazdan da sıkıca bağlanır. Bu tür baş bağlamanın, başörtüsüyle, türbanla hiçbir ilgisi yoktur. Dini en uygar biçimde yaşayan Anadolu kadını, böyle bir baş bağlama biçimi kullanmamaktadır. Bu tür baş bağlamanın dinsel bir yanı olsa Müslüman Anadolu kadınının böyle bir örtünmeyi uygulaması gerekirdi. Bu giyinme biçimi dinin bir gereği de değildir. Öyle olsaydı, İslam ülkelerinin, Peygamber soyundan geldiklerini bildiğimiz yöneticilerinin eşlerinin de bu tür baş bağlamaları gerekirdi.
Oysaki yakın zamanda, ülkemize gelmiş, Peygamber soyundan gelen Ürdün Kralı'nın, Suriye Devlet Başkanı'nın, Pakistan Devlet Başkanı'nın eşlerinin hepsinin başları açıktı. Onların uygar, çağdaş, pırıl pırıl görünümlerinin yanında, yalnızca bizimkilerin başları bağlıydı ve bu durum hepimizin yüreğini yaralıyor, ülkemizin aydınlık yüzüne aykırı düşmuyormu?.
Sonuç olarak türbanla başörtüsündeki genel farklar ;
1- türbanlılar üniversite önlerinde çaresiz ve sonuçsuz eylem yaparlar, sonra larını dönüp paşa paşa giderler, başörtülüler kurallara uyar ve derslerine girer
2-türban 1960 larda türemiş,başörtüsü yüzyıllardır kültürümüzdedir.
3-türban dinsel ve daha cok siyasi bir simge olarak kullanılmakta , başörtüsü saçları ve başı güneşten,tozdan rüzgardan koruma amaçlı kullanılır
İmla hatalarından dolayı üzgünüm
ilkönce başörtüsüyle başlayalım;
şekilde gördüğümüz gibi kesinlikle sıkı olmayan vucudunun belli bir kısmını göstermemk için değil,saçları ve başı çeşitli etkenlerden koruma amaçlı kullanılmamaktadır.
yüzyıllardır Türk kültüründe vardır,
başörtüsü ;
şekilde gördüğümüz gibi ;
başı ölümüne sıkan cildin nefes almasını engelleyen katlı kumaşlarla sarılan bi örtünme çeşidi;
Türkiyede 1960 larda türemeye başlamıştır ,
bakalım önderimiz Atatürk başörtüsünün dedesi çarşaf ne demiş;
"bazı yerlerde bazı kadınlar görüyorum ki, başınabir bez veya peştemal veya buna mümasil bir şeyler atarak yüzünü gözünügizler ve yanında geçen erkeklere geçen erkeklere karşı ya arkasınıçevirir veya yere oturarak yumulur. bu tavrın mana ve medlulu nedir?
efendiler!medeni bir millet anası, millet kızı bu garip şekle, bu vahşi vaziyetegirer mi? bu hal milleti çok gülünç gösteren bir manzaradır. derhaltashihi lazımdır."
mustafa kemal ataturk, 30 ağustos 1925, kastamonu
farklı bir yorum;
TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ ARASINDAKİ FARK...
BAŞÖRTÜSÜ; yüz yıllardır Anadolu kadınının, annelerimizin, başlarına koyup fazla sıkmadan çene altında bağlayıp uçlarını sarkıttığı bir alışkanlıktır. Başı güneşten, rüzgârdan korur. Saçları tümü ile kapatmaz, saçların bir kısmı açıkta kalır.
Başörtüsünün sıradan ve sevimli bir örtü olmaktan öteye, siyasal hiçbir amacı, hiçbir yanı yoktur. Bugüne değin bu konuda hiçbir sorun olmamış, başörtüsünden ötürü hiçbir sıkıntı yaşanmamıştır. Başörtüsünün dinsel bir yanı da yoktur.
TÜRBAN veya SIKMABAŞ; Filistin 'de, özellikle İran 'da çıkmış ve son otuz yıldır bizim ülkemize de girmiş siyasal içerikli, İslamcı bir simgedir. Saçların tümü görülmeyecek biçimde iyice kapatılır. Arap diline ilişkin ''tesettür'' sözcüğünün karşılığı Türk dilinde ''örtünmek'' sözcüğüdür. Başörtüsü olan ''türban'' , ''tesettür-örtünmek'' olgusu içinde algılanır. İngiliz ve Fransız dillerinde; bir tür deniz yaratığının helozonlu-burmalı sarmal kabuğu da ''turban'' sözcüğü ile adlandırılır.
Türban genel anlamıyla başörtüsü değildir; tartışma konusu olmasının nedeni de, başörtüsü olma özelliğinden kaynaklanmamaktadır. Tarikattan olanları ve tarikatları ayırt etmek anlamında ''ruhani kıyafet'' sayılmak gerekir. Ruhani kıyafet sayılmaması durumunda, her tarikat ve her cemaat tarafından ayrı ayrı belirlenmiş, tarikat ve cemaatlerin simgesel kıyafetidir. Bu anlamda da, yasadaki söylemiyle ''Türk inkılabına, rejimine ve vahdetine (birliğine) '' aykırı kıyafetlerdir.
Böylece, saçların ve başın hava alması bile önlenir. Üzerinde de ayrıca bir örtü çekilir. Boğazdan da sıkıca bağlanır. Bu tür baş bağlamanın, başörtüsüyle, türbanla hiçbir ilgisi yoktur. Dini en uygar biçimde yaşayan Anadolu kadını, böyle bir baş bağlama biçimi kullanmamaktadır. Bu tür baş bağlamanın dinsel bir yanı olsa Müslüman Anadolu kadınının böyle bir örtünmeyi uygulaması gerekirdi. Bu giyinme biçimi dinin bir gereği de değildir. Öyle olsaydı, İslam ülkelerinin, Peygamber soyundan geldiklerini bildiğimiz yöneticilerinin eşlerinin de bu tür baş bağlamaları gerekirdi.
Oysaki yakın zamanda, ülkemize gelmiş, Peygamber soyundan gelen Ürdün Kralı'nın, Suriye Devlet Başkanı'nın, Pakistan Devlet Başkanı'nın eşlerinin hepsinin başları açıktı. Onların uygar, çağdaş, pırıl pırıl görünümlerinin yanında, yalnızca bizimkilerin başları bağlıydı ve bu durum hepimizin yüreğini yaralıyor, ülkemizin aydınlık yüzüne aykırı düşmuyormu?.
Sonuç olarak türbanla başörtüsündeki genel farklar ;
1- türbanlılar üniversite önlerinde çaresiz ve sonuçsuz eylem yaparlar, sonra larını dönüp paşa paşa giderler, başörtülüler kurallara uyar ve derslerine girer
2-türban 1960 larda türemiş,başörtüsü yüzyıllardır kültürümüzdedir.
3-türban dinsel ve daha cok siyasi bir simge olarak kullanılmakta , başörtüsü saçları ve başı güneşten,tozdan rüzgardan koruma amaçlı kullanılır
İmla hatalarından dolayı üzgünüm