Diğer Warner Brothers filmlerindeki benzer karakterlerin aksine, Taz vahşi bir şekilde yıkıcı ve zararlı. Hortum gibi dönerek ilerlerken yoluna çıkan ağaçları, kayaları ve hatta dağları delip geçebilir. Silahlara ya da bombalara ihtiyacı yok; doğasından gelen hayvani gücü, kocaman bir ağzı ve keskin dişleri var. Taz, bu yıkıcı gücüyle ilgili bir terslik olmadığını düşündüğü için hep neşeli. O, tüketmekte ısrarlı bir tüketici; her şeyi yiyebilir; et, sebze ya da mineral..
1954'de Bugs Bunny'e düşman olarak yönetmen McKimson ve yazar Sid Marcus tarafından tasarlandı Taz. Şimdi en popüler çizgi karakterlerden biri. O, ilk kez Fox Network'de yayınlanan 1990 televizyon serisi Taz-Mania'nın yıldızı.. Animasyon tarihinde hiç bir zaman nizami bir oyuncu olmasa da, neredeyse Bugs Bunny'den hemen sonra en karlı çizgi karakter oldu Warner Brothers için..
O güne kadar hemen her hayvana şans tanınmıştı çizgi dünyada.. Ama Tazmanya Canavarı'na verilecek ilk fırsat buydu. 1954' deki ilk filmi Devil May Hare’de Yeni Zellanda'daki esaretinden bir şekilde kurtulur ve Amerikan ormanına sızar. Bunu duyan diğer hayvanlar paniğe kapılmış ve koşuşturmaya başlamıştır. Yakalayabildiği tek hayvana, kaplumbağaya, neler olduğunu sorar Bugs ve herkesin Tazmanya Canavarı’ndan kaçtığını öğrenir. Bu tür hakkında bilgi sahibi olmadığından ansiklopediye danışır Bugs ve 'limitsiz yemek yiyen bir etobur' olduğunu okur. Karşılaştıklarında ve Taz aç gözlerini üzerine diktiğinde, akıllı tavşan onun için kemikleri üzerinde daha fazla et olan bir hayvan bulacağını ve gerçek bir ziyafet hazırlıyacağını vaadeder. Hayvanlar aleminin ana gündem maddesi hep yemektir. Ömürleri yemek ve yemeğe hazırlanmak şeklinde özetlenebilir.
Bu senaryo 1957'deki Bedevilled Rabbitde tekrar edilir, tek değişiklik bu sefer Bugs Bunny Tazmanya'dadır. Ve tabi ki Taz, doğal ortamında da vahşice açtır.
Bu iki film, kısa-dönem kalıp serilerdi. Zaten hemen hemen her çizgi film hayvanların ya da insanların paniğini içerir, kaybeden taraf olacak şeytandan kaçılır. Taz, Bugs'la karşılaşır ve onu yemek olarak arzular oysa Bugs cindir ya, galip gelir mutlaka, genellikle de başka avlara dikkatini çekerek.
Filmlerin üzerinden geçen zaman gösterdi ki Tazmanya Canavarı, izleyiciden beklenen kahkahaları toplayamadı; ve boğa güreşleri, develer, fransızca konuşan kokarcaları kapsayan serileri tasvip etmeyen genel yapımcı Eddie Selzer, McKimson’a bu tuhaf yaratık ile daha fazla uğraşmamasını söyledi. Ancak 1956’da stüdyonun esas oğlanlarından Jack Warner, Selzer’a Taz’ın ne olduğunu sordu ve Selzer Taz’ın tekdüze bir karakter olduğunu tekrarladı. Warner, Selzer’e daha çok film istediğini açıkça belirttikten sonra, Selzer bu tebliği yazar Tedd Pierce ile çalışlan McKimson’a iletir. Taz’ın kariyeri bittiği yerden Bedevilled Rabbit ve hemen arkasından Ducking the Devil (1957) ile yeniden başlar. Bu kez rol arkadaşı Duffy Duck olmuştur.
Ducking the Devil, McKimson’ın en başarılı filmlerinden biri olmuştur, çünkü Taz’ın vahşiliği ve Duffy Duck’ın ödlekliği akıllıca bir ironi yaratmıştır. Filmde Duffy Duck, kaçan Tazmanya Canavarını yakalayıp, hayvanat bahçesine iade ederse 5000 dolarlık ödülün sahibi olacağını öğrenir ve karakterinin bir diğer özelliği olan hırs ile bu işin peşine düşer. Ve Taz’ı müzik yardımı ile pasifize edilebileceğini keşfeder.
Daha sonra, 1962’deki Bill of Hareye kadar ortalarda gözükmedi Taz. Bu filmde ise bir kez daha Bugs Bunny ile yüzleşiyor ve yine ona bol bol kanıyordu. Önce Bugs’ın telkinleri ile trenin üzerindeki geyiği avlamaya kalkıyor, sonra dinamitten yapılmış bir şiş kebabı mideye indiriyor.
1964’deki Dr. Devil and Mr. Harede, sürekli aç olan Taz’ın diğer hayvanlar arasında panik yaratması fikri yeniden kullanıldı. Bugs bu sefer Taz’ın sağlığı için kaygı duyan bir doktoru canlandırıyordu ve nitrogliserin verip Freudvari tavrı ile soruyordu: 'Şimdi rahatlayın ve bana çocukluğunuzdan bahsedin.. '
Kıdemli yönetmen Friz Freleng, Taz’ın sadece yemek aşkıyla uluyan ve guruldayan tek yönlü bir karakter olduğunu düşünüyordu. Ona göre, Taz’ı kullanmanın McKimson’ın çektiği beş filmi tekrar etmekten başka yolu yoktu. Yine de, dekor ve konu yeterince garip olursa, Freleng, Taz’ın güldüreceğini biliyordu. Ve Bugs Bunny’nin 1979’daki noel hikayesinde ona bir şans daha verdi. Tabi bu şekilde iki yıl önce ölen McKimson’ı da anmış olacaktı. Fright before Chirstmas, Clement Moore’un The Night before Christmasının keyifli bir varyasyonuydu. Taz, Kuzey Amerika’dan Avustralya’ya giden bir kargo uçağında zapdedildiği kafesten kaçar ve paraşütle uçaktan atlar. Tesadüfen bir Noel Baba kostümünün içine düşer ve ordan da kocaman bir sapanla kazağına fırlatılır. Korkan ren geyikleri Taz’ı Kuzey Kutbundan uzaklaştırır ve bir Amerikan banliyösüne, tam da Bugs’ın evinin üstüne bırakır. Bugs, bacasından gelen misafiri görür görmez tanır ama belli etmez. İkram ettiği süt ve noel kurabiyelerini tabak ve masayla birlikte mideye indiren Taz, içeride uyuyan tavşan Clyde’ın istek listesini okur; IBM’de idari hisse, Frank Sinatra’nın eski adres defteri, Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın kimyasal seti, ikinci el bir dalgıç takımı ve armut ağacında bir keklik.. Daha sonra Bugs Taz’a bir hediye paketi uzatır ve Taz düşünmeden bunu da mideye indirir. Hemen havaya uçar, çünkü hediyesi kendi kendine infilak eden plastik bir cankurtaran salıdır.
Diğer Warner Brothers filmlerindeki benzer karakterlerin aksine, Taz vahşi bir şekilde yıkıcı ve zararlı. Hortum gibi dönerek ilerlerken yoluna çıkan ağaçları, kayaları ve hatta dağları delip geçebilir. Silahlara ya da bombalara ihtiyacı yok; doğasından gelen hayvani gücü, kocaman bir ağızı ve keskin dişleri var. Taz, bu yıkıcı gücüyle ilgili bir teslik olmadığını düşündüğü için hep neşeli.O, tüketmekte ısrarcı bir tüketici; her şeyi yiyebilir; et, sebze ya da mineral. Yine de bir düzenbaz değil, entrikalar çevirmiyor. Diğerlerinin üzerinde maddi ya da politik güç sağlama amaçlı bir iştahı yok, sadece yemek istiyor, her anlamda ve her şeyi..
Taz, masum bir vahşi. Nezaket yoksunluğu hissetmiyor çünkü hiç sahip olmamış. Hep doğada yaşadığı için doğallığını korumuş. Yine de ırkına dair özellikleri seyirciye yansıtmıyor, tersine içgüdüsel olarak tamamen harici; inanılmaz saf ve kolay kandırılır bir çizgide..
Kocaman bir ağızı var ama az laf çıkıyor. Müzik ile pasifize edilebiliyor, Daffy Duck’ın banal lirikleri ile bile. Bu kadar saf bir karakter neden seviliyor peki? Kötülükten arınmış bir vahşi, üstüne üstlük ne kadar yerse yesin kilo almıyor.Bugs Bunny kıvrak zekası ile pek çok insanın idolü olabilir, ancak Taz madalyonun diğer tarafı. Seyretmesi keyifli, eğlendirici ve eğlenceli.. Çoğu izleyicisi mümkün olsa evinde bir tane besler.
Taz, tam bir parti karakteri!
Bir dönemin tişört furyası: Tasmanian Devil
Her meşhur isim gibi Tazmanya canavarı da sektörünü yarattı. Şapkası, yorganı bir yana, uzun yıllar işçisi köylüsü 'Tasmanian Devil' yazan tişörtle gezmiştir. Doksanlı yılların başlarında Levi’s firmasının çıkardığı The White Revolution serisi hatırlanacağı üzere kısa bir sürede memleketin milli forması olmuştu. Öyle ki, ilkbahar serisini piyasaya erken çıkaran işportacılar müteakip sürülen gerçek Levi’s örneklerini de sürklase etmiş, neredeyse orijinalini alan kimselere hayvan gözüyle bakılmıştır. Sahte tişört imalatçılarının benzer bir organizasyonu da seksenli yılların ortasından bu yana başarılı bir şekilde sürmektedir. Bugün Ankara Yenimahallede’ki bir kuruyemişçiyle, Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki öğretim üyesini aynı çizgide buluşturan obje 'Tasmanian Devil' tişörtüdür.Kendi resmini taşıyan tişörtlerin zaman içinde yer bezi olarak kullanılması, Taz’ı küçümsenemeyecek sayıda ev hanımının bilinçaltında uzun yolculuklara sürüklemiştir. Yoğun olarak iç anadolu bölgesinde hiperaktif çocukları nitelemek için başvurulan 'cenever, cenever' ünleminin ardında yatan fonetik izlerden biri de budur.
Tazmanya canavarını anlayabilen blablabla'm için
milliyet