DAVA ADAMI OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ Yİ RAHMETLE ANIYORUZ.
Tek parti döneminde 5 defa hapse girmişti: Değerli fikir adamı ve milletvekili Osman Yüksel Serdengeçti’yi vefatının 24. yıldönümünde rahmetle ve törenlerle anıyoruz.
Mezarı Ankara Cebeci Mezarlığı’nda bulunan Serdengeçti, bugün değişik sivil toplum kuruluşlarının düzenleyeceği törenlerle anılacak.
Gerçek adı Osman Zeki Yüksel olan Serdengeçti, çıkardığı mecmuada inandığı dava uğruna yılmadan uzun yıllar boyunca mücadele verdi. “Allah” demenin bile yasak olduğu bir devirde, gerçekleri korkusuzca yazan Serdengeçti, birçok defa hapse girmek zorunda kaldı.
HALKIN VE HAKK’IN SESİ OLDU
Osman Yüksel, 1917 yılında Akseki’de doğdu. Serdengeçti dergisinde “Serdengeçti” imzasıyla çıkan yazılarından dolayı bu isimle tanınır. Babası müftü olan Serdengeçti, ilkokulu Akseki’de, ortaokulu Antalya’da, liseyi Ankara’da okuduktan sonra Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne girdi. Üniversite 2. sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944’te meydana gelen olaylara karıştığı için tutuklanan merhum fikir adamı, 20 Nisan 1947’de Serdengeçti ismiyle bir dergi çıkarmaya başladı. Dergideki yazılarından dolayı üniversiteden kaydı silindi.
Daha sonra politikaya atılan Osman Yüksel Serdengeçti, Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekili olarak Meclis’e girdi. Serdengeçti, parlamentoda görev yaptığı 1965-1969 yılları arasında haksızlığa karşı koymaya ve Hakk’ın sesini yükseltmeye devam etti. Batılılaşmayı protesto için Meclis’te kravatsız milletvekili olarak da ün kazandı. ‘Kravat takmak mecburi’ denilince de, beline takarak Meclis’e girdi.
8 DEFA HAPİS YATTI
Sönmeyen bir imana ve mücadele aşkına sahip olan Serdengeçti’yi tek parti dönemindeki baskılar da susturamadı. CHP’nin tek parti döneminde 5 defa hapis hayatı yaşayan Serdengeçti, Demokrat Parti döneminde iki ve Milli Birlik Komitesi döneminde bir defa olmak üzere toplam 8 defa tevkif edildi.
"NEFSİMİZİ SİLDİK, KENDİMİZİ BİLDİK"
Serdengeçti, yakalandığı parkinson hastalığından kurtulamayarak, 10 Kasım 1983’te Ankara’da Hakk’ın rahmetine kavuştu. Serdengeçti bütün ülkede çeşitli programlarla anılacak. Fikir zengini Osman Yüksel, savunduğu davayı kendi dilinden şu şekilde anlatıyordu: “Çünkü davamız, Allah davası, millet davası, vatan davasıdır. Bu mukaddes dava karşısında biz, nefsimizi sildik, kendimizi bildik. Kim ne derse desin, önümüze hangi engel çıkarsa çıksın, bu ateş sönmeyecek, bu dava ölmeyecek. Serdengeçti yolundan dönmeyecek.”
------------
DOSTLARI NE DEDİ?
Ahmet Kabaklı:
“Osman Yüksel’ler, bu milletin ruh, iman, gelenek köklerine bağlı, taşkın zekalı çocuklarıdır. Yolsuzluklara, kötülüklere, dinsizliklere, saçma sapan yeniliklere, nursuzluk ve dönekliklere karşı içlerinde mukaddes bir isyanla İstanbul ve Ankara’ya giderler.”
Yavuz Bülent Bakiler:
“Osman Yüksel... Bütün akımların karşısındaydı. Tembelliğe, geriliğe, kültür emperyalizmine, her türlü dikta heveslerine, taklitçiliğe başkaldırırdı. O, Anadolu’muzun yerli sesidir. Bir yörük kilimi kadar renkli, çarpıcı ve heyecan verici bir ses... Dün onun kalemi bir kılıçtı, bir fikir savaşının en ön saflarında bulunuyordu.”
Hekimoğlu İsmail:
“Derginin idarehanesi denen yer, bir kitapçı dükkanıdır. Pek aydınlık değildi. Raflarda, yerlerde kitaplar, duvarlarda Serdengeçti’ler asılmış, hangi dergiden ne kadar soruşturma açılmış ne kadar hapis yatmış, hepsi üzerlerinde yazılı idi. Ekseriya peynir ekmek, yumurta yerdi. Evleninceye kadar bu dükkanda yattı kalktı. Hapishaneye “evim” diyen Serdengeçti şöyle derdi: Dolandırıcı, sahtekar, namussuz, hırsız, katil... Hepsi hepsi hapis yatıyor. Bir hiç uğruna, bir alçaklık için hapis yatanlar, hapsi göze alanlar varken, ben neden dinim, imanım için hapis yatmayayım? Dinsiz olmayacağız, hapis olacağız. Ne yapalım?”
Asıl ismi Osman Yüksel’dir. 1917 Antalya Akseki doğumlu olan Serdengeçti, Merhum Akseki Müftüsü Saim Yüksel’in oğlu ve Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki’nin de yeğenidir.
1944 Mayısının ikinci gecesinde Haydarpaşa tren garından Ankara’ya doğru hareket eden trene bir öğretmen binmiştir. 3 Mayıs 1944 günü Ankara’da mahkemesi vardır.
Ankara Tren Garına indiğinde birçok milliyetçi genç tarafından karşılanır. Duruşmada gençliğin arasından haykırışıyla duyulur Osman Yüksel Serdengeçti’nin ismi.
O gün, o duruşmada izleyici olarak bulunan Serdengeçti birçokları tarafından neredeyse o mahkemede yargılanıldığı düşünülen; ama sadece o tarihe kara leke olarak düşen mahkemede bir izleyici hem de ateşli bir izleyicidir.
O gün mahkemeden sonra, çıkan olaylara adı karıştığı gerekçesiyle okuldan uzaklaştırılır. O dönem Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisidir. ....
Yapılan tahkikat sonucunda okula dönmesi gerekmektedir. Milli Eğitim bakanlığı buna izin vermez. Bundan dolayı dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e yazdığı “Yüksek Vekâletin Alçak Vekiline” başlıklı dilekçesinden dolayı tutuklanır. Bu tutuklanma ne ilk ne de son olacaktır.
Hazırlayıp yayına sürdüğü “Bağrıyanık” isimli mizah dergisi çıkar çıkmaz yasaklı yayın haline gelir.
Mahkûmiyeti bitmesinden sonra “Serdengeçti” dergisini çıkarmaya başlamıştır. Her sayısı baskısının ardından toplatılmaya başlanmıştır. Yazdığı bir çok yazıdan dolayı dava açılmış ve mahkumiyet almıştır. Serdengeçti Dergisinin altında ALLAH, VATAN, MİLLET YOLUNDA sözü yer alan dergi 33 sayı çıkabilmiştir.
Adalet Partisinden 1965 seçimlerinde Antalya Milletvekili seçilmiştir. Meclise kravatsız gelen ilk ve tek vekil olma sıfatını da kazanmıştır. Daha sonra parti ileri gelenleri hakkında yaptığı eleştirilerden dolayı ihraç edilmiş ve kendisi de Başbuğumuzun başında bulunduğu CKMP’ye katılmıştır.
CKMP’ye katıldığı günden size şunları sunmak istiyorum;
CKMP' nin İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen kalabalık bir partili topluğunun iştirak ettiği törende, Serdengeçti'ye Türkeş tarafından parti rozeti takıldı. Daha sonra bir konuşma yapan Türkeş, Serdengeçti'nin vermiş olduğu milliyetçilik mücadelesinden övgüyle bahsederek, "Serdengeçti gibi tavizsiz bir Türk milliyetçisi iman ve gönül adamının CKMP'ye katılması partimize büyük bir güç ve kuvvet vermiştir" diyordu.
Türkeş'ten sonra sözü Serdengeçti alarak CKMP'lilere hitaben şu konuşmayı yaptı:
"Muhterem Arkadaşlar;
Ben, öteden beri parti ve patırtılardan hoşlanmayan bir adamım. Parti denilince içimden bir şey kopar, bir şey parçalanır...
Ben CKMP'yi bir parti olmaktan ziyade, bir dostlar, arkadaşlar meclisi, bir İman ve fikir ocağı kabul ediyorum. Aranıza bu duygularla katılmış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlarım...
Aziz Arkadaşlarım:
Tarih boyunca, büyük milletimiz birçok buhranlı devirler yaşamış, badireler atlatmıştır. Fakat öyle sanıyorum ki, bugün içinde bulunduğumuz şartlar daha ağır, tehlikeler daha vahimdir. Eskiden, düşman karşımızda idi. Biz onu görüyor, biliyorduk. Düşman, bugün içimize girmiştir. Okullarımıza, üniversitelerimize, her türlü teşekküllerimize, hatta aile yuvalarımıza kadar girmiştir. Demokrasi, inkılâpçılık, sosyalizm kılığına bürünerek, suret-i Hak'-tan görünerek girmiştir. Bugün vatanımız bir uçtan bir uca, türlü tahrik ve tahrip merkezlerinin tesiri altındadır. Sağ-sol, ilerici-gerici, zengin-fakir, sünni-alevi, Türk-Kürt sloganlarıyla birlik ve beraberliğimiz parçalanmakta, perde arkasındaki kötü niyetler, şer kuvvetler, bu ayrılık ve nifakı teşvik ve tahrik etmektedirler. Milletin oyları ile iktidara gelen iktidarsız iktidarcılar, bu vaziyet karşısında şaşkın, düşkün, perişan bir haldedirler. AP maalesef bir iktidar partisi değildir. AP bir çoğunluk, yığın partisidir. Sandıktan çıktıkları milleti usandırmamak bir iktidarın en önde gelen vazifesidir.
Muhterem Arkadaşlarım:
Ezbere konuşmuyorum. Ben onların arasından, ben onların içinden geliyorum. Onların ne yaptıklarını biliyorum. Onlar suyu bulandırdılar, onlar milleti dolandırdılar.
Üç senedir mecliste bulunuyorum. Gördüğüm manzara kısaca şudur: Bir tarafta Süleyman beyin değnekçileri. Parmakçıları... Her şeye parmak kaldıranlar, diğer tarafta mukaddesata saldıranlar... Sol ekip: Her şeye parmak atanlar. Biri parmak kaldırıyor, biri parmak atıyor. Fakat yaranın üzerine parmak basan yok!
İşte biz, Türk Milliyetçileri, bu mukaddes çatının altında toplananlar, şahadet parmağımızı bu yaranın üstüne basıyoruz.
Arkadaşlar, Türk Milleti bir kurtarıcı bekliyor. Miller, bugün buhranlar, hüsranlar içinde çalkalanmaktadır. Biz, bu topraklar için, Malazgirt'ten bu yana kaç nesli birden harcamışız. Bir şehitler diyarı olan topraklar üzerinde. Bu topraklar için toprağa düşenlerin çocukları perişan, bakımsız, huzursuz bir haldedir.
Başbakan istediği kadar, temel ata dursun, Türkiye, Türk cemiyeti bugün temelinden sarsılmaktadır. Memlekette bir damla huzur kalmamıştır. Talebe yurtlarında bu milletin istikbalini ellerinde tutacak olan gençler, aynı toprağın çocukları birbirlerine saldırmakta, hatta birbirlerini öldürmektedirler. Bir sürü izmlerin peşine takılı gençler, insanlar, fikri kurşunla susturmaya kadar işi götürmüşlerdir. Ama bugün iyice anlaşılmıştır ki bu memleketi inanmış, idealist, dinamik bir kadro kurtarabilir. Bu kadro CKMP kadrosudur. Bu milleti, ALLAH - Millet - Vatan yolunda yürüyenler bu uğurda anadan, babadan, yardan, serden geçmeğe hazır olanlar kurtarabilir.
Aziz kardeşlerim, Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de "İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüz" buyuruyor. Biz inanıyoruz. O'na inanıyoruz. Hiç Ölmeyene, bitmeyene, tükenmeyene, ebedi olana inanıyoruz. Her türlü ikilikten ve nifaktan uzağız. BİZ, TANRI DAĞI KADAR Türk, HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMANIZ,
Varlığımızın, birliğimizin esası bu iki temel üzerinde yükseliyor.
Kardeşlerim;
İktisadi kalkınma: Evet...
Hayat seviyesi: Evet...
Barajlar, garajlar: Evet...
Bunların hepsi lazım. Fakat bize her şeyden evvel iman barajları lazım...
Kafalarının içinde sudan başka bir şey olmayan, sudan gelme, sudan adamlar bunu anlamıyorlar. Bir ayaklarını Hacı Bayram'a, bir ayaklarını Moskova'ya basarak milleti aldatmak isteyenlerin sonlan hüsrandır. Bir gün gelecek aklananlar uyanacak, aldatanlar cezalarını göreceklerdir.
Aziz arkadaşlarım; Biz bu vatanı, sıra dağları, uçsuz bucaksız ovalan, engin denizleri ile taze bir heyecan tufanı ile yeniden fethedeceğiz. Yeni bir "Basü badel mevt" olacaktır. Bunu imanlı bağırlar, dik seciyeler, eğilmeyen başlar, bu arkadaşlar, bu aslanlar yapacaktır. Bugün onların olabilir, yarınlar bizimdir.
Hepinizi tekrar sevgi ve saygı ile selamlarım."
Büyük Dava adamı Serdengeçtiyi rahmetle anıyoruz yattığı yer nur mekanı cennet olsun...
Tek parti döneminde 5 defa hapse girmişti: Değerli fikir adamı ve milletvekili Osman Yüksel Serdengeçti’yi vefatının 24. yıldönümünde rahmetle ve törenlerle anıyoruz.
Mezarı Ankara Cebeci Mezarlığı’nda bulunan Serdengeçti, bugün değişik sivil toplum kuruluşlarının düzenleyeceği törenlerle anılacak.
Gerçek adı Osman Zeki Yüksel olan Serdengeçti, çıkardığı mecmuada inandığı dava uğruna yılmadan uzun yıllar boyunca mücadele verdi. “Allah” demenin bile yasak olduğu bir devirde, gerçekleri korkusuzca yazan Serdengeçti, birçok defa hapse girmek zorunda kaldı.
HALKIN VE HAKK’IN SESİ OLDU
Osman Yüksel, 1917 yılında Akseki’de doğdu. Serdengeçti dergisinde “Serdengeçti” imzasıyla çıkan yazılarından dolayı bu isimle tanınır. Babası müftü olan Serdengeçti, ilkokulu Akseki’de, ortaokulu Antalya’da, liseyi Ankara’da okuduktan sonra Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne girdi. Üniversite 2. sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944’te meydana gelen olaylara karıştığı için tutuklanan merhum fikir adamı, 20 Nisan 1947’de Serdengeçti ismiyle bir dergi çıkarmaya başladı. Dergideki yazılarından dolayı üniversiteden kaydı silindi.
Daha sonra politikaya atılan Osman Yüksel Serdengeçti, Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekili olarak Meclis’e girdi. Serdengeçti, parlamentoda görev yaptığı 1965-1969 yılları arasında haksızlığa karşı koymaya ve Hakk’ın sesini yükseltmeye devam etti. Batılılaşmayı protesto için Meclis’te kravatsız milletvekili olarak da ün kazandı. ‘Kravat takmak mecburi’ denilince de, beline takarak Meclis’e girdi.
8 DEFA HAPİS YATTI
Sönmeyen bir imana ve mücadele aşkına sahip olan Serdengeçti’yi tek parti dönemindeki baskılar da susturamadı. CHP’nin tek parti döneminde 5 defa hapis hayatı yaşayan Serdengeçti, Demokrat Parti döneminde iki ve Milli Birlik Komitesi döneminde bir defa olmak üzere toplam 8 defa tevkif edildi.
"NEFSİMİZİ SİLDİK, KENDİMİZİ BİLDİK"
Serdengeçti, yakalandığı parkinson hastalığından kurtulamayarak, 10 Kasım 1983’te Ankara’da Hakk’ın rahmetine kavuştu. Serdengeçti bütün ülkede çeşitli programlarla anılacak. Fikir zengini Osman Yüksel, savunduğu davayı kendi dilinden şu şekilde anlatıyordu: “Çünkü davamız, Allah davası, millet davası, vatan davasıdır. Bu mukaddes dava karşısında biz, nefsimizi sildik, kendimizi bildik. Kim ne derse desin, önümüze hangi engel çıkarsa çıksın, bu ateş sönmeyecek, bu dava ölmeyecek. Serdengeçti yolundan dönmeyecek.”
------------
DOSTLARI NE DEDİ?
Ahmet Kabaklı:
“Osman Yüksel’ler, bu milletin ruh, iman, gelenek köklerine bağlı, taşkın zekalı çocuklarıdır. Yolsuzluklara, kötülüklere, dinsizliklere, saçma sapan yeniliklere, nursuzluk ve dönekliklere karşı içlerinde mukaddes bir isyanla İstanbul ve Ankara’ya giderler.”
Yavuz Bülent Bakiler:
“Osman Yüksel... Bütün akımların karşısındaydı. Tembelliğe, geriliğe, kültür emperyalizmine, her türlü dikta heveslerine, taklitçiliğe başkaldırırdı. O, Anadolu’muzun yerli sesidir. Bir yörük kilimi kadar renkli, çarpıcı ve heyecan verici bir ses... Dün onun kalemi bir kılıçtı, bir fikir savaşının en ön saflarında bulunuyordu.”
Hekimoğlu İsmail:
“Derginin idarehanesi denen yer, bir kitapçı dükkanıdır. Pek aydınlık değildi. Raflarda, yerlerde kitaplar, duvarlarda Serdengeçti’ler asılmış, hangi dergiden ne kadar soruşturma açılmış ne kadar hapis yatmış, hepsi üzerlerinde yazılı idi. Ekseriya peynir ekmek, yumurta yerdi. Evleninceye kadar bu dükkanda yattı kalktı. Hapishaneye “evim” diyen Serdengeçti şöyle derdi: Dolandırıcı, sahtekar, namussuz, hırsız, katil... Hepsi hepsi hapis yatıyor. Bir hiç uğruna, bir alçaklık için hapis yatanlar, hapsi göze alanlar varken, ben neden dinim, imanım için hapis yatmayayım? Dinsiz olmayacağız, hapis olacağız. Ne yapalım?”
Asıl ismi Osman Yüksel’dir. 1917 Antalya Akseki doğumlu olan Serdengeçti, Merhum Akseki Müftüsü Saim Yüksel’in oğlu ve Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki’nin de yeğenidir.
1944 Mayısının ikinci gecesinde Haydarpaşa tren garından Ankara’ya doğru hareket eden trene bir öğretmen binmiştir. 3 Mayıs 1944 günü Ankara’da mahkemesi vardır.
Ankara Tren Garına indiğinde birçok milliyetçi genç tarafından karşılanır. Duruşmada gençliğin arasından haykırışıyla duyulur Osman Yüksel Serdengeçti’nin ismi.
O gün, o duruşmada izleyici olarak bulunan Serdengeçti birçokları tarafından neredeyse o mahkemede yargılanıldığı düşünülen; ama sadece o tarihe kara leke olarak düşen mahkemede bir izleyici hem de ateşli bir izleyicidir.
O gün mahkemeden sonra, çıkan olaylara adı karıştığı gerekçesiyle okuldan uzaklaştırılır. O dönem Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisidir. ....
Yapılan tahkikat sonucunda okula dönmesi gerekmektedir. Milli Eğitim bakanlığı buna izin vermez. Bundan dolayı dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e yazdığı “Yüksek Vekâletin Alçak Vekiline” başlıklı dilekçesinden dolayı tutuklanır. Bu tutuklanma ne ilk ne de son olacaktır.
Hazırlayıp yayına sürdüğü “Bağrıyanık” isimli mizah dergisi çıkar çıkmaz yasaklı yayın haline gelir.
Mahkûmiyeti bitmesinden sonra “Serdengeçti” dergisini çıkarmaya başlamıştır. Her sayısı baskısının ardından toplatılmaya başlanmıştır. Yazdığı bir çok yazıdan dolayı dava açılmış ve mahkumiyet almıştır. Serdengeçti Dergisinin altında ALLAH, VATAN, MİLLET YOLUNDA sözü yer alan dergi 33 sayı çıkabilmiştir.
Adalet Partisinden 1965 seçimlerinde Antalya Milletvekili seçilmiştir. Meclise kravatsız gelen ilk ve tek vekil olma sıfatını da kazanmıştır. Daha sonra parti ileri gelenleri hakkında yaptığı eleştirilerden dolayı ihraç edilmiş ve kendisi de Başbuğumuzun başında bulunduğu CKMP’ye katılmıştır.
CKMP’ye katıldığı günden size şunları sunmak istiyorum;
CKMP' nin İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen kalabalık bir partili topluğunun iştirak ettiği törende, Serdengeçti'ye Türkeş tarafından parti rozeti takıldı. Daha sonra bir konuşma yapan Türkeş, Serdengeçti'nin vermiş olduğu milliyetçilik mücadelesinden övgüyle bahsederek, "Serdengeçti gibi tavizsiz bir Türk milliyetçisi iman ve gönül adamının CKMP'ye katılması partimize büyük bir güç ve kuvvet vermiştir" diyordu.
Türkeş'ten sonra sözü Serdengeçti alarak CKMP'lilere hitaben şu konuşmayı yaptı:
"Muhterem Arkadaşlar;
Ben, öteden beri parti ve patırtılardan hoşlanmayan bir adamım. Parti denilince içimden bir şey kopar, bir şey parçalanır...
Ben CKMP'yi bir parti olmaktan ziyade, bir dostlar, arkadaşlar meclisi, bir İman ve fikir ocağı kabul ediyorum. Aranıza bu duygularla katılmış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlarım...
Aziz Arkadaşlarım:
Tarih boyunca, büyük milletimiz birçok buhranlı devirler yaşamış, badireler atlatmıştır. Fakat öyle sanıyorum ki, bugün içinde bulunduğumuz şartlar daha ağır, tehlikeler daha vahimdir. Eskiden, düşman karşımızda idi. Biz onu görüyor, biliyorduk. Düşman, bugün içimize girmiştir. Okullarımıza, üniversitelerimize, her türlü teşekküllerimize, hatta aile yuvalarımıza kadar girmiştir. Demokrasi, inkılâpçılık, sosyalizm kılığına bürünerek, suret-i Hak'-tan görünerek girmiştir. Bugün vatanımız bir uçtan bir uca, türlü tahrik ve tahrip merkezlerinin tesiri altındadır. Sağ-sol, ilerici-gerici, zengin-fakir, sünni-alevi, Türk-Kürt sloganlarıyla birlik ve beraberliğimiz parçalanmakta, perde arkasındaki kötü niyetler, şer kuvvetler, bu ayrılık ve nifakı teşvik ve tahrik etmektedirler. Milletin oyları ile iktidara gelen iktidarsız iktidarcılar, bu vaziyet karşısında şaşkın, düşkün, perişan bir haldedirler. AP maalesef bir iktidar partisi değildir. AP bir çoğunluk, yığın partisidir. Sandıktan çıktıkları milleti usandırmamak bir iktidarın en önde gelen vazifesidir.
Muhterem Arkadaşlarım:
Ezbere konuşmuyorum. Ben onların arasından, ben onların içinden geliyorum. Onların ne yaptıklarını biliyorum. Onlar suyu bulandırdılar, onlar milleti dolandırdılar.
Üç senedir mecliste bulunuyorum. Gördüğüm manzara kısaca şudur: Bir tarafta Süleyman beyin değnekçileri. Parmakçıları... Her şeye parmak kaldıranlar, diğer tarafta mukaddesata saldıranlar... Sol ekip: Her şeye parmak atanlar. Biri parmak kaldırıyor, biri parmak atıyor. Fakat yaranın üzerine parmak basan yok!
İşte biz, Türk Milliyetçileri, bu mukaddes çatının altında toplananlar, şahadet parmağımızı bu yaranın üstüne basıyoruz.
Arkadaşlar, Türk Milleti bir kurtarıcı bekliyor. Miller, bugün buhranlar, hüsranlar içinde çalkalanmaktadır. Biz, bu topraklar için, Malazgirt'ten bu yana kaç nesli birden harcamışız. Bir şehitler diyarı olan topraklar üzerinde. Bu topraklar için toprağa düşenlerin çocukları perişan, bakımsız, huzursuz bir haldedir.
Başbakan istediği kadar, temel ata dursun, Türkiye, Türk cemiyeti bugün temelinden sarsılmaktadır. Memlekette bir damla huzur kalmamıştır. Talebe yurtlarında bu milletin istikbalini ellerinde tutacak olan gençler, aynı toprağın çocukları birbirlerine saldırmakta, hatta birbirlerini öldürmektedirler. Bir sürü izmlerin peşine takılı gençler, insanlar, fikri kurşunla susturmaya kadar işi götürmüşlerdir. Ama bugün iyice anlaşılmıştır ki bu memleketi inanmış, idealist, dinamik bir kadro kurtarabilir. Bu kadro CKMP kadrosudur. Bu milleti, ALLAH - Millet - Vatan yolunda yürüyenler bu uğurda anadan, babadan, yardan, serden geçmeğe hazır olanlar kurtarabilir.
Aziz kardeşlerim, Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de "İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüz" buyuruyor. Biz inanıyoruz. O'na inanıyoruz. Hiç Ölmeyene, bitmeyene, tükenmeyene, ebedi olana inanıyoruz. Her türlü ikilikten ve nifaktan uzağız. BİZ, TANRI DAĞI KADAR Türk, HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMANIZ,
Varlığımızın, birliğimizin esası bu iki temel üzerinde yükseliyor.
Kardeşlerim;
İktisadi kalkınma: Evet...
Hayat seviyesi: Evet...
Barajlar, garajlar: Evet...
Bunların hepsi lazım. Fakat bize her şeyden evvel iman barajları lazım...
Kafalarının içinde sudan başka bir şey olmayan, sudan gelme, sudan adamlar bunu anlamıyorlar. Bir ayaklarını Hacı Bayram'a, bir ayaklarını Moskova'ya basarak milleti aldatmak isteyenlerin sonlan hüsrandır. Bir gün gelecek aklananlar uyanacak, aldatanlar cezalarını göreceklerdir.
Aziz arkadaşlarım; Biz bu vatanı, sıra dağları, uçsuz bucaksız ovalan, engin denizleri ile taze bir heyecan tufanı ile yeniden fethedeceğiz. Yeni bir "Basü badel mevt" olacaktır. Bunu imanlı bağırlar, dik seciyeler, eğilmeyen başlar, bu arkadaşlar, bu aslanlar yapacaktır. Bugün onların olabilir, yarınlar bizimdir.
Hepinizi tekrar sevgi ve saygı ile selamlarım."
Büyük Dava adamı Serdengeçtiyi rahmetle anıyoruz yattığı yer nur mekanı cennet olsun...