**su Cilgin Trkler** Ktabindan Alinti .... Ve Daha Bİr SÜrÜ Şey

bilalpars

New member
**SU CILGIN TRKLER** KTABINDAN ALINTI


Savasin en kanli gunlerinden biriydi. Asker en iyi
arkadasinin
az
ileride, kanlar icinde yere dustugunu grd.nsanin basini bir saniye siperden
cikaramayacagi gibi bir ates altindaydilar.


Asker tegmenine kostu hemen:
- Komutanim, bir kosu arkadasimi alip geleyim mi?
"Delirdin mi?" der gibi bakti tegmen...
- Gitmege degmez oglum, arkadasin delik desik olmus. Buyuk
olasilikla
lmustur bile. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakin!

Ama asker o kadar israr etti ki, tegmen izin vermek zorunda kaldi.
- Peki, dene bakalim!

Asker yogun ates altinda firladi siperden ve mucize eseri,
arkadasinin
yanina kadar gitti, yarali arkadasini sirtlandigi gibi tasidi.

Birlikte
siperin icine yuvarlandilar.

Tegmen kosup yaraliya bir goz atti ve nefes nefese bir
kenara
yikilmis
askere dndu:
- Sana hayatini tehlikeye atmaya degmez, dememis miydim! Bu zaten
lmus...


- Degdi Komutanim, degdi! dedi asker.
- Nasil degdi, arkadasin zaten lmus, grmuyor musun?
- Gene de degdi komutanim, cunku yanina vardigimda henuz yasiyordu...
Ve onun son szlerini duymak, dunyalara bedeldi benim
icin...
Ve, hickirarak, arkadasinin son szlerini tekrarladi:
"Gelecegini biliyordum!"

GELECEGINI BILIYORDUM!


Kalbimizde "arkadaslik" denilen bir mucize var. Nasil
oldugunu,
nasil
basladigini bilemezsiniz. Ama bunun ozel bir armagan oldugunu,
Allah'in
bir
lutfu oldugunu bilirsiniz.
Gercekten de arkadaslar nadide mucevherlerdir. Yuzunuzu guldurup,
basarmaniz icin cesaret verirler.
Sizi dinlerler ve kalplerini acmaya hazirdirlar.
Bugun arkadaslariniza, onlarla ne kadar ilgilendiginizi
gosterin.

Bu yaziyi arkadas olarak gordugunuz herkese gonderin. Size gonderen
dahil




AŞŞAĞIDA BİR KONU DAHA VAR


__________________________________________________________________________











Amerikalı bir zengin, iş seyahati sırasında Meksika'nın küçük bir kıyı limanda gezerken, bakmış ağzına kadar balık dolu bir tekne ve içinde keyifli bir balıkçı. "Merhaba balıkçı" diye seslenmiş, "Bu balıkları ne kadar zamanda tuttun?" "Bir iki saatimi aldı" demiş balıkçı.
İştahlanmış bizim işadamı; "Ee, niye biraz daha kalıp daha fazla tutmadın?" diye sormuş. "Bu kadarı bize yetiyor da ondan" diye omuz silkmiş balıkçı. Şaşmış balıkçının bu kanaatkarlığına işadamı; "Kalan zamanını nasıl geçiriyorsun peki" diye üstelemiş.

Balıkçı, özetlemiş bir gününü: "Sabahları açılır, biraz balık tutarım. Sonra çocuklarımla oynarım. Öğleyin karımla biraz siesta yaparım. Akşamları amigolarla beraber gitar çalıp şarap içer, geç vakte kadar eğleniriz. Oldukça meşgul sayılırım senyor".
Gerinmiş Amerikalı: "Bak" demiş "..ben sana yardımcı olabilirim. Bu işe daha çok zaman ayırmalısın. Daha büyük bir tekne bulup daha çok balık tutmalısın. Oradan elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa sürede tuttuğun balıkları doğrudan işletme tesislerine satarsın. Hatta zamanla kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Kısa
zamanda balıkçılık sektöründe bir numara olursun". Balıkçı merakla "Bunları yapmak kaç sene alır sinyor" demiş: "15-20 yılda halledersin" demiş Amerikalı, "Ama sonrası daha parlak: Zamanı gelince şirketini halka açarsın, hisselerini iyi paraya satarsın, kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın."
"Milyonlar ha..." diye tekrarlamış balıkçı...
"Eeee... sonra?"
"Sonra emekli olursun. Küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin. İstersen zevk için balık tutarsın. Çocuklarınla oynar, karınla keyfince siesta yaparsın. Akşamları da arkadaşlarınla şarap içip gece yarısına kadar gitar çalarsın. Nasıl...? Mükemmel değil mi?” Balıkçı cevap vermiş, "Sence ben şu anda ne yapıyorum!?.. "
Bir an olsun durup düşünseniz; "Bütün bu telaş ne için?.." Arada denize açılıp, çocuklarınızla oynaşmayacak, dostlarınızla gitar çalıp şarap içemeyecek olduktan sonra onca koşturmanın ne anlamı var?
Hırsla örülü onca yılın vaat ettiği final, halen yanı başımızda duran mutluluksa, bu yarışa ne gerek var?





AŞŞAĞIDA BİR KONU DAHA VAR
__________________________________________________________________________















>>>>>>
>>>>>>>> >>
>>>>>>>> >>Lütfen sonuna kadar ve çok dikkatli okuyun.
>>>>>>>> >>Adım Doug Copp. Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan
>>>>>>>> >>Uluslararası Kurtarma Ekibinin Kurtarma şefi ve afet olayları
>>>>>>>> >>müdürüyüm. Bu makaledeki bilgiler bir deprem anında hayat
>>>>>>>> >>kurtaracaktır.
>>>>>>>> >>875 yıkılmış binaya sürünerek girdim, 60 ülkeden kurtarma
>>>>>>>> >>ekipleriyle
>>>>>>>> >>çalıştım, birçok ülkede kurtarma ekipleri oluşturdum ve çok
>>>>>>>>sayıda
>>>>>>>> >>ülkede birçok kurtarma ekibinin üyesiyim. 2 Yıl boyunca
>>>>>>>>birleşmiş
>>>>>>>> >>milletler felaket "azaltma" uzmanıydım. 1985'ten beri aynı anda
>>>>>>>> >>gerçekleşenler hariç dünyadaki bütün büyük felaketlerde çalıştım.
>>>>>>>> >>1996'da benim hayatta kalma metodumun geçerliliğini ortaya koyan
>>>>>>>> >>bir
>>>>>>>> >>film yaptık. Türk hükümeti, İstanbul
>>>>>>>>belediyesi, İstanbul
>>>>>>>> >>Üniversitesi, Case yapımcılık, ve ARTI bu pratik ve bilimsel
>>>>>>>>testin
>>>>>>>> >>filme alınmasında işbirliği yaptılar.
>>>>>>>> >>İçinde 20 maket (mannequis) olan bir okulu ve evi yıktık. On
>>>>>>>>maket
>>>>>>>> >>"çömel ve korun" metodunu uygularken, 10 maket "hayat üçgeni"
>>>>>>>> >>metodumu uyguladı. Tasarlanmış yıkımdan sonra görüntüleri filme
>>>>>>>> >>almak ve
>>>>>>>> >>
>>>>>>>> >>sonuçları belgelemek için enkazı geçip binaya girdik. Bina
>>>>>>>> >>yıkımlarında oluşabilecek şartlar dahilinde direct olarak
>>>>>>>> >>gözlemlenebilen ve bilimsel şartlar altında hayatta kalma
>>>>>>>> >>tekniklerimi
>>>>>>>> >>uyguladığım film "çömelip korunan/saklanan" kişiler için hayatta
>>>>>>>> >>kalma
>>>>>>>> >>şansının sıfır olduğunu ortaya koydu. Hayat üçgeni metodumu
>>>>>>>> >>kullananlar için hayatta kalabilme şansı yaklaşık
>>>>>>>>olarak % 100
>>>>>>>> >>oldu.
>>>>>>>> >>Bu film Türkiyede ve Avrupanın geri kalan kısmında
>>>>>>>> >>milyonlarca izleyici tarafından izlendi. Bu film ABD, Kanada ve
>>>>>>>> >>Güney
>>>>>>>> >>Amerikada
>>>>>>>> >>RealTV programında izlendi.
>>>>>>>> >>Enkazına girdiğim ilk bina 1985 Mexico City depreminde bir
>>>>>>>>okuldu.
>>>>>>>> >>Bütün çocuklar sıralarının altındaydı. Her bir çocuk
>>>>>>>>kemiklerinin
>>>>>>>> >>kalınlığına kadar ezilmişlerdi. Sıralarının yanındaki
>>>>>>>>koridorlara
>>>>>>>> >>uzanmış olsalardı hayatta kalmış olabilirlerdi. Bu "ayıptı,
>>>>>>>> >>gereksizdi" ve çocukların neden koridorlarda (sıraların arasında)
>>>>>>>> >>olmadığını merak ettim. O an, çocuklara bir şeyin/eşyanın altına
>>>>>>>> >>saklanmalarının söylendiğini bilmiyordum.
>>>>>>>> >>Basitçe ifade edilirse, binalar yıkılırken, objelerin üzerine
>>>>>>>>düşen
>>>>>>>> >>tavan
>>>>>>>>ağırlıgı veya içerideki mobilyalar bu nesnelere çarparken
>>>>>>>> >>yanlarında bir yer, boşluk bırakırlar. Bu boşluk benim "hayat
>>>>>>>> >>üçgeni" dediğim alandır. Nesne ne kadar
>>>>>>>> >>büyük ve na kadar dayanıklı olursa daha az ezilecektir. Nesneler
>>>>>>>>ne
>>>>>>>> >>kadar az ezilirse boşluk ve bu boşluğu kullanan kişinin
>>>>>>>>yaralanmama
>>>>>>>> >>olasılığı o kadar artar. Bir
>>>>>>>> >>dahaki sefere televizyonda yıkılan bina izlerken gördüğün
>>>>>>>>üçgenleri
>>>>>>>> >>say. Heryerdeler. Yıkılan bir binada göreceğiniz en yaygın
>>>>>>>> >>biçimdir.
>>>>>>>> >>Deprem anında hayatta kalma, ailelerine bakma ve başkalarını
>>>>>>>> >>kurtarma hakkında 750 bin nüfüslu Trujillo kentinin İtfaiye
>>>>>>>> >>bölümünü
>>>>>>>> >>eğittim. Trujillo İtfaiye Departmanının kurtarma şefi
>>>>>>>>Üniversitede
>>>>>>>> >>profesördür. Bana her yerde eşlik
>>>>>>>>etti. Kişisel ifadeleridir:
>>>>>>>> >>"Adım Roberto Rosales. Trujillo kurtarma ekibi şefiyim. 11
>>>>>>>> >>yaşındayken çöken bir binada mahsur kaldım. Mahsur kalışım 1972
>>>>>>>> >>yılında 70.000 kişini öldüğü depremde oldu. Erkek Kardeşimin
>>>>>>>> >>motosikletinin yanında oluşan "hayat üçgeni"
>>>>>>>> >>içinde hayatta kaldım.
>>>>>>>> >>Yataklarının veya sıraların, masaların altına giren arkadaşlarım
>>>>>>>> >>ezilerek öldüler (isim, adres vb detayları anlatıyor). Ben hayat
>>>>>>>> >>üçgeninin yaşayan örneğiyim. Ölen arkadaşlarım "çömel ve korun"
>>>>>>>> >>örnekleridir.
>>>>>>>> >>DOUG COPP'UN ÖNERİLERİ
>>>>>>>> >>1) "Binalar çökerken basitçe "çömelen ve korunan" kişiler
>>>>>>>> >>istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. Masa, araba gibi
>>>>>>>> >>nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.
>>>>>>>> >>2)
>>>>>>>>Kediler, köpekler ve bebekler'in hepsi doğal bir şekilde
>>>>>>>> >>dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek
>>>>>>>> >>kıvrılırlar.
>>>>>>>> >>Deprem anında sizde bu şekilde kıvrılmalısınız. Bu doğal bir
>>>>>>>> >>güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür. Daha küçük bir boşlukta
>>>>>>>> >>hayatta kalabilirsiniz. Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk
>>>>>>>> >>yaratacak
>>>>>>>> >>bir kanepenin, geniş büyük bir eşyanın
>>>>>>>> >>yanında dur.
>>>>>>>> >>3) Ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır. Sebebi
>>>>>>>> >>basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder.
>>>>>>>> >>Eğer ahşap bina çökerse geniş yaşam boşlukları oluşur. Ayrıca,
>>>>>>>> >>ahşap
>>>>>>>> >>binalar daha az yoğunlukta yıkılış ağırlığına sahiptir. Tuğla
>>>>>>>> >>binalar
>>>>>>>> >>ayrı tuğla parçalarına
>>>>>>>>ayrılacaklardır. Tuğlalar bir çok
>>>>>>>> >>yaralanmalara sebep
>>>>>>>> >>olacaktır, ama (beton)bloklardan daha az ezilmiş vücutlar
>>>>>>>> >>yaratırlar.
>>>>>>>> >>4) Eğer gece yataktayken deprem olursa, basitce yuvarlanarak
>>>>>>>> >>yataktan düşün. Yatağın çevresinde güvenli bir boşluk
>>>>>>>>oluşacaktır.
>>>>>>>> >>Oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanında yere
>>>>>>>> >>uzanmalarını salık veren bir uyarı notunu odalarda her kapının
>>>>>>>> >>arkasına asarlarsa depremlerde çok büyük hayatta kalma oranlarını
>>>>>>>> >>sağlayabilirler.
>>>>>>>> >>5) Televizyon izlerken
>>>>>>>> >>deprem olursa ve kolayca kapıdan veya
>>>>>>>> >>pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir
>>>>>>>> >>koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda kıvrılarak yere
>>>>>>>> >>uzanın..
>>>>>>>> >>6) Bina çökerken Kapı kirişlerinin altına geçen herkes
>>>>>>>>ölür...Nasıl
>>>>>>>> >>mı? Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne
>>>>>>>> >>veya
>>>>>>>> >>arkaya doğru düşürse inen tavanın altında ezilirsiniz. Eğer kapı
>>>>>>>> >>kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz. Her iki durumda
>>>>>>>>da
>>>>>>>> >>ölürsünüz!
>>>>>>>> >>7)Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin. Merdivenler
>>>>>>>> >>(ana binadan) farklı bir "frekans aralığına" sahiptir; ana
>>>>>>>>binadan
>>>>>>>> >>bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar. Merdivenler ve binanın geri
>>>>>>>> >>kalanı devamlı olarak birbirlerine çarparlar, ta ki merdivenlerin
>>>>>>>> >>yıkılışı gerçekleşene kadar. Merdivenlere ulaşan insanlar
>>>>>>>> >>basamaklar
>>>>>>>> >>yüzünden yaralanırlar. Korkunç şekilde sakatlanırlar. Bina
>>>>>>>> >>yıkılmasa
>>>>>>>> >>dahi, merdivenlerden uzak durun. Merdivenler binanın hasar
>>>>>>>>görmesi
>>>>>>>>
>>>>>>>> >>en
>>>>>>>> >>muhtemel kısmıdır. Depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler
>>>>>>>> >>bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile
>>>>>>>> >>çökebilir.
>>>>>>>> >>Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her
>>>>>>>> >>zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir.
>>>>>>>> >>8) Binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına
>>>>>>>> >>çıkın. Binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde
>>>>>>>> >>olmak çok daha iyidir. Binanın dış çevresinden ne kadar içeride
>>>>>>>> >>olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır.
>>>>>>>> >>9) Aynen Nimitz yolundaki katlar arasındaki (yıkılan) blokların
>>>>>>>> >>meydana getirdiği gibi, deprem anında üst yolun yıkılmasıyla
>>>>>>>>ezilen
>>>>>>>> >>araçların
>>>>>>>> >>içinde bulunan insanlar ezilirler. San
>>>>>>>>Fransisco
>>>>>>>> >>depreminin kurbanlarının hepsi araçlarının içindeydiler. Hepsi
>>>>>>>> >>öldü.
>>>>>>>> >>Araçlarının dışına çıkıp,aracın yanına uzanıp veya oturarak
>>>>>>>> >>kolaylıkla
>>>>>>>> >>hayatta kalabilirlerdi. Ölen herkes eğer araçlarından çıkıp,
>>>>>>>> >>araçlarının yanına oturabilseler veya uzanabilselerdi yaşıyor
>>>>>>>> >>olabilirdi. Ezilen bütün araçların yanında-kolonların direkt
>>>>>>>> >>olarak
>>>>>>>> >>üzerine düştüğü araçlar hariç- 3 feet yükseklikte boşluklar
>>>>>>>> >>oluşmuştu.
>>>>>>>> >>10) Enkaz halindeki gazete ofislerini ve çok miktarda kağıdın
>>>>>>>> >>olduğu ofisleri dolaşırken kağıdın sıkışmadığını/ezilmediğini
>>>>>>>> >>keşfettim. Kağıt yığınlarının/kümelerinin etrafında geniş
>>>>>>>>boşluklar
>>>>>>>> >>bulunur/oluşur.
 

Mephisto

R€B€L
Elİne SaĞlik Şu Cilgin TÜrklerİ Okurken O BÖlÜmde Cok DuygulanmiŞtim Ama Hala Bİtmedİ Ne Bİtmez KİtapmiŞ:)
 

HTML

Üst