hannibalgs
New member
1) Türk Komutanlarının Yutmadığı Şaşırtmaca
Müttefik Donanma Karargahı Anafartalar bölgesinde yapılması kararlaştırılan çıkartmayı gizlemek maksadıyla ve Türklerin kuvvetlerini başka bölgelere çekmek için bir hileye başvurdular. Türkler bu bölge çıkartma yapıldığını sansın diye yunan Teğmeni Gruparis komutasındaki 300 kişilik bir birlik Saros bölgesine sahte bir çıkarma harekatına girişecek, birkaç gemi de Balayır’ı topa tutacaktı.
Böylesine güçlü bir kuvvetin bu kadar küçük çapta bir çıkarma kuvvetinin çıkarmasının imkansız olduğunu gören Türk kurmayı, bu hareketin altında bir şaşırtma kokusu sezerek, gerekli güçleri Anafartalar ve Arıburnu üzerine kaydırarak asıl çıkarmanın büyük çapta önlenmesini sağladılar.
İşin tuhafı çıkarma yapan müttefik birlikleri karaya yaklaştıklarında bir yanlışlığın kurbanı olduğunu anlamışlar, önceden bildirilen yerden tam 2 km uzağa getirildiklerini fark etmişlerdi.
Türkler de savaş boyunca çok sık kullanılan bir hileye başvurmuşlar, gezici top ve bataryaları mandallara bağlayıp bir o tepeden bir öteki tepeden ateş ederek çok daha fazla sayıda topla savundukları izlenimi vermişlerdi. Hatta bu kadarla da kalmamışlar, top gibi yerleştirilmiş soba borularının ağzından saman dumanı püskürterek düşmanı bunaltmışlardı.
2) Denizdeki Ceset
1943 yılı ilkbaharında Akdeniz’e düşen bir askeri uçakta bulunan ve denizde boğularak öle bir İngiliz kuryesinin cesedi, İspanya sahillerinde karaya vurmuştu. Kuryenin çantasında İngiltere Genelkurmay Başkanlığı’ndan Tunus’ta bulunan Mareşal Alexander’a gönderilmekte olan ve müttefiklerin Yunanistan ve Sardunya Adası üzerinden Güney Avrupa’yı işgal etmeyi planladıklarına dair önemli bilgiler bulunuyordu.
İngiliz teknisyenlerinin planlarına uygun olarak Deniz Piyade Binbaşı Martin’in cesedi İspanyol balıkçıları tarafından bulundu ve alman yetkililerine oradan da Alman Genelkurmayına ulaştırıldı. Alman Genelkurmayı bu bilgileri kabullendi ve savunma planlarını buna göre yaptı.
Bulunan ceset Binbaşı Martin’e değil kısa süre önceden zatürreden ölmüş bir sivile aitti. Zatürreden ölümle suda boğularak ölüm arasındaki farkın tespitinin çok zor olduğunu bilen planlayıcılar bu yolu seçmişlerdi. Ceset buzdolabın içerisinde bir İngiliz denizaltısı tarafından İspanya sahillerine getirilmiş, med zamanı sahile vuracak şekilde suy bırakılmıştı. Çantadaki evrak İngiliz Gizli Servisi tarafından Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgisi ve izniyle hazırlanmıştı.
3) Toplanma Borusu
20 Mayıs 1951 günü Türk tugayının yaptığı taarruz sırasında 3. taburdan bir manga komutanı borusu elinde bir Kuzey Koreli eri esir almıştır. Esir öldürülmekten korkarken, iltifat ve ikramla karşılanmıştır. Canının bağışlandığına inanınca da rahatlamış ve işaretle teşekkür etmek istemiştir. İşaretle anlaşma devam etmiş, sonra da manga komutanı, borazandan bir toplanma borusu çalmasını istemiştir. Bunun sonucunu düşünemeyen esir toplanma borusunu çalınca, her zaman bu sese itaat etmeye alışmış bulunan Kuzey Koreliler, sesin geldiği yerde toplanmak üzere harekete geçince tuzağa düşmüşlerdir.
4) Havan Takımı
Kıbrıs Barış Harekatı sırasında barış kuvvetlerine mensup bir havan takımı, Rum Milli Muhafız Ordusu mevzileri karşısında hareketlerinin Rumlar tarafından görülmesini kolaylaştıracak bir biçimde tahkimat yapmaya başlamış ve gözlendiğini fark etmemiş gibi davranmış fakat karanlık basınca vadi içerisinde mevzi değiştirerek bütün gece boşalttığı bölgenin ateş altına alınmasını sağlamış, tespit edilen Rum Ordusuna ait mevziler ise devamlı baskı altına alınmak suretiyle susturulmuştur.
Savaş sanatı ustası Sun Tzu’ya göre “Tüm savaş uygulamaları aldatmaya ve yanıltmaya dayanır.” Bir savaşın kazanılmasında kritik anlar olabilir. Bu kritik anlarda bir ordu kendisinden kat kat fazla olan düşman karşısında bile başarı gösterebilir. Bu başarının kaynağı iyi organize olma, düşmanı yanıltma ve taktik planın iyi çizilmesiyle olur. Yukarıda günümüze kadar yapılmış milyonlarca savaş aldatmalarından sadece birkaç tanesini aktarabildik. Gelişen teknoloji sonraki nesillere daha değişik taktik olanaklar sunacaktır. Bu taktik aldatmaların birçok savaşlın kaderini etkileyeceği kesindir. Ancak bir komutanın ileri görüşlülüğü onun aldatma konusunda yaratıcılık göstermesinden daha önemlidir. Clausewitz’in sözleri bunu çok iyi açıklamaktadır: “Bir komutan için yanılmaz ve içgüdüsel bir duyuş ve görüş gücü, kurnazlığa oranla daha lüzumlu ve yararlı niteliktedir.”
KaynakUSULA DERGİSİ
Bikaç şeyden benden ek:
Bunu anlatan ABd ordusunda görevli subay olayı yaşayan ve Tugayımızda ki subayları ziyarete geldiinde kendisi anlatmıştır.
Yönetimindeki ABD birliği Çinliler tarafından yoğun bir saldırı halinde.Saldırı bir türlü bitmiyor ve geri çekilmek zorunda kalacaklar. Yani mevziler yine kaybedilecek.Komutan çinlilerin saldırısının bir an yavşladığı sırada bir emir yayınlıyor birliklerine. Emrinde Çinlilerin yeni saldırında Emri ile birlikte Mevzilerinden Türklerin Dediği "Allah-Allah" diyerek çıkacak ve onlarda çinlilere saldıracaklar. Ve güzel an gelir çinliler son ve öldürcü saldıryı başlatırlar "öldür - öldür" diye bağırark hızla yaklaşırsak ABD komutanın emri ile askerler bir anda Türkler gibi Allah-Allah diyerek mevzilerden çıkarlar. Çinliler bir anda ne olduğunu anlamaz güçlü çin saldırısı durmuş. aynı hızla geri çekilmeye başlamışlar. Ve ertesi gün daha ertesi gün birlik cephedeki en rahat günlerini geçirirler taciz edilmeden. Takii çinliler işin aslını anlıyana kadar.
buna benzer bişey daha:
Kore savaşında geçen bir olay.Amerikan ordusu istihbarat alır. İstihbarat kesindir.
Çin birlikleri. Amerikalılar üzerine saldırı yapacaklar. hemen hazırlıklara başlarlar. Vakit dardır.Amerikalı komutan en son hazırlık olarak mevzilere Türk bayrağı çektirir. Beklerlerki saldırı olsun ama olmaz. Saldırı yapılması gereken yere değil yandaki başka birliğe yapılır.
Müttefik Donanma Karargahı Anafartalar bölgesinde yapılması kararlaştırılan çıkartmayı gizlemek maksadıyla ve Türklerin kuvvetlerini başka bölgelere çekmek için bir hileye başvurdular. Türkler bu bölge çıkartma yapıldığını sansın diye yunan Teğmeni Gruparis komutasındaki 300 kişilik bir birlik Saros bölgesine sahte bir çıkarma harekatına girişecek, birkaç gemi de Balayır’ı topa tutacaktı.
Böylesine güçlü bir kuvvetin bu kadar küçük çapta bir çıkarma kuvvetinin çıkarmasının imkansız olduğunu gören Türk kurmayı, bu hareketin altında bir şaşırtma kokusu sezerek, gerekli güçleri Anafartalar ve Arıburnu üzerine kaydırarak asıl çıkarmanın büyük çapta önlenmesini sağladılar.
İşin tuhafı çıkarma yapan müttefik birlikleri karaya yaklaştıklarında bir yanlışlığın kurbanı olduğunu anlamışlar, önceden bildirilen yerden tam 2 km uzağa getirildiklerini fark etmişlerdi.
Türkler de savaş boyunca çok sık kullanılan bir hileye başvurmuşlar, gezici top ve bataryaları mandallara bağlayıp bir o tepeden bir öteki tepeden ateş ederek çok daha fazla sayıda topla savundukları izlenimi vermişlerdi. Hatta bu kadarla da kalmamışlar, top gibi yerleştirilmiş soba borularının ağzından saman dumanı püskürterek düşmanı bunaltmışlardı.
2) Denizdeki Ceset
1943 yılı ilkbaharında Akdeniz’e düşen bir askeri uçakta bulunan ve denizde boğularak öle bir İngiliz kuryesinin cesedi, İspanya sahillerinde karaya vurmuştu. Kuryenin çantasında İngiltere Genelkurmay Başkanlığı’ndan Tunus’ta bulunan Mareşal Alexander’a gönderilmekte olan ve müttefiklerin Yunanistan ve Sardunya Adası üzerinden Güney Avrupa’yı işgal etmeyi planladıklarına dair önemli bilgiler bulunuyordu.
İngiliz teknisyenlerinin planlarına uygun olarak Deniz Piyade Binbaşı Martin’in cesedi İspanyol balıkçıları tarafından bulundu ve alman yetkililerine oradan da Alman Genelkurmayına ulaştırıldı. Alman Genelkurmayı bu bilgileri kabullendi ve savunma planlarını buna göre yaptı.
Bulunan ceset Binbaşı Martin’e değil kısa süre önceden zatürreden ölmüş bir sivile aitti. Zatürreden ölümle suda boğularak ölüm arasındaki farkın tespitinin çok zor olduğunu bilen planlayıcılar bu yolu seçmişlerdi. Ceset buzdolabın içerisinde bir İngiliz denizaltısı tarafından İspanya sahillerine getirilmiş, med zamanı sahile vuracak şekilde suy bırakılmıştı. Çantadaki evrak İngiliz Gizli Servisi tarafından Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgisi ve izniyle hazırlanmıştı.
3) Toplanma Borusu
20 Mayıs 1951 günü Türk tugayının yaptığı taarruz sırasında 3. taburdan bir manga komutanı borusu elinde bir Kuzey Koreli eri esir almıştır. Esir öldürülmekten korkarken, iltifat ve ikramla karşılanmıştır. Canının bağışlandığına inanınca da rahatlamış ve işaretle teşekkür etmek istemiştir. İşaretle anlaşma devam etmiş, sonra da manga komutanı, borazandan bir toplanma borusu çalmasını istemiştir. Bunun sonucunu düşünemeyen esir toplanma borusunu çalınca, her zaman bu sese itaat etmeye alışmış bulunan Kuzey Koreliler, sesin geldiği yerde toplanmak üzere harekete geçince tuzağa düşmüşlerdir.
4) Havan Takımı
Kıbrıs Barış Harekatı sırasında barış kuvvetlerine mensup bir havan takımı, Rum Milli Muhafız Ordusu mevzileri karşısında hareketlerinin Rumlar tarafından görülmesini kolaylaştıracak bir biçimde tahkimat yapmaya başlamış ve gözlendiğini fark etmemiş gibi davranmış fakat karanlık basınca vadi içerisinde mevzi değiştirerek bütün gece boşalttığı bölgenin ateş altına alınmasını sağlamış, tespit edilen Rum Ordusuna ait mevziler ise devamlı baskı altına alınmak suretiyle susturulmuştur.
Savaş sanatı ustası Sun Tzu’ya göre “Tüm savaş uygulamaları aldatmaya ve yanıltmaya dayanır.” Bir savaşın kazanılmasında kritik anlar olabilir. Bu kritik anlarda bir ordu kendisinden kat kat fazla olan düşman karşısında bile başarı gösterebilir. Bu başarının kaynağı iyi organize olma, düşmanı yanıltma ve taktik planın iyi çizilmesiyle olur. Yukarıda günümüze kadar yapılmış milyonlarca savaş aldatmalarından sadece birkaç tanesini aktarabildik. Gelişen teknoloji sonraki nesillere daha değişik taktik olanaklar sunacaktır. Bu taktik aldatmaların birçok savaşlın kaderini etkileyeceği kesindir. Ancak bir komutanın ileri görüşlülüğü onun aldatma konusunda yaratıcılık göstermesinden daha önemlidir. Clausewitz’in sözleri bunu çok iyi açıklamaktadır: “Bir komutan için yanılmaz ve içgüdüsel bir duyuş ve görüş gücü, kurnazlığa oranla daha lüzumlu ve yararlı niteliktedir.”
KaynakUSULA DERGİSİ
Bikaç şeyden benden ek:
Bunu anlatan ABd ordusunda görevli subay olayı yaşayan ve Tugayımızda ki subayları ziyarete geldiinde kendisi anlatmıştır.
Yönetimindeki ABD birliği Çinliler tarafından yoğun bir saldırı halinde.Saldırı bir türlü bitmiyor ve geri çekilmek zorunda kalacaklar. Yani mevziler yine kaybedilecek.Komutan çinlilerin saldırısının bir an yavşladığı sırada bir emir yayınlıyor birliklerine. Emrinde Çinlilerin yeni saldırında Emri ile birlikte Mevzilerinden Türklerin Dediği "Allah-Allah" diyerek çıkacak ve onlarda çinlilere saldıracaklar. Ve güzel an gelir çinliler son ve öldürcü saldıryı başlatırlar "öldür - öldür" diye bağırark hızla yaklaşırsak ABD komutanın emri ile askerler bir anda Türkler gibi Allah-Allah diyerek mevzilerden çıkarlar. Çinliler bir anda ne olduğunu anlamaz güçlü çin saldırısı durmuş. aynı hızla geri çekilmeye başlamışlar. Ve ertesi gün daha ertesi gün birlik cephedeki en rahat günlerini geçirirler taciz edilmeden. Takii çinliler işin aslını anlıyana kadar.
buna benzer bişey daha:
Kore savaşında geçen bir olay.Amerikan ordusu istihbarat alır. İstihbarat kesindir.
Çin birlikleri. Amerikalılar üzerine saldırı yapacaklar. hemen hazırlıklara başlarlar. Vakit dardır.Amerikalı komutan en son hazırlık olarak mevzilere Türk bayrağı çektirir. Beklerlerki saldırı olsun ama olmaz. Saldırı yapılması gereken yere değil yandaki başka birliğe yapılır.