Türk’üm demekten utanmayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmaktan rahatsızlık duymayan herkes, son yıllarda giderek artan bir huzursuzluk, mutsuzluk ve hatta umutsuzluk içinde yaşıyor. Hem de; Ülkenin koşulları 90 yıl önce verdiği“ateşle imtihan”dan daha beter durumda olmadığı halde. Çünkü; Düşmanla yapılan bir savaş yok ortada! Dost geçinenlerin beslediği, eğittiği, silahlandırdığı, koruduğu ve üzerimize saldığı ırkçı görünümlü bir terör örgütünün alçakça saldırılarıyla boğuşuluyor. Yalnız o mu peki? Hayır!
Yanında garnitür olarak; demokratik, medyatik, digital ve yargısal terör var. Zira emperyalist sırtlanlar; asırlardır bir türlü belini bükemedikleri Türklerin ve onların bir dehanın eseri olan ulusal devletinin akılları sıra bölünmesi ve güdecekleri kukla devletin kurulması için TSK’nın halâ en büyük engel olarak karşılarına çıkmasından çok rahatsız ve şaşkınlar!
-Bu kurum; çuval harekâtına gıkı çıkmayan, Dolmabahçe’de sesi kısılan, emekli-muvazzaf bir çok personelinin hayâsızca tertiplerle suçlanmasını, sorgulanmasını, tutuklanmasını büyük bir saygıyla seyreden, kendileriyle ortak karargâhlarda yıllarca çalışmış, demokratik kültür birliği içindeki dostları tarafından yönetildiği halde, mücadele azmini kolay kolay kaybetmiyor!
-Yazılı ve görsel basında bir çok çağdaş ve küresel aydın(!) TSK’ya haddini bildirmek ve halkı darbeler konusunda aydınlatmak için çırpındığı halde, TSK güvenilirlikte halâ birinci sırada yer alıyor.
-Bu kadar şehit verilmesine rağmen halâ ana-babalar “vatan sağ olsun” demek yüceliğini gösteriyor.
-İktidarda; çıkarları örtüşen, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığında buluşan, kullanılmaya âmade stratejik ortakları:Meclis’te, özerklik gibi mütevazı ve ucu açık isteklerini alenen dillendiren demokratik yamakları: İmralı’dan tehdit, şantaj ve pazarlık mesajları gönderen askeri müttefikleri
O halde; bu milletin binlerce yıldır bu topraklarda tutunmasını, İstanbul gibi bir mücevheri elinde bulundurmasını ve teröre meydan okumasını sağlayan askerini, silahla olamayınca, kalemle tutsaklaştırmak, etkisizleştirmek, terfiini, tayinini kontrol altına almak gerekiyor. Onun için de; cemaat hamamında beyni yıkanmış fakat vicdanı kirlenmiş bir kısım güvenlik mensubu, asker artıklarının da yardımıyla digital terör yaratarak sözümona darbe/örgüt belgelerini, kayıtlarını hazırlıyor, aynı tezgâhın yargıdaki mümessilleri de bunları kesin kanıt kabul edip “yakalama emri ile” yurtsever askerlerin tepesine “YAŞ Öncesi Balyozu” olarak indiriyor.
“Efendi Hazretleri”; “yavaş yavaş, ürkütmeden, alıştıra alıştıra” dediği halde artık sabırları kalmamış olmalı ki, ülkemizde resmen bir hukuk terörü yaşatılarak TSK’nın kesin teslimi istenmiş bulunuyor. Emperyalistin ve mürtecinin hedefleri farklı olsa da düşmanları ortak. Türkiye Cumhuriyeti ve TSK. Referandum ve genel seçim sonuçları bu kirli süreci ya sonlandıracak yahut daha da azdıracaktır. TSK’nın önünde akla gelebilen şu seçenekler bulunmaktadır;
1-Şimdiye kadar olduğu gibi “hukuka saygı” adına teslim olmak, bir “aralık” yargılanmayı beklemek.
2-Komuta heyeti olarak, ortak bir basın toplantısı ile hukuk terörünü lanetleyip istifa etmek.
3-Üçüncü Ordu Komutanı gibi, kışlalarından çıkmayarak “gelin de yakalayın bakalım!” demek.
4-35. Maddenin uygulamalı tanıtımını yapmak. Hepsi de devleti sarsıcı, yıpratıcı ve bu kaosun mimarlarını sevindirici olan seçeneklere gerek kalmadan, devletimizin ve ulusumuzun bu imtihanı başarıyla verip tehdidi savuşturacağına inanmak istiyoruz.
TÜRK?ÜN TERÖRLE İMTİHANI! - İlk Kurşun Gazetesi