AntidepresaN
New member
Sezer’den tokat gibi veto
Türk Petrol Kanunu’nu Meclis’e iade eden Cumhurbaşkanı, “Ülkeyi tümüyle yabancı şirket ve devletlerin kararına bırakmak, ulusal güvenlik, ulusal çıkarlar, kamu yararıyla bağdaşmaz” dedi
CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer, “Türk Petrol Kanunu”nu, “ulusal güvenlik yönünden risk taşıdığı” ve “tekil devlet yapısına zarar vereceği” gerekçesiyle kısmen TBMM’ye iade etti. Sezer yasanın 2, 4, 19 ve geçici 1. maddelerinin bir kez daha görüşülmesini istedi.
Cumhurbaşkanı Sezer, 5574 sayılı “Türk Petrol Kanunu”nu kısmen iade gerekçesinde, yasanın 1. maddesinde amacın, ülke petrol kaynaklarının hızlı, sürekli ve etkili biçimde aranmasını, geliştirilmesini ve üretilmesini sağlamak olarak belirlendiğini, 1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Yasası’nın 2. maddesindeki gibi, amacın gerçekleştirilmesinde ulusal çıkarlara uygun olma ölçütüne, 3. maddesinde petrol hakkının elde edilmesi için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde 6326 sayılı Yasa’nın 4. maddesindeki gibi istemin ulusal çıkarlara uygun olması gerektiğine, diğer maddelerinde de 6326 sayılı Yasa’nın 12 ve 13. maddelerinde olduğu gibi ulusal çıkarların nasıl korunacağına ilişkin kurallara yer verilmediğinin saptandığını kaydetti.
Memleket ihtiyacı
Ulusal çıkarların, uygulamada yürütme organı ve yönetimce öncelikle ve özenle gözetmesi gerektirdiği belirtilen gerekçede şu görüşlere yer verildi:
“Yapılan incelemede, yasada ülkemizde üretilen petrol ve doğalgazın bir bölümünün, ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlar gereği ülke gereksinimi için ayrılmasını zorunlu kılan bir kurala yer verilmediği saptanmıştır. İncelenen yasada devletin petrol ve doğalgaz arama ve işletme hakkından vazgeçerek bunu yerli ya da yabancı gerçek ya da tüzel kişiler eliyle yapma amacında olduğu anlaşılmaktadır.”
Petrolün, dünyanın stratejik değere sahip en önemli ürünlerinden biri olduğuna işaret eden Sezer, dünyadaki tüm anlaşmazlıklar, çatışmalar ile savaşların enerji kaynaklarına egemen olabilmeye yönelik yapıldığını ifade etti. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’ye uygulanan ambargo nedeniyle uçakların yakıt bulmakta zorlandığını hatırlatan Sezer, “Stratejik önemi bu kadar yüksek olan petrolün, tümüyle dış satım konusu yapılabilmesini olanaklı kılan düzenlemelerin ulusal güvenlik yönünden risk taşıdığı ortadadır” dedi.
Ulusal güvenlik
Sezer, yasayla stratejik öneme sahip bir ürün konusunda yabancı devletlerin belirleyici olmasının önündeki engeller kaldırıldığı için ulusal güvenlik yönünden yaratılan riskin daha da arttığına dikkat çekti. Sezer, yasanın 19. maddesine göre, devletin gereksinim duyduğu petrolün piyasa fiyatından satın alınması zorunlu iken, petrol üreticilerinin ödeyeceği devlet payının kuyubaşı fiyatından hesaplanmasının da ulusal çıkarlarla bağdaşmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Sezer, yasanın, üretilen petrol miktarına göre devlet hissesi oranlarını düzenleyen 19. maddesi hükmünü anımsatarak, bununla petrolün türüne, yerine, tutarına, kalitesine ve üretim yöntemine bağlı olarak devlet payı oranının yüzde 2’ye, hatta kimi durumlarda yüzde 1’e kadar düşürülmesine olanak sağlandığını kaydetti.
Sezer, devlet payının il özel idare hesabına yatırılmasıyla ilgili olarak da şöyle dedi:
“5302 sayılı İl Özel İdaresi Yasası ile tekil devlet modeli yerine, ‘idari vesayet’ zayıflatılarak ‘yerel’ ağırlıklı devlet modeline geçilmesine olanak sağlanmış, yetki genişliğine dayanan güçlü merkezi yönetim yerine, görev ayrılığına dayalı güçlü yerel yönetimlere yer verilmiş, il özel yönetimleri, mali ve idari özerkliğe kavuşturularak merkezi yönetimin denetim ve gözetimi kaldırılmış ya da zayıflatılmıştır.”
Sezer, devlet payının il özel idaresine devredilmesinin sakıncalarına dikkat çektiği gerekçesinde şöyle dedi:
“5302 Sayılı Yasa’yla il özel idarelerine tanınan ‘mali ve idari’ özerklik, merkezi yönetimin denetim ve gözetim yetkisinin zayıflatılması yerel yönetimleri oldukça güçlendirmiştir. Bunun yanında, kimi özel idarelere petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının aktarılması, idarenin bütünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacak sonuçlar doğuracak niteliktedir. Ayrıca, devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresinin hesabına aktarılması, ülke kaynağının tüm toplumun çıkarı yönünde kullanılması yerine bir ya da birkaç ilin hizmetine sunulması, petrol zengini iller yaratarak bölgesel dengesizlikleri artıracaktır. Petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresine özgülenmesi, doğal kaynaklar üzerindeki bölgecilik akımlarını besleyecek, tekil devlet yapısına zarar verecektir.”
İşte veto gerekçeleri
-Petrol ve doğalgaz arama başvurularında ulusal çıkarların ve kamu yararının korunacağına ilişkin açık kural bulunmuyor.
-Üretilen petrol ve doğalgazın bir bölümünün, ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlar gereği ülke gereksinimi için ayrılmasını zorunlu kılan bir kurala yer verilmiyor.
-Dünyadaki tüm anlaşmazlıklar, çatışmalar ile savaşlar enerji kaynaklarına egemen olabilmeye yöneliktir. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’ye uygulanan ambargo nedeniyle uçakların yakıt bulmakta zorlandığı unutulmamalıdır.
-Stratejik önemi bu kadar yüksek olan petrolün, tümüyle dış satım konusu yapılabilmesini olanaklı kılan düzenlemelerin ulusal güvenlik yönünden risk taşıdığı ortadadır.
-Devletin gereksinim duyduğu petrolün piyasa fiyatından satın alınması zorunlu iken, petrol üreticilerinin ödeyeceği devlet payının kuyubaşı fiyatından hesaplanması da ulusal çıkarlarla bağdaşmaz.
-Petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresine verilmesi, doğal kaynaklar üzerindeki bölgecilik akımlarını besleyecek ve tekil devlet yapısına zarar verecektir.
Kaynak
Türk Petrol Kanunu’nu Meclis’e iade eden Cumhurbaşkanı, “Ülkeyi tümüyle yabancı şirket ve devletlerin kararına bırakmak, ulusal güvenlik, ulusal çıkarlar, kamu yararıyla bağdaşmaz” dedi
CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer, “Türk Petrol Kanunu”nu, “ulusal güvenlik yönünden risk taşıdığı” ve “tekil devlet yapısına zarar vereceği” gerekçesiyle kısmen TBMM’ye iade etti. Sezer yasanın 2, 4, 19 ve geçici 1. maddelerinin bir kez daha görüşülmesini istedi.
Cumhurbaşkanı Sezer, 5574 sayılı “Türk Petrol Kanunu”nu kısmen iade gerekçesinde, yasanın 1. maddesinde amacın, ülke petrol kaynaklarının hızlı, sürekli ve etkili biçimde aranmasını, geliştirilmesini ve üretilmesini sağlamak olarak belirlendiğini, 1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Yasası’nın 2. maddesindeki gibi, amacın gerçekleştirilmesinde ulusal çıkarlara uygun olma ölçütüne, 3. maddesinde petrol hakkının elde edilmesi için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde 6326 sayılı Yasa’nın 4. maddesindeki gibi istemin ulusal çıkarlara uygun olması gerektiğine, diğer maddelerinde de 6326 sayılı Yasa’nın 12 ve 13. maddelerinde olduğu gibi ulusal çıkarların nasıl korunacağına ilişkin kurallara yer verilmediğinin saptandığını kaydetti.
Memleket ihtiyacı
Ulusal çıkarların, uygulamada yürütme organı ve yönetimce öncelikle ve özenle gözetmesi gerektirdiği belirtilen gerekçede şu görüşlere yer verildi:
“Yapılan incelemede, yasada ülkemizde üretilen petrol ve doğalgazın bir bölümünün, ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlar gereği ülke gereksinimi için ayrılmasını zorunlu kılan bir kurala yer verilmediği saptanmıştır. İncelenen yasada devletin petrol ve doğalgaz arama ve işletme hakkından vazgeçerek bunu yerli ya da yabancı gerçek ya da tüzel kişiler eliyle yapma amacında olduğu anlaşılmaktadır.”
Petrolün, dünyanın stratejik değere sahip en önemli ürünlerinden biri olduğuna işaret eden Sezer, dünyadaki tüm anlaşmazlıklar, çatışmalar ile savaşların enerji kaynaklarına egemen olabilmeye yönelik yapıldığını ifade etti. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’ye uygulanan ambargo nedeniyle uçakların yakıt bulmakta zorlandığını hatırlatan Sezer, “Stratejik önemi bu kadar yüksek olan petrolün, tümüyle dış satım konusu yapılabilmesini olanaklı kılan düzenlemelerin ulusal güvenlik yönünden risk taşıdığı ortadadır” dedi.
Ulusal güvenlik
Sezer, yasayla stratejik öneme sahip bir ürün konusunda yabancı devletlerin belirleyici olmasının önündeki engeller kaldırıldığı için ulusal güvenlik yönünden yaratılan riskin daha da arttığına dikkat çekti. Sezer, yasanın 19. maddesine göre, devletin gereksinim duyduğu petrolün piyasa fiyatından satın alınması zorunlu iken, petrol üreticilerinin ödeyeceği devlet payının kuyubaşı fiyatından hesaplanmasının da ulusal çıkarlarla bağdaşmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Sezer, yasanın, üretilen petrol miktarına göre devlet hissesi oranlarını düzenleyen 19. maddesi hükmünü anımsatarak, bununla petrolün türüne, yerine, tutarına, kalitesine ve üretim yöntemine bağlı olarak devlet payı oranının yüzde 2’ye, hatta kimi durumlarda yüzde 1’e kadar düşürülmesine olanak sağlandığını kaydetti.
Sezer, devlet payının il özel idare hesabına yatırılmasıyla ilgili olarak da şöyle dedi:
“5302 sayılı İl Özel İdaresi Yasası ile tekil devlet modeli yerine, ‘idari vesayet’ zayıflatılarak ‘yerel’ ağırlıklı devlet modeline geçilmesine olanak sağlanmış, yetki genişliğine dayanan güçlü merkezi yönetim yerine, görev ayrılığına dayalı güçlü yerel yönetimlere yer verilmiş, il özel yönetimleri, mali ve idari özerkliğe kavuşturularak merkezi yönetimin denetim ve gözetimi kaldırılmış ya da zayıflatılmıştır.”
Sezer, devlet payının il özel idaresine devredilmesinin sakıncalarına dikkat çektiği gerekçesinde şöyle dedi:
“5302 Sayılı Yasa’yla il özel idarelerine tanınan ‘mali ve idari’ özerklik, merkezi yönetimin denetim ve gözetim yetkisinin zayıflatılması yerel yönetimleri oldukça güçlendirmiştir. Bunun yanında, kimi özel idarelere petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının aktarılması, idarenin bütünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacak sonuçlar doğuracak niteliktedir. Ayrıca, devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresinin hesabına aktarılması, ülke kaynağının tüm toplumun çıkarı yönünde kullanılması yerine bir ya da birkaç ilin hizmetine sunulması, petrol zengini iller yaratarak bölgesel dengesizlikleri artıracaktır. Petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresine özgülenmesi, doğal kaynaklar üzerindeki bölgecilik akımlarını besleyecek, tekil devlet yapısına zarar verecektir.”
İşte veto gerekçeleri
-Petrol ve doğalgaz arama başvurularında ulusal çıkarların ve kamu yararının korunacağına ilişkin açık kural bulunmuyor.
-Üretilen petrol ve doğalgazın bir bölümünün, ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlar gereği ülke gereksinimi için ayrılmasını zorunlu kılan bir kurala yer verilmiyor.
-Dünyadaki tüm anlaşmazlıklar, çatışmalar ile savaşlar enerji kaynaklarına egemen olabilmeye yöneliktir. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’ye uygulanan ambargo nedeniyle uçakların yakıt bulmakta zorlandığı unutulmamalıdır.
-Stratejik önemi bu kadar yüksek olan petrolün, tümüyle dış satım konusu yapılabilmesini olanaklı kılan düzenlemelerin ulusal güvenlik yönünden risk taşıdığı ortadadır.
-Devletin gereksinim duyduğu petrolün piyasa fiyatından satın alınması zorunlu iken, petrol üreticilerinin ödeyeceği devlet payının kuyubaşı fiyatından hesaplanması da ulusal çıkarlarla bağdaşmaz.
-Petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresine verilmesi, doğal kaynaklar üzerindeki bölgecilik akımlarını besleyecek ve tekil devlet yapısına zarar verecektir.
Kaynak