
Ne söylesek,ne yazsak,boş...
Hiçbir sözcük,tek başına
onu anlatacak zenginlikte değil...
Ama öyle öyküler var ki...
Hani, oğlunun sevdiği
kıza kavuşması için kalbini söküp verdiği...
Ve mendile sarılı kalbi düşüren
oğlu "ah" dediğinde,"Bir yerin acıdı" diyecek
kadar büyük yürek öyküsü...
Mesela; bir başka kadının
çocuğunun gerçek anası
olduğunu iddia ettiğinde...
Hakim, hakikati anlamak için
"Bu çocuğu ikiye bölüp,
birer parçasını sizlere vereceğim"
dediğinde, "Yalan söyledim, bu çocuk benim değil"
sözleriyle, bağrına taş basıp
vazgeçecek kadar büyük bir sevda öyküsü...
Ya da kızının "Anne ben nasıl biriyim"
sorusuna, "Yeşil gözlüsün. Utanınca yanakların elma gibi al al oluyor. Saçların ise sapsarı. Yakamozlardan bile güzelsin"
diye karşılık verdiğinde,bu cevabı beğenmeyip
hırsla sokağa fırlayan ve geçirdiği trafik kazası sonucunda
kör olan kızına gözlerini veren bir yüce fedakarlık
öyküsü...
En anlamlı öykülerde en hisli şiirlerde
en güzel şarkılarda "anne" var...
Binlerce kere okusam, binlerce kere
dinlesem bıkmam...
Hayatın günlük akışının
girdabında boğulurken,"keşke"
dediklerim var içimde şimdi...
Hakkını ne yapsam ödeyemem,
ödeyemezsiniz de...
bizde bir söz vardır cennet anaların ayaklarının altın dadır ..
90 sene 90 tane evladına bakar ama yaşlanınca elden ayak düşünce 90 evlat 1 ana ya bakamaz bakmaz .. gazetelerde televizyonlarada okuyoruz izliyoruz .. yapılanları işte
Annelerinin değerini sadece bugün değil,
tüm zamanlarda bilenlere selam olsun!..