fa.tit
New member
- Katılım
- 18 Eyl 2006
- Mesajlar
- 219
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
22 Temmuz 2007 Tarihinde Yapılacak Olan
23. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Milletvekilliği
Genel Seçimleri Münasebetiyle
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'nin
Büyük Türk Milleti'ne Açıklamasıdır.
Büyük Türk Milleti,
Ülkemiz; Cumhuriyetimizin kurulduğu tarihten bu yana, emsali görülmemiş, çok ağır şartlar altında bir seçim sürecine girmiş bulunmaktadır.
Bu seçim; içerisinde bulunduğumuz vahim koşullar itibariyle; büyük bir önem taşımaktadır.
22 Temmuz 2007, Türk milletinin kurtuluş mücadelesini yeniden başlatmaya karar vereceği tarihi bir seçim olacaktır.
İşgal yıllarında var olan mandacı, işbirlikçi ve teslimiyetçi zihniyet bugün yeniden hortlamış ve o günden daha tehlikeli bir şekilde devletimizin bekasına ve milletimizin istiklâl ve istikbâline zarar verir hale gelmiştir.
O gün, iktidarlarını sürdürebilmek için itilaf devletlerinin önünde eğilen ve ezilenler; bugün de siyasi ikballerini aynı işgalci çevrelerin emellerine hizmet ederek sağlamaya çalışmaktadırlar.
Tıpkı o günlerde olduğu gibi, milletin boğazına sarılan elleri kırmaya kararlı olan ve milletimizin kurtuluşunun yine “milletin azim ve iradesine” bağlı olduğunu düşünen Türkiye sevdalılarının önünü kesme gayreti içerisindedirler.
O günlerde Ali Kemal ve arkadaşlarınca yürütülen kampanyanın daha sinsi, yaygın ve tehlikeli şekli bugün de yürütülmekte; “demokrasi, insan hakları, küreselleşme” gibi kavramlar maske yapılarak milli ve manevi değerlerimiz yok edilmeye çalışılmaktadır.
Türklüğe ihanet eden, üniter yapımızı tehlikeye sokan, milli varlıklarımızı satılığa çıkaran ve o günlerde İngiliz altınlarıyla ödüllendirilen şahısların benzerleri bugün de işbirlikçiler tarafından ödüllendirilmekte ve alkışlanmaktadırlar.
Milletimizi ayakta tutan temel değerler yok edilmeye başlanmış, binlerce yıldır bir arada yaşayan vatandaşlarımızın arasına nifak sokularak, bölücü terör tırmandırılmış; analar şehit düşen vatan evlatlarının ardından her gün gözyaşı döker hale getirilmiştir.
Mukaddes dini değerlerimiz de “inanç hortumcusu” zihniyet tarafından ağır tahribata maruz kalmış, dinine bağlı İslâmiyeti tüm saflığı ile yaşayan mütedeyyin aziz milletimiz, hükümetin tahrik ve istismarı ile mağduriyetle yüz yüze gelmiştir.
Tarım ve hayvancılık yok edilmiş, çiftçi, esnaf, işçi, köylü, memur tükenme noktasına getirilmiş, milletimizin büyük bir kısmı yoksulluk sınırının altında fakr-u zaruret içerisinde yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Türkiye yabancı karanlık odakların kazanç kapısı olmuş; borsa; adeta yabancıların Türkiye'yi bir nevi sömürme aracı haline getirilmiştir.
Irak'ın kuzeyindeki aşiret bozuntuları bile, Türkiye üzerinden hem ekonomik hem siyasi anlamda nemalanır hale gelmiştir.
Ülkemiz büyük bir kültürel saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Geleneksel aile yapısı ve değerleri darbe almaya başlamış, kapkaç, terör, yağma tırmanmıştır.
Kurtuluş mücadelesinin başladığı yıllarda patrikhane, ruhban okulu, yabancı kolejler ve papazlarla sürdürülen misyonerlik faaliyetleri, mevcut iktidar döneminde yeniden hortlamış ve çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.
İktidar; devletimizi ayakta tutan temel kurumlarla kavga eder hale gelmiş, gerilimi tırmandırmış, sanal bir mağduriyet maskesiyle, “ülkeyi uçuruma sürükleme pahasına” nasıl nemalanacağının hesabı içerisine girmiştir.
Her sıkıştığında; “acz içerisinde olduğunu” perde arkasından efendilerine bildirmiş ve hemen ardından destek mesajları almıştır.
Uluslararası arenada; Türkiye'yi aşağılayan ve karalayan kararlar karşısında ezik ve kimliksiz bir politika izlenmiş ve Türkiye'nin moral değerleri ayaklar altına alınmıştır.
İçerisinde bulunduğumuz şartlar en az işgal yıllarındaki kadar vahimdir ve ülkemiz o zamandan beri görülmedik şekilde, çok yönlü tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır.
Türkiye artık tarihi bir yol ayrımına gelmiştir. Memleketimizin bu işbirlikçi zihniyetten kurtuluşu; yine aziz milletimizin ülkemiz üzerinden bu kâbusu defetme azim ve kararlılığına bağlıdır.
Bu nedenle; çok anlamlı bir tesadüf sonucu, Erzurum Kongresi'nin toplantıda olduğu günlerin yıldönümüne denk gelen 22 Temmuz 2007 tarihini; “milli şahlanışla, Damat Ferit zihniyetinin ebediyen tasfiye edileceği ve lider Türkiye'nin önünün açılacağı gün” olarak ilan ediyoruz.
22 Temmuz 2007'de vereceğiniz yetkiyle; milli kurtuluş mücadelesini yeniden başlatacak, kararlı adımlarla yola koyularak, Türk'ün ayak seslerini tüm dünyaya duyuracağız.
Kutlu yürüyüşümüze; Hakkâri'den Erzurum'a, Kars'tan Edirne'ye ülkemizin her köşesindeki tüm vatandaşlarımızı kucaklayarak çıkıyoruz.
Bu yürüyüş; Türk'ün yüzyıla damgasını vuracağı günlere doğru başlatılan bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; teslimiyetçi kadroların tamamen tasfiye olacağı; ihanet edenlerden, kan dökenlerden, yağmalayanlardan, milli değerleri pazara çıkaranlardan tek tek hesap sorulacağı ve anaların akan kanlardan değil, başarılarımızdan gözyaşlarının akacağı onurlu ve kararlı bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; vatan topraklarının her köşesinde bacaların tüteceği, ürünlerin yeşereceği, hareketin ve bereketin bol olacağı bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; aziz vatanımızın insanına da, toprağına da, havasına da, suyuna da sahip çıkılan bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; binlerce yıldır bir arada yaşamaktan gurur duyan, nice fırtınalarla, kasırgalarla mücadele ederek Türklüğü bu günlere taşıyan milletimizin her ferdinin omuz omuza, yürek yüreğe, bir sel gibi akarak lider Türkiye'nin yolunu açacağı bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; tavizsiz, kararlı, kuvvetli ve yürekli insanların; öz kaynaklarımızı ve milletimizin kudretini harekete geçirerek lider Türkiye'ye ulaştıracak büyük ve kutsal bir yürüyüştür.
Allah yolumuzu açık etsin.
Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı
23. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Milletvekilliği
Genel Seçimleri Münasebetiyle
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'nin
Büyük Türk Milleti'ne Açıklamasıdır.
Büyük Türk Milleti,
Ülkemiz; Cumhuriyetimizin kurulduğu tarihten bu yana, emsali görülmemiş, çok ağır şartlar altında bir seçim sürecine girmiş bulunmaktadır.
Bu seçim; içerisinde bulunduğumuz vahim koşullar itibariyle; büyük bir önem taşımaktadır.
22 Temmuz 2007, Türk milletinin kurtuluş mücadelesini yeniden başlatmaya karar vereceği tarihi bir seçim olacaktır.
İşgal yıllarında var olan mandacı, işbirlikçi ve teslimiyetçi zihniyet bugün yeniden hortlamış ve o günden daha tehlikeli bir şekilde devletimizin bekasına ve milletimizin istiklâl ve istikbâline zarar verir hale gelmiştir.
O gün, iktidarlarını sürdürebilmek için itilaf devletlerinin önünde eğilen ve ezilenler; bugün de siyasi ikballerini aynı işgalci çevrelerin emellerine hizmet ederek sağlamaya çalışmaktadırlar.
Tıpkı o günlerde olduğu gibi, milletin boğazına sarılan elleri kırmaya kararlı olan ve milletimizin kurtuluşunun yine “milletin azim ve iradesine” bağlı olduğunu düşünen Türkiye sevdalılarının önünü kesme gayreti içerisindedirler.
O günlerde Ali Kemal ve arkadaşlarınca yürütülen kampanyanın daha sinsi, yaygın ve tehlikeli şekli bugün de yürütülmekte; “demokrasi, insan hakları, küreselleşme” gibi kavramlar maske yapılarak milli ve manevi değerlerimiz yok edilmeye çalışılmaktadır.
Türklüğe ihanet eden, üniter yapımızı tehlikeye sokan, milli varlıklarımızı satılığa çıkaran ve o günlerde İngiliz altınlarıyla ödüllendirilen şahısların benzerleri bugün de işbirlikçiler tarafından ödüllendirilmekte ve alkışlanmaktadırlar.
Milletimizi ayakta tutan temel değerler yok edilmeye başlanmış, binlerce yıldır bir arada yaşayan vatandaşlarımızın arasına nifak sokularak, bölücü terör tırmandırılmış; analar şehit düşen vatan evlatlarının ardından her gün gözyaşı döker hale getirilmiştir.
Mukaddes dini değerlerimiz de “inanç hortumcusu” zihniyet tarafından ağır tahribata maruz kalmış, dinine bağlı İslâmiyeti tüm saflığı ile yaşayan mütedeyyin aziz milletimiz, hükümetin tahrik ve istismarı ile mağduriyetle yüz yüze gelmiştir.
Tarım ve hayvancılık yok edilmiş, çiftçi, esnaf, işçi, köylü, memur tükenme noktasına getirilmiş, milletimizin büyük bir kısmı yoksulluk sınırının altında fakr-u zaruret içerisinde yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Türkiye yabancı karanlık odakların kazanç kapısı olmuş; borsa; adeta yabancıların Türkiye'yi bir nevi sömürme aracı haline getirilmiştir.
Irak'ın kuzeyindeki aşiret bozuntuları bile, Türkiye üzerinden hem ekonomik hem siyasi anlamda nemalanır hale gelmiştir.
Ülkemiz büyük bir kültürel saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Geleneksel aile yapısı ve değerleri darbe almaya başlamış, kapkaç, terör, yağma tırmanmıştır.
Kurtuluş mücadelesinin başladığı yıllarda patrikhane, ruhban okulu, yabancı kolejler ve papazlarla sürdürülen misyonerlik faaliyetleri, mevcut iktidar döneminde yeniden hortlamış ve çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.
İktidar; devletimizi ayakta tutan temel kurumlarla kavga eder hale gelmiş, gerilimi tırmandırmış, sanal bir mağduriyet maskesiyle, “ülkeyi uçuruma sürükleme pahasına” nasıl nemalanacağının hesabı içerisine girmiştir.
Her sıkıştığında; “acz içerisinde olduğunu” perde arkasından efendilerine bildirmiş ve hemen ardından destek mesajları almıştır.
Uluslararası arenada; Türkiye'yi aşağılayan ve karalayan kararlar karşısında ezik ve kimliksiz bir politika izlenmiş ve Türkiye'nin moral değerleri ayaklar altına alınmıştır.
İçerisinde bulunduğumuz şartlar en az işgal yıllarındaki kadar vahimdir ve ülkemiz o zamandan beri görülmedik şekilde, çok yönlü tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır.
Türkiye artık tarihi bir yol ayrımına gelmiştir. Memleketimizin bu işbirlikçi zihniyetten kurtuluşu; yine aziz milletimizin ülkemiz üzerinden bu kâbusu defetme azim ve kararlılığına bağlıdır.
Bu nedenle; çok anlamlı bir tesadüf sonucu, Erzurum Kongresi'nin toplantıda olduğu günlerin yıldönümüne denk gelen 22 Temmuz 2007 tarihini; “milli şahlanışla, Damat Ferit zihniyetinin ebediyen tasfiye edileceği ve lider Türkiye'nin önünün açılacağı gün” olarak ilan ediyoruz.
22 Temmuz 2007'de vereceğiniz yetkiyle; milli kurtuluş mücadelesini yeniden başlatacak, kararlı adımlarla yola koyularak, Türk'ün ayak seslerini tüm dünyaya duyuracağız.
Kutlu yürüyüşümüze; Hakkâri'den Erzurum'a, Kars'tan Edirne'ye ülkemizin her köşesindeki tüm vatandaşlarımızı kucaklayarak çıkıyoruz.
Bu yürüyüş; Türk'ün yüzyıla damgasını vuracağı günlere doğru başlatılan bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; teslimiyetçi kadroların tamamen tasfiye olacağı; ihanet edenlerden, kan dökenlerden, yağmalayanlardan, milli değerleri pazara çıkaranlardan tek tek hesap sorulacağı ve anaların akan kanlardan değil, başarılarımızdan gözyaşlarının akacağı onurlu ve kararlı bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; vatan topraklarının her köşesinde bacaların tüteceği, ürünlerin yeşereceği, hareketin ve bereketin bol olacağı bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; aziz vatanımızın insanına da, toprağına da, havasına da, suyuna da sahip çıkılan bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; binlerce yıldır bir arada yaşamaktan gurur duyan, nice fırtınalarla, kasırgalarla mücadele ederek Türklüğü bu günlere taşıyan milletimizin her ferdinin omuz omuza, yürek yüreğe, bir sel gibi akarak lider Türkiye'nin yolunu açacağı bir yürüyüştür.
Bu yürüyüş; tavizsiz, kararlı, kuvvetli ve yürekli insanların; öz kaynaklarımızı ve milletimizin kudretini harekete geçirerek lider Türkiye'ye ulaştıracak büyük ve kutsal bir yürüyüştür.
Allah yolumuzu açık etsin.
Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı