Ülkemizde kitap haberleri pek yapılmaz. Ama bu aralar 'Fifty Shades of Grey' (Grinin 50 Tonu) isimli kitap daha çevrilmeden herkesin dilinde. Yabancı kitap listelerine baktığınız zaman serinin üç kitabını liste başından itibaren görebilmeniz mümkün. Kitabın ana teması tabii ki seks. Tamamını okumadım ama yaz tatiline birlikte çıktığım bir arkadaşın kopyasını şöyle bir karıştırdım. Erotik eserleri sevmeme rağmen kitaptaki basit anlatım ve sürekli karşıma çıkan tekrarlar içimi baydı. Bildiğiniz pembe dizi kitaplarını biraz edebi hale getirmek için yola çıkılmış, anlatımlar fazla abartılmış. Erotik kitaplardan hoşlanmama rağmen ilerleyemedim sayfalar arasında. Ama okuyan kız arkadaşım bir haftada bitirdi. "Kadınların hayal gücüne hizmet ediyor demek" diye sıyrıldım işin içinden.
"Bu kadar kadın ne buldu bu kitapta acaba?" diye düşünürken, "Gündelik hayatlarında yakalayamadıkları heyecanı okumak hoşlarına gidiyor" demek zorunda kaldım. Kadınlar ilişki adına erkeklerden daha çok şey istiyorlar, günümüz şartlarında fazla yaşanmayacak şeyler bunlar. Heyecan tutkuları hiç bitmese de evlenmek için dört dönmelerinden bunu anlayabiliyoruz. Evlilik demek, heyecanı diri diri toprağa gömmek demek. Gerçek hayatta yakalayamadıkları heyecanın ateşini canlandırdığı için kitap hoşlarına gitmiş olabilir.
Bir erkeğin, uzun uzun ayrıntıların anlatıldığı bu kitabı okuyup anlamasını beklemiyorum. Erkekler, her ayrıntıyı konuya dahil ederek konuşmaktan hoşlanmazlar. Akşam eve geldiklerinde, "İşteydim, toplantılar vardı" diye günü özetleyebilirler. Ama kadın "Bil bakalım bugün ne oldu?" diye anlatmaya başladı mı, o işin sonu gelmez. Bu yüzden 11 haftada hızla satarak Dan Brown'ın ve 'Harry Potter'ın rekorunu kıran bu kitabın Türk kadınları üzerindeki etkisini merakla bekliyorum.