S
SiR ReaLiST
Guest
Volkan’ın Fener’i ipten aldığı maçta, Guiza’ya dayanıp Semih’i 80’den sonra oyuna almak haksızlıktı.
Kadıköy Şükrü Saracoğlu’nda Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u konuk ettiği 17. haftanın son maçında, ilk 10 dakika geride kaldığında, 90 dakikayı zor sığacak pozisyon ve heyecan yaşandı. Aragones de Yanal da sadece galibiyeti düşünerek sahaya sürdükleri 11’lerle paslanan futbol keyfimizi yerine getirdiler.
Lugano ve Edu bir yanda Egemen ile Song diğer yanda maç boyunca riske girmeden az hatayla oynadıkları maçta, iki takımın kalesini de olabildiğince rahatlattılar. Özellikle Volkan’ın maçın hemen başında yaptığı kurtarış jeneriklikti.
Gol özlemi çeken ve taraftarın gözüne girmeye çalışan Guiza’nın ilk yarıda üç pozisyonda pas vermek yerine kendi şansını denemesiyle eriyen şanslar, Fenerbahçe’nin hanesine gol yazdırmasını engelledi. Trabzonspor’un ilk yarıda golü bulamamasına sebep olan en önemli faktör ise Yattara’nın ince bilek hareketleriyle verdiği, defansın arkasına sarkan pasları Roberto Carlos’un hiç riske girmeden uzaklaştırması oldu. Roberto Carlos maçın 24. dakikasında attığı deparda ceza sahasına girdiği anda Song’un şarjıyla yerde kalırken “yaşlı kurtların” genç futbolu sahadaydı. 37. dakikada Volkan’ın kısa düşen pasında Umut Bulut’un yanından jet hızıyla geçerek tehlikeyi uzaklaştıran yine Carlos olurken Brezilyalı’nın uzatılan sözleşmesinin ne kadar doğru bir karar olduğu bir kez daha ortaya çıktı. “Adı yeter” denen Roberto Carlos bir de keyifli günündeyse gerçekten seyir zevki yüksek bir futbolcu oluyor.
Fenerbahçe defansının önünde Emre ve Selçuk, Trabzonspor defansı önünde de Hüseyin’in oynadığı futbol çok başarılıydı. Emre’nin çabuk kontrol ederek ya da tek vuruşla verdiği paslar takımı adına tehlikeleri büyütürken, Hüseyin’in zaman zaman zaman yaptığı fuleli koşular sarı-lacivertlileri korkuttu.
Kadıköy’de muhteşem bir atmosferde oynanan bu “zor” maçta, kısaca, Bünyamin Gezer’in de iyi bir yönetim sergilediğini eklememiz lazım.
Kadıköy’de maç boyunca gol yoktu ancak golü aratmayacak kadar güzel ve tempolu bir futbol vardı.
Ligimizin en çok eleştirilen hocalarından Aragones’in rakibin taktiğine-kadrosuna bakmadan sahaya sürdüğü ve oyuncularından 90 dakika boyunca disiplinli olmalarını isteyen anlayışı sarı-lacivertli takımda iyice oturmaya başladı. Ancak bu anlayışın Fenerbahçe için yeterli olduğunu düşünmeyenlerden biri olduğumu da eklemem lazım. Nitekim bu anlayış istekli ve üç puana bilenmiş Trabzonspor karşısında yeterli olmadı.
Aragones’in değişmeyen taktiği karşısında kanatlara ağırlık vermeye başlayan Yanal’ın ikinci yarı taktiği, yorulan ve yorulmamasına imkan olmayan Roberto Carlos’u Yattara karşısında zorlamaya başlarken Gökhan Ünal ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da şansları fazla cömert harcamaya devam etti.
61. dakikada alışık olduğumuz şekilde Trabzonspor taraftarının şovu başlarken bu oyunun kontrolünü eline almaya başlayan konuk ekibin pas yüzdesini arttırmaya yetti. Bu dakikalarda Cale’nin müsait pozisyonunda çektiği şut da Volkan’ın ikinci yarıda kurtardığı bir çok gollük pozisyondan biriydi. Aragones dengeyi sağlamak için Alex’i kenara alarak Josico’yu sahaya sürdü ancak İspanyol hoca bu hamlesiyle bir kez daha düzende değişiklik yapmadan oyuncularının maça devam etmesini istedi. Bir tek yorulmaya başlayan Emre kısa süreliğine sola alınırken, Alex kenarda oturduğu sürece, “Neden ben çıktım, dengeleri değiştirmek için yeteneklerim yeterli değil mi?” gibi düşüncelerle oturmak durumunda kaldı...
72’de Coleman’ın pası Cale’nin şutunda bir kez daha Volkan sayesinde dengeyi koruyan Fenerbahçe’de nihayet Semih saha kenarında ısınmaya başladı. Taraftar da “nöbetçi golcülerini” biran önce sahada görmek istediklerini tezahüratlarıyla gösterdi ancak Alex’in yokluğunda sahaya girecek Semih’in orta sahadan yeterli desteği almadan ne kadar başarılı olabileceğini düşünürken hamle Yanal’dan geldi. Etkisiz kalan Umut’un yerine Isaac maça dahil oldu. Trabzonspor 10 yıl sonra Kadıköy’de kazanmak için sahaya çıktığını gösterirken Yanal orta sahayı düşünmeden takımının hep ileri oynamasını sağlayarak kontrolü ele geçirdi.
80’de neredeyse peş peşe iki gollük pozisyonu kurtaran, özellikle Isaac’in nereden çıktığı belli olmayan sert şutunda muhteşem bir refleksle topu kontrol eden Volkan, çok iyi bir hazırlık dönemi geçirdiğini kanıtlayarak sarı-lacivertli ekibin 90 dakikadaki en iyi ismi oldu.
Maç boyunca varlık gösteremeyen, tek forvet kaldığı sürece başarılı olamayacağı belli olan Guiza’nın ancak son sekiz dakikada yerini Semih’e bırakması Aragones’in çok ama çok geç gelen bir hamlesi olurken, İspanyol golcü de ilk kez Kadıköy’de ıslıklanarak yedek kulübesine geçti.
Yüzde 60’a 40 Trabzonspor üstünlüğünde geçen maça, Fenerbahçe kalesinde devleşen Volkan damga vururken golsüz ama keyifli bir mücadele izledik. İlk yarıda tempoyu üst seviyede tutan iki takım futbolcuları da maçın sonlarında birbirlerinden çok yorgunlukla mücadele etti.
Son dakikada bir sürpriz yaşamak istemeyen Yanal Yattara’yı alarak Tayfun’u sahaya sürerken son sekiz dakikada maça dahil edilen Semih de bir yanlışım yoksa topa sadece bir kere dokunarak maçı tamamlamak zorunda kaldı. Ama bu Semih’in suçu değil onu oyuna geç alan hocasının hatası olurken Trabzonspor’un temposuna ikinci yarıda ayak uydurmakta zorlanan Fenerbahçeliler de “nöbetçi golcülerine” pas verecek şans bulamadı.
Fenerbahçe ile olduğu kadar A Milli Takım'la Avrupa Şampiyonası'nda da kendisini tamamen kanıtlamış olan Türkiye'nin en iyi golcülerinden biri olan Semih Şentürk'e bu şekilde yazık oluyor. "Genç Semih" artık genç değil, tecrübeli ve bitirici. "Nöbetçi golcü" artık "nöbetçi" değil bir başrol oyuncusu.
YİĞİDO “UYGUN” ADIM
Haftanın diğer büyük maçında, Sivasspor’un Galatasaray karşısında elde ettiği galibiyeti pas geçmek olmaz. Lidere yakışan bir futbolu zor şartlardaki buz pistinde sahaya yansıtan Sivasspor 13 futbolcusu eksik olan Galatasaray’ı hak ederek yendi. Ancak bu maçın sonucu ne olursa olsun iki takım futbolcularının da sağlığı göz önünde bulundurularak bu karşılaşma bu şartlar altında oynanmamalıydı. Galatasaray’ın da Sivasspor’un da maçtan önce ortak bir noktada buluşarak TFF ile temasa geçmesi gerekirdi. Ümit Karan’ın da sarı kartı hak ettiği pozisyonda, kırmızı kartla cezalandırılması haftanın eksilerinden olurken 10 kişi kalan Cimbom karşısında Balili’yi oyuna alarak taktiği değiştiren Bülent Uygun bir kez daha teknik adamlık becerisini konuşturdu.
Haberturk
Kadıköy Şükrü Saracoğlu’nda Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u konuk ettiği 17. haftanın son maçında, ilk 10 dakika geride kaldığında, 90 dakikayı zor sığacak pozisyon ve heyecan yaşandı. Aragones de Yanal da sadece galibiyeti düşünerek sahaya sürdükleri 11’lerle paslanan futbol keyfimizi yerine getirdiler.
Lugano ve Edu bir yanda Egemen ile Song diğer yanda maç boyunca riske girmeden az hatayla oynadıkları maçta, iki takımın kalesini de olabildiğince rahatlattılar. Özellikle Volkan’ın maçın hemen başında yaptığı kurtarış jeneriklikti.
Gol özlemi çeken ve taraftarın gözüne girmeye çalışan Guiza’nın ilk yarıda üç pozisyonda pas vermek yerine kendi şansını denemesiyle eriyen şanslar, Fenerbahçe’nin hanesine gol yazdırmasını engelledi. Trabzonspor’un ilk yarıda golü bulamamasına sebep olan en önemli faktör ise Yattara’nın ince bilek hareketleriyle verdiği, defansın arkasına sarkan pasları Roberto Carlos’un hiç riske girmeden uzaklaştırması oldu. Roberto Carlos maçın 24. dakikasında attığı deparda ceza sahasına girdiği anda Song’un şarjıyla yerde kalırken “yaşlı kurtların” genç futbolu sahadaydı. 37. dakikada Volkan’ın kısa düşen pasında Umut Bulut’un yanından jet hızıyla geçerek tehlikeyi uzaklaştıran yine Carlos olurken Brezilyalı’nın uzatılan sözleşmesinin ne kadar doğru bir karar olduğu bir kez daha ortaya çıktı. “Adı yeter” denen Roberto Carlos bir de keyifli günündeyse gerçekten seyir zevki yüksek bir futbolcu oluyor.
Fenerbahçe defansının önünde Emre ve Selçuk, Trabzonspor defansı önünde de Hüseyin’in oynadığı futbol çok başarılıydı. Emre’nin çabuk kontrol ederek ya da tek vuruşla verdiği paslar takımı adına tehlikeleri büyütürken, Hüseyin’in zaman zaman zaman yaptığı fuleli koşular sarı-lacivertlileri korkuttu.
Kadıköy’de muhteşem bir atmosferde oynanan bu “zor” maçta, kısaca, Bünyamin Gezer’in de iyi bir yönetim sergilediğini eklememiz lazım.
Kadıköy’de maç boyunca gol yoktu ancak golü aratmayacak kadar güzel ve tempolu bir futbol vardı.
Ligimizin en çok eleştirilen hocalarından Aragones’in rakibin taktiğine-kadrosuna bakmadan sahaya sürdüğü ve oyuncularından 90 dakika boyunca disiplinli olmalarını isteyen anlayışı sarı-lacivertli takımda iyice oturmaya başladı. Ancak bu anlayışın Fenerbahçe için yeterli olduğunu düşünmeyenlerden biri olduğumu da eklemem lazım. Nitekim bu anlayış istekli ve üç puana bilenmiş Trabzonspor karşısında yeterli olmadı.
Aragones’in değişmeyen taktiği karşısında kanatlara ağırlık vermeye başlayan Yanal’ın ikinci yarı taktiği, yorulan ve yorulmamasına imkan olmayan Roberto Carlos’u Yattara karşısında zorlamaya başlarken Gökhan Ünal ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da şansları fazla cömert harcamaya devam etti.
61. dakikada alışık olduğumuz şekilde Trabzonspor taraftarının şovu başlarken bu oyunun kontrolünü eline almaya başlayan konuk ekibin pas yüzdesini arttırmaya yetti. Bu dakikalarda Cale’nin müsait pozisyonunda çektiği şut da Volkan’ın ikinci yarıda kurtardığı bir çok gollük pozisyondan biriydi. Aragones dengeyi sağlamak için Alex’i kenara alarak Josico’yu sahaya sürdü ancak İspanyol hoca bu hamlesiyle bir kez daha düzende değişiklik yapmadan oyuncularının maça devam etmesini istedi. Bir tek yorulmaya başlayan Emre kısa süreliğine sola alınırken, Alex kenarda oturduğu sürece, “Neden ben çıktım, dengeleri değiştirmek için yeteneklerim yeterli değil mi?” gibi düşüncelerle oturmak durumunda kaldı...
72’de Coleman’ın pası Cale’nin şutunda bir kez daha Volkan sayesinde dengeyi koruyan Fenerbahçe’de nihayet Semih saha kenarında ısınmaya başladı. Taraftar da “nöbetçi golcülerini” biran önce sahada görmek istediklerini tezahüratlarıyla gösterdi ancak Alex’in yokluğunda sahaya girecek Semih’in orta sahadan yeterli desteği almadan ne kadar başarılı olabileceğini düşünürken hamle Yanal’dan geldi. Etkisiz kalan Umut’un yerine Isaac maça dahil oldu. Trabzonspor 10 yıl sonra Kadıköy’de kazanmak için sahaya çıktığını gösterirken Yanal orta sahayı düşünmeden takımının hep ileri oynamasını sağlayarak kontrolü ele geçirdi.
80’de neredeyse peş peşe iki gollük pozisyonu kurtaran, özellikle Isaac’in nereden çıktığı belli olmayan sert şutunda muhteşem bir refleksle topu kontrol eden Volkan, çok iyi bir hazırlık dönemi geçirdiğini kanıtlayarak sarı-lacivertli ekibin 90 dakikadaki en iyi ismi oldu.
Maç boyunca varlık gösteremeyen, tek forvet kaldığı sürece başarılı olamayacağı belli olan Guiza’nın ancak son sekiz dakikada yerini Semih’e bırakması Aragones’in çok ama çok geç gelen bir hamlesi olurken, İspanyol golcü de ilk kez Kadıköy’de ıslıklanarak yedek kulübesine geçti.
Yüzde 60’a 40 Trabzonspor üstünlüğünde geçen maça, Fenerbahçe kalesinde devleşen Volkan damga vururken golsüz ama keyifli bir mücadele izledik. İlk yarıda tempoyu üst seviyede tutan iki takım futbolcuları da maçın sonlarında birbirlerinden çok yorgunlukla mücadele etti.
Son dakikada bir sürpriz yaşamak istemeyen Yanal Yattara’yı alarak Tayfun’u sahaya sürerken son sekiz dakikada maça dahil edilen Semih de bir yanlışım yoksa topa sadece bir kere dokunarak maçı tamamlamak zorunda kaldı. Ama bu Semih’in suçu değil onu oyuna geç alan hocasının hatası olurken Trabzonspor’un temposuna ikinci yarıda ayak uydurmakta zorlanan Fenerbahçeliler de “nöbetçi golcülerine” pas verecek şans bulamadı.
Fenerbahçe ile olduğu kadar A Milli Takım'la Avrupa Şampiyonası'nda da kendisini tamamen kanıtlamış olan Türkiye'nin en iyi golcülerinden biri olan Semih Şentürk'e bu şekilde yazık oluyor. "Genç Semih" artık genç değil, tecrübeli ve bitirici. "Nöbetçi golcü" artık "nöbetçi" değil bir başrol oyuncusu.
YİĞİDO “UYGUN” ADIM
Haftanın diğer büyük maçında, Sivasspor’un Galatasaray karşısında elde ettiği galibiyeti pas geçmek olmaz. Lidere yakışan bir futbolu zor şartlardaki buz pistinde sahaya yansıtan Sivasspor 13 futbolcusu eksik olan Galatasaray’ı hak ederek yendi. Ancak bu maçın sonucu ne olursa olsun iki takım futbolcularının da sağlığı göz önünde bulundurularak bu karşılaşma bu şartlar altında oynanmamalıydı. Galatasaray’ın da Sivasspor’un da maçtan önce ortak bir noktada buluşarak TFF ile temasa geçmesi gerekirdi. Ümit Karan’ın da sarı kartı hak ettiği pozisyonda, kırmızı kartla cezalandırılması haftanın eksilerinden olurken 10 kişi kalan Cimbom karşısında Balili’yi oyuna alarak taktiği değiştiren Bülent Uygun bir kez daha teknik adamlık becerisini konuşturdu.
Haberturk
