Sefa-i Şiirleri (İşte Olay Buuu)

DayWalkerr

ABDUSSABUR
>DELİ GÖNÜL<

Verselerde dünya malı istemem.
Seni ister deli gönül hep seni.
Köşkü ,saray ne ki çalı istemem
Seni ister deli gönül hep seni.

Lokma lokma yutkunduğum aşımda
Gündüz hayalimde gece düşümde
Bir garip sevda dır döner başımda
Seni ister deli gönül hep seni.

Senin için dağlar aşar türküler.
Senin için yara deşer türküler.
Senin için tusak düşer türküler.
Seni ister deli gönül hep seni.

Yunus'un denizde yüzdüğü gibi,
Goyun guzusuna gezdiği gibi,
Aşıkın aşkına yazdığı gibi,
Seni ister deli gönül hep seni.

Yağmur bulutları döktüğü anda
Dağların dumanı çöktüğü anda
Sabahın güneşi söktüğü anda
Seni ister deli gönül hep seni.

Dağlara yürürken yörük kervanı,
Varlığın yokluğun sensin devranı.
Ne istersin diye gelse fermanı,
Seni ister deli gönül hep seni.

Rüzgar vursa, sarı alıç sallansa,
Elmaların yanakları allansa
Alaçördük tadın alıp ballansa
Seni ister deli gönül hep seni.

Kıyamet mi kopar murada ersem,
Bağban olup goncalarını dersem
Nerde el örmesi bir kilim görsem,
Seni ister deli gönül hep seni.

Garip sefa-i'yem gam kapısında.
Muhabbetim Hak'tır dem kapısında,
Elif dergahında, mim kapısında,
Seni ister deli gönül hep seni.

SEFA-İ



*GÜLÜN UMURUNDA MI SANKİ*

Garip bülbül ne ağlarsın.
Gülün umurunda mı sanki.
Niye garalar bağlarsın.
Elin Umurunda mı sanki

Aşkı özüme yükledin.
Özü sözüme yükledin.
Sözü sasıma yükledin.
Telin umurunda mı sanki.

Garibin toyu gurumuş.
Güzelin huyu gurumuş.
Derenin suyu gurumuş.
Gölün umurunda mı sanki.

Su inişe akar imiş.
Duman dağa çıkar imiş.
Köz kendini yakar imiş.
Külün umurunda mı sanki.

Oklar yayında gerilir.
Sefa-i'm sofran serilir.
Birgün selalar verilir.
Salın umrunda mı sanki.

Sefa-i


>NE VAR Kİ<

Susuz kaldı bağım, kurudu toprak.
Ben güle yanarım, güle ne var ki.
Kırk senelik ağaç, döküyor yaprak.
Kökü kurur gider, dala ne var ki


Ben beni kaybettim, yaşarken seni.
Bin yıldan eskisin, bir günden yeni.
Her gece çarmıha gererler beni.
Gönlüm feryad eder, dile ne var ki.


Bu yıl da geçerse eğer harmansız,
Ölüm ağır ağır gelir zamansız.
Gayrı varamıyom dizim dermansız.
Zay olup giderim ele ne var ki.


Yaralanmış gönul kanar Sefa-i
Yar ki terk eylemiş sanar Sefa-i
Ne bilsin aşkına yanar sefa-i
Köz küle karışmış küle ne var ki.


Sefa-i






>NE VARKİ<

Gözünü sevdiğim yüzüne hasret
Kalan benim sana göre ne var ki.
Seni görmeyince deli divane
Olan benim sana göre ne var ki.


Sözün ataş gibi ,dilin alamet.
Seni görmeyince kopar kıyamet.
Dağlarda taşlarda sensin muhabbet
Bulan benim sana göre ne var ki.


Aşık Sefa-i'yem düşmüşem sele.
Sinemdeki feryat sığmıyor dile.
Bu nasıl derdimiş , bu nasıl çile
Alan bemim sanan göre ne var ki.


Sefa-i






>SEN OLMASAYDIN<

Sen'sin bu gönlümün yeni mekanı
Bende ar olmazdı Sen olmasaydın
Ak nergisler Sana açsın dağlarda
Balda sır olmazdı Sen olmasaydın


Dağlardaki güneş doğmaz aleme
Buluttaki yağmur yağmaz aleme
Gönlümdeki güzel sığmaz aleme
Dünya dar olmazdı Sen olmasaydın


Suru Sırdan derler suyuma benim
El eyleyen çıkar toyuma benim
Elde güzel çokmuş neyime benim
Gözüm kör olmazdı Sen olmasaydın


Kuşlar yuvasından uçar mıydı ki
Bulutlar yağmurdan kaçar mıydı ki
Yaylada çiçekler açar mıydı ki
Dağlar kar olmazdı Sen olmasaydın


Dostlarım el oldu Sen'ini uğruna
Gözlerim sel oldu Sen'in uğruna
Sefa-i'm deli oldu Sen'in uğruna
Gurbet zor olmazdı Sen olmasaydın

SEFA-İ






Yari görmeden



Yaz gelende başaklar boyun bükse
Kavrulsada biçmem yari görmeden
On sekizbin renge senin deseler
Ak karadan seçmem yari görmeden

Divani iken imdadıma yetseler
Saraya konuktur deyip ditseler
Abu hayat deyu ikram etseler
İç deseler içmem yari görmeden

Naçarıda deli gönül naçarı
Gönül istemiyor yüksek uçanı
Cennet kapısını açıp içeri
Geç deseler geçmem yari görmeden

Aşık sefaiyem açmadan solsam
Sevda pınarından aşk ile dolsam
Topragın bagrında tomurcuk olsam
Bahar gelse açmam yari görmeden

Aşık Sefai






Ayşem



Kimi annaya ,bellaya ,kimi mariyaya kimide kızıl saçlı nataşaya yazdı oysa ben bir Türk yiğidiyim Türk' e
sevdalı olduğum için Ayşem sana yazıyorum...
Ben seni kongoda ölen sevgilisini İstanbul'da arayan teksaslı bir dişi gibi değil,aşk eşittir burjuva güzellerini diskoteklerde arayan zübbeler gibi değil,hele kafalarındaki kirli duyguları nataşa adlı rus kızında sembolleştiririp kızıl ruble arayanlar gibi aramıyorum Ayşem...
Ben seni; belki bir ana ceylanın vurulmuş yavrusuna su aradığı gibi... Belki bir Anadolu delikanlısının kaçırmak için güzel Zeynep'ini gecenin alaca karanlığında aradığı gibi arıyorum Ayşem...
Ama muhakkak bütün iyilikleri bütün güzellikleri bütün özlemleri sende bulacağımı bilerek engin denizin kudurmuş dalgaları gibi önümdeki tüm engelleri aşarak yüce ALLAH'IN izniyle seni arıyorum Ayşem...
Seni kaybettiğim dünyalarda bulmak istiyorum. O dünya; HZ.FATİH' in kılıcının altın kapması Estergon dönüşünün gönülleri yakması veyahut Tuna'nın bir Itri bestesinde musiki gibi çağlayıp akması olabilir geçtiğim
yıllardaki parlak aynalar geleceğimi aydınlatır benim bir elim geleceğin MİLLİYETÇİ TÜRKİYE sinde ise YAVUZ 'un beyaz atının yelesindedir öbür elim...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda Ayşem; ne meyhane tezgahları ardında mum gibi
yanıp sönen kızlarımın gözlerinin karası, ne yoksulluktan ve fakirlikten ölen yiğitlerimin verdiği yürek yarası, nede başı kabak; yalın ayak dolaşan insanımın ciğerlerini hilton gecelerin de içkilerine meze yapıp yiyen kahpelerin ağız kavgası var...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda; bir KURAN,bir KILIÇ ve bir BOZKURT üçünün ördüğü koca bir dünya koskoca bir tarih var Ayşem...
Tut ki seni karanlığın ta ötesinde bir yere hapsetsinler ömründe güneşi hiç görmeyeceksin; ama ben o güneşi yanıma aldım seni kurtarmaya geliyorum Ayşem...
Ne sezar, ne hitler, ne posbıyıklı stalin, nede faresuratlı mao; çözemez, çözemez, çözemez senin derdini Ayşem...
Senin derdini; batılılık delisi sömürge aydınları robert koleji mezunu özgürlük budalaları ve kafalarını çirkin kapitalistlere satmış deve kuşlarıda çözemez...
Senin derdini Ayşem; senin gibi konuşan, senin gibi düşünen, senin gibi yaşayan, velhasıl kelam bizler ÜLKÜCÜLER çözeriz senin derdini...
Anamın anlattığına göre Koca Türk Dünyası'nın küçük bir köyünde doğmuşum senin için doktor yada ilaç
ekmek yada su ne ise benim için MİLLİ DEVLET, KIZIL ELMA ÜLKÜSÜ odur...
Sen benim için; Kırım' lı Bike, Azerbaycan' lı Aybala, Yerköy' lü Fadime hepiniz bizim için birsiniz. Çünkü
bizim kanunumuzda akvaryumlu meyhanelerde sevgilinin kömür karası gözlerine şiir yazmak yok biz çoktan erittik ÜLKÜ denen nazlı gelinin duvağında sülün gibi kızların göz bebeğini Ayşem...
Bizim kanunumuzda geri bıraktırılmış insanımızı, esir milyonlarca soydaşımızı tutsaklıktan kurtarmak için,bu geri kalmışlığa son vermek için birlikte mücadele etmek var...
Bu; ne benim sana ağlayarak, nede dizlerine kapanarak bir yalvarışımdır...
Bu; parmakları çelikten, yürekleri Estergon demirinden, yüz binlerce, milyonlarca MÜSLÜMAN TÜRK ÜLKÜCÜSÜ 'NÜN sana durdurulmaz emridir...
Kendine dön, kendine dön Ayşem...

Aşık Sefai








Bayraksızlar!



Bayraksızlar bayraksızlar
Yere düşse bayrak sızlar
Nerden bilsin kıymetini
Soysuz sopsuz bayraksızlar

Ne olurdu yazmasaydım
Ben bu kara yazıyı
Bilmeseydi namert soysuz
İçimdeki sızıyı

Yıldızların isyanı var
Hilâl taşıyan felek
Damla damla kan akıyor
Delik deşik bu yürek

Al rengine kara bağlar
Yastadır deli gönül
Aşık'ın olmuşum senin
Hastadır deli gönül

Renginde şehitlik gizli
Hilâlinde mana var
Yüreğimde saklamışım
Kurbanında kına var

Toprağa düşse yiğit
Ölüm güç verir bize
İnancıma teslim oldum
Zulüm güç verir bize

Uğrunda ölen yiğit
Kim ne bilsin ne kadar
Geriye ne can kaldı
Hepsini kurban adar

Yamacında gezindiğin
Şimdi dağlar ağlasın
Bayrağım hançerlendi
Şimdi çağlar ağlasın

Bayrak yere düşerken
Alkışlayan piçleri
Kahredecek Türk milleti
Destek veren güçleri

Susmayın ey milletim
Bayraksızda ar olmaz
Susar ise yiğitler
Vatan bize yar olmaz

Başı bozuk yaylada
Pusuları kurdular
İki yaşında yiğit
Kürşad'ımı vurdular

Bundan gayrı düşmanım
Bayrağa ters bakanlar
Artık hesap vermeli
Dağı taşı yakanlar

Meleküt aleminde
Destan olan can bizim
Dalgalansın bayrağım
Üstündeki kan bizim

Dört aylık bebeklere
Kurşun sıkan nerdesin
Nereye gidersen git
Öleceğin yerdesin

Hükmü ilâhi varsa
Belki korur Yaradan
Kan düşmanı olmuşuz
Çekilsinler aradan

Bu vatanın ekmeğii
Gözünüze durmalı
Yiğit bir can gelmeli
Sizden hesap sormalı

Sefai'yem yaşamak ki
Bundan gayrı ar gelir
Ay yıldızlı bayrağa
Bu yeryüzü dar gelir!

Aşık Sefai
 

Gєηco

Altın Üye
ellerine sağlık kardeşim hepside birbirinden güzel..
 

HTML

Üst