Siyaset ve tavrımız adına bir muhasebe

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
SON GÖRÜŞ​


helikopter.jpg




Son Görüş
Düşler ülkesine yaptığım bu son yolculukta davamın liderini arıyorum. Hedefim belli Çağlayancerit…

Onu son kez gören gözler bu topraklarda yaşıyor. Konuşacak birilerini arıyorum ama kimse başını kaldırıp yüzüme bakmak istemiyor. Herkes tasalı, bu hüzün boğuyor beni, daha fazla dayanamayarak uçan kuşlardan haber sorup Göksun dağlarına doğru yol alıyorum. Dereler suskun, konuşan rüzgâr, sis ve kar. Onlardan aldığım direktiflerle kazanın olduğu alana varıyorum. Helikopter düşmüş ve de param parça, enkazın yanında altı kişi bağdaş kurarak daire şeklinde oturmuş sohbet ediyorlar. Hz. İbrahim’e ateşi serin kılan Rabbim onlara da, kar, sis ve tipili bu soğuk havayı gülistan etmiş. Sohbetleri koyu ama beni görünce susuyorlar. Çok geçmeden Muhsin başkan beni tanıyor, ve hemen soruyor,
“Ne işin var senin burada?

Ben yıllarca attığımız sloganı tekrarlıyorum,
“Muhsin başkan nerede biz oradayız” kaşlarını çatıyor başkan,

“Hayır” diyor ve her zamanki sözünü tekrarlıyor,

“Ağaca yaslanma eğilir, duvara yaslanma yıkılır, insana yaslanma ölür, yaslanırsan Allaha yaslan. Muhsin başkan neredeyse siz orada olmayın, hak nerede ise siz orada olun.”

Başkanın bu sözlerinden sonra içime huzur doluyor, şükürler olsun diyorum Hakkın yanındayım. Ve bu sloganı atmaktaki gayemizin Muhsin başkanın fikirlerini geniş halk kitlelerine duyurmak olduğunu anımsıyorum.

Hava gittikçe soğumaya başlıyor ve ben üşüyorum, üşüdüğümü fark eden Muhsin başkan bani halkanın ortasına alıyor ve ben ısınıyorum.

Derin bir sessizliğe bürünüyor Keş dağları, bu sessizlik beni ürkütüyor, bozmak istiyorum sessizliği, soru sormak adına,

“Başkanım seçim” diyorum, Başkan,

“Biz seçimimizi yaptık” diyor nasıl yani dememe kalmadan

“Biz hakkı seçtik” diyor.

Peki ya iktidar diyorum.

“Biz mücadele ile mükellefiz, iktidar takdiri Allah’ındır” ve ben haktan gelen emri hatırlıyorum

“Neye layıksanız onunla yönetilirsiniz”

Bu kesin emre rağmen zihnimdeki karmaşık sorulara bir cevap veremiyorum. Evet diyorum halk layık olduğu ile yönetilir kabul, peki ya iktidara layık olanların durumu ne olacak? Muhsin başkan düşünceme müdahale etme gereği duyuyor,

“İktidara layık olanlar her zaman iktidara gelmek zorunda değildir, biraz öncede söylediğim gibi onlar mücadele etmekle mükelleftir. Şöyle ki; Hz. Ali mi yoksa Muaviye mi hilafete layıktı desem ne dersin? Ben tereddütsüz “Hz. Ali” diyorum. Peki, Hz. Hasan mı Muaviye mi? Ben Hz. Hasan diyorum. Hz. Hüseyin mi Muaviye mi? Ben gene tereddüt etmeden Hz Hüseyin diyorum. Evet diyor sorunumuzun cevabı burada gizli, Hz. Ali hilafete layıktı ve onun liyakati tartışılmazdı, buna rağmen Hariciler tarafından şehit edildi. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, Efendimizin gönlünde yetişti, salahiyet noktasında rakipleri yoktu, buna rağmen mücadele içerisine girdiler, Allahın takdirine boyun eğdiler. İsyan etmediler, doğru bildiklerini, dünya yüzeyinde daha fazla yaşam sürmek için terk etmediler. Onlar emr-i bil marufun peşinde idiler, bizler iktidara layığız diyerek ne böbürlendiler, nede mücadeleyi terk ettiler. Onlar İlay-ı Kelimetullah’ı, Nizam-ı Âlemi hedeflediler ve Rızayı İlahi için canlarını seve seve feda ettiler. Bende Muhsin Yazıcıoğlu olarak onların izinde yürüdüm. Mamak zindanlarına attılar Yusuf’u (a.s) düşündüm, işkenceler yaptılar kızgın kumlar üzerindeki Bilal ile teselli buldum, çarmıha gerilen Hz. İsa’dan daha fazla değildir benim çektiğim diyerek dik durdum. Mazlumun olmadığı bir dünya idi benim Ülküm, Türk-İslam birliğini düşledim, Doğu Türkistan da ki esir Türkün de, Avrupa da ki işçi Türkünde, kederi ile kederlenirken, sevinci ile sevindim. Tüm Türk-İslam âlemini bir kilime benzettim, farklı etnik grupları bu kilimin üzerinde bir desen bildim. Kilime de Büyük Birlik ismini verdim. İnsan yaşat ki devlet yaşasın düsturunu benimseyip önce insan dedim. Şimdi geldiğim bu noktada kimseye kırgın değilim, çünkü ben insanların takdirini kazanmak için değil, Rızayı İlahi için mücadele ettim. Kısacası vuslatı ölüm olan bir sevda için oruç tuttum ve şimdi iftar vaktidir, Allaha emanet ol.”

Sizde Allaha emanet olun demek için başımı kaldırdığımda etrafımı çevreleyen halkanın yok olduğunu fark ettim. Üşümeye başladım, bu sert ve soğuk havaya daha fazla dayanamayarak gözlerimi açtığım dünyada son kez bir uçak yolculuğunda gördüğüm Muhsin Başkanın elim bir Helikopter kazası ile hayatını kaybetmiş olduğu gerçeği ile karşılaşırken içim rahattı. Çünkü ben onu en son havada görmüştüm.


OĞUZHAN EREN
nizamıalem.org
 
Geri
Üst