türk ocağı
serdengeçti
Oruç ve mahalle baskısı üzerine
Es-Selamünaleyküm
Bir ramazan ayını daha geride bıraktığımız bu günlerde bayrama ulaşmanın sevinç ve heyecanını yaşıyoruz. Allah sonraki ramazanlara kavuşmamızı nasip eylesin. Oruç hepimizin bildiği gibi islamın beş şartından biridir. Yaratılmamızın ana gayesi Allaha layıkıyla kul olabilmekse eğer buda elbette ibadetten geçmekte. Namaz ve oruç ibadetleri bu sebepten Müslümanlar için büyük bir önem oluşturmaktadır.
Türk milleti islamı kabul ettiğinden bu yana İslamın yılmaz bir savunucusu, adeta bir kılıcı olmuştur. Kurduğu medeniyetler islamın gözbebekleri mesabesindedir. Bağrından çıkan kumandanlar İslam ordularının en namlı cihangirleridir. Dünya tarihi bu gerçeği inkar edemez.
İslamı en büyük tehtid olarak gören batı emperyalizmi için en büyük adım islamın kılıcı durumundaki türk milletinin dini hassasiyetlerini bozmak olmuş, asırlardır bunun için çabalayıp durmuşlardır. Bu memleketin evlatları kuran ve sünnet ekseninden uzaklaştıkça fakirleşmiş, onurunu yitirmiş, güçsüz kalmış, başsız kalmış, gerilemiştir. Dış eksenli yoğun menfi çalışmalar neticesinde anadoluda önce bidat çukuru halinle gelen bir İslami anlayış daha sonra yerini topyekün batı taklitçiliğine teslim etmiştir. Bugün gelinen noktada Anadolu Müslümanlarının dini hassasiyetleri zayıflamış ve yavaş yavaş değerlerimiz terk noktasına gelmiştir.
Evvela namaz, insanlarımız arasında koparılan ilk değer, kırılan ilk zincir, yıkılan ilk surdur. Dış mihraklı ve bu mihrakların yerli işbirlikçileri sayesinde namaz milletimizin göz nuru olmaktan çıkarılmış külfet haline getirilmiştir. Namaz dinin direğidir ve o direk yıkılırsa maalesef arkası gelecektir. Bugün üzeriden duracağımız husus namazdan ziyade oruç ibadeti üzerindedir. Namazdan alıkoyulan millet için şimdi de oruçtan vazgeçirtme çalışmalarına ağırlık verilmekte ve maalesef sonuna geldiğimiz bu ramazanda fitne çalışmalarının ilk meyveleri alınmaktadır.
Nerde o eski ramazanlar diyerek tebessümle bahsedilen ruh halinden sıyrılıp nereye gidiyoruzu konuşmak elzem haline geldi. Evet nereye gidiyoruz?
Çocukluk ve gençlik yıllarım alevi vatandaşlarımızında yoğun olarak yaşadığı bir orta Anadolu şehrinde geçti. Daha ilkokul çağlarında oruç tutmaya başladık ve Allah ömür ve sağlık verdiği müddetçe idrakimize çalınan İslam mayasını diri tutacağız inşallah. Oruç tutmayan alevi vatandaşlarımız sanki oruç tutuyorlarmış gibi bir tavır içerisinde oruç tutana saygı gösterir, ramazanın o manevi atmosferini birlik ve beraberlik içerisinde yaşardık.
O duyarlı vatandaş oruçlu komşusuna kokusu gider diye evinin camını bile açmazdı. Sokaklarda bir tek yiyip içene rastlanmadığı gibi tek tük açık olan ve seferiler, hastalar v.s için açık olan lokantalar içerisi görünmesin diye vitrinlerine perde çekerlerdi. İslam toplumu olmanın doğal bir manzarasıydı eski ramazanlar. Oruç içimizden henüz sökülmeyen dipdiri bir manevi kalemizdi.
İslam toplumu İşte bu mükemmel ve aslında bütün dertlerimizin ilacı olan biricik tabir birilerini fena halde rahatsız ediyordu. Düğmeye bastılar önce üniversitelerde oruç tutmayanlar dövüldü gibi haberler yapılmaya başlandı. Bu haber ve tekzipler o kadar çoğaldı ki Müslümanlar barbar olarak anılmamak için doğal verecekleri bir tepkiden bile kaçındılar. Hani birilerinin fazlaca rahatsız olduğu mahalle baskısı varya o baskıyı kaldırmak için ilk adımdı bu tip haberler. Hoşgörü, diyalog, sınırsız özgürlük, demokratik -laik ülke v.s gibi süslü lafların arkasında İslam toplumu zarfı yırtılmaya- yıkılmaya çabalandı ve maalesef başardılar.
Mahalle baskısı kalkınca kantarın topuzuda kaçtı, önce sokaklarda el altında gizlenen sigara içenlere rastladık, sonra gittikçe artan ramazanda açık lokantalara. Aileler çocuklarına kıyamayıp oruç tutmalarına izin vermemeye başladı, oruca alışmayan bir nesil peydahlandı. Ve oruçtan uzaklaşma böylece devam etti.
Son gününü idrak ettiğimiz bu ramazan bilhassa büyük şehirlerde ramazanın artık esamesi bile okunmamaktadır. Alanen apaçık ortada yiyilip içilmekte hatta alkol tüketilmektedir. İş görüşmelerinde karşınızda çay içebilen firma yetkilisi gayet rahat ne içerisiniz diye sorabilmektedir. Fabrikalarda, işletmelerde öğle vakti yemekhaneler dolmaktadır. Ramazan ayının yavaş yavaş yaz aylarına denk gelmesi İslam toplumu imajını yıkmak isteyenler için avantaj sağlamış, bu avantaj geçirmekte olduğumuz ramazanda zafere dönüşmüştür. Artık günümüz müslümanı öyle hoşgörülüdür ki koca koca adamların futursuzca karşılarında yiyip içmelerine ses çıkartmamakta, yadırgamamakta kınamamaktadır. Yaşı 17-18 olmuş torununun oruç yemesine bir cümlecik nasihati bile yoktur günümüz müslümanının. emr-i bil-ma'ruf, nehy-i ani'l-münker (iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak.) unutulmuştur. Oysa Kuran şöyle emretmektedir:
" İçinizden, insanları hayra çağıracak iyiliği emredip kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun..." (Al-i İmran Sûresi,104).
Bugün görünen noktada önümüzde ki 9-10 seneye tekabül eden yaz ayları oruçları böyle devam ederse türk milletinin oruçla olan bağını komple kesecek gibi görünmektedir. Muhafazakar(!) medyamızın ve İslamcı(!) yazarlarımızın bu tehlikeden haberi varmıdır acaba?
İslamcı maskeli liberal- demokrat ve mahalle baskısı istemezükçü aydınlarımız siz hoşgörü ve diyalog teraneleri çalarken namaz ve zekattan sonra oruçtanda vazgeçmiş bir Anadolu tehlikesi bütün çıplaklığıyla karşımızdadır. O din düşmanlarıyla ağız birliği ettiğiniz mahalle baskısına karşı çıkarak gelecek yıllarda karşımıza çıkacak korkunç manzarının bir mümessilide siz olacaksınız. Sizin mahalle baskısı dediğiniz olgu Müslüman bir toplum olabilmenin yapıtaşıdır. İslamda zorlama yoktur diye günahlarına kılıf arayanlara İslamda müslüman olmayana zorlama yoktur demek varken kenara çekilmenizin bedelini Müslüman-Türk milleti çekecektir.
Müslüman kardeşim, mukaddesatçı ağabeyim, milliyetçi gönüldaşım dini hassasiyetini gözden geçir ve oynanan şer oyunları boz. Orucunu layıkıyla tut, tutmayanları teşvik et, çocuğunu oruca alıştır.
Sana emredilen emr-i bil-ma'ruf, nehy-i ani'l-münker'in adını mahalle baskısı koydular, eğer mahalle baskısı buysa yaşasın oruç, yaşasın mahalle baskısı, Varolsun İslam toplumu.
Allah tuttuğunuz oruçları yaptığınız ibadetleri kabul eylesin, mübarek ramazan bayramınız kutlu olsun, tüm İslam aleminin hayrına ve kurtuluşuna vesile olsun inşallah
türk ocağı
Es-Selamünaleyküm
Bir ramazan ayını daha geride bıraktığımız bu günlerde bayrama ulaşmanın sevinç ve heyecanını yaşıyoruz. Allah sonraki ramazanlara kavuşmamızı nasip eylesin. Oruç hepimizin bildiği gibi islamın beş şartından biridir. Yaratılmamızın ana gayesi Allaha layıkıyla kul olabilmekse eğer buda elbette ibadetten geçmekte. Namaz ve oruç ibadetleri bu sebepten Müslümanlar için büyük bir önem oluşturmaktadır.
Türk milleti islamı kabul ettiğinden bu yana İslamın yılmaz bir savunucusu, adeta bir kılıcı olmuştur. Kurduğu medeniyetler islamın gözbebekleri mesabesindedir. Bağrından çıkan kumandanlar İslam ordularının en namlı cihangirleridir. Dünya tarihi bu gerçeği inkar edemez.
İslamı en büyük tehtid olarak gören batı emperyalizmi için en büyük adım islamın kılıcı durumundaki türk milletinin dini hassasiyetlerini bozmak olmuş, asırlardır bunun için çabalayıp durmuşlardır. Bu memleketin evlatları kuran ve sünnet ekseninden uzaklaştıkça fakirleşmiş, onurunu yitirmiş, güçsüz kalmış, başsız kalmış, gerilemiştir. Dış eksenli yoğun menfi çalışmalar neticesinde anadoluda önce bidat çukuru halinle gelen bir İslami anlayış daha sonra yerini topyekün batı taklitçiliğine teslim etmiştir. Bugün gelinen noktada Anadolu Müslümanlarının dini hassasiyetleri zayıflamış ve yavaş yavaş değerlerimiz terk noktasına gelmiştir.
Evvela namaz, insanlarımız arasında koparılan ilk değer, kırılan ilk zincir, yıkılan ilk surdur. Dış mihraklı ve bu mihrakların yerli işbirlikçileri sayesinde namaz milletimizin göz nuru olmaktan çıkarılmış külfet haline getirilmiştir. Namaz dinin direğidir ve o direk yıkılırsa maalesef arkası gelecektir. Bugün üzeriden duracağımız husus namazdan ziyade oruç ibadeti üzerindedir. Namazdan alıkoyulan millet için şimdi de oruçtan vazgeçirtme çalışmalarına ağırlık verilmekte ve maalesef sonuna geldiğimiz bu ramazanda fitne çalışmalarının ilk meyveleri alınmaktadır.
Nerde o eski ramazanlar diyerek tebessümle bahsedilen ruh halinden sıyrılıp nereye gidiyoruzu konuşmak elzem haline geldi. Evet nereye gidiyoruz?
Çocukluk ve gençlik yıllarım alevi vatandaşlarımızında yoğun olarak yaşadığı bir orta Anadolu şehrinde geçti. Daha ilkokul çağlarında oruç tutmaya başladık ve Allah ömür ve sağlık verdiği müddetçe idrakimize çalınan İslam mayasını diri tutacağız inşallah. Oruç tutmayan alevi vatandaşlarımız sanki oruç tutuyorlarmış gibi bir tavır içerisinde oruç tutana saygı gösterir, ramazanın o manevi atmosferini birlik ve beraberlik içerisinde yaşardık.
O duyarlı vatandaş oruçlu komşusuna kokusu gider diye evinin camını bile açmazdı. Sokaklarda bir tek yiyip içene rastlanmadığı gibi tek tük açık olan ve seferiler, hastalar v.s için açık olan lokantalar içerisi görünmesin diye vitrinlerine perde çekerlerdi. İslam toplumu olmanın doğal bir manzarasıydı eski ramazanlar. Oruç içimizden henüz sökülmeyen dipdiri bir manevi kalemizdi.
İslam toplumu İşte bu mükemmel ve aslında bütün dertlerimizin ilacı olan biricik tabir birilerini fena halde rahatsız ediyordu. Düğmeye bastılar önce üniversitelerde oruç tutmayanlar dövüldü gibi haberler yapılmaya başlandı. Bu haber ve tekzipler o kadar çoğaldı ki Müslümanlar barbar olarak anılmamak için doğal verecekleri bir tepkiden bile kaçındılar. Hani birilerinin fazlaca rahatsız olduğu mahalle baskısı varya o baskıyı kaldırmak için ilk adımdı bu tip haberler. Hoşgörü, diyalog, sınırsız özgürlük, demokratik -laik ülke v.s gibi süslü lafların arkasında İslam toplumu zarfı yırtılmaya- yıkılmaya çabalandı ve maalesef başardılar.
Mahalle baskısı kalkınca kantarın topuzuda kaçtı, önce sokaklarda el altında gizlenen sigara içenlere rastladık, sonra gittikçe artan ramazanda açık lokantalara. Aileler çocuklarına kıyamayıp oruç tutmalarına izin vermemeye başladı, oruca alışmayan bir nesil peydahlandı. Ve oruçtan uzaklaşma böylece devam etti.
Son gününü idrak ettiğimiz bu ramazan bilhassa büyük şehirlerde ramazanın artık esamesi bile okunmamaktadır. Alanen apaçık ortada yiyilip içilmekte hatta alkol tüketilmektedir. İş görüşmelerinde karşınızda çay içebilen firma yetkilisi gayet rahat ne içerisiniz diye sorabilmektedir. Fabrikalarda, işletmelerde öğle vakti yemekhaneler dolmaktadır. Ramazan ayının yavaş yavaş yaz aylarına denk gelmesi İslam toplumu imajını yıkmak isteyenler için avantaj sağlamış, bu avantaj geçirmekte olduğumuz ramazanda zafere dönüşmüştür. Artık günümüz müslümanı öyle hoşgörülüdür ki koca koca adamların futursuzca karşılarında yiyip içmelerine ses çıkartmamakta, yadırgamamakta kınamamaktadır. Yaşı 17-18 olmuş torununun oruç yemesine bir cümlecik nasihati bile yoktur günümüz müslümanının. emr-i bil-ma'ruf, nehy-i ani'l-münker (iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak.) unutulmuştur. Oysa Kuran şöyle emretmektedir:
" İçinizden, insanları hayra çağıracak iyiliği emredip kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun..." (Al-i İmran Sûresi,104).
Bugün görünen noktada önümüzde ki 9-10 seneye tekabül eden yaz ayları oruçları böyle devam ederse türk milletinin oruçla olan bağını komple kesecek gibi görünmektedir. Muhafazakar(!) medyamızın ve İslamcı(!) yazarlarımızın bu tehlikeden haberi varmıdır acaba?
İslamcı maskeli liberal- demokrat ve mahalle baskısı istemezükçü aydınlarımız siz hoşgörü ve diyalog teraneleri çalarken namaz ve zekattan sonra oruçtanda vazgeçmiş bir Anadolu tehlikesi bütün çıplaklığıyla karşımızdadır. O din düşmanlarıyla ağız birliği ettiğiniz mahalle baskısına karşı çıkarak gelecek yıllarda karşımıza çıkacak korkunç manzarının bir mümessilide siz olacaksınız. Sizin mahalle baskısı dediğiniz olgu Müslüman bir toplum olabilmenin yapıtaşıdır. İslamda zorlama yoktur diye günahlarına kılıf arayanlara İslamda müslüman olmayana zorlama yoktur demek varken kenara çekilmenizin bedelini Müslüman-Türk milleti çekecektir.
Müslüman kardeşim, mukaddesatçı ağabeyim, milliyetçi gönüldaşım dini hassasiyetini gözden geçir ve oynanan şer oyunları boz. Orucunu layıkıyla tut, tutmayanları teşvik et, çocuğunu oruca alıştır.
Sana emredilen emr-i bil-ma'ruf, nehy-i ani'l-münker'in adını mahalle baskısı koydular, eğer mahalle baskısı buysa yaşasın oruç, yaşasın mahalle baskısı, Varolsun İslam toplumu.
Allah tuttuğunuz oruçları yaptığınız ibadetleri kabul eylesin, mübarek ramazan bayramınız kutlu olsun, tüm İslam aleminin hayrına ve kurtuluşuna vesile olsun inşallah
türk ocağı