Gєηco
Altın Üye
Suç bizdeydi aslında..
Söyleyenlerin adam olmadığını anlayana dek
Her söylenen söze kanıp,
Adam gibi adam sandık kendimizi.
Düğümlenmiş boğazımızdan çıkamayan sözcükleri
Yutkunduk her seferinde,
Boğulduğumuz şişelerdeki sevgiliyi ararken
Kurallara uymamıştı yüreğimiz,
Uyamamıştı
Sövmemiz gerekeni sevdik belki.
Belki de bu yüzden ayıplandık hep,
Bu yüzden büyük adam olamadık..
Sevmemiz gereken ise;
-hiç-
Olmadı
Kaç kez umut bağladık
Sinek valesinin ardından açılan
Kupa kızına
Sevdiğimiz kız değil miydi,
Fincanın karanlık bir köşesindeki kuş resmi;
Az şekerli kahve telvesinden?
Oysa,
Hayalperest gözlerimizin üzerindeki
Taşıyamadığımız o ıslaklıktı
Tek somutlaştırabildiğimiz
Ve çoğu zaman can yakıcıydı bu
Yüreğimizde canlanan hikayeye
Henüz bir başlık atamamışken
Son sözler yazıldı alnımıza,
Ayrılık kelimeleriyle süslenip
Sonra,
Tekrar tekrar okundu bu sonlar
Yüreğimizi tırmalayan en tiz sesler eşliğinde.
Aldırmıyorduk,
Dinlemiyorduk
Ve duymamazlıktan geliyorduk her seferinde
-fakat-
Elde değildi,
Göğsümüzün üzerine çöreklenen burkulmaya
Gülüp geçmek
Yine de,
hoşça kal an bizdik
Ve biz hatalıydık
Kendimiz kovaladık geciken sabahları
Koşar adım.
Karanlığa kösteklenip her düşüşümüzde,
Kolumuzu,bacağımızı boşverip
Kırılan hayallerimize ağladık
Hıçkıra hıçkıra
Paha biçemediğimiz yalnızlıklarımızı
Üç kuruşluk şaraplara sattık,
Kafamız dönsün diye
Trajik bir sondu yaşadığımız.
Çok şey öğrenmiştik.
Ve çok şey de yitirmiştik
Büyük adam olalım derken
Ama bir nebze umudumuz vardı elbet,
Zor günler için iç cebimizde sakladığımız;
Son kullanma tarihleri geçmiş olsa da
Henüz herşeyin başında sanarken kendimizi
Hayat,
Bir bıçak gibi düşüyordu
Şah damarımızın üzerine
Güçlüydük
O kadar güçlüydük ki,
Herşeye rağmen mutluyduk
Ve bir şekilde yaşıyorduk
Oysa;
Çoktan ölmüştük kan kaybından ,
Bilmiyorduk
(alıntı)
Söyleyenlerin adam olmadığını anlayana dek
Her söylenen söze kanıp,
Adam gibi adam sandık kendimizi.
Düğümlenmiş boğazımızdan çıkamayan sözcükleri
Yutkunduk her seferinde,
Boğulduğumuz şişelerdeki sevgiliyi ararken
Kurallara uymamıştı yüreğimiz,
Uyamamıştı
Sövmemiz gerekeni sevdik belki.
Belki de bu yüzden ayıplandık hep,
Bu yüzden büyük adam olamadık..
Sevmemiz gereken ise;
-hiç-
Olmadı
Kaç kez umut bağladık
Sinek valesinin ardından açılan
Kupa kızına
Sevdiğimiz kız değil miydi,
Fincanın karanlık bir köşesindeki kuş resmi;
Az şekerli kahve telvesinden?
Oysa,
Hayalperest gözlerimizin üzerindeki
Taşıyamadığımız o ıslaklıktı
Tek somutlaştırabildiğimiz
Ve çoğu zaman can yakıcıydı bu
Yüreğimizde canlanan hikayeye
Henüz bir başlık atamamışken
Son sözler yazıldı alnımıza,
Ayrılık kelimeleriyle süslenip
Sonra,
Tekrar tekrar okundu bu sonlar
Yüreğimizi tırmalayan en tiz sesler eşliğinde.
Aldırmıyorduk,
Dinlemiyorduk
Ve duymamazlıktan geliyorduk her seferinde
-fakat-
Elde değildi,
Göğsümüzün üzerine çöreklenen burkulmaya
Gülüp geçmek
Yine de,
hoşça kal an bizdik
Ve biz hatalıydık
Kendimiz kovaladık geciken sabahları
Koşar adım.
Karanlığa kösteklenip her düşüşümüzde,
Kolumuzu,bacağımızı boşverip
Kırılan hayallerimize ağladık
Hıçkıra hıçkıra
Paha biçemediğimiz yalnızlıklarımızı
Üç kuruşluk şaraplara sattık,
Kafamız dönsün diye
Trajik bir sondu yaşadığımız.
Çok şey öğrenmiştik.
Ve çok şey de yitirmiştik
Büyük adam olalım derken
Ama bir nebze umudumuz vardı elbet,
Zor günler için iç cebimizde sakladığımız;
Son kullanma tarihleri geçmiş olsa da
Henüz herşeyin başında sanarken kendimizi
Hayat,
Bir bıçak gibi düşüyordu
Şah damarımızın üzerine
Güçlüydük
O kadar güçlüydük ki,
Herşeye rağmen mutluyduk
Ve bir şekilde yaşıyorduk
Oysa;
Çoktan ölmüştük kan kaybından ,
Bilmiyorduk
(alıntı)