TÜRKÇE'Sİ VARKEN(öyle deme böyle de)

inkisar_

New member
Dilin millet hayatındaki tartışılmaz önemi konusu her açılışında, Konfüçyüs’ün “bir milleti egemenlik altına almak için ne gibi bir yola başvurulması” gerektiği yolundaki cevabı düşer aklımıza. Ne demişti hatırlayalım: önce o milletin dilini bozardım, diyor. Neden mi?

Çünkü insanlar dil ile iletişim kurur. Kelimelerini değiştirir, farklı dillerden yabancı kelimelerle yüklü bir dil inşa ederdim. Kelimeler anlaşılmazsa cümleler de anlaşılmaz ve insanlar ne denildiğini anlamıyorsa işte ülke çözülmeye başlamıştır artık.

Dünya hızla “çokkültürlü” bir yapılanmanın olduğu yarınlara doğru ilerliyor. Kimi kültürler bu çokkültürlü katman içinde kendi değerlerini temsil etme durumunda olmayacak belki de. Çünkü tuhaf bir zihin yapısının ürünü olan “Gücün varsa söyleyecek sözün vardır” sığlığı ile hareket ediliyor. Oysaki güçlü olan söz değil miydi? Sözün gücü vardır, gücün sözü değil!

Gerçek şu ki; İngilizce almış başını gidiyor. Hangi ulus hangi ülke olursa olsun kıyısından köşesinden bir şekilde İngilizceyle hemhal durumda. Bizde bile İngilizceye rağbet o kadar fazla ki çoğunlukla gençlerin ağzında kırma/melez bir Türkçe konuşulmaktadır.

Buradan, İngilizce öğretimine karşı çıktığımız gibi bir sonuca ulaşılmamalıdır; aksine dünya devletleri arasında yer almak isteyen bir Türkiye, dünya insanları ile iletişim kurmak isteyen bir fert, İngilizce bilmek zorundadır. Bugün derdini, dileğini yurtdışında Türkçe ifade etmeye çalışanlar sesini duyuramamaktadır. Dil bileceğiz… Hem de en iyi şekilde. Ama dil bileceğiz diye de kalkıp güzelim Türkçe kelimelerimizin yerine ucube yabancı kelimeleri de koymayacağız, koymamalıyız…

Türkçesi varken İngilizcesine ya da hangi dilden olduğu belli olmayan Frenkçesine sığınan kişilerin “kendini küçük görme” sorunu vardır, diye düşünüyorum. Söylediği iki kelimeden biri yabancı olan ve Türkçe konuştuğunu iddia edenler neyi kanıtlamaya çalışıyorlar?

İnsanın itibarını, konumunu kullandığı kelimeler yükseltmez; bilakis taşıdığı değerler yükseltir.

Bu bağlamda dilimizde Türkçe karşılığı olduğu halde farklı dillerden aparma kelimelerin kullanılması en basit ifade ile “kendini bilmezlik/aymazlık”tır. Yunus Emre, özü ile de sözü ile de kendini bilmesi gerektiğini salık vermez mi insanoğluna “Sen seni bil seni”

Özellikle basın-yayın kuruluşlarında, yani medyada sıkça gözlemlediğimiz bu, dil kirliliği değil midir bugünkü insanımıza da aynı günahı işlemeye yönelten? Televizyon izlemede dünya ikincisi ya da üçüncüsü olduğumuz göz önüne alınacak olursa, o nispette de dilimizi katlettiğimiz sonuncuna varabiliriz. Televizyon kültürü ile yetişen çocuklar, gençler ya da akşamlarını televizyon ile dolduran anne, babalar farkında olarak ya da olmayarak kapmış oldukları “yabancı kelime” virüsünü, mikrobunu çevrelerine de taşıyıveriyorlar. Sorumsuzluk televizyon ya da gazeteler de başlıyor. Bu özenti hastası insanların konuştukları Türkçe, halkın konuştuğu arı-duru Türkçeye pek benzemiyor. Bir zaman sonra da arı-duru konuşan halk garip karşılanmaya başlanıyor. Neden, çünkü “eski kelimelerle” konuşuyordur.

Televizyonun öğrettiği Türkçe ile yatar kalkar olduk sözün özü.

Bulunduğunuz yeri şöyle bir gezin. İşyerlerinde, özellikle yeni açılan iş yerlerinde, yabancı isim koyma hastalığı almış başını gidiyor. Acıktığınızda oturup döner yiyeceğiniz yerin isminin fast food olduğunu görüyorsunuz. Saçınız uzamıştır, kestireceksiniz ortalık “flash” olmuştur. Yeni çıkan bir kaseti ya da albümü gidip “woom” suz bir yerlerde sormak için boşuna geziyorsunuz. Güzelim Anadolu kelimesi;“Anatolia” olmuş biz uyurken. Halkın yüzlerce yıldır dükkân dediği ve alış veriş yaptığı yerleri birileri “shop” a çevirmiş. Bizim heybetli, asil paşa olmuş “Pasha”… Ve daha bir yığın örnek… Showland, showroom, center, bazaar, miss, forewer, travel, elite, strech, class, vokal, bank kelimeleri işyeri ismi olarak kullanıldığına daha “modern”, daha “cool” olmaktadır halkın gözünde her halde… Dilinden utanan, özenti meraklıları oldukça bunun önüne geçilebilir mi?

Gelin bugün bir karar verin ve uygulayın; Türkçesi varken yabancı kelimelerle konuşmaya son verin.

ÖYLE DEME ; BÖYLE DE

START ALMAK ► BAŞLAMAK

LAPTOP ► DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR

CENTER ► MERKEZ

RELAX OLMAK ► RAHATLAMAK

E-MAIL ► E-POSTA, İLETİ

KOMÜNİKASYON ► İLETİŞİM

CV ► ÖZGEÇMİŞ

OKEY ► TAMAM

TREND ► EĞİLİM

SPONTANE ► KENDİLİĞİNDEN

LİNK ► BAĞLANTI

DİZAYN ► TASARIM

ANALİZ ► ÇÖZÜMLEME, TAHLİL ETME

ONLINE ► ÇEVRİMİÇİ

KRİTER ► ÖLÇÜT, KISTAS

PART-TİME ► YARI ZAMANLI

PESİMİST ► KARAMSAR

SLAYT ► SUNUM

EMPOZE ETMEK ► DAYATMAK

DRIVER ► SÜRÜCÜ

BYE BYE ► HOŞÇA KAL
 

Gizli Özne

New member
bu kelimeler beynimize o kadar işlemiş ki
ister istemez kullanıyoruz
ama Türkçelerini kullanmak için çaba sarfetmek gerekir

güzel paylaşım
ellerine sağlık
 

derbederin

Altın Üye
günümüzde allahın selamının yerini hello almış çıldıracağım neredeyse :Sopa:
 

Hacker-22

Atam izindeyiz!
sağol kardeş bende özen gösteriyorum arkadaşların dediği gibi o kadar içimize işlemiş ki baya çabalamak gerekiyor
 

HTML

Üst