MARCUSX
New member
Siz Bir Diktatör Müsünüz?
Bu soruyu hayır diye cevapladığınızı duyar gibiyim: “Ne münasebet! Her şeyden önce ben bir ülkenin başında değilim ki! Lider değilim!”
Oysa diktatörlük sadece ülke ya da parti yönetiminde olmaz. Evet! Diktatör olabilmek için iktidar gereklidir insana. Ama çoğumuz çeşitli iktidar biçimlerini yaşamıyor muyuz?
Eğer aile babası iseniz aileniz üzerinde bir iktidarınız var demektir. Anne iseniz çocuklarınız üzerinde. Âşıkların birbiri üzerinde iktidarı vardır. Eğer bir kurumu yönetiyorsanız, o kurumdaki iktidar elinizde demektir. Hele bir medya yöneticisiyseniz iktidar alanınız epey de geniştir.
“Benim hiçbir şeyim yok!” deseniz bile sokakta önünüze çıkan hayvan üzerinde bir iktidara sahipsiniz.
Mesele bu iktidarı nasıl kullandığınızla ilgilidir. Koskoca bir imparatorluğu yönetmekle, aile reisi olmak arasında nitelik açısından bir fark yoktur. Aradaki fark niceliktedir.
Zorba bir erkek olarak ailenizin haklarını gasbediyor, onları karşınızda susta durduruyor, sizin gelirinize muhtaç karınızı bu güçle eziyor, gövdeniz daha iri olduğu için çocuklarınızı dövüyorsanız siz bir diktatörsünüz demektir.
Canınızın çok sıkıldığı bir gün yolda yürürken önünüze çıkan küçük köpeğe tekme atıyorsanız, sadist bir diktatör olursunuz. Diktatörlük en küçük iktidar biçiminde bile var olan bir tehlikedir. Yağmurda ıslanan yolcuları almayan taksi şoförü bile o anda elindeki iktidarın tadını çıkarmaktadır.
***
Bu herkes için böyledir de medyada durum daha da farklıdır. Eğer elinize bir gazete, televizyon ya da köşe verilmişse ve siz bunu kişisel sempati ve kızgınlıklarınıza göre yönetiyorsanız “yolsuzluk” yapıyorsunuz demektir.
Eğer ülkedeki sansüre karşı çıkarken, kendi kurumunuzda, kıskandığınız kişilere sansür uyguluyorsanız, onlarla ilgili gerçeği tersine çevirmeye çalışıyorsanız; onurdan, meslek ilkelerinden, namustan, erdemden, ahlaklı olmaktan, demokratlıktan, insan haklarından dem vurmanız, yüzünüze geçici olarak taktığınız bir maske anlamına gelir.
Ama hiçbir küçük diktatör gerçeği sonuna kadar tersine çevirme imtiyazına sahip değildir. Ve her diktatörü bekleyen son onları da bekler:
Bir köşede unutulmuş bir emekli olarak çevreyi seyrederek tamamlarlar ömürlerini. Hem de kimsenin saygıyla anmadığı bir biçimde. Bu sondan kaçış yoktur!
KAYNAK: http://haber.gazetevatan.com/haberd...h=24.07.2009&Newsid=250345&Categoryid=4&wid=5
Bu soruyu hayır diye cevapladığınızı duyar gibiyim: “Ne münasebet! Her şeyden önce ben bir ülkenin başında değilim ki! Lider değilim!”
Oysa diktatörlük sadece ülke ya da parti yönetiminde olmaz. Evet! Diktatör olabilmek için iktidar gereklidir insana. Ama çoğumuz çeşitli iktidar biçimlerini yaşamıyor muyuz?
Eğer aile babası iseniz aileniz üzerinde bir iktidarınız var demektir. Anne iseniz çocuklarınız üzerinde. Âşıkların birbiri üzerinde iktidarı vardır. Eğer bir kurumu yönetiyorsanız, o kurumdaki iktidar elinizde demektir. Hele bir medya yöneticisiyseniz iktidar alanınız epey de geniştir.
“Benim hiçbir şeyim yok!” deseniz bile sokakta önünüze çıkan hayvan üzerinde bir iktidara sahipsiniz.
Mesele bu iktidarı nasıl kullandığınızla ilgilidir. Koskoca bir imparatorluğu yönetmekle, aile reisi olmak arasında nitelik açısından bir fark yoktur. Aradaki fark niceliktedir.
Zorba bir erkek olarak ailenizin haklarını gasbediyor, onları karşınızda susta durduruyor, sizin gelirinize muhtaç karınızı bu güçle eziyor, gövdeniz daha iri olduğu için çocuklarınızı dövüyorsanız siz bir diktatörsünüz demektir.
Canınızın çok sıkıldığı bir gün yolda yürürken önünüze çıkan küçük köpeğe tekme atıyorsanız, sadist bir diktatör olursunuz. Diktatörlük en küçük iktidar biçiminde bile var olan bir tehlikedir. Yağmurda ıslanan yolcuları almayan taksi şoförü bile o anda elindeki iktidarın tadını çıkarmaktadır.
***
Bu herkes için böyledir de medyada durum daha da farklıdır. Eğer elinize bir gazete, televizyon ya da köşe verilmişse ve siz bunu kişisel sempati ve kızgınlıklarınıza göre yönetiyorsanız “yolsuzluk” yapıyorsunuz demektir.
Eğer ülkedeki sansüre karşı çıkarken, kendi kurumunuzda, kıskandığınız kişilere sansür uyguluyorsanız, onlarla ilgili gerçeği tersine çevirmeye çalışıyorsanız; onurdan, meslek ilkelerinden, namustan, erdemden, ahlaklı olmaktan, demokratlıktan, insan haklarından dem vurmanız, yüzünüze geçici olarak taktığınız bir maske anlamına gelir.
Ama hiçbir küçük diktatör gerçeği sonuna kadar tersine çevirme imtiyazına sahip değildir. Ve her diktatörü bekleyen son onları da bekler:
Bir köşede unutulmuş bir emekli olarak çevreyi seyrederek tamamlarlar ömürlerini. Hem de kimsenin saygıyla anmadığı bir biçimde. Bu sondan kaçış yoktur!
KAYNAK: http://haber.gazetevatan.com/haberd...h=24.07.2009&Newsid=250345&Categoryid=4&wid=5