thopfetosh
New member
- Katılım
- 27 Ara 2008
- Mesajlar
- 14
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Siyaset Dinciliğinin İftira Sadizmi
Siyaset dinciliğinin (daha güncel bir deyimle siyasal İslam’ın) temel sermayesi iftiradır.
Zaten dinin siyasete álet edilmesinin kendisi bir iftiranın ürünüdür. Din, onu gönderen Allah’a ve onu tebliğ eden benlik olan peygambere iftira edilmeden siyasallaştırılamaz.
Kur’an’ın birçok ayetinde ‘Allah’a ve onun peygamberine iftira’ tábiri kullanılmaktadır. Bu iftira, dine yalan söyleterek Allah’ı ve peygamberi bu yalanı söylemiş duruma düşürmektir. Bunun için olsa gerek, Kur’an Allah’a iftiradan söz ederken ‘yalanlar düzerek Allah’a iftira etmek’ ifadesini kullanıyor.
Siyaset dinciliğinin sadece siyaseti değil; dini, imanı, ibadeti tümden iftira üzerine kuruludur. Allah’tan insanlara veya insanlardan Allah’a uzanan bu sınırsız iftira illeti hiç durmadan işler. Denebilir ki, siyaset dincisi, iftirasız nefes alıp veremez. Hayat onun için bir iftiralar bütünü, bir iftiralar resmi geçididir.
Siyaset dinciliğinin bu iftira tutkusu veya marazı, bağımsız bir ‘iftira dinciliği’ yaratmıştır.
İftira dincileri, bir konuda iftira ettikleri kanıtlansa bile, eğer o iftiradan çıkabilecek bir menfaat söz konusu ise onu aynen tekrarlamaktan çekinmezler. Dünya áleme rezil olacaklarını bildikleri halde bunu yaparlar... Bu onlara ayrı bir zevk verir.
İftira dinciliğinin iftiradan zevk alma sadizmi, akıllara hayret verecek bir sadizmdir. Ruh hekimleri bu sadizmi anlatmakta acze düşmüştür. Aşısı bulunamamış bir illettir bu.
İftira dinciliğinin temel iman ve ibadet göstergesi olan iftira iki koldan yürütülür. 1. Dini, siyasal hesaplara uydurmak üzere tahrif için Allah’a iftira, 2. Siyasal rakipleri tasfiye için kullara iftira.
Siyaset dinciliğinin iftira tutkusunun şiddetine bir kez daha dikkat çekmek için taze bir örnek vereceğim:
Beni yıllardan beri okuyanlar bilir, iftira dincileri benim, şarap dışındaki alkollü içkilerin, sarhoş etmeyecek miktarda içilebileceğine fetva verdiğimi yaymışlardı. Oysaki, ben, iftira sürülerinin söylediklerinin tam tersine, bu kanaatte olan Hanefî fıkıhçılarını eleştirmiştim. Yani benim meseleye el atışım, ‘şarap dışındaki alkollü içkiler, sarhoş etmeyecek miktarda içilebilir’ diyen fakîhları eleştirmek içindi. Bana göre, tüm alkollüler ve tüm uyuşturucular haramdır. Bu benim, asla değişmeyen görüşümdür. Ama iftira dinciliğinin bazı lanetli dölleri, benim karşı olduğum bir anlayışı bana mal ederek halkı aldatmaya kalktılar.
O iftiraya tepkim çok ağır olmuştu.
İftira dinciliğinin sadizmi şu günlerde daha da sapıtmış olarak yeniden iştahlandı. ‘Gazete’ adıyla çıkardıkları, akıl, aydınlık ve insanlık düşmanı iğrenç iftira ve fesatnamelerinde, ‘star’ın ilahiyatçısı Yaşar Nuri Öztürk şaraba cevaz verdi’ yolunda bir bühtan sergilediler. Ardından, aynı pislik paçavrasından yemlenen lanetli bir müfteri şu yolda kalem salladı: Yaşar Nuri Öztürk, bir yazısında şarabın haram olmadığını iddia etmişti...
Göstersene o yazıyı, şerefsiz iblis!
Şarabın haram olmadığını değil iddia, ima etmekten bile Allah’a sığınarak derim ki:
Ey iftira dinciliğinin veledi, lanetli döl! Benim böyle bir yazımın veya sözümün belgesini ortaya getir, sana teşekkür edip halktan özür dileyim. Eğer bu kanıtı getiremez veya benden özür dilemezsen, seni, iftirayı din haline getirmiş sadist namussuzluğun melunlarından biri ilan ediyorum.
Alçaklığın bu kadarını hafsala almıyor. Siz ne biçim mahlûklarsınız? Bunu nasıl yapabiliyorsunuz? Sizin dininiz, imanınız olabilir mi? Allah belanızı versin!
Sevgili okuyucularım! Ben, lanetli döllerin ithamlarına máruz kala kala öğrendim ki, iftira dincileri hem iftirayı atarken hem de bu iftiradan rahatsız olanların ağır cevaplarını okuyup dinlerken zevkleniyorlar.
Bilimin izahtan áciz kaldığı, akıl almaz bir sadizmdir bu... Neylersin ki, iftira dincilerinin temel gıdası bu sadizmdir... Onun için bir iftira dincisinden tövbe ve ıslah beklemek beyhudedir...
İslam düşüncesinin anıt ismi Muhammed İkbal, ölümsüz esiri Cavidnáme’de, iftira dinciliğiyle suçladığı kara yobazın dinini ‘Fî sebîlillah fesat’ yani ‘Allah adına bozgunculuk’ olarak nitelendirir ve şöyle der: ‘Mollanın dini fî sebîlillah fesattır’. Bu fesat, kitleleri Allah ile aldatmayı meslek haline getiren iftira dincilerine her şeyi mubah kılar. Zinadan gaspa, kan içmekten ocak yıkmaya, homoseksüellikten diri diri insan yakmaya, küfür kodamanlarıyla işbirliğinden vatan ihanetine, hırsızlığın her türüne, kamu mallarını talan etmeye kadar...
Yaş ekine yayılmış azgın hayvanlar gibidir onlar. Yiyecekleri bir avuç ot için yıkmayacakları çit, çiğnemeyecekleri ekin yoktur... Allah bu ülkeyi ve insanlığı bu şerirlerin şerrinden korusun. Ámîn, ya rabbel álemîn!!!
Kur’an, iftira suçu işleyenleri ebediyen lanetlemekte ve onların tanıklık yapabilme haklarını ellerinden almaktadır. (Nur Suresi, 4, 23)
Yani, Kur’an’a göre, her müfteri, ebedî bir melundur. Bu melun, sözü dinlenebilir adam olma niteliğini de ebediyen yitirmiştir.
http://www.yasarnuriozturk.com/makale29.html
Siyaset dinciliğinin (daha güncel bir deyimle siyasal İslam’ın) temel sermayesi iftiradır.
Zaten dinin siyasete álet edilmesinin kendisi bir iftiranın ürünüdür. Din, onu gönderen Allah’a ve onu tebliğ eden benlik olan peygambere iftira edilmeden siyasallaştırılamaz.
Kur’an’ın birçok ayetinde ‘Allah’a ve onun peygamberine iftira’ tábiri kullanılmaktadır. Bu iftira, dine yalan söyleterek Allah’ı ve peygamberi bu yalanı söylemiş duruma düşürmektir. Bunun için olsa gerek, Kur’an Allah’a iftiradan söz ederken ‘yalanlar düzerek Allah’a iftira etmek’ ifadesini kullanıyor.
Siyaset dinciliğinin sadece siyaseti değil; dini, imanı, ibadeti tümden iftira üzerine kuruludur. Allah’tan insanlara veya insanlardan Allah’a uzanan bu sınırsız iftira illeti hiç durmadan işler. Denebilir ki, siyaset dincisi, iftirasız nefes alıp veremez. Hayat onun için bir iftiralar bütünü, bir iftiralar resmi geçididir.
Siyaset dinciliğinin bu iftira tutkusu veya marazı, bağımsız bir ‘iftira dinciliği’ yaratmıştır.
İftira dincileri, bir konuda iftira ettikleri kanıtlansa bile, eğer o iftiradan çıkabilecek bir menfaat söz konusu ise onu aynen tekrarlamaktan çekinmezler. Dünya áleme rezil olacaklarını bildikleri halde bunu yaparlar... Bu onlara ayrı bir zevk verir.
İftira dinciliğinin iftiradan zevk alma sadizmi, akıllara hayret verecek bir sadizmdir. Ruh hekimleri bu sadizmi anlatmakta acze düşmüştür. Aşısı bulunamamış bir illettir bu.
İftira dinciliğinin temel iman ve ibadet göstergesi olan iftira iki koldan yürütülür. 1. Dini, siyasal hesaplara uydurmak üzere tahrif için Allah’a iftira, 2. Siyasal rakipleri tasfiye için kullara iftira.
Siyaset dinciliğinin iftira tutkusunun şiddetine bir kez daha dikkat çekmek için taze bir örnek vereceğim:
Beni yıllardan beri okuyanlar bilir, iftira dincileri benim, şarap dışındaki alkollü içkilerin, sarhoş etmeyecek miktarda içilebileceğine fetva verdiğimi yaymışlardı. Oysaki, ben, iftira sürülerinin söylediklerinin tam tersine, bu kanaatte olan Hanefî fıkıhçılarını eleştirmiştim. Yani benim meseleye el atışım, ‘şarap dışındaki alkollü içkiler, sarhoş etmeyecek miktarda içilebilir’ diyen fakîhları eleştirmek içindi. Bana göre, tüm alkollüler ve tüm uyuşturucular haramdır. Bu benim, asla değişmeyen görüşümdür. Ama iftira dinciliğinin bazı lanetli dölleri, benim karşı olduğum bir anlayışı bana mal ederek halkı aldatmaya kalktılar.
O iftiraya tepkim çok ağır olmuştu.
İftira dinciliğinin sadizmi şu günlerde daha da sapıtmış olarak yeniden iştahlandı. ‘Gazete’ adıyla çıkardıkları, akıl, aydınlık ve insanlık düşmanı iğrenç iftira ve fesatnamelerinde, ‘star’ın ilahiyatçısı Yaşar Nuri Öztürk şaraba cevaz verdi’ yolunda bir bühtan sergilediler. Ardından, aynı pislik paçavrasından yemlenen lanetli bir müfteri şu yolda kalem salladı: Yaşar Nuri Öztürk, bir yazısında şarabın haram olmadığını iddia etmişti...
Göstersene o yazıyı, şerefsiz iblis!
Şarabın haram olmadığını değil iddia, ima etmekten bile Allah’a sığınarak derim ki:
Ey iftira dinciliğinin veledi, lanetli döl! Benim böyle bir yazımın veya sözümün belgesini ortaya getir, sana teşekkür edip halktan özür dileyim. Eğer bu kanıtı getiremez veya benden özür dilemezsen, seni, iftirayı din haline getirmiş sadist namussuzluğun melunlarından biri ilan ediyorum.
Alçaklığın bu kadarını hafsala almıyor. Siz ne biçim mahlûklarsınız? Bunu nasıl yapabiliyorsunuz? Sizin dininiz, imanınız olabilir mi? Allah belanızı versin!
Sevgili okuyucularım! Ben, lanetli döllerin ithamlarına máruz kala kala öğrendim ki, iftira dincileri hem iftirayı atarken hem de bu iftiradan rahatsız olanların ağır cevaplarını okuyup dinlerken zevkleniyorlar.
Bilimin izahtan áciz kaldığı, akıl almaz bir sadizmdir bu... Neylersin ki, iftira dincilerinin temel gıdası bu sadizmdir... Onun için bir iftira dincisinden tövbe ve ıslah beklemek beyhudedir...
İslam düşüncesinin anıt ismi Muhammed İkbal, ölümsüz esiri Cavidnáme’de, iftira dinciliğiyle suçladığı kara yobazın dinini ‘Fî sebîlillah fesat’ yani ‘Allah adına bozgunculuk’ olarak nitelendirir ve şöyle der: ‘Mollanın dini fî sebîlillah fesattır’. Bu fesat, kitleleri Allah ile aldatmayı meslek haline getiren iftira dincilerine her şeyi mubah kılar. Zinadan gaspa, kan içmekten ocak yıkmaya, homoseksüellikten diri diri insan yakmaya, küfür kodamanlarıyla işbirliğinden vatan ihanetine, hırsızlığın her türüne, kamu mallarını talan etmeye kadar...
Yaş ekine yayılmış azgın hayvanlar gibidir onlar. Yiyecekleri bir avuç ot için yıkmayacakları çit, çiğnemeyecekleri ekin yoktur... Allah bu ülkeyi ve insanlığı bu şerirlerin şerrinden korusun. Ámîn, ya rabbel álemîn!!!
Kur’an, iftira suçu işleyenleri ebediyen lanetlemekte ve onların tanıklık yapabilme haklarını ellerinden almaktadır. (Nur Suresi, 4, 23)
Yani, Kur’an’a göre, her müfteri, ebedî bir melundur. Bu melun, sözü dinlenebilir adam olma niteliğini de ebediyen yitirmiştir.
http://www.yasarnuriozturk.com/makale29.html