گ!ЧΔĦ
Banned
- Katılım
- 9 Ara 2006
- Mesajlar
- 9
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
20 Ekim 2000 tarihinde başlayan ve başladığı günden bu güne 12 ekiple sürdürülen ölüm oruçları DHKP/C nin kendi yoldaşlarının kanı üzerinden siyaset yapma geleneğinin bir neticesi olarak bugün 121. kurbanını toprağa verdi.
Sincan Cezaevinden Serdar DEMİREL' di bu kez sahte kahraman. DHKP/C nin anlamsız bir şekilde altı yıldır sürdürdüğü ve tek bir kazanım elde edemediği ölüm oruçlarından beklentisinin ne olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok..
Bunun tek bir adı vardır. Devrim kendi evlatlarını yiyor ve kendi yoldaşlarının kanı üzerinden ajitasyon ve siyaset yapıyor.. Zira bu ne ilk ne de son olacaktır. Kısa bir süre sonra Gebze hapishanesinden de bir ölüm haberi geleceği aşikardır. Bu kez 122. kurban ve yeni sahte kahramanın adı Fatma KOYUPINAR olacaktır..
Peki ne için...
Devrimci bir hareketten daha çok Dursun KARATAŞ' ın patronluğundaki bir şirket gibi çalışan DHKP/C cirosunu artırsın, güdümündeki gizli odaklardan aferin alsın diye mi veriliyor bunca can?...
Ölen her insanın ardından TAYAD lılar çıkar önce sahneye.. Ve sonra birbiri ardına Temel Haklar ve Dernekler Federasyonu, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, marksist terminolojinin seçme sözcüklerinden bir demetle süsledikleri basın açıklamalarını okuyup, devrim için "şehit" (!) düşen yoldaşlarını nutuklara gömerler..
Serdar DEMİREL nutuklara gömülen ne ilk kişidir ve ne de son olacaktır. Kan içmeye, yoldaşlarının kanını içmeye doymayan "büyük önder" ruh hastası Dursun KARATAŞ ne zaman tatmin olur bu manzaradan bilinmez ki...
Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Ölenleri uğurlayanlar, süslü sözcüklerle ölüme methiyeler düzenler;
Sizin hiç babanız öldü mü?
Sizin hiç kardeşiniz öldü mü?
Sizin hiç anneniz öldü mü?
Cephe imiş... Büyük aile imiş.. Bu nasıl ailedir ki evlatlarını göre göre ölüme gönderir.
İki el bir baş içindir deyip 121 canın hesabını sormak, sorgulayabilmektir asıl mesele...
"Yurt için ölmek güzeldir ama borçtur yaşamak" deyip, inadına direnmektir asıl mesele...
Ölüme methiyeler düzmek, ölenleri nutuklara gömmek değil...
Ölüler üzerinden rant elde edenler, ölü soyucu "nebbaş"lardan farksızdırlar..
Hasan Sabbah' ın müridlerinden farkı olmayan çizmelerimin devrimcileri... Hasan Sabbah müridlerinin beynini afyonla yıkıyordu..
Sahi dayınız sizin beyinlerinizi neyle yıkıyor..?
Bu kadar kör müsünüz...?
Eyüp BEYAZ' da, Gültekin KOÇ' ta, Uğur BÜLBÜL' de, Devrim AĞIRMAN' da, Mustafa İŞERİ ' de, Songül KOÇYİĞİT' de, Sabahattin YAVUZ' da sizi nasıl bir geleceğin beklediğini görmüyor musunuz?
Kimilerin kırsalda, kimilerinin cezaevlerinde son buldu hayatları..
Ne oldu?
Devrim mi geldi?
Serdar DEMİREL gibi 121 insan öldü diye, Devlet cezaevlerinin kapılarını mı açtı?
Bitiyorsunuz... Farkında değil misiniz..?
Sizler en deli çağlarınızda sevdiklerinizin ellerinden tutup, gözlerinin elifine bakarak bir kez olsun "seni seviyorum" diyemezken, DAYI' nız Hollandalı avradıyla fingirdeşiyor bilmiyor musunuz?
Uyanın artık...
Tükeniyorsunuz...
Tüketiliyorsunuz... Sahi merak ediyorum çökmüş avurtlarınızdan bir nefeste boşaltıverdiğiniz o "UMUDUN ADI DHKP/C" sloganına gerçekten inanıyor musunuz?
İsmi lazım değil. Kahbelere Şerefsizlere karşı her alanda mücadele etmeyi kendine misyon edinmiş birisinden alıntı...
Sincan Cezaevinden Serdar DEMİREL' di bu kez sahte kahraman. DHKP/C nin anlamsız bir şekilde altı yıldır sürdürdüğü ve tek bir kazanım elde edemediği ölüm oruçlarından beklentisinin ne olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok..
Bunun tek bir adı vardır. Devrim kendi evlatlarını yiyor ve kendi yoldaşlarının kanı üzerinden ajitasyon ve siyaset yapıyor.. Zira bu ne ilk ne de son olacaktır. Kısa bir süre sonra Gebze hapishanesinden de bir ölüm haberi geleceği aşikardır. Bu kez 122. kurban ve yeni sahte kahramanın adı Fatma KOYUPINAR olacaktır..
Peki ne için...
Devrimci bir hareketten daha çok Dursun KARATAŞ' ın patronluğundaki bir şirket gibi çalışan DHKP/C cirosunu artırsın, güdümündeki gizli odaklardan aferin alsın diye mi veriliyor bunca can?...
Ölen her insanın ardından TAYAD lılar çıkar önce sahneye.. Ve sonra birbiri ardına Temel Haklar ve Dernekler Federasyonu, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, marksist terminolojinin seçme sözcüklerinden bir demetle süsledikleri basın açıklamalarını okuyup, devrim için "şehit" (!) düşen yoldaşlarını nutuklara gömerler..
Serdar DEMİREL nutuklara gömülen ne ilk kişidir ve ne de son olacaktır. Kan içmeye, yoldaşlarının kanını içmeye doymayan "büyük önder" ruh hastası Dursun KARATAŞ ne zaman tatmin olur bu manzaradan bilinmez ki...
Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Ölenleri uğurlayanlar, süslü sözcüklerle ölüme methiyeler düzenler;
Sizin hiç babanız öldü mü?
Sizin hiç kardeşiniz öldü mü?
Sizin hiç anneniz öldü mü?
Cephe imiş... Büyük aile imiş.. Bu nasıl ailedir ki evlatlarını göre göre ölüme gönderir.
İki el bir baş içindir deyip 121 canın hesabını sormak, sorgulayabilmektir asıl mesele...
"Yurt için ölmek güzeldir ama borçtur yaşamak" deyip, inadına direnmektir asıl mesele...
Ölüme methiyeler düzmek, ölenleri nutuklara gömmek değil...
Ölüler üzerinden rant elde edenler, ölü soyucu "nebbaş"lardan farksızdırlar..
Hasan Sabbah' ın müridlerinden farkı olmayan çizmelerimin devrimcileri... Hasan Sabbah müridlerinin beynini afyonla yıkıyordu..
Sahi dayınız sizin beyinlerinizi neyle yıkıyor..?
Bu kadar kör müsünüz...?
Eyüp BEYAZ' da, Gültekin KOÇ' ta, Uğur BÜLBÜL' de, Devrim AĞIRMAN' da, Mustafa İŞERİ ' de, Songül KOÇYİĞİT' de, Sabahattin YAVUZ' da sizi nasıl bir geleceğin beklediğini görmüyor musunuz?
Kimilerin kırsalda, kimilerinin cezaevlerinde son buldu hayatları..
Ne oldu?
Devrim mi geldi?
Serdar DEMİREL gibi 121 insan öldü diye, Devlet cezaevlerinin kapılarını mı açtı?
Bitiyorsunuz... Farkında değil misiniz..?
Sizler en deli çağlarınızda sevdiklerinizin ellerinden tutup, gözlerinin elifine bakarak bir kez olsun "seni seviyorum" diyemezken, DAYI' nız Hollandalı avradıyla fingirdeşiyor bilmiyor musunuz?
Uyanın artık...
Tükeniyorsunuz...
Tüketiliyorsunuz... Sahi merak ediyorum çökmüş avurtlarınızdan bir nefeste boşaltıverdiğiniz o "UMUDUN ADI DHKP/C" sloganına gerçekten inanıyor musunuz?
İsmi lazım değil. Kahbelere Şerefsizlere karşı her alanda mücadele etmeyi kendine misyon edinmiş birisinden alıntı...