TÜRKAN SAYLAN'dan TÜRKÇE EZAN YORUMU

mustafaacar42

New member
Katılım
27 Ocak 2006
Mesajlar
230
Reaction score
0
Puanları
0
Profesör(!)Türkan SAYLAN'dan yeni herzeler:


“Tek partili sistemden çok partili sisteme geçtiğimiz dönemde ilk işi ne oldu Demokrat Parti’nin? Ezanı Türkçe’den Arapça’ya çevirdi! Ben Türkçe ezanla büyüdüm. Sözlerini anladığımızdan büyük keyif duyardık dinlediğimizde. Yıllar sonra bunun nedenini gazeteci-yazar Nezihe Araz’dan öğrendim. Babası Demokrat Parti’den milletvekili. Adnan Menderes’le röportaj yapıyor ve “neden?” diye soruyor. “Sen biliyor musun ben kimle yarıştım?” diye cevap veriyor Menderes. Bir devle, İstiklal Savaşı kahramanı, Milli Şef, büyük bir kitlenin hayran olduğu, arkasından gittiği bir isimle, İnönü’yle yarıştığını söylüyor. Onların söylediklerini tekrarlamamak için dinden imandan girdiğini, ezanı Arapça yapma sözü verdiklerini söylüyor. Ben Menderes’in hiçbir zaman şeriatçı olduğunu düşünmedim. Ama siyasetin içine girince, inanç sömürüsü yapılınca iş değişiyor.

Akşam
 
Başkanlığı’nın, 18 Temmuz 1932 tarih ve 636 sayılı genelgesiyle ezan ve kametin Türkçe okunacağını bildiren kararının ardından, tam 18 yıl boyunca Türkçe okunan ezanın ilk defa Arapça okunduğu gün Edirne’den Artvin’e, Sinop’tan İskenderun’a kadar tüm Türkiye’yi gözyaşlarına boğan günün hikâyesine bir göz atalım.

Tarih 16 Haziran 1950.

Yani tam 57 yıl öncesi.

Yer Sultanahmet Meydanı.


Bir dönem Diyanet İşleri Başkan Vekilliği de yapan, 2006 yılı mayıs ayında kaybettiğimiz Yaşar Tunagür Hoca verdiği bir röportajda o günü şöyle anlatıyor: “Ezanın Türkçe okunduğu günlerdi. Cuma namazlarını Sultanahmet Camisinde kılmayı kendime adet edinmiştim. Cuma namazlarını meşhur Hafız Saadettin Kaynak kıldırırdı. Yani ilk defa Türkçe ezanı okumuş olan Hafız…

Yine böyle bir Cuma günüydü ve Sultanahmet camisine namaz kılmaya gidiyordum. Fakat her zamankinden farklı olarak caminin avlusunda büyük bir kalabalık ve telaş vardı. Ben ve yanımdaki arkadaşım, merakla cami avlusuna doğru ilerledik. Baktık ki caminin içinden çok, avluda insan var. Onlar bir şeyler duymuşlar ama biz henüz bilmiyoruz. Girdik içeri. Avluda baktık ki herkes yukarı bakıyor. Camiye giren falan yok. Herkes yukarı bakıyor. Birden cami minarelerinin bütün şerefelerinden, “Allahu Ekber! Allahu Ekber!” diye Arapça Ezan okunmaya başladı. Meğer caminin imamı olan Saadettin Kaynak, her bir şerefeye bir müezzin yerleştirmiş, birbiri ardına nasıl ezan okuyacaklarını da onlara güzelce tembihlemişti. Durumdan haberi olmayan caminin içindeki cemaat da Arapça Ezanı duyar duymaz kendilerini dışarı attı.

Avlu hıncahınç doluydu. Herkes İstanbul semalarını inleten Arapça Ezanı dinliyordu. 14 müezzin 6 minarenin 14 şerefesinden biri başlıyor, öbürü bitiriyor, yarım saate yakın sürdü ezan. Bunu, İstanbul’un diğer camileri takip etti… İstanbul’un bütün minarelerinden, yıllardır özlemini çektiğimiz ezan sedaları yükseliyordu göklere… Bir an için rüyada olduğumu sandım. Fakat bu bir rüya değil, gerçekti. Minarelerden Arapça Ezan okunuyordu. (Duygulandı ve gözlerinden akan yaşları sildikten sonra devam etti): Arapça Ezan sesini duyan herkes olduğu yerde durmuştu. Sanki yere çivilenmiştik; ben ve Sultanahmet Meydanı’nı dolduran bütün insanlar… Sokakta oynayan çocuklar bile oyunlarına ara verip, Allahu Ekber, Allahu Ekber’leri dinler oldular… O an anlatılmaz, yaşanır ancak… Büyük bir daüssıladan sonra, öz vatanımıza kavuşmuş gibiydik… Allah bir daha göstermesin o günleri…”

Türkiye ayakta…

O gün ülkenin dört bir yanında benzer manzaralar yaşandı.
Ezanın Arapça okunmasına imkân kılan Meclis kararı o gün radyolardan ilan edilince, Türkiye'nin dört bir yanında halk sevinçten sokaklara döküldü. Tüm gözler minarelere çevrildi ve ilk ezan sesi beklenmeye başlandı. Halk sevinçten çılgına döndü. Gözyaşları tüm Türkiye'de sel olup aktı. Yasanın 17 Haziran 1950 tarihli resmi gazetede yayınlandığı gün, aynı zamanda Ramazan ayının da ilk günüydü. Bu durum halktaki duygu yoğunluğunu daha da artırdı.

Gelelim yazıya başlık olan ayrıntıya.

Aralarında Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi isimlerin bulunduğu komisyonun çevirisini yaptığı "Türkçe ezan" metni şöyleydi:

''Tanrı uludur, Tanrı uludur
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'dan başka yoktur tapacak.
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'nın elçisidir Muhammed.
Haydin namaza, haydin namaza
Haydin felâha, haydin felâha
Tanrı uludur, Tanrı uludur
Tanrı'dan başka yoktur tapacak.''

İşte o kelime…

Ezanın Türkçeye çevrilmeyen tek kelimesi ‘felâh’ oldu.
Sebebi, halkın felah kelimesinin ‘kurtuluş’ anlamına geldiğini bilmemesini sağlamak ve ezan okunurken, “haydin kurtuluşa” manasına gelecek bir çağrıda bulunmamaktı.

Allah’a ulaşmak özgürlüklerin en güzelidir. O an tüm dünyevi ayak bağlarından sıyrılır ve başka bir boyuta geçer insan. Namaz bu duygunun en yoğunluklu yaşandığı andır. O an kendine gelir ve her şeyiyle Rabbine döner insan. Kula kul olmaktan kurtulur. Hani Milli Şairimiz Mehmet Akif, “O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar…” der ya… İşte namaz insana, Allah’tan başka kimseye boyun eğmemeyi talim ettirir.
İşte ezanı Türkçeye çevirenler, ‘felah’ kelimesini de Türkçeye çevirip “haydi kurtuluşa” anlamına gelen bir çağrıya zemin hazırlamamakla, namazın temel fonksiyonunu acaba nasıl etkisizleştirebiliriz düşüncesinde olmuşlardır. Şimdilerde ara ara aynı düşünceyi seslendirip “millet anlamıyor, Türkçe okunsun” diyenlerin amacı milletin anlaması değil, değerlerinden kopmasının kapısını aralamaktır.

Milletin değerleriyle cebelleşmeyi kendine vazife edinen dünyanın başka neresinde bu tür insanlar vardır acaba? Çok yazık. Çok şükür o günler geride kaldı. Geri getirme heveslilerinin çabaları da kursaklarında kalmaya mahkûmdur.

Allah bugünlerimizi aratmasın.

Alıntı*

Not: Ezanın Türkçe okunmasına en çok sevinenler komünistlerdir derdi babam. Dalga geçelermiş; Tanrı uludur Tanrı uldur... Köpekte uludur Köpekte uludur.
 
Not: Ezanın Türkçe okunmasına en çok sevinenler komünistlerdir derdi babam. Dalga geçelermiş; Tanrı uludur Tanrı uldur... Köpekte uludur Köpekte uludur.

:) bu da aşırı komik olmuş. İlk önce Türkçe kelimeleri ve anlamları iyi öğrenmeli Daha sonra bu ülkenin resmi dili dışında nağmaler camilerinden yükselmeli.

Bugün ve geçmişte kişilerin ezanı manaları dışını taşırmayı çok kolay ve çok iyi şekilde yapmıştır.

O bazı kişiler geçmişte ve bugünde insanlara dini arapça öğretme uğraşısı yüzünden bugün yüzde 99 diye vurguladığımız müslüman kişi yüzdesinin büyük bir bölümü bırakın günlerce değil senelerce camiilere uğramaz olmuş.

Bugün Dinini Arapça öğrenmeye çalışan bir toplumun durumuna bak....

Haram günah artık diz boyunu aşmış boğaz seviyesine gelmiş. Artık toplum bırak yasayı diğer yaşamdan ve Yaradandan korkmaz hale gelmiş.

Bunun nedeni öğrenemediğimiz dinimiz olmamaz mı ? Sürekli bize arapça oku arapça dua et arapaöğren baskılarından sonra dini başkalarından öğrenmemiz olamaz mı ?

Ülkenin genel suçlarına baktığınız zaman nasıl çizgiyi aştığımızı göreceksiniz. Bazıları buna ekonomik zorlukları neden gösterecek. Fakat Türk'ün yaşadığı her dönemde fakirlikler yoksulluklar yaşamıştır fakat hiç bir zaman bu kadar çok harama el uzatmamıştır hatta hiç uzatmadığı görülmüştür. Şimdi ise......


Bugün hala Tıpkı bir Arap Milliyetçisi gibi dini arapça dayatan kişilerin din ve vatan sevgisine kuşku ile bakarım.


Ek olarak şunu söyleyeyim. Ezan sadece bir çağrıdır. Kuranda ezan hakkında nasıl söyleneceği yada sözleri hakkında en ufak şekilde yer almaz.
Namaza tek söz ile bile çağrabilirsin. Fakat hala anlayamamaktayım bugün dinini yüzeysel olarak bile yaşamayan insanların ayrıntılarla bu kadar çok uğraştığına....

Siyasette en çok dini sömürüyü ve örneklerini akp dönemi yani son 5 yıl içinde fazlası ile bulabilirsiniz.

Neyse... Artık başka devirlerde başka yüzyıllarda dyarız belki yeniden TÜRKÇE EZANI.
 
Yaw gavurların memleketinde bile ezan okunması gerektiği gibi okunuyor, çok komik bir savaş bu türkçe ezan savaşı hele hele ezanla namazla niyazla işi olmayanlar bu konuda konuşuyor yok efendim şöyle olsun böyle olsun diolar ya bu daha vahim ve komik bi durum

"Sözlerini anladığımızdan büyük keyif duyardık dinlediğimizde."

Hayır en çok güldüğüm kısım ise sanki ezan 300 kıtadan oluşuyorda anlamını bilemicek kadar zor, kardeşim çok sevdiğin gavurca bi şarkıyı bile ezberliyosun kelime kelime anlamıyla beraber bu zor olmuo, bir kaç cümleden oluşan ezanın ne anlama geldiğini bilmek zor gelio, saçmalığa bak.

yani sonuc olarak amaç üzüm yemek deil bağcıyı dövmek cıkıyor ortaya.
 
İşte tipik kendini müslüman zanneden örneği... tanımadığı görmediği bilmediği insanların dinini müslümanlığına laf eder. ileri gider kafirlikle suçlar.

Peki namazla niyazla işi olan adam ezan türkçe okunsa yada okunmasa hatta hiç okunmasa yine namazını kılmayacak mı ?

İşte bunlarınki üzüm yemek değil. Bağa kendilerinden başkalarını almamak. Kötek ile küfür ile uzaklaştırmak.

Bunların ki üzüm yemek değil. Üzümün gösterişini seyrelemek... Sonrada Yarabbi Şükür Doydum diye kalkmak...


Devam devam..... Bu Millet sizden daha çok şey öğrenecek....


Belki bazılarıda amerikadaki hocalarından şehlerinden ileri gidip Kuran okumadan 10 12 ciltlik kişilerin yazılarından öğrenirler....

Belli olmaz bunlar heran herşeye açık insanlar...
 
İşte tipik kendini müslüman zanneden örneği... tanımadığı görmediği bilmediği insanların dinini müslümanlığına laf eder. ileri gider kafirlikle suçlar.

Peki namazla niyazla işi olan adam ezan türkçe okunsa yada okunmasa hatta hiç okunmasa yine namazını kılmayacak mı ?

İşte bunlarınki üzüm yemek değil. Bağa kendilerinden başkalarını almamak. Kötek ile küfür ile uzaklaştırmak.

Bunların ki üzüm yemek değil. Üzümün gösterişini seyrelemek... Sonrada Yarabbi Şükür Doydum diye kalkmak...


Devam devam..... Bu Millet sizden daha çok şey öğrenecek....


Belki bazılarıda amerikadaki hocalarından şehlerinden ileri gidip Kuran okumadan 10 12 ciltlik kişilerin yazılarından öğrenirler....

Belli olmaz bunlar heran herşeye açık insanlar...
küçük bir yanlış anlaşılma olmuş sözüm sana deildi yazara idi, senin yorumunu okumamıştım bile, yanlış anlaşıldıysa özür
 
yehovan arkadaş; Ezanın türkçe okunması tamamen siyasi bir olaydır. Dini güzelleştirmekle yada anlaşılır kılmakla hiç bir alakası yoktur.

Üzümle Armutu karıştırıyorsunuz gibi geldi.

İslamiyet ; sadece anlamadığınız kelimeleri okumak değildir elbette. Bir Türk, Alman, İngiliz müslümanları kuranı 1000000000 yıl arapça sesli şekilde okusun. Manevi haz dan başka hiç bir faydası olmaz. Elbette kendi dillerinde okuyup anlayacaklar.

Ancak ezanın, bir arkadaşın da dediği gibi 3 - 5 satırdan ibaret bir şey olduğunu ve 5 yaşında çocuğun bile ne söylendiğini 3 - 5 günde ezberleyebileceği bir şey olduğu için Türkçe, İngilizce yada Almanca okunmasının hiç bir anlamı yoktur.

Ayrıca şunuda unutmayın, Arapların şu anda pislik ve cehalet içinde olması Kur'an-ın dilinin kötü olduğu anlamına mı gelir.?

Eğer yapmıyorsanız; Kur'an-ı Kerimi şöyle bir Abdussamet den veya Kabe imamlarından Orjinal dilinde dinleyin: Aynı tecvit ile bir de Türkçe okumayı ya da dinlemeyi deneyin ; Elbette ki; Orjinal dilinde okunduğunda bir çok kişiye olduğu gibi Mükemmel bir haz verdiğini göreceksiniz.

İstanbulda Akşam Ezanı dinleyip, verdiği manevi zevkle müslüman olanlar olduğunu biliyor muydunuz ? Şimdi o kişinin birde Türkçe ezanı dinlediğini düşünün , ne demek istediğimi anlayacaksınız..

Özetle;
1. İslamiyeti anlayabilmek için mutlaka, her insan kendi en iyi anladığı dilde okuyup incelemelidir.
2. Ancak, Okuyup - Anlama dışında, Manevi haz vermesi açısından Kur'an-ı Kerim orjinal dilinde okunmalıdır.

Elma ile Amut u lütfen karıştırmayalım :) Benim düşüncem budur.
 
Geri
Üst