ofoking
New member
SOHBET: TEVAZU
“Bir gün Seyda-i Tâhiye bir sofi ziyarete gelmişti. Sofiye, şeyhinin sohbetini etmesi söylenince sofi, şeyhim derdi ki: ’Gübre olunmadıkça su üstünde kalınmaz.’ Bu söz Seyda-i Tâhi’nin çok hoşuna gitti. Vallahi çok doğru bir söz, bundan daha güzel bir şey olmaz, insan nefsini gübre etmedikçe su üstünde kalamaz. Gübre hafif olup su üstünde kaldığı gibi insan nefsini hafif tuttukça yönelir, su üstünde kalır, ağır tutarsa suyun dibine batar, insan nefsini gördüğü müddetçe Rabbine kavuşamaz“ buyurdu.
“Allah dostları, Allah erleri daima fakir ve mahzunlar arasında olmuştur. Sâdâtın nisbeti nefissiz ve boynu büküklerin üzerine olmuş, halifeler onlardan olmuştur. Allah yolu fakirlik ve tevazuyla kazanılır. Suyun yüksek yere akmadığı, daima aşağı, çukur yere akıp oraları doldurduğu gibi, Allah yolu da fakirlik ve yoklukla kazanılır.
Nefsin sebep olduğu zararların en çoğu âlemlerin rabbinin insan vücudunda yarattığı latifeler üzerinedir. Nefis onları zamanla değiştirerek yaratılış gayesinden uzaklaştırır, dünyaya yöneltir. Bunun için insanın ayağı devamlı nefsin göğsünde bulunmalıdır ki baş kaldırmaya gücü yetmesin, insan ancak kendini aşağı ve noksan gördükten sonra nefis ölür.“
Muhammed Raşid el-Hüseynî (k.s)
(alınıtıdır (menzil))
“Bir gün Seyda-i Tâhiye bir sofi ziyarete gelmişti. Sofiye, şeyhinin sohbetini etmesi söylenince sofi, şeyhim derdi ki: ’Gübre olunmadıkça su üstünde kalınmaz.’ Bu söz Seyda-i Tâhi’nin çok hoşuna gitti. Vallahi çok doğru bir söz, bundan daha güzel bir şey olmaz, insan nefsini gübre etmedikçe su üstünde kalamaz. Gübre hafif olup su üstünde kaldığı gibi insan nefsini hafif tuttukça yönelir, su üstünde kalır, ağır tutarsa suyun dibine batar, insan nefsini gördüğü müddetçe Rabbine kavuşamaz“ buyurdu.
“Allah dostları, Allah erleri daima fakir ve mahzunlar arasında olmuştur. Sâdâtın nisbeti nefissiz ve boynu büküklerin üzerine olmuş, halifeler onlardan olmuştur. Allah yolu fakirlik ve tevazuyla kazanılır. Suyun yüksek yere akmadığı, daima aşağı, çukur yere akıp oraları doldurduğu gibi, Allah yolu da fakirlik ve yoklukla kazanılır.
Nefsin sebep olduğu zararların en çoğu âlemlerin rabbinin insan vücudunda yarattığı latifeler üzerinedir. Nefis onları zamanla değiştirerek yaratılış gayesinden uzaklaştırır, dünyaya yöneltir. Bunun için insanın ayağı devamlı nefsin göğsünde bulunmalıdır ki baş kaldırmaya gücü yetmesin, insan ancak kendini aşağı ve noksan gördükten sonra nefis ölür.“
Muhammed Raşid el-Hüseynî (k.s)
(alınıtıdır (menzil))